Roman Molds Kuşatma Altında
İsviçre asıllı Kueng Caputo isimli stüdyo, Design Miami’de Roma’daki Fendi modaevinin merkezi olan ünlü Palazzo della Civiltà Italiana’nın mimarisinden esinlenerek hazırladığı nesne koleksiyonunu sergiledi.
Fendi ve tasarım birlikteliği oldukça eski bir hikaye. Aslında her şey 2008 yılında, Campana Brothers’tan Tom Dixon’a kadar genç bir yaratıcı ekibi bir araya getiren tasarım görüşmeleriyle Design Miami’de başladı. Bununla da sınırlı kalmadı üstelik. Takip eden yıl marka, tasarımcıların ev ustaları tarafından desteklendiği, üretim yöntemlerinin yeniden icat edilerek hayat bulduğu performans olan Craft Punk ile Salone del Mobile’de bir araya geldi. Miami, Milano ve Basel’de her yıl pek çok şaşırtıcı işbirliği gerçekleştirildi. Bu yıl ise Fendi’nin yaratıcı yönetmeni Silvia Venturini, Sarah Kueng ve Lovis Caputo liderliğindeki İsviçre stüdyosu Kueng Caputo’yla güçlerini birleştirdi. İkili, Fendi’nin İtalya merkezi Palazzo della Civiltà Italiana’nın mimarisinden esinlenen on nesneden oluşan bir koleksiyon olan Roman Molds’u yarattılar.
Bu işbirliği nasıl başladı?
Yaklaşık on yıl önce Fendi, Design Miami ile yakın bir ortaklık kurdu. Birlikte, gelecekteki işbirlikleri için yarının yeteneklerini inceleyip seçiyorlar. Bizim durumumuzda, diğerlerinin yanı sıra ismimizi öneren fuarın müdürleri Rodman Primack ve Rudy Weissenberg oldu. Ardından, bu edisyon için bizi seçen Silvia Venturini’nin ilgisini çektiğimiz için şanslıydık.
Sizce marka neden sizi seçti? Güçlü taraflarınız neler?
Kueng Caputo’da her yeni proje için normu sorgulamanın, ortada olanı aşmanın ve farklı bir görüş ifade etmenin önemli olduğunu düşünüyoruz. Projelere, neyi bildiğimizle ya da nelerin yapıldığıyla sınırlandırmadan, bir duruma her zaman benzersiz ve kritik bir noktadan yaklaşırız. Birçok işbirliğimize rağmen, takım olarak çalışma arzusu gibi tutkumuz da bozulmadan kendini korudu. Fendi bize yaratılış ve deneyler açısından inanılmaz özgürlükte açık bir çek verdi adeta. Bu kendi bakış açımızla birlikte yeni keşifler yapma imkanı da yaratmış oldu.
Roman Molds’un ilham kaynağı neydi ve bu tasarımcı eserşler nasıl ortaya çıktı?
Genellikle bir projeye başlarken, çalışmalarımızın algımızın bir sonucu olarak bir tepkiyi yansıtmasına özen gösteriyoruz. Roma’daki Fendi’nin merkezi Palazzo della Civiltà Italiana’yı ilk kez ziyaret ettiğimizde, binadan, oranlarından, çevredeki alanı kaplayış biçiminden etkilendik. Projemizin temeli olacağını ve bu binanın yeni maceramız için bize ilham vereceğini hemen anladık. Bu nedenle, eserlerimizde, tıpkı kemerlerin tekrarlanması ve çizgilerin saflığı gibi, boş ve dolu arasındaki bu değişimi yeniden yorumlamaya çalıştık. Markanın
Roman Molds by Kueng Caputo shooting at Palazzo della Civiltà Italiana
kimliğini inceleyerek, arşivlerde Fendi’nin uzmanlığını, karşıtların takdire şayan bir şekilde bir arada varolduğu diyalog ve yaratımlar düzenlediğini, böylece klasik olmayan parçaların klasiklerin yapımına katkıda bulunduğunu keşfettik. Şaşırtıcı bir şekilde fuşya astarını gizleyen Peekaboo çanta gibi… Bu yaklaşımı, malzemelerin kontrastlarla bir arada olmasını sağlayarak tasarladığımız mobilyalara aynı parçada uygulamak ve uyarlamak istedik. Bize ilham veren bir diğer şey de Fendi’nin Trompe-l’il’i kullanmasıydı. Bu projede, bunu deri aracılııyla ve alabileceği görünüm ile kullandık: esnekliğin değil, sertliğin bir yönünü elde etmek için yumuşak bir deri kullandık.
Moda dünyasında Fendi gibi bu malzemeyi kullanma şeklinizin tasarım dünyasında yenilikçi olduğunu söyleyebilir miyiz? Bunu nasıl yaptınız?
El sanatına saygı göstererek deriyi tüm ihtişamıyla ortaya koymak istedik. Mükemmelliğin sembolü ve Fendi tarafından kullanılan ikonik malzemelerden biri. Bu, yüzyıllar boyunca çok çeşitli teknikler geliştiren insanlar ve çeşitli medeniyetler tarafından kullanılan ilklerden biridir. Fendi, bu mirası geleceğe bakarken kullanımını yeniden keşfetmeye çalışarak geliştiriyor. Bunu yapmak için derinin doğal ve organik güzelliğiyle çelişecek bir malzeme kullanmalıydık. Bu yüzden kaba, sert ve mineral tuğla kullanmaya karar verdik. Zıtlıklarla oynama ve karşıtların da bir arada bulunabileceğini gösterme fikrinden memnunduk. Bu projede kritik adım, ustalarla yaptığımız değişim ve diyalogdu. Onlarla konuşarak, yaratım süreçlerine ve el becerilerine yakın olarak bu proje büyüyebildi. Daha sonra malzemeyi yeniden yorumladığımızda ve vizyonumuzun son haline getirmek için yeniden çalıştığımızda bize çok yardımcı oldu.
Hangi kısıtlamalarla karşılaştınız? Ve onları aşmayı nasıl başardınız?
Hayal ettiğimiz şekilleri oluşturmak için, tuğlalar üzerinde çok fazla çalışmak zorunda kaldık, bu şekilde onları kesebilir, inşa edebilir ve deri ile birleştirebilirdik. İlk önce standart bir tuğla aldık, bir kere fırınladıktan sonra tekrar fırınlamak zorunda kaldık ki bu durum genellikle böyle olmaz. Tuğlayla çalışırken sadece bir kez fırınlamanız yeterlidir. Bu belli değildi çünkü bazıları eriyordu. Bu nedenle inşaat sektöründe kullanılan yenilikçi bir teknik kullandık. Bir duvarı önceden inşa edersiniz ve inşa edildikten sonra pencereleri kesersiniz. Birlikte çalıştığımız fabrika daha önce hiç yuvarlak şekiller kesmemişti. Bu yüzden, tekniklerini ve araçlarını ihtiyaçlarımıza nasıl adapte edeceklerini görmek için akıntıya karşı çalışmak zorunda kaldılar. Sadece bu şekilleri boyamak istemedik, bu yüzden seramik için kullanılan bir cam tekniğini benimsedik. Cam kullanmak bizim için önemliydi çünkü tuğlalarla oldukça kontrast oluşturuyor. Parçalar bittiğine göre, kulağa kolay geliyor olabilir ancak arkasındaki süreçte atılması gereken adımlar, birçok deneme, hata ve sürprizler vardı! Biz böyle bir sonuç beklemiyorduk!
Moda markaları ve tasarım dünyası arasındaki ortaklıklar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Farklı alanlardan uzmanlar kendi çalışma yöntemlerine uygun olarak birlikte çalıştıklarında, kaçınılmaz olarak benzersiz ve eşsiz bir el becerisi ve uzmanlık birleşimi yaratırlar. Bu tarz işbirlikleri verimlidir ve sonuç, iki evrenin somut ve genellikle şaşırtıcı bir karışımıdır. Kendinizi diğer evrenlere kaptırmak için teşvik edici, ilham verici ve zenginleştiricidir. Tutkulu insanlar bizi büyülüyor. Birbirimizin bilgisine karşılıklı saygı ve işbirliğine dayalı çalışmalarımızın temel ilkesidir.
Bu kreasyon sayesinde hangi mesajı iletmek istediniz?
Fendi’nin kimliğine bakış açımızı vermek ve onu kreasyonlarımız aracılığıyla ifade etmek istedik. Fendi ve genel merkezinin, işçiliğe ve gelenekleri aktarmaya verdiği önem, bize çok ilham verdi. Teknik yenilik ve mükemmellik arayışları, malzemelerin işlenmesinin eşsiz bir yolu... Son olarak, zıtlıklar arasında bir diyalog oluşturma ve tasarlama yetenekleri ... Tüm bunları modadan başka bir şeye dönüştürmek istedik.