“adalet” hepimizin beklentisi
ADALET / YAPILMASI GEREKEN DOĞRU ŞEY NEDİR?, MICHAEL J. SANDEL, TÜRKÇESİ: MEHMET KOCAOĞLU, FELİX KİTAP, 384 S.
Günlük yaşamımızı yönlendiren kavramların, onlardan türeyen düşünce ve davranışların çok katmanlı, karmaşık yapısını ciddi bir kavrayışa dönüştürmek isteyen herkes Michael J. Sandel’in “Adalet” kitabını sabırla, sindirerek okumalı.
Yeniçeri Ocağı’nın işlevsiz hale geldiği, yapısında çözülmelerin yaşandığı dönemde, Kumkapı’daki ocakta toplanan Ağalar ve Yeniçeri Erleri arasında dini söyleşiler yoğunlaşmış. Söyleşi konularından biri de Yahudilerin Hazreti İsa’yı nasıl çarmıha gerdikleriymiş,
Hikâyeyi dinleyen Yeniçeri Ağası palasını kuşanmış öfkeyle Pera’nın yolunu tutmuş. Beyazıt Meydanı’nda yolun karşısında hızla işine giden tanıdık bir Yahudi yurttaşı görmüş. Öfkeyle bağırmış: “Mişon gel buraya!”… Ağanın öfkesini fark eden Mişon, “Buyur ağam bir emrin mi var?” demiş… Öfkeli ağa, “Siz Hz. İsa’yı çarmıha germiş, peygambere eziyet etmişsiniz!” diye bağırmış. Şaşkın Mişon, “Ağam bundan iki bin yıl önce olmuş bir olayda benim sorumluluğum ne?” diyebilmiş. Öfkeli Ağa palasını kınından sıyırmış, “Ben onu bunu bilmem, yeni öğrendim” diyerek günahsız Mişon’un kellesini uçurmuş...
Sizle paylaşmak istediğim Adalet isimli kitabın birinci baskısı Ocak 2013’te yapılmış. Benim okuduğum 10’uncu baskı Ocak 2022’de okuyucuya ulaşmış. Michael J. Sandel’in yazdığı, Dr. Mehmet Kocaoğlu’nun dilimize aktardığı, Felix Kitap’ın bu önemli kitabını “yeni okudum”… O nedenle Yeniçeri Ağası’nın mantığıyla söylüyorum: Onu bunu bilmem, ben yeni öğrendim; o nedenle paylaşıyorum.
zihinsel sorgulamanın dorukları
Kitabın ilk bölümünde, refah ve özgürlük, adil yapı, adil toplum, özgürlük ve erdem, siyaset felsefesinin işlevi gibi siyaset biliminin çok temel kavramları sorgulanıyor. Afgan Çobanlar öyküsüyle sizi sarmalayan sorgulama özgürlüğü, “inanç, mantık ve ilkelerin” analizi bizi ahlaki düşüncenin yalnız amaç değil, aynı zamanda bir kamusal çaba olduğu noktasına taşıyor.
Sonra Bentham’ın faydacılık doktrinin ne olduğuna ya da ne olmadığına yelken açıyor zihinlerimiz. Birden Mill’in “Arzu ve dürtüleri kendilerine ait olmayan kişi buhar makinesinden daha fazla kişiliğe sahip değil” saptamasıyla karşılaşınca, anlatılan sosyal gelişme ve birey hakları, haz kalitesi, faydacılık anlayışı ve ahlâkla etkileşimi, özgürlük sevgisi ve bireysel bağımsızlık arasında kurulan köprüleri, çok değişik engelleri aşırıyor yolculuğumuzda.
Serbest ve adil piyasada ekonomik eşitsizlik ile adaletsizlik, refah ve adalet kavramlarının derinliklerine daldığınızda “Liberteryen” akımın bir bakış açısı olarak olay ve olguları nasıl değerlendirdiği zihninizde netlik kazanıyor. O zaman “böbreklerini satan” insanın yaptığını, değişik açılardan değerlendiren sorgulamanın “gerçekliğin göreceliği” konusunda yeni uyarılarla farkındalığınızın birikimine yeni eklemeler yapıyor.
kiralık vücutlar
Eğer zorunlu askerlik ve kiralık askerler tartışması ilgi alanınızda ise, adalet ile özgürlük arasındaki bağ ve bağlantı merak menzilinizde diriyse, Adalet kitabı sizin için öğretici bir başvuru kaynağı olduğunu kanıtlıyor. Bir adım sonra “yurttaşlık erdeminin” ne olup olmadığının, benzersiz yaşam arayışının izini sürerek, günlük dile yansıyan birçok kavramı ne denli eksikli kullandığınızı anlayabiliyoruz.
“Bireyi araç olarak kullanma ve kendine sahip olma” anlatımının ne anlama geldiğini düşünüyorsanız,
Kant’ın ahlâk felsefesi ve siyaset felsefesinin verdiği yanıtlar; adalet, özgürlük ve erdem konusunda bambaşka düşünce okyanusuna yelken açmanızı sağlıyor.
“Dürüstlüğün en iyi politika, aynı zamanda en kârlı olan tutum” olduğunu, istek ve ödev dürtülerini, doğru olanı yapmanın keyfini, içselleştirilmiş yasanın gücünü, hipotetik buyruk, kategorik buyruk konularını, insanın nesne olmadığını, özgür aklın gücünü tartışan Adalet kitabı kavramdan düşünceye geçiş sürecinde size birçok değer ekliyor.
Kitabın derinliklerine dalınca, rıza göstermenin, sözleşmelerin ahlâki güçlerin kaynağı olmasının, “fark ilkesinin”, “şans eşitliğinin” özellikle de kitle demokrasilerinde sığlık yaratma tehlikesinin de ne anlama geldiği zihin merdivenlerinin üst basamaklarına tırmanıyor.
dil ve adalet
Sakat bir golf oyuncusunun açtığı davadan hareketle hakkaniyet ve öfke ile araçsal ve değersel olmanın anlamının derinliklerine inebilirsiniz. Dağıtımcı adalet ve refah bağlamı, siyasetin amacı, oligarkların demokrasilerdeki konumu, özellikle de “dil ile adalet” arasındaki güçlü etkileşimi Adalet kitabı size değişik açılardan sorgulatıyor.
Özgür tercih ve adil bir toplum yaratma, çok farklı ödev çeşitleri, “vatanseverlik ve muhaliflik”, “sadakat ve ahlâk” konularında tartışmaların Aristotales, Kant ve Rawls’a nasıl olgunlaştığı da Sandel’in zihin dünyasının aynalarından size yansıyor.
Eğer bir son söz söylemek gerekirse şunu söylemek isterim: Günlük yaşamımızı yönlendiren kavramların, onlardan türeyen düşünce ve davranışların çok katmanlı, karmaşık yapısını ciddi bir kavrayışa dönüştürmek isteyen herkes Michael J. Sandel’in “Adalet” kitabını sabırla, sindirerek okumalı.
Umarım ve dilerim ki bu değerli çalışma daha nice 10’uncu baskısını yapar; ülkemizin “entelektüel sermayesi” yeni nitelikler kazanır.