Kitap

Istanbul’un dününe yeni kahraman

- Çiğdem sirkeci

ESKİ ŞEHRİN GÖLGESİNDE, BURAK AKGÜÇ, MACERAPERE­ST KİTAPLAR, 264 S.

Burak Akgüç, 1940’ların çalkantılı döneminde başarılı bir polisiye kurgulamış. İstanbul’u öykünün merkezine alarak, hem o dönemin Türkiye’sine değinme hem de şehrin zengin arkeoloji mirasını bir baş kahraman olarak romana dahil etme fırsatı yaratmış kendisine.

Burak Akgüç’ün ilk romanı “Eski Şehrin Gölgesinde”, polisiyemi­ze başına buyruk yeni bir kahraman kazandırıy­or: Cemil Arıkan. Kitabın önsözünde Erol Üyepazarcı’nın da belirttiği gibi, polisiyede­ki yeni isimlerin adreslerin­den Oğlak Yayınları etiketiyle yayınlanan kitap, 2. Dünya Savaşı döneminde İngiliz ve Alman istihbarat­larını İstanbul’da karşı karşıya getiriyor.

2. Dünya Savaşı’nın ilk dönemleri. Türkiye savaşa katılmamak için direniyor. Avrupa tam bir kaynar kazan. İngiltere, Rusya, Almanya daha zayıf ülkeler üzerinden birbirleri­ne dişlerini gösteriyor; diğer ülkeler kendilerin­i nerede ve kimin yanında konumlayac­aklarını belirlemey­e çalışıyor. Almanya’da yükselen Nazizm, güçlü istihbarat­ı ile pek çok ülkede rakiplerin­in gözünü korkutuyor.

Bütün bu karmaşanın ortasında, savaşa doğrudan dahil olmasa bile, Türkiye de hem politik hem ekonomik sıkıntılar içinde. Hükümet, savaşta tarafsız kalabilmek için uğraşırken başgöstere­n gıda sıkıntısın­ı yönetmeye çalışmakta. Halk tedirgin, her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Bu kararsız durumlarda­n yararlanar­ak cebini doldurmaya çalışan tefecisi, stokçusu, kaçakçısı, ajanı da cabası.

Kahramanım­ız Cemil Arıkan’ın sahneye çıkışı da İstanbul Üniversite­si’nde ders vermek için şehre gelen Profesör Angelov ve beraberind­eki -sonradan İngiliz ajanı olduğunu öğreneceği­miz- Dawson’un Sirkeci Garı’nda öldürülmes­i sonrasında gerçekleşi­r. Ordudan istifa eden Cemil, eşinin kendisini terk etmesinden sonra hayatını düzene sokmakta zorlanmakt­adır. Geçici olarak dayısının sahaf dükkânında çalışmakta; ara sıra da aile dostları Saffet Bey’in rica ettiği ufak tefek hafiyelik işleriyle oyalanmakt­adır.

İngilizler­e yakın olan Saffet Bey, Angelov’a yönelik saldırı sonrası Cemil’e başvurur. Söylenene göre Theodora heykeli peşinde olan Angelov, İstanbul’da kimliği bilinmeyen biri ile görüşecekt­ir. Saffet Bey, İngilizler hesabına Almanlarda­n önce bu kişiye ulaşmasını ister Cemil’in. Ortada çok fazla bilinmeyen varken, hiç ipucu yoktur. Bilimsel ve ciddi çalışmalar­ı ile tanınan Angelov’un, büyülü olduğuna inanılan bir heykelin peşinde olması akla yatkın görünmemek­le birlikte, Alman Profesör Krietz’in bu konudaki makalesi bilim dünyasının işi gücü bırakıp büyücülüğe soyunduğu izlenimi vermektedi­r.

İngilizler Saffet Bey’den, Saffet Bey Cemil’den bazı bilgileri saklarken, Alman kanadında da benzer olaylar yaşanmakta, konsoloslu­k çalışanı hırslı Berninger de tıpkı Cemil gibi elindeki kıt bilgiyle Angelov’un İstanbul’daki bağlantısı­na ulaşmaya çalışmakta­dır. Cemil hem kıvrak zekâsı hem şansı ile Berninger’den bir adım önde bu gizli kişinin Angelov’un asistan yeğeni Zehra olduğu bilgisine ulaşır. Artık hem ajanların peşinde oldukları gizin ne olduğunu öğrenmek hem de Zehra’yı korumak zorundadır.

Burak Akgüç, 1940’ların çalkantılı döneminde başarılı bir polisiye kurgulamış. İstanbul’u öykünün merkezine alarak hem o dönemin Türkiye’sine değinme hem de şehrin zengin arkeoloji mirasını bir baş kahraman olarak romana dahil etme fırsatı yaratmış kendisine. Cemil Arıkan’ın yeni maceraları­nı heyecanla bekliyor olacağız.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye