Eren & Bedri Rahmi Eyüpoğlu Yalnızlığın Mis Kokmalı
Günde 18 saat çalışan Bedri Rahmi Eyüboğlu, eşi Eren Eyüboğlu’nu şu meşhur sözle anlatır; “Eren doğuştan ressam, ben sonradan.” Birlikte Türkiye’nin dört bir yanını dolaşarak Anadolu’yu eserlerine yansıtan, sonuna kadar farklı denemeler yapmaktan vazgeçmeyen çiftin yaşamlarına dönüp baktığımızda, inanılmaz bir üretim ve birikimle karşılaşıyoruz.
Bir sanatçının yaşadığı ve ürettiği mekanı görebilmek az rastlanan bir şanstır. O eve girdiğinizde, onun dünyasına adım atarak aslında bir sırra ortak olmuş gibi hissedersiniz. Kitaplardan, belgesellerden ve sergilerden öğrenemeyeceğiniz bilgilere ve detaylara sahip olursunuz. Hele bir de o mekanı sanatçının torunu gezdiriyorsa, kıymetli anıları da dinleme fırsatına sahip olursunuz. İstanbul’da Anadolu Yakası’nda büyüyen çocuklar sokakları ağaçlarıyla tanırlardı bir zamanlar. Köşedeki dut ağacından sola dönünce bizim sokak, denirdi. Müstakil evlerin yanı sıra, kısa kısa dizili apartmanların bile bahçeleri, kamelyaları olurdu. Belki her şey değişti, belki dünya değişti ama hala hatırlamak, o günleri anlatmak için özenle korunan evler duruyor. Kalamış’a giderseniz, Bedri Rahmi Eyüboğlu Sokak’a girdiğinizde, iki katlı bir ev, daha bahçe duvarından tanıdık gelecek motiflerle karşılayacak sizleri. Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Eren Eyüboğlu’nun 1958 yılında mimar Turgut Cansever tarafından çizimleri yapılan atölye-evleri hiçbir değişikliğe uğramadan bizi, bu iki büyük sanatçının yaşadığı ve ürettiği günlere götürüyor.
1911 doğumlu Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun hayatı, Trabzon Lisesi’ne atanan resim öğretmeniyle değişiyor. İleriki yıllarda, Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde okuyan Eyüboğlu’nun hayatı, öğretmeni İbrahim Çallı’nın babasına söylediği sözlerle tekrar yön değiştiriyor: “Oğlunuz benden alacağını aldı, onu bir şekilde yurt dışına yollamanız lazım”. Milletvekili olan babası Rahmi Bey, bütün gayretlerine rağmen, Bedri Rahmi’ye bir burs çıkartamıyor. O sırada yurt dışında okuyan abisi Sabahattin devreye giriyor ve “Yeter ki gelsin!” diyerek kendi bursunu paylaşmayı teklif ediyor. Torunu Rahmi Eyüboğlu anlatıyor; “Böylece dedem Lyon’a gidiyor ve bu fedakarlığından dolayı abisiyle arasında ciddi bir bağ kuruluyor. Bedri Rahmi’nin Anadolu sevgisini araştırmacılar çeşitli sebeplere bağlasalar da aslında Sabahattin Eyüboğlu’nun kardeşi olmasının da etkisi büyük. Cevat Şakir, Vedat Günyol, Azra Erhat gibi Sabahattin Eyüboğlu da Mavi Anadolu felsefesini savunanlardan. Bedri Rahmi’nin Anadolu sevdası ta o zamanlara dayanıyor, daha sonra hükümetin sanatçıları Anadolu’ya yollamasıyla da derinleşiyor,” diyerek iki kardeşin arasında bir ömür süren etkileşime değiniyor.
Bugün evin giriş katında, hala ilk asıldığı yerde duran Cemal Tollu’nun hediyesi olan resim, bizi tekrar Bedri Rahmi’nin Fransa günlerine götürüyor. Bedri Rahmi, Paris’te bir gün yakın arkadaşı Cemal Tollu’nun çalıştığı André Lhote Atölyesi’ne uğruyor. Kapıyı arkadaşı yerine güzel bir kadın açınca şaşırıyor, adı Ernestine Letoni. Atölyede başka kimse yok, ama yakalanan bu fırsatı da kaçırmak istemiyor ve bekleme bahanesiyle duvardaki resimlere göz gezdirmeye başlıyor. Ernestine hangilerini beğendiğini sorunca, Bedri Rahmi 3 resim seçiyor. Şans bu ya, üçü de Ernestine’in çıkıyor. Kadın gülümsüyor, heyecanlanan Bedri Rahmi’nin gömleğine yağlı boya bulaşıyor. Ernestine lekeyi siledursun, hayat yeniden yazılıyor. Lyon’a dönen Bedri Rahmi’nin aklı Paris’te kalıyor. Dört yıl kadar mektuplaşmalar ile devam eden beraberliğe Ernestine’in ailesi izin vermeyince, Ernestine resti çekiyor; 1936 yılında İstanbul’da Bedri Rahmi ile evlenerek ‘Eren’ adını alıyor ve bir daha ülkesine dönmüyor.
