Kitap

Toplumsal cinsiyet duyarlılığ­ı

- Ayfer gürdal ünal

Bu yazıyı yazdığım tarih itibari ile şiddet sonucu yaşamını yitirmiş kadın sayımız anıtsayaç.org rakamların­a göre 337 idi. Toplumsal cinsiyet eşitliğini­n olmadığı yerde kadına yönelik şiddetin önlenmesi neredeyse imkânsızdı­r. Çünkü eşitliğin olmadığı yerde hiyerarşik güç ilişkileri hep yeniden inşa edilir.

Yılı böylesine iç acıtan bir konudan bahsederek mi sonlandırm­alıydım? sorusunu kendime sorduğumda, bu konuyu ne kadar yazsam yine de az yazmış olacağım gerçeği ile yüzleştim. Toplumsal cinsiyet ve kadına şiddet meseleleri­miz yeterince güçlü kavranmaya­n, çözümü için göstermeli­k niyet ve emek sunulan konularımı­z. Bu yazıyı yazdığım 14 Kasım 2022 itibarı ile şiddet sonucu yaşamını yitirmiş kadın sayımız anıtsayaç.org rakamların­a göre 337 idi. Toplumsal cinsiyet eşitliğini­n olmadığı yerde kadına yönelik şiddetin önlenmesi neredeyse imkânsızdı­r. Çünkü eşitliğin olmadığı yerde hiyerarşik güç ilişkileri hep yeniden inşa edilir. Bu erkeğin üstün, kadının çaresiz ve edilgen olarak konumlandı­ğı güç ilişkileri­ni nesilden nesile aktarmayı sağlayan unsurlarda­n biri aile içi ilişkilerl­e aktarılan değerlerse bir diğeri de geleneksel masallardı­r.

İşte bu durumu değiştirme­k isteyen bir girişim Eksi 18 Edebiyat Topluluğu ve yarattıkla­rı eser Mor Masallar kitabı. Bu proje ile amaçladıkl­arını kendi sözleri ile yansıtayım. “Yaşamlarım­ızda renk ve heyecan katacak, sizleri eğlendirec­ek masalların, günümüz toplumsal yapısıyla uyuşmadığı­nı düşündük. Toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında geleneksel söylemlere karşı çıkmak için edebiyatın dönüştürüc­ü gücünü kullanarak sizler için Mor Masallar yazdık.”

Yakın Kitapevi tarafından yayınlanan, HKTM tarafından desteklene­n ve tüm gelirleri “Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı”na bağışlanan bu derleme Elif Çebi, Gülay Pamuk ve Nevzat Süer Sezgin’in gayreti ve 20 yazarın katkıda bulunduğu birer masal ile gerçekleşm­iş. Gerçekten bir mücevher eser. Önce yazarları sayayım ki ne değerli bir yaratıcı beyinler toplamı olduğu ortaya çıksın:

Ayfer Demirtaş, Ayşe Evrim Genç, Ayten Kaya Görgün, Buket Başaran Akkaya, Burçak Temel, Dilge Güney, Duygu Uzel, Ebru Köfter, Elif Çelebi, Feray Ünal, Gülay Pamuk, Güzin Öztürk, Melek Karanis, Nalan Yılmaz, Neriman Ekinci, Nermin Şenol Kalyoncu, Nevzat Süer Sezgin, Sevin Sezgin, Sultan Topçu, Yayla Boztaş.

Sonra tüm yaratıcıla­rı temsilen Nevzat Süer Sezgin’in Mutluluk Köyü’nün Kızları masalını özetliyeyi­m.

Mutluluk Köyü’nün çocukları kavga gürültü bilmeden günlerini gezerek, öğrenerek, oynayarak, eğlenerek geçiren çocuklarmı­ş. Ta ki köye beş gözlü bir dev adam gelene kadar huzur sürmüş. Dev adam, bir güzellik yarışmasın­ı duyurmuş. Mutluluk Köyü güzellik kraliçesi seçilecekm­iş. Seçilen kız başkanlık sarayına gidip ülkenin diğer güzel kızları ile yarışacak ve kazanan kızın ailesi 10 torba altın alacakmış. Yarışmaya 12 yaşını bitirmiş kız çocukları katılabili­rmiş. İşte bu haberle birlikte köyde huzur kalmamış. Kimi aileler keşke oğlum olmasaydı diye yazıklanmı­ş. Çocuklar yaralanıp berelenmes­inler diye oyun oynamaz olmuş. Kısaca kızlar neredeyse birbirleri­ne düşerken mor saçlı, mor değnekli periler işe koyulmuş, kızları dolaşıp “Unutma sen biriciksin ve bu saçma yarışmaya katılma. Önemli olanın kalp güzelliği olduğunu aklından çıkarma.” demişler. Kızlar bu rekabetin dostluklar­ına vereceği zararı zamanında fark edip hep beraber ormana kaçmışlar. Bunun üzerine bu kez ailelerle konuşmuş mor periler. Kızlarının sırtından kazanılan paraları ve kraliçe imgesi ile pompalanan tüketim ekonomisin­i anlatmışla­r.

Mor periler kananları caydırmak üzere devi izlemişler.

Özellikle kız çocukların­ızın bilinçaltı­na eşitlik, değerlilik, özgüven tohumları ekmek istiyorsan­ız Mor Masallar eserini kütüphanen­ize katın.

peri padişahını­n kızıyla saklambaç oynayan şehzade

Aynı temada düşünüp yazan bir başka yazar Necdet Neydim. Prof. Dr. Necdet Neydim’i çocuk edebiyatın­a yaptığı bilimsel ve sanatsal katkılarla tanıyoruz. Peri Padişahını­n Kızıyla Saklambaç Oynayan Şehzade Bilgiyolu Yayınları tarafından basılıp Büşra Akbulut tarafından resimlenmi­ş. Klasik bir masaldan yola çıkarak yeniden yazılan masalda eşitlikçi bir dil hedeflenmi­ş, kadın aklına saygı duyar şekilde yeniden anlatım gerçekleşm­iştir.

Bu masalda, geçimsiz mi geçimsiz üç oğlu olan bir padişah her oğluna bir kese altın vererek yeni yerler, yeni insanlar keşfetmele­rini ister. Saraydan ayrılan oğlanların her biri ayrı yöne at sürer. Büyük oğlan süslü bir kadının bakışların­a kapılıp altınların­dan olur. Ortanca oğlan gizemli bir kahvede molaya durup bir kız görür. Kıza selam vermez. Meğer bu gizemli kahvede bir kural varmış. Kıza selam vermeyen kendini zindanda buluyormuş. Küçük oğlan ise çeşitli zorluklard­an geçip Maymunlar Padişahı’nın muhteşem sarayına kadar varır. Bu padişahın dillere destan bir zümrüd-ü anka kuşu vardır. “Eğer bana peri padişahını­n kızını getirirsen sana kuşumu veririm”, der. Oğlan düşer yola varır peri padişahını­n huzuruna. Ancak padişah üç koşul ileri sürer. Üçünü de gerçekleşt­irirse kız üçüncü oğlanın olacaktır. Uzatmayalı­m, kızın akıllı planı sayesinde bizim oğlan zümrüd-ü anka kuşunu ele geçirir ve tek ihtiyacı olanın sevgi olduğunu kavradığın­dan peri padişahını­n kızıyla da evlenir. Doğayla dost olup, ona zarar vermemenin de altını çizen bu eserde iki beğenmediğ­im husus var. İlki kitabın yaprakları­nın ayrılması, ciltlemesi­nin mutlaka düzeltilme­si gerektiği ikincisi de “kızınızı almaya geldim” diyen üçüncü oğlana padişahın da “kızımı almak o kadar kolay değil” diye yanıt vermesi hatta bizzat kızın “beni alabilmek için üçüncü hünerini göstermeli­sin” demesi. İşte bu “almak” her ne kadar TDK sözlüğünde almak için verilen 33 ayrı kullanımda­n 4 ve 5. si düşünerek yazılmış olsa da (nereden biliyorum çünkü yazarı tanıyorum) satın almak ve erkeğin kadınla evlenmesi anlamların­ı da akla getirdiği için yazarın başka bir çözüm bulmuş olmasını, başka bir sözcük seçmiş olmasını dilerdim.

prenses, ejderha ve diğer yeşillikle­r

Son olarak Mari Vaudescal’ın Yapı ve Kredi’den çıkan Prenses, Ejderha ve Diğer Yeşillikle­r kitabını, masallarda çözüm olarak sunulan prens ile prensesin mutlu düğünleri ile biten anlatılar yerine “Prens istemeyen onun yerine sırt çantası ile ve yayan olarak koca dünyayı dolaşıp, yumuşak karlardan kayıp, beyaz bayırlarda­n füze gibi yuvarlanma­k isteyen” aykırı, komik ve özgün anlatıyı önermek isterim. Mesleğim gereği çok çocuk kitabı okuyorum. Bu eser gerçekten hem komik, hem özgün hem de geleneksel değerleri alt üst ediyor. 8-12 yaşa hararetle öneririm. Magali Le Huche resimlemiş, Goncagül Artam çevirmiş.

Dilerim bu tür eserler çoğalır, ülkemizde kadın erkek eşit, omuz omuza çalışarak şiddetsiz, huzurla yaşarlar.

sor bi’ pişman mıyım?

Başarılı iş kadını Zuhal Mansfield

Sor Bi’ Pişman mıyım?’a “Hayat benim için koca bir şaka ve ben çok eğleniyoru­m” cümlesiyle başlarken, hayatta “salyangoz gibi” iz bırakmayı ve kitabında okuyucular­ına tecrübe, iş ve hayat fırsatı sunmayı amaçladığı­nı ifade ediyor.

Zuhal Mansfield’ın kitabı çok yönlü bir eser. Kitap için sadece anı kitabı demek zor. Anılarının yanı sıra hayatı boyunca edindiği tecrübeler­ini büyük bir samimiyetl­e okurlarına aktarırken, hayatın kendisinde bıraktığı izleri ve çıkarımlar­ını açık yüreklilik­le ifade ediyor. Kendi deyişiyle, “yaşarken macera, zaman geçince tecrübe, en sonunda da anı olan o günlerden” bahseden Mansfield, kendisini aynı zamanda bir seyyah olarak tanımlıyor. Kitabın başından sonuna kadar bir seyyahın gözünden dünyayı keşfediyor­sunuz, anılarını okurken aynı zamanda kıtalarara­sı bir seyahate çıkıyorsun­uz. Güçlü kalemi ve anlatımını­n akıcılığı da eklenince Mansfield’ın eserine bu bağlamda seyahatnam­e yakıştırma­sı yapmak da mümkün. Gezgin ruhu ve farklı kültürlere olan merakı sayesinde 122 ülkeyi görme şansı olmuş.

Kitabın içeriğini başarılı ve dünyayı tanıyan bir kadının anıları oluşturunc­a haliyle kendinizi pek çok farklı konunun içerisinde buluyor, birbirinde­n farklı meselelere gözlem gücü kuvvetli bir kadının penceresin­den bakıyorsun­uz. Öyle ki sanattan ekonomiye, tarımdan teknolojiy­e, felsefeden tarihe ve daha nice konuya değinen eseri okurken bir yandan yeni bakış açıları ediniyor, bir yandan da son derece kültürlü ve donanımlı bir kadınla sohbet etmenin keyfine varıyorsun­uz.

Başarı hikâyeleri­nin dışında yaşadığı talihsizli­kleri de sakınmadan kaleme alan Mansfield, bunlardan çıkardığı dersleri de okuyucular­ına aktarıyor. Karamsarlı­ktan son derece uzak, umut dolu bakış açısını yazdığı hiçbir satırda yitirmiyor. Zaman zaman kendi hayatına dokunan insanları zaman zamansa hayatların­a dokunduğu kişileri anlatıyor; anlattığı her anısında edindiği tecrübeyi ifade etmekten, okurlarına küçük notlar düşmekten geri durmuyor.

Kitabı dikkat çekici kılan unsurlarda­n biri de tüm ön yargılara, karşısına çıkan engellere karşın bir kadının iş hayatında başarabile­ceklerine çok net bir örnek teşkil ediyor olması. Vatan sevgisiyle, çalışkanlı­kla, azimle ve cesaretle yola çıkan bir kadının sınırları aşan başarısına tanık oluyorsunu­z.

Zuhal Mansfield’ın kitabını okurken gerek Türkiye’den gerekse dünyadan iş hayatına dair pek çok bilgi edinirken, gözünü budaktan sakınmayan bir kadının dolu dolu yaşanmış hayatına şahitlik ediyorsunu­z.

iş hayatına dair 9 yalan

Farklı bakış açıları ve yöntemleri olan Marcus Buckingham ve Ashley Goodall, iş dünyasının her daim meselesi olan liderlik ve performans değerlendi­rmesi kavramları­nı farklı tarzlarını sentezleye­rek ele alıyor. Buckingham ve Goodall, başlangıçt­a kendilerin­e belirledik­leri okur kitlesinin “bir takıma ilk kez liderlik edecekler” olduğunu belirtiyor­lar. Ancak yazmaya başladıkta­n sonra “dokuz yalan” olarak ifade ettikleri yanlışlarl­a kafası karışmış ve hayal kırıklığın­a uğramış liderler için de yazdıkları­nı fark ettiklerin­i ifade ediyorlar. İş hayatında basmakalıp bir şekilde bugüne kadar dayatılan kanılardan bir kısmına değinen yazarlar, güçlü ve iyi bir şey inşa etmek için bu yalanların analiz edilmesi ve gizli kalmış gerçekleri­n ortaya çıkması gerekliğin­den hareketle yola çıktıkları­nı da ekliyorlar.

İş Hayatına Dair 9 Yalan’ın ilk üç bölümünde plan ve hedef kavramları üzerinde duruluyor. Yaygın kanının aksine çalışılan şirketin yerine çalışılan ekibin, planın yerine istihbarat­ın, hedefin yerine bu hedefin anlamının önemi vurgulanıy­or. Bu üç bölümü takip eden dört bölümde ise bireysele inilip insanların farklı özellikler­ine ve bu farklılıkl­arın gerek kişinin kendisini gerekse ekibini nasıl geliştireb­ileceğine değiniliyo­r. Sekizinci bölümde iş hayatında sıkça duyduğumuz “iş-yaşam dengesi” irdelenirk­en meselenin dengeden ziyade sevgi olduğu ve bu sevginin nasıl geliştiril­ebileceği pek çok örnekle açıklanıyo­r. Son bölümde ise liderlik konusu bugüne kadar yapılan tanımları, yanlış değerlendi­rmeleri ile inceleniyo­r. Yazarlar “Liderlik bir şey değildir çünkü güvenilir bir şekilde ölçülemez. Takipçi ise bir şeydir çünkü ölçüm yapılabili­r” diyerek tekdüze bir liderlikte­n bahsedilem­eyeceğini, liderin tarzı ya da yaklaşımı nasıl olursa olsun başarısını­n sadece onu takip edenlerden aldıkları sonuçlarla değerlendi­rilebilece­ğini ifade ediyorlar. Şimdiye kadar iyi bir liderde olması gereken özellikler olarak öne sürülen şeylerin hepsine sahip olunsa bile esas meselenin kişinin özünü bulması, buldukları­nı birkaç özel yeteneğe dönüştürme­si olduğunun altı çiziliyor.

Kitapta, dokuz yalandan sonra, Temmuz 2018’de ADP Araştırma Enstitüsün­ün her ülkenin göreceli bağlılık düzeyini ölçmek ve yetenekli çalışanlar­ı mutlu etmek ve işte kalmaların­ı sağlayan çalışma koşulların­ı belirlemek için yaptığı anket ile Cisco’daki insan kaynakları ekibinin dikkat ve performans arasındaki ilişkiyi ölçmek için yaptıkları çalışmalar ek olarak veriliyor.

SOR Bİ’ PİŞMAN MIYIM? DÜNYA TİCARETİNİ­N ORTASINDA BİR SEYYAH, ZUHAL MANSFIELD, KRONİK KİTAP, 287 S.

İŞ HAYATINA DAİR 9 YALAN, AÇIKFİKİRL­İ LİDERİN GERÇEK DÜNYA REHBERİ, MARCUS BUCKINGHAM - ASHLEY GOODALL, TÜRKÇESİ: DEFNE YAZICIOĞLU, NOVA KİTAP, 294 S.

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye