Akademisyenliğini 12 mart darbesi frenledi, ekonomi gazetecilerinin ‘ bilge’si oldu
İSTANBUL Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden 1970 yılında mezun olup Faruk Türkoğlu, İdris Küçükömer’in yönettiği kürsünün asistanlık sınavını kazandığında, akademisyenlik yolculuğu heyecanını yaşıyordu.
Ancak, sınavın 12 Mart 1971 Muhtırası’nın hemen sonrasına rastlaması, ona akademisyenlik kapısını kapatmanın zeminini hazırladı:
- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi yönetimi nadir görülen bir karar alarak gerekçe göstermeden sınav sonucunu iptal etti.
1942’de Yalvaç’ta (Isparta) doğan Faruk Türkoğlu, İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra bir dönem kimya mühendisliği, bir süre de Hollanda’da inşaat mühendisliği okumuş, askerliğini Ayaş’ın Feruz Köyü’nde yedek subay-öğretmen olarak yapmıştı. Askerlik sonrası rotasını ekonomiye kaydırmıştı.
İktisat Fakültesi’nde akademisyenlik kapısı kapanınca İstanbul Defterdarlığı’na vergi kontrol memuru olarak girdi. Daha sonra Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Maden-İş Sendikası’na toplu sözleşme uzmanı olarak geçti:
• Maden-İş’te toplu sözleşme uzmanı iken görüşme masasının bir tarafında sendika temsilcisi işçiler, karşı tarafta ise metal sektörünün patronları vardı.
• Uzmanlık görevi, sektördeki ve ekonomideki gelişmeleri yakından izlemeyi gerektiriyordu. Bu nedenle ekonomiye olan ilgim hep canlı kaldı.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra 39 yaşındayken yolu gazetecilikle kesişti. Dönemin Günaydın Gazetesi Ekonomi Müdürü Necati Doğru, Türkoğlu’na gazetecilik yolunu açtı. Bir süre sonra Necati Doğru ile birlikte Güneş Gazetesi’ne transfer olanlar arasında yerini aldı.
Faruk Abi’yi gazeteciliğe başladığı dönemde tanıdım. 1985 yılı Temmuz ayında evlilik hazırlığı yaparken meslek büyüğüm Bülent Yardımcı aracılığıyla Merter’deki Maden-İş Sitesi’nde ilk evimizi kiraladık.
Maden-İş Sendikası’nın emektarları olan Bülent Yardımcı ve Faruk Türkoğlu da sitede daire sahibiydi. Onlar da siteye taşınınca komşu olduk.
1987 yılı Kasım ayında Milliyet Gazetesi Ekonomi Servisi’nde çalışmaya başladıktan sonra Faruk Abi ve Bülent Abi ile sabah saatlerinde yol arkadaşlığı yaptık. Eşim
Emine Munyar da Güneş’e geçtikten sonra sabahları minibüse-otobüse dördümüz aynı anda binerdik.
O dönemlerde “ayaklı kütüphane” diye tanımladığımız Faruk Türkoğlu, Merter’de belediye otobüsüne bindiğimiz anda gündeme ilişkin değerlendirmelere başlar, Cağaloğlu’na kadar devam ederdi. Tıklım tıklım belediye otobüsü yolculuklarımızda Faruk Abi ile sohbetler benim için çok öğreticiydi.
Faruk Abi, Güneş Gazetesi’nde Ekonomi Müdürü olmamak için, 1990’da çalıştığı Ekonomik Panoroma Dergisi, 19911998 döneminde görev yaptığı Ekonomist ve Capital dergilerinde “birinci adam” olmamak için çok direndi. Ekonomist’te kısa bir dönem genel yayın yönetmenliği görevinde bulundu.
2000 yılında emekli olana kadar fiili görevlerde bulunduğu yayın organlarında genelde işin arkasındaki “beyin” rolünü daha çok benimsedi. Ekonomi gazeteciliğinin “bilge”si oldu.
Emekliliği sonrası 2013 yılına kadar çeşitli gazete ve dergilerde dışarıdan ekonomi ve yönetim yazıları yazdı.
Hakan Güldağ, Dünya Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmenliğini yürüttüğü dönemde Faruk Abi’nin araştırmalarını gazeteye taşıdı. Kitaplarını o çatıda yayınlaması için birlikte çalışmayı sürdürdü.
Faruk Abi, “bilge” kişiliği, yazıları ve kitapları ile “gazetecilerin gazetesi” EKONOMİ’nin de önde gelen değerleri arasında yerini aldı.
Güldağ’la birlikte vefatından bir ay kadar önce hastaneye ziyarete gittiğimizde, gazeteye araştırmalarıyla, yazılarıyla destek konusunda temposunun düşmesinden dolayı üzgündü. Hasta yatağında bile gazete ile ilgili önerilerini sıralamayı ihmal etmedi.
Mekânın cennet olsun “bilge” insan…