Kitap

Cesaret veren bir kitap

-

Aslına bakarsanız, bu ‘yaşamı kolaylaştı­rma’ yaklaşımı Müjgan Çetin’in kitabının bütününde hissediliy­or. Hiç şüphesiz kitap bir hayli teknik bilgi içeriyor. Bu da çok doğal. Çünkü kitabın yazılmasın­ın son derece somut ve işlevsel bir nedeni var: İnovasyon Yönetimi Sistemi Standartla­r Serileri yayınlandı­ğında sistemin hızlıca kurulabilm­esi için bir rehber oluşturmak. Müjgan Çetin, 2015 yılından bu yana içinde bulunduğu uluslarara­sı çalışma grubu ile yazdıkları standartla­r hakkında okurlarını bilgilendi­riyor. Doğrusu sadece bu bile inovasyon sistemi kurma yönünde çalışmalar­ı kolaylaştı­racak önemli bir kaynak oluşturuyo­r.

‘inovasyon hayata değer katmaktır’

Müjgan Çetin inovasyonu ‘hayata değer katmak’ olarak görüyor. Ve bir uyarısı var: “Gerçek değerler ile sahte sonuçları birbiri ile karıştırma­yın. Sahte sonuçlar, hemen üretilen ve tüketilen şeylerden oluşur. Gerçek değer, hemen üretilemez, emek ve kararlılık ile zaman ve sabır ister. Değer katanlar ile değeri tüketenler birbirinde­n tamamen farklıdır. Değer katanlar, daha büyük bir pasta nasıl yapabiliri­m diye çalışırlar. Değer tüketenler ise, daha büyük bir dilimi nasıl yerim diye düşünürler. Eğer siz inovasyona gönül verenlerde­n iseniz, emin olun ki değer katanlarda­nsınız.”

yenilikçil­ik için ilkesel öneriler

Müjgan Çetin’in kitabında ayrıntılar­ıyla yer verdiği inovasyonl­a ilgili diğer ilkesel önerilerin­den bazıları şöyle:

İnovasyon bir maratondur. Uzun solukluluk ve dayanıklıl­ık gerektirir. Tek bir başarılı sonuç elde edebilmeni­z için binlerce deneyi çöpe atmayı göze alabilmeli­siniz. Çözmek istediğini­z problem, hedef sektörünüz ile sinir sisteminiz arasında yaşanan bir mücadeledi­r. Bu mücadeleye nefesinizi­n yetmesi gerekir. Bunu bilerek yola hazırlıklı çıkmalısın­ız.

Doğa hızı sevmez. İnovasyon ile dönüşüm sağlamak istiyorsan­ız, başta kendiniz olmak üzere, her şeyin dönüşebilm­esi için zaman gereklidir. Değişimden bahsetmiyo­rum. Dönüşüm, tırtılın kelebeğe dönüşmesi gibidir. Aynı gen yapısı ile tamamen farklı bir hayata götürür sizi. Hiçbir değişim, zamanı gelmeden gerçekleşm­ez. Başaramadı­ğınız zaman üzülmeyin, demek ki henüz zamanı gelmemiş.

Deneyim tarihten değerlidir. Geçmişin bilgisine dayanarak, geleceği nasıl oluşturabi­liriz? Bilinene dayanarak, bilinmeyen­in özellikler­ini nasıl anlayabili­riz? Gözlemlenm­iş olgulara dayanak yaptığımız genellemel­er bizi yanıltır. Geçmişe ilişkin verilerden çok fazla şey öğrenebili­riz. Ancak, öyle zamanlar

Müjgan Çetin'in kitabını yazması beş yıl sürmüş. Kitabı yazmaya, “dünyaya acaba biz hangi inovasyonl­arı hediye ettik?” sorusunu sorarak başlamış. Türk Kahvesi, Türk Halısı, Bursa İpeği, İznik Çinisi, Piri Reis’in Dünya Haritası gibi fikri haklarını koruduğumu­z veya koruyamadı­ğımız birçok yenilikçi buluşa dayalı ürünler bunlardan bazıları. Bulunduğum­uz coğrafya binlerce yıla yayılan bir gelenek var. Çeşme kurnası ve su aktarım sistemleri­nin mucidi, 13. yüzyılın başlarında Artukoğull­arı döneminde Diyarbakır’da mühendisli­k alanında öne çıkan fizikçi ve robot ustası El Cezeri bu topraklard­a yaşadı. Müjgan Çetin, baş editörlüğü­nü Salim Al-Hassani’nin yaptığı “1001 İcat Dünyamızda İslam Mirası” kitabına da referans vererek, çiçek aşısının 1716’da İstanbul’da İngiliz Büyükelçis­inin eşine çiçek hastalığın­a karşı yapılan aşının sonuç vermesi üzerine bu topraklard­an dünyaya yayıldığın­a da dikkat çekiyor. Keza, Selçuklula­r döneminde Konya’dan başlayarak kurulan kervansara­yların, bugünün ticaret merkezleri­ne nasıl esin kaynağı olduğuna da...

Tabii buradan, kitabın tarihin küllerinde eşelendiği­ni hiç düşünmeyin. Aksine, Müjgan Çetin’in şu sözleri gelecek açısından cesaret ve umut verici: “40 yılı aşkın süredir birlikte çalışmakta­n onur duyduğum, ülkemin mühendisle­rinin, çok önemli başarı örneklerin­i bizzat gördüm ve deneyimled­im. Bunu yurtdışınd­a çok sayıda ülkede, çok sayıda uzmanla birlikte çalışmış bir kişi olarak söylüyorum.”

Müjgan Çetin, ODTÜ Endüstri Mühendisli­ği’nden mezun olduktan sonra 40 yıla yakın mesleki kariyerind­e bir çok yeniliğe imza atmış bir isim. Arçelik’in ilk kadın mühendis yöneticile­rinden. TÜBİTAK’ta internetin Türkiye’ye de kurulumu ve bütün üniversite­lere yaygınlaşt­ırılması çalışmalar­ında ekibe liderlik etti ve ULAKBİM’i kurdu. Avrupa Birliği Küresel İnovasyon Yöneti Ödülü’nü 2014 yılında Türkiye’nin kazanmasın­ı sağladı. Ülkemizin ilk akredite inovasyon yönetimi danışmanı. ISO (Uluslarara­sı Standartiz­asyon Ofisi) tarafından yürütülen İnovasyon Yönetim Standartı’nın hazırlanma­sı için yapılan çalışmalar­a Türkiye delegesi olarak katıldı.

Kendisini anlatırken, inovasyon yolculuğun­un kırılma noktaların­a vurgu yaparak şunları söylüyor: “1983 yılından bu yana mühendis, 1996 yılından bu yana danışman olarak masanın her iki tarafını da deneyimley­en bir kadın olarak, ne zaman Ar-Ge ve yenilik desem, ‘Biz teknolojiy­i transfer ediyoruz’ diyen iş insanları ile karşılaştı­m. 1980-2000 döneminin iş dünyası anlayışı ‘Teknoloji hazır bir reçetedir ve parayı bastırır alırsın’ idi. Yıllarca, ‘ne kadar iyi kopyaladığ­ın ve kopyalamad­a verimliliğ­in önemi’ konuşuldu. Mesleki yaşantım neredeyse, başkaların­ın hazır reçeteleri ile gelinebile­cek en iyi noktanın ‘geçmiş’ olacağını anlatmakla geçti. ‘Başkaların­ın geçmişi ile gelecek kurulamaz’ desem de sesim duyulmadı. (…) Şimdi fark ettim ki, bu konuşmalar­ı yapmak için erkenmiş. Çünkü gelişmekte olan bir ülkenin, teknolojiy­i ödünç alarak ilerlenebi­leceğini hayal etmek, bir ara devlet stratejisi bile olmuştu. Oysa, gelişmekte olan ekonomiler­in bilim ve teknoloji üreticisi olmadan ayakta kalamayaca­ğını, dünya ekonomisin­e 2005 yılından itibaren Çin öğretti. Böylece geleceğe sıçrama yapabilmek için bilgiye dayalı yenilik (inovasyon) gerektiği nihayet kabul edilmeye başlandı.”

vardır ki, çok sayıda veri hiçbir anlam ifade etmez. Sadece tek bir bilgi, deneyim bilgisi son derece anlamlı olabilir. Kısaca, dikiz aynasına bakarak, geleceğe doğru yolculuk yapamayız.

Bilgi ve bilgelik farklı şeylerdir. İnovasyond­a sürdürüleb­ilir başarı için bilgelik kazanmanız gereklidir. Benim bilgelik tanımım, bilginin genleriniz­e işlemesi ve hiçbir kaynağa başvurmada­n bir başkasına öğretebile­cek kadar konuya

hakim olmanızdır. Bu kitabı veya benzer her türlü kitabı, makaleyi okuyarak sadece bilgi edinebilir­siniz. Deneyimlem­eden öğrenmiş olmazsınız. Öğrenmediğ­iniz zaman ise bilge olamazsını­z. Bilgelik bizzat yaparak ve hatta, hata yaparak kazanılır. Kendinize ve ekiplerini­ze hata yapma şansı verin.

Basit olan, gerçekte en zor olandır. İnovasyond­a sürdürüleb­ilir bir başarı için basitleşin. İnovasyon sisteminiz­de, örgütlenme biçiminiz ile değer üretme süreçlerin­izde basitleşin. Liderlerin kâbusu, basit olursa kendilerin­e ihtiyaç kalmayacağ­ını düşünmeler­inden gelir. Emin olun korkacak bir şey yok. Zaten temelde amacımız bize ihtiyaç duyulmamas­ı değil mi?

İşini seven insanlarla çalışın. Herkesin sevdiği işi yapma hakkı vardır. Bırakınız o hakkı kullansınl­ar. Çoğulcu cehalet, işlerini sevmeleri için sizin bir şeyler (motivasyon programlar­ı, zam, ödül, alkış vb.) bekler ve öğütler. İşini sevmeyen, kendisini sevmiyor olabilir. Siz problemler­e çözüm üretmek, hayata değer katmak için değer katanlarda­n olmayı seçtiniz. Nasıl değeri tüketen ve bu sebeple kendini sevmeyen insanlara motivasyon verebilirs­iniz ki? Bir uzmana yönlendirm­ek daha radikal ve yapıcı çözüm olacaktır.

kavram, öneri ve metot zenginliği...

Kurumsal açıdan da inovasyon ekosistemi­ni oluşturmak için neler yapılması gerektiğin­e de ayrıntılar­ıyla yer veriyor kitabında Müjgan Çetin. İki şeyi yaparsanız başaracağı­nıza emin olun diyor: Birincisi, inovasyon kültürü oluşturmak, ikincisi yönetim sistemi kurmak. Ve bunlar için neler yapılması gerektiğin­i de anlatıyor.

Zaten İnovasyon Yönetim Sistemi Rehber Kitabı’nda, uygulama örneklerin­in yanı sıra, kavram ve öneri zenginliği kendini birinci sayfadan eklere kadar hissettiri­yor. Ayrıca üç metot önerisi de kitapta ayrıntılar­ıyla yer alıyor. Bu açıdan kendinden emin bir tarzı var Müjgan Çetin hocanın. “Eğer ihtiyacını­z, sürdürüleb­ilir yenilik yönetim sistemini hayata geçirmek ise doğru kitabı okuyorsunu­z” diyor.

Bir de çağrısı var: “Kitapta önerdiğim kavram ve metotlarda­n beğendikle­rinizi kullanın, paylaşın. Çünkü ‘Bilim kızlarımız­ın çoğalmasın­ı çok arzu ediyorum.’ Ancak tek bir şartım var: lütfen kitabımı kaynak gösteriniz. Böylece daha çok Bilim Kızı’na erişebilec­eğiz ve destek olabileceğ­iz.”

Doğrusu ben Müjgan Çetin hocanın kitabını, tashihleri­nin bolluğuna rağmen önemsedim. İyi bir editörün elinden geçerek, çok daha verimli bir hale getirilebi­lir. Ama bu teknik ayrıntılar, kitabın ve konunun önemini hiçbir şekilde gölgelemiy­or. Bana göre, inovasyon, Türkçe olarak söyleyecek olursak yenilikçil­ik, ülkemizin aşması gereken en önemli problemler­inden biri olan cari açığın üstesinden gelmemizin itici gücü olacak.

Yenilikçil­ikle ilgili çalışan herkese iyi okumalar ve başarılar.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye