SANATA SAHİP OLABİLİR MİSİN?
Üretimle tüketim arasındaki en kritik noktalardan birisi sanat. Sanat eserleri nasıl bir yaratım/ üretim ise değeri biçilip satıldıkça da tüketim malzemesi haline geliyor. Ancak tabii ki tükenmiyor. Bir sanat eserine sahip olmak onun oluştuğu bilgi birikimini de kapsamıyor çünkü. Bu nedenle her zaman biricik kalıyor. Üstelik pek çok başka şekillerde. Çünkü sanat eseri karşılaştığı her insanda -görüldüğünde- başka bir hissi tetikliyor.
Günümüzde herkes sanatla ilgili bir şey yapabilir. Dijital dünyanın imkanları ve herkesin bir şekilde “sanat” icra etme, yorumlama, ucundan dokunma çabası bu havuzu genişletse de kimse durduk yere sanatçı olmaz; olamaz. Gerçek sanatçıların kendilerini bu kavramın altında değerlendirdiklerini onlardan duyamazsınız bile. Çünkü hep bir yetersizlik sancısı çekerler, işte tam da bu nedenle sanatçıdırlar. Bu arayış sanat trendlerini oluşturur çünkü herkes sanatçı olamasa da birilerinden orijinal bir fikir doğar.
L’Officiel Art Türkiye edisyonu, elinizde tuttuğunuz ilk basılı sayısında sanat trendleri konusunda vizyoner bir mecra ve bu trendlerin rehberi olarak karşınızda. Sanat trendlerinin vizyonunu anlatmak hatta belirlemek, bir bütün olarak bu çatının geçmişini ve geleceğini günümüz ile derlemek sizinle çıkacağımız yeni yolculuğun ipuçları. Günümüzde sanat ise bahsettiğim gibi herkesin bir yerinden dahil olmak istediği bir saygınlık aracı olarak görülse de aslında o bir yaratım hissi, kalp kırıklığı, hayal kırıklığı (doğuştan ya da sonradan) ve bir ifade biçimidir. Sanat ve lüks, sanat ve moda, sanat ve cemiyet günümüzde hiç olmadığı kadar iç içedir. Bu da en son güncel sanat trendidir, belki de sosyolojik olarak. Ve bir sanat eserine sahip olabilsek de, onu oluşturan hislere asla sahip olamayız. Ama en güzel yanı da zaten bu bireysel duyguların insan içine somutlaşarak çıkması değil midir?