Atıklardan dekore edilmiş gaziantep’teki kafede kütüphane ve askıda kitap uygulaması olacak
Gaziantep’te ziyaret edilmesi gereken yerlerden birisi, 25 Aralık Panorama Müzesi. Müzenin giriş kapısının hemen karşısında bir kafe-restoran var. Henüz açılmadı, ama ben gezme fırsatı buldum. Mekânın iki yönü ilgimi çekti; atıklar kullanılarak yapılmış olması ve kütüphanesi. Daha doğrusu giriş katındaki kafede “askıda kitap” uygulamasına başlanacak olması…
Projenin yaratıcısı mimar Erden Güven ve oğlu, aynı zamanda meslektaşı Ekin Güven ile birlikte geziyorum mekânı. Gerçekten etkileyici. Her şey atık malzemeden yapılmış, bir bilimkurgu filminde, başka bir dünyada gibi hissettiriyor. Şöyle anlatıyorlar:
“Burada yapılan her şey tam anlamıyla bir manifesto bizim için. Sekiz yıldır sürdürdüğümüz çalışmaların son iki üç senesi tüketim bilinçsizliği ve israf ile ilgiliydi. Bu konuda kendi alanımız mimarinin dışında da araştırmalar ve çalışmalar yürütüyoruz. Burası da bir tür haykırış oldu. İki sene önce mekânda bir kafe ve restoran tasarımı isteği ile geldiler. Biz de atıkları değerlendirme ve yaşatmakla alâkalı bu öneriyi yaptık, kabul ettiler.”
Zeminlerde atık tamperli cam kırıkları kullanmışlar. Bunlar, camcılardan çöpe atılacakken toplanmış. “Bu yöntem Gaziantep’te dökme mozaik olarak pirinçle yapılır. Pirinçten kastımız küçük taşlar. Biz burada onların yerine cam tercih ettik. Döşemelerde 15 tona yakın atık cam kullanıldı” diyorlar.
Mekânda 10 tona yakın yine geri dönüşüm ahşap bulunuyor. Kullanılan bu ahşap, fırınlara yakmaları için gönderilecek keresteler. Duvarlar, tarihi geçmiş soda ve gazoz şişelerinden. 25 bine yakın şişe kullanılmış. Kapakları da bar önlerinde mozaik yorumu olarak enstale edilmiş. Tavanlarda kullanılmayan kalorifer boruları gibi malzemeler, sac ürünler yer alıyor. Kafe içerisinde avize başlığı gibi sarkan ahşaplar eski enerji kablolarının makara başlıkları. Yine tavandan sarkan direkler eski telefon direkleri…
Gelelim kütüphaneye. Giriş katındaki kafeyi, “askıda kitap” kafe olarak isimlendirmişler. Ekin Bey askıda kitabın nasıl çalışacağını şöyle anlatıyor:
“Gelen ziyaretçiler veya arzu edenler buraya kitap bırakacaklar. İsteyen misafirlerimiz bırakılan bu kitapları ister alıp götürebilecek ister burada okuyabilecekler… İşletim modelinde bir sistemi oturtmayı planlıyoruz: Getirilen kitapları bir kütüphane tadında kayıt altına alacağız. Kitabı alan kişi çıkarken eğer bunu deklare eder ve geri getireceğini söylerse -ki ister getirir ister getirmezokuyup geldiğinde biz ona kitabı okuyanların bilebileceği birkaç soru soracağız. Eğer bu soruları doğru cevaplarsa o gün kahvesi çayı bizden olacak.”
Kafe henüz açılmadı, bu güzel projenin nasıl çalışacağını doğrusu merak ediyorum. Önümüzdeki aylarda bu köşede tekrar yazacağım.
Biraz da üst kattaki restorandan bahsetmek istiyorum, oraya özgü de bir projeleri var. Ekin Bey’den dinliyoruz:
“Yukarıdaki restoran bir kadın projesi olarak çalışacak. Hem kafede hem restoranda bütün çalışanlar kadın olacak. Restoranın mutfağına kendi yetisine güvenen ev hanımlarını davet ederek burada çalışmalarına olanak sağlayacağız. Mutfağı aynı anda dört beş usta ya da aşçı çalışabilecek şekilde planladık.
Meselâ Ayşe Hanım geldi, ‘ ben içli köfteme çok güveniyorum’ dedi, içli köftelerini yapmaya başladı. Haftanın iki günü çalışmak istiyorsa örneğin, o günler bizim mutfağımızda hazırladığı köfteler çıkacak. Satılan içli köftelerden de para kazanacak. Örneğin iki ay sonra ‘ ben ayrılacağım’ derse, ürününün reçetesini restoran satın alacak. Ayşe Hanım ayrıldıktan sonra da satılan ürünlerinden payını almaya devam edecek.”
Mekânın adı henüz kesinleşmemiş, Döngü Kafe ve Restoran koymayı planlıyorlar. “Çünkü” diyor Ekin Bey “burada her şey döngüye dayanıyor. Aşçılar da kitaplar da bütün kullanılan malzemeler de. Herkes her şey kendi hayat döngüsünü devam ettiriyor.”