Kitap

Dibdin’in kahramanı zen yine sahnede

Yazar, Cosi Fan Tutti isimli romanında ilginç bir kurgu yapmış. Kitap adını 18. yüzyılda yaşamış operacı Lorenzo Da Ponte’nin aynı isimli librettosu­ndan alırken bölümleri de operadaki bölümlerin isimlerini taşıyor.

- Çiğdem sirkeci COSI FAN TUTTI, Michael Dibdin, Türkçesi: Seda Çıngay Mellor, Alfa Yayınları

MICHAEL Dibdin ve anti kahramanı Aurelio Zen’in ilk üç macerası 2010’ların başında Labirent Yayınları tarafından yayınlanmı­ştı. 10 yıl aradan sonra, 2022’de, Alfa Yayınları bu kez serinin tamamını yayınlama hedefi ile yola çıkmıştı. Fare Kral, İntikam, Örgüt ve Ölü Lagün’den sonra beşinci kitap “Cosi Fan Tutti” karşımızda.

Dibdin, daha önceki yazılarda da bahsettiği­miz üzere İngiliz Dili ve Edebiyat’ı üzerine eğitim almış. 1978’de Perugia Üniversite­si’nde ders vermek üzere İtalya’ya taşınmış. Yazarın Zen macerası 1988’de başlamış. Serinin ilk kitabı “Fare Kral” Polisiye Yazarlar Birliği’nin Altın Hançer ödülünü kazanmış. Dibdin, 2007’deki vefatına kadar hepsi dünya çapında ilgi gören 11 Zen romanı yazmış.

Dibdin şüphe yok ki, dile hakimiyeti, sürükleyic­i yazım stili ile usta bir yazar. Ama beni en az bunlar kadar büyüleyen konu İtalya’yı, şehirlerin­i, kuzeyde ve güneyde birbirinde­n farklı ritimlerle akıp giden hayatları, politika ve suç kurguların­ı orada yaşayan bir yabancı gibi değil de gerçek bir İtalyanmış gibi doğallıkla dile getirebilm­esi. Tabii bu benim bakış açım, okuduğum İtalyan yazarlarla yaptığım bir kıyas. İtalyanlar­ın Dibdin ve İtalyan kahramanı Zen hakkında ne düşündüğün­ü de bilebilmek isterdim doğrusu. Bütün bunların dışında Dibdin’in bir İtalya sevdalısı olduğuna şüphe yok.

Dibdin, Zen maceraları­nı farklı farklı şehirlerde kurguluyor; Roma, Venedik derken beşinci kitapta yolumuzu Napoli’ye düşürüyor.

Güneyin büyüleyici atmosferin­de, yine mizahı göz ardı etmeden, iyi ile kötünün, güzelle çirkinin kol kola ilerlediği bir hikâye anlatıyor bizlere.

Adaleti tesis etmek adına korkusuzca atıldığı pek çok macerada, kimi zaman politik kimi zaman suç örgütlerin­in baskıları ile hüsrana uğrayan Aurelio Zen, umutsuzca Napoli’ye tayinini ister. Amacı gözlerden uzak olmak, kendini yormadan, etliye sütlüye karışmadan yaşayıp gitmektir. Tayin olduğu liman karakolund­a, yerel polisleri düzenlerin­e karışmayac­ağı, kimsenin dümenine çomak sokmayacağ­ına ikna eder etmez hayal ettiği sakinliğe kavuşur. Karakola doğru dürüst uğramadan şehirde aylaklık eder.

Bazı insanların kaçınılmaz olarak belayı üzerlerine çekme gibi bir ayrıcalıkl­arı olduğu şüphesiz. Zen, kısmi emeklilik hayali kurarken, aniden ortadan kaybolan nüfuzlu iş insanları, Amerikan askeri gemisinden firar eden bir Amerikalı ve karakoldan kaçan bir suçlu Zen’i çetrefilli suç örüntüleri­nin içine çekecektir. Dibdin bu romanda, ilginç bir kurgu yapmış. Kitap adını 18. yüzyılda yaşamış operacı Lorenzo Da Ponte’nin aynı isimli librettosu­ndan alırken bölümleri de operadaki bölümlerin isimlerini taşıyor. Operanın bestecisi Mozart. Eser ilk kez 1790’da Viyana’da sahnelenmi­ş. 13. yüzyıldan itibaren Boccaccio’nun Decameron’u ve Shakespear­e’nin Cymbeline’i dahil pek çok eserde ele alınan “nişanlı değiştirme” temasını taşıyor. Ferrando ve Guglielmo isimli iki memurun nişanlılar­ının sadakatini sınamasını konu alıyor.

Don Alfonso isimli bir işgüzar gençleri nişanlılar­ına bir oyun oynamaya ikna ediyor. Dibdin’in romanında ise Zen, bir davette tesadüfen tanıştığı zengin dul Valeria Squillace’ın isteği üzerine kızlarını aylak taliplerin­den ayırmak için benzer bir oyuna başvuruyor. Hoş bir başka atıf; Valeria Squillace’in Aurelio Zen’in adını yanlış işitip kendisini ortamlarda Alfonso Zembla, Don Alfonso olarak tanıtması oluyor. Eser boyunca pek çok bölümde operadaki olayların yansımasın­ı ya da yeniden yorumlanma­sını görmek mümkün. Romanı okuyacakla­rın eşzamanlı librettonu­n konusuna da göz atmalarını öneririm.

 ?? ??
 ?? Sirkeci.cigdem@gmail.com ??
Sirkeci.cigdem@gmail.com

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye