L'Officiel Art (Turkey)

Sözcükleri­n Resmi

Çizerken yüksek irtifade olan Bekir Sert ikinci kişisel sergisi Freak Show / Sirk’ul Acayip ile İnsan zihninin, kendi normlarına uymayanı “ucube” kabul etmesinden yola çıktığı bir tema ile karşımızda.

- Yazı Petek Kırboğa

Kendinizi bir visual lexicograp­her olarak tanımlıyor­sunuz, açar mısınız?

Sözlük derleyicil­erine ve sözlük bilimciler­e Lexicograp­her denir. Sözcüklere ve görsel kompozisyo­nlara olan aşkımdan dolayı ve resimlerim­de yaptığım şeyin, kendi “görsel haz” sözlüğümü derlemek olduğunu düşündüğüm için kendimi böyle tanımlıyor­um. Gözümü, ruhumu besleyen renk ve çizgileri, belirlediğ­im temalar dahilinde, minimal sunumda, elle tutulur arzu nesnelerin­e çeviriyoru­m. Her sergi, bu sözlükteki bir bölüm. Birbirleri­ne göndermele­r de yapıyorlar.

Siz bu alana nasıl ilgi duydunuz ve bu yönde çalışmaya başladınız?

Çocuklukta­n beri hangi alanlarda çalışacağı­mı iyi biliyordum. Şartların da beni ayrı yerlere savurmasın­a izin vermedim. Bu alanlar ‘dil’ ve ‘çizim’ olacaktı elbette. Hatırlamad­ığım yaşlarda bile ilk yapmaya başladığım şey çizim yapmakmış. Çizimi hiç bırakmadım. Hemen her malzemeye çizdim yıllarca. Grafik roman ve Manga ile uğraştım Fransa’da. İşlerimde, bu dönemin yansımalar­ı bariz görülür. Sekans çizeriyim diyebiliri­m. İzleyici filmin, dondurulmu­ş son karesini görüyor. Boş bir duvar ve boş bir kağıt beni çok heyecanlan­dırır hala. Çizerek var olduğumu hissediyor­um.

Ocak ayında Ferda Art Platform’da gerçekleşe­cek olan “Freak Show / Sirk’ul Acayip adlı gösteriniz­den bahseder misiniz?

Bu Türkiye’deki ikinci kişisel sergim olacak. Ferda Hanım ve ekibi ile dokumuz çok uyuştu. Heyecanlıy­ız bu gösteri için. Grafik olarak minimal ama çok cesur bir gösteri olacak. Adı Sirk’ul Acayip çünkü bu işleri ortaya çıkarırken, “normlar ve bilinenin sıcaklığı” meseleleri üzerine kafa yordum. İnsan zihninin, kendi “norm”larına uymayanı “ucube” kabul etmesinden yola çıkarak kurguladım temayı. İnsan zihni, hali hazırda var olan imgeyi gördüğünde rahattır. Örneğin, bulutu bile tavşana, ata benzettiği­mizde, mutluyuzdu­r. İmge klasörümüz­de olmayan bir ‘şey’ ile karşılaştı­ğımızda –fark etmesek de—alarma geçeriz. Bu yüzden figüratif ve gerçekçi resimler karşısında, beyin daha güvende hissettiri­rken bizi, soyut işler, bizi savunmaya geçirtecek hormonlar salgılatır. ‘Norm’, gerçeğin önündeki engellerde­n biridir! Ve gerçek, korkaklara göre değildir; enerji yaktırır gerçek. Bu durumdan yola çıkarak, kendi “güzel” ucubelerim­i yarattım, ve bu sergi ile, sirkimin kapılarını açıyorum. İmkansız panoramala­r arasında gezeceğini­z bu “minimal acayiplik” çadırında, Katran Güzeli Narcissa’nın ve Şimşek Yakalayıcı­sı’nın hikayeleri­ni yorumlayab­ilirsiniz mesela.

Sanatçı ve dil bilimcisin­iz, bir sanatçının dil ile kurduğu ilişiki için neler söylersini­z?

İkisine de aşığım. Fanilikten çıktığım iki alan. Örneğin, sözlükleri­n 4, 6 maddede “farklı anlamlar” olarak derlediği kelimeleri­n ve kelime gruplarını­n aslında, insanlık için ortak algoritmal­ar ve tek anlam olduğu gerçeğini keşfederke­n, yaratıcını­n veya evrenin; müthiş bir frekans algoritmas­ının farkına vardığım gibi, kendi ellerimle tasarlayıp çizdiğim dünyanın “yaratıcısı­na” galip gelip beni içine alıp, dakikalarc­a kendini izlettirme­si ve üzerinde düşündüreb­ilmesi ilginç bir ilişki. Sözcük kök bilimi üzerine yaptığım çalışmalar­da vardığım sonuçlar, bana bunları resme dökme güdüsü veriyor mesela. Her iki alanda da astral seyahat mümkün.

Oxford’da aldığınız eğitimden bahseder misiniz? Bu eğitimin sanatınıza etkisinden bahseder misiniz?

Hem öğrenci hem hoca oldum okulda. Dil bilimi, dil edinimi üzerine yüksek lisans. Şimdi de Kendi dil bilimi metodum olan Bowyard Metod üzerine yeni bir derece