Baksı Müzesi
Prof. Dr. Hüsamettin Koçan’ın doğduğu köye verdiği en büyük hediye olan Baksı Müzesi, 2000 yılında Bayburt’un; eski adıyla Baksı, bugünkü adıyla Bayraktar Köyü’nde yükselen sıra dışı bir yapı. Geleneksel sanat ile çağdaş sanatı aynı çatı altında yan yana getiren Baksı Müzesi, bulunduğu toprakların derinliği, tılsımı ve gizemiyle hayat buluyor. Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, Baksı Müzesi’nin özgünlüğüne şu ifadelerle vurguluyor; “Uzakta olmamız, merkeze alternatif oluşturmaya çalışmamız, itirazlarımız, kadın, çocuklar ve sanatlar arası hiyerarşiyi ortadan kaldırmamız, üretimi sanatın içerisine karmamız, Baksı Müzesi’nin kimliğini oluşturuyor. Bu kimlik tek ve önemli bir kimlik. Batılılar bu kimliği, ‘müzecilik için ilham veren örnek’ şeklinde tanımlıyor.” diyor.
PROF. DR. HÜSAMETTİN KOÇAN - KURUCU Baksı nasıl karşılandı sanat camiasında? Hak ettiği ilgiyi gördüğünü düşünüyor musunuz?
Baksı’yı heyecanla karşılayan gruplardan bir tanesi sanat ortamı ve nitekim bu camia müze için sanat eserleriyle destek verdi. Bugünkü çağdaş sanat koleksiyonlarımız bağışlarla oluşuyor ve giderek daha da genişliyor. Bunun yanı sıra projeyi en çok çocuklar, gurbetçiler ve kadınlar sevdi ve giderek daha geniş kitleler tarafından ilgi ve beğeniyle görüyor. Baksı kişisel bir proje olmanın ötesinde, toplumsal bir oluşum. Arkasında sanatçılar ve iyi yürekli insanlar var.
éçinde bulunduğumuz durum elbette müzeleri de olumsuz etkiledi Bu konuyla ilgili kararlar aldınız mı? Müzeleri dijitale taşımak vb aksiyonlara nasıl bakıyorsunuz?
Bulunduğumuz ortam müzelerde dahil olmak üzere her şeyi etkiledi. Şu an müzenin kapıları zorunlu olarak kapalı ama bu müzenin ulaşılamaz olacağı anlamına gelmez. Biz yavaş yavaş müzenin ürettiği değerleri dijital ortam ve medya iletişim araçlarıyla paylaşmak istiyoruz. Bu tip krizler sanat açısından kışkırtıcı olabilir. Belki bu içe kapalı günleri de, müzenin kendi geleceği açısından bir konu edinmesi pekala mümkün. Sanat ve hayat bu krizleri aşa aşa gider. Biz de bu krizleri elbette aşacağız.
Bu yaz müthiş etkinlikler yapmayı planlıyorduk. Bunun yanı sıra her yıl öğrencilere burs vermek için düzenlediğimiz yarışmalar da yaz aylarında yapılıyordu. Bu etkinlikler ve burs ile ilgili de bir erteleme söz konusu olabilir.
Salgın nedeniyle geleceğe ilişkin önümüzdeki yıl için net bir şeyler söylemekten kaçınıyoruz ama biz üretkenliğimizi koruyoruz. Bu sene biraz ertelenmiş bir sene gibi... Bizim için kayıp gibi görünen zamanı belki daha iyi organize ederek bir kazanca dönüştürmek mümkündür, diye düşünüyorum.
Baksı ile ilgili gelecek planlarınız hayalleriniz neler?
Baksı’nın zaten kendisi bir hayal. Onun için her gün kendini yeniden yenileyen bir müze. Önümüzdeki süreçte Bayburt merkezde Baksı
Kültür Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Melkan Gürsel’in yönetiminde Tabanlıoğlu Mimarlık’ın tasarladığı ‘Kadın İstihdam Merkezi’ projesini gerçekleştireceğiz. Bu yaz temel atma gibi planlarımız vardı; tabii şimdi bu süreç ertelenecek gibi görünüyor. Kadın İstihdam Merkezi ile birlikte şehir merkezdeki insanlara ulaşmak.
Bizim amfi tiyatromuzda tiyatro, müzik ve gösteri sanatlarıyla sürekli bir aktiviteler yapmak ve yerelin temsili için de yeni programlar oluşturmak istiyoruz. Sergileri, kendi içlerinde bölerek de çoğaltmak mümkün. Bir diğer hayalimiz de Bayburt’ta gerçekleşmesini istediğimiz; klasik müzik konserleri, yaz döneminde film festivali ve Bayburt Bienali. Bunlar için çalışmalara, bu yaz başlamayı planlıyorduk, fakat göreceğiz...
YONCA EBÜZZİYA - YÖNETİM KURULU ÜYESİ Bugün yönetim kurulunda yer aldığınız Baksı Müzesi’yle yollarınız nasıl kesişti?
Prof. Dr. Hüsamettin Koçan’ı yıllardır tanır, sanata ve köklerine olan bağlılığı ve adanmışlığını hayranlıkla izlerdim. Onun, yoktan var ederek ortaya çıkardığı bir mucizedir Baksı Müzesi. Ben de bu mucizeye uzaktan da olsa tanık olmuştum ve nihayet 5 Eylül 2018’de Baksı’daydım. Eylül ayındaki tanışmamızın ardından kasım sonuna kadar, farklı gruplarla dört kez daha gittim Baksı’ya. Büyülenmiştim. Adeta iyileştiriyordu beni, ismiyle müsemma (Şaman dilinde ‘İyileştiren Ruh’ anlamına geliyor Baksı.). Ayrıca eşimin ablası olan Alev Ebüzziya’nın Baksı’da Haziran 2018’de açılan sergisi de müzeye organik olarak daha da bağlanmama sebep odu.
Baksı’yı nasıl tanımlarsınız?
Baksı Müzesi benim için standart bir müzeden çok öte... Bulunduğu bölgede yenilikçi sanat hareketini başlatan, çağdaşla geleneksel sanatı birlikte izleyiciyle paylaşan, göç karşısında kıvranan, bölgenin temel sorunu olan göçe son verebilmek için istihdam olanakları arayan, kültürel yabancılaşmaya çare bulmaya çalışan, kadın ve çocukları destekleyen bir merkez Baksı...
Baksı için siz neler yapıyorsunuz? 'ışarıdan neler yapılabilir?
Baksı’yı her türlü öneriye açık bir sivil yapı olarak düşünmek gerekir. Hemen her projesi komisyonlarla yürütülüyor. Turizm ve Baksı Gönüllüsü projelerine ve komisyonlarına destek olmaya gayret ediyorum. Herkesi Baksı’ya en az bir kez götürmeye kararlıyım. Üstelik ‘ben gittim, gördüm’ denilmesini de kabul etmiyorum. Değişen sergileri, değişen mevsimleri, yenilenen ve ilave edilen fikir ve bölümleriyle asla yalnız bırakılmayacak bir müze Baksı. Karantina döneminin sonunda ilk iş birçok gönüllü gurubu ve sivil toplum kuruluşuyla birlikte L’Officiel Art dergisini de götürmeye talibim. Ayrıca herkesi Baksı Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. İnanın küçük adımlarla büyük farklar yaratmak mümkün.