Bir “deneysel mesafe ayarı”” kitabı
Bir kitabı virgülüne kadar okumadan, hangi sayfasında hangi yararlı bilgiyi bulabileceğimin listesini hazırlamadan hakkında bir kelime bile yazmama ilkesine uyma özeni gösteriyorum. Fatih Oktay’ın “Çin/Yeni Büyük Güç ve Değişen Dünya Dengeleri” kitabının derinliklerinde gezindikçe yazarın işine saygısı, okuma özenimi artırdı. Ardından, kitabın daha hızlı okunabilir versiyonu çıktı: “Çin ve Dünya’nın geleceği/ Yeni Büyük Güç ve Ticaret, Teknoloji, Pandemi Savaşları”…
Dergimizde Hakan Güldağ, Fatih Oktay’la bir söyleşisi yayınladı. Yazar kendi bakış açısıyla yeni kitabının amacını ve varmak istediği sonucu anlatıyordu… Söyleşinin de motive etmesiyle yeni kitabını da sindirerek okudum.
Kitabın ilk bölümünde sayfaları ağır ağır çevirirken, “Çin faktörü” kavramının içeriğine neleri yüklemek gerektiği üzerine düşündüm. Değişik kavramların izini sürdüm: Düşman yaratma ucuzluğu, ortamın iş yapmadaki önemi, ihtiyaç hiyerarşisini belirlemenin kalkınma ve refah yaratmadaki etkileri, Çin’in ithalat ve ihracatının gelişme seyri, yabancı yatırımlara bakışı, bağımlılığı azaltma stratejileri, Çin’de sıcak paranın oynadığı rol, döviz rezervleri gibi ilgi alanımıza giren kavramları ve terimleri birinci elden bilgileri paylaşan yazarın paylaştıklarıyla yeniden sorguladım.
İkinci bölümde ilerlerken, Çin’in “hegemonik gücü” kullanma konusundaki özenini, kurumların işlevselliğini korunmanın etkilerini, teknoloji savaşlarını; özellikle de yariiletken elektroniği üretimindeki büyük çatışmanın arka planını daha iyi kavradım. Çin’in indirgemeci olmayan ve her alanda “bütünsel yaklaşımının” kaynak kullanmadaki başarılarının arkasındaki güç olduğu kanısına ulaştım. Ve Çin’de “Temiz İletim Ağı Projesini” öğrendiğim içindir ki, 4 Kasım 2022’de CGNT’da tanıtımı yapılan “Navigasyon ve İletişim Sisteminin” ne anlama geldiğini daha kapsamlı anladığımı sanıyorum.
dışa ve dünyaya açılma
Bağlantıların yoğunlaştığı, iletişim-etkileşimin kolaylaştığı, küresel ölçekte yeni işbirliklerinin önündeki engellerin hızla kaldırıldığı bir zaman kesitinde yaşıyoruz. Oktay’ın kitabının üçüncü bölümünde, dışa ve dünyaya açık durmanın neden “gerek şart” olduğunun kanıtlarını buldum. Tek adam yönetimi ve ünlü Kültür Devriminin etkilerini, mülkiyet ve tarım ilişkilerini, kırsal işletmelerle ilgili dinamik düzenlemelerin nasıl yapıldığını okurken, “Çin aynasına” bakarak kendi durumumuzu anlayabiliriz umuduna kapıldım. Çin’de yerel yönetimlerin işlevlerine ilişkin bilgilerimi pekiştirdim. Büyük şirket odaklı gelişmenin günümüz koşullarında ne anlama geldiğini zihnimde netleştirdim. Dünya Ticaret Örgütü’ne Çin’in üyeliğinin etkilerini ve Çin’de bakış açısı ayarları yapabilme gücünü, içe dönük reform yapabilme potansiyelinin yarattığı sonuçları “karşılaştırma aracı” olarak kulansak iyi olur diye düşünmeden edemedim.
Kitabın dördüncü bölümünde, kurumlarda yapı ve işlev dengesi kurmanın, siyasi irade ile kurumsal yönetim arasındaki etkileşimin önemini, yerel yönetimler ve merkezi yönetim ilişkilerini, başarıyı “gelirle ölçmenin” yaratacağı sakıncaları, eğitimle gelişme arasındaki korelasyonu, ademi merkeziyetçi yönetim arayışlarını, eğilimleri izleme becerilerini ve üst yönetime atanacak olanların en az 5 yıl öncesinden belirlenmesinin nasıl bir değer üretebileceğini de derin derin düşündüm.
zamanın ruhunu yakalama
Fatih Oktay kitabının beşinci bölümü, zamanın ruhunu anlamanın yarattığı olumlu gelişmelerin rüzgârlarını estiriyor okuyucu zihninde. Ücret artışları, iç göçün hızlanması, nüfus hareketleri, yaşlı nüfusun yarattığı yeni sorunlar, verimlilik alanındaki gelişmeler, işgücü kalitesi yaratma çabaları, kırsal nüfusla tarım etkileşimleri, kentlerin büyümesi gibi sorunların Çin özelindeki izlerini sürmemizin öğrenmeye açık bir zihne çok şey katabileceği kanısına ulaştım.
Altıncı bölüm Çin’de tasarruf ve tüketim kalıbındaki değişmeye ayrılmış… Yatırım ve tasarruf etkileşimini, tüketim harcamalarını geliştirmenin önemini, harcanabilir gelir düzeyinin etkilerini, tarım vergilerinin Çin’de ne anlama geldiğini, emeklilik konusundaki sorunları merak ediyorsanız, bölümde yeteri malzeme bulabilirsiniz.
Ekonomik yapıların işlevsellik kazanması, finansal sistemin nicelik ve niteliğine bağlıdır. Çin’de bankalar üzerindeki kamu denetimi, bankaların yapı ve işlevleri, KOBİ’ler ve kümelenmenin gelişmesi, tahsil edilemeyen kredi borçları, yurttaşın devlete bakışı, faizler konusunda bilgilenmek isteyenlere de yedinci bölüm yardımcı olacaktır.
yönetişimde disiplin
“Çin ve Dünyanın Geleceği” kitabının sekizinci bölümünde “kriz ve refleksleri”, şirket borçlanmaları, iç borç yapılanmaları, öngörme ve öncelik belirleyerek kaynak bağlama konusundaki ciddiyeti izleyerek ve sorgulayarak zihin ufkunu yükseltecek gerekli malzeme sunuluyor. “Gölge bankacılık” etkileri, ödünsüz gözetim-denetim disiplini, yerel yönetim borçlanmalarının kontrol edilmesi de bu bölümün tartıştığı konular. Ayrıca “hedeflerle yönetim” dendiği zaman ne anlama geldiğini merak edenler de kitabın bu bölümünde dolaşmalı. “Koordinasyon etkeninin” anlamı ve değerini kavramak isteyenler için de söz konusu bölüm, okuma yolculuğunuzda sizi eli boş geri göndermeyen bilgileri paylaşıyor.
Dokuzuncu bölümde Çin’in kendi milli parasını “rezerv para” haline getirmek için küresel ölçekteki çabalarının ayak izini sürmeniz mümkün. Çin’in artan gücüne rağmen milli parasını rezerv para haline getirmede hangi zorluklarla yüzleştiğinin ayrıntıları var bu bölümde.
Onuncu bölümde, bilim ve teknoloji alanında bilgiler paylaşılıyor. Çin’in yarattığı “yumuşak gücün” ne olduğu (Dünya Gazetesi’nde 26 Ağustos 2022 günü yayınladığımız ‘Çin’in ABD’yi korkutan yanı başlıklı yazımızda ayrıntısı tartışılan değişkenlere bakın) patentler, bilimsel yayınlar, atıf sayısı alan’ kaliteli makaleler, çip üretimindeki gelişmeler, teknoloji geliştirme stratejileri hakkında çok değerli bilgiler zihin bütçelerimizin gelir hanesine yeni değerler ekleyecektir.
On birinci bölümde, “İnsanın olduğu yerde hiçbir şeye şaşırma” diyen Afrika atasözünü anımsadım… Çin’de yolsuzluk ve eşitsizlik sorunlarının hiç de küçümsenemeyecek ölçülerde olduğunu gördüm.
On ikinci bölümde de ABD ile Çin arasındaki görünür ve görünmez savaşların altındaki korkuları izlememiz mümkün…
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları arasında çıkan kitabın en büyük yararı “deneysel mesafe ayarı” yapma niyetinde olanlar için kaynak olabilecek içeriğe sahip olması… Deneysel mesafe, hayal ettiğimiz, tasarladığımız, projelendirdiğimiz, hedef edindiğimiz ile uygulamada yarattığımız sonuçların karşılaştırılmasıdır… Çin’in nüfusu ülkemizin 16 katı… Çin’in yaptığı yurtiçi ve yurt dışındaki karayollarını, demiryollarını, hızlı trenleri, limanları, uzay istasyonunu, tarımsal gelişmeleri 16’ya bölelim, sonra bizim yaptıklarımızı nicelik ve nitelikleriyle birlikte karşılaştıralım… Bu bizi bizden geride olanlarla değil ileride olanlarla karşılaştırmanın geliştirici etkisine götürür… Bizden geride olanlarla ya da bizden öncekilerin yapmadığı referans edinmenin ucuzluğundan da sakınmış oluruz.