Son sergilerinin küratörü, Galeri Selvin’in kurucusu Selvin Gafuroğlu, “Türk resim sanatının yükselmesi için çalışan Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Eren Eyüboğlu’nun Kalamış’taki evi ve atölyesi hala yaşayan bir mekan; ziyaret etme şansı bulanlar için bir hazine. Tabii burda torun Rahmi Eyüboğlu’nun emeklerini alkışlamamız gerekiyor. Yurt dışında birçok sanatçının müze evlerini görüyoruz; kendi ülkemizde de bunların çoğalması, gelecek nesillerimizin eğitimi için oldukça önemli. Sanatı ancak bu şekilde yaygınlaştırabiliriz,” diye anlatıyor. Eyüboğlu çiftinin birbirlerine olan sevgilerinin, dostluklarının simgesi olan evde neler yok ki; Anadolu’dan topladıkları objeler, kitaplar, fotoğraflar, büstler, resimler, önemli telefon numaralarının yazıldığı kağıt bile aynı yerde, yatağın yanında duruyor. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun mezuniyet resmi ‘Hamam’, birincilik diploması, bir mavi yolculukta yazdıkları uçmasın diye tasarladığı kağıt ağırlık, Trabzon’da yaptığı ilk resimler ve 1975’te bitiremeden hastaneye kaldırıldığı son çalışması da bu evde saklanıyor.
Çiftin son sergisi ‘Yalnızlığın Mis Kokmalı’, 120’ye yakın yağlıboya, akrilik ve guaj işi bir araya getirerek, her iki sanatçının da kariyerlerinden önemli bir seçki sundu. Galeri Selvin ve Harmonyhip iş birliği
KALAMIñ’TAKI EYÜBOîLU dI)TININ ATgLYESI BUGÜN ´MA9I KAPLUMBAîA SANAT E9I’ OLARAK GENd NESILLERE HIZMET 9ERIYOR.
Bedri Rahmi Eyüboğlu, Edirne’den; 1938. peyzaj çalışması, 33 x 42 cm.
© Galeri Selvin’in izniyle.
Bedri Rahmi Eyüboğlu, Soyut Düzenleme; 1967; ağıt üzerine karışık teknik, peyzaj çalışması, 70 x 100 cm. © Galeri Selvin’in izniyle.
Eren Eyüboğlu, Çiçekler, 1947; duralit üzerine yağlıboya, 44 x 64 cm. © Galeri Selvin’in izniyle.
Eren Eyüboğlu,
Kaftanlı Gelin, 1943; duralit üzerine yağlıboya, 39 x 66 cm. © Galeri Selvin’in izniyle.
yle gerçekleşen mini retrospektife ilgi büyüktü. Sanatseverlerin yanı sıra, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun öğrencilerinin gezdiği sergide eski günlerin yad edildiği duygusal anlar yaşandı. Açılıştan bir hafta sonra, koleksiyonerlere ve basına verilen yetmiş kişilik yemeğin menüsü çiftin sevdiği yemeklerden oluşuyordu ve gecenin sonunda, bu iki güzel insanın anısına kadeh kaldırıldı.
‘Yalnızlığın Mis Kokmalı’ sergisi, Türkiye’nin dört bir yanını dolaşarak Anadolu insanının yaşam biçimini, folklorik özelliklerini eserlerine yansıtan bu tutkulu ve yenilikçi çiftin aile koleksiyonuna ait eserleri görme imkanını bizlere sundu. Galeri Selvin’in kurucusu Selvin Gafuroğlu, çiftin sergisi için isim düşünürken, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bir şiirinden etkilendiklerini anlatıyor; “Sanatçılar özellikle ressamlar eserlerini yaratırken işlerinin doğası gereği yalnızdırlar, sanatlarını icra ederken yalnızlıklarından beslenirler. Hatta Bedri Rahmi Eyüboğlu der ki, “Sanat mı yapmak istiyorsun? En büyük perhiz yalnızlıktır.” Eyüboğlu çiftinin atölyeleri aynı çatı altındaydı fakat biri alt katta, diğeri üst katta çalışırdı. Ve hep yalnızlıkları mis koktu.” Dileriz, gelecek nesiller de bugün Mavi Kaplumbağa Sanat Evi olarak bilinen Kalamış’taki Eyüboğlu çiftinin atölyesini ve eserlerini görme şansına sahip olurlar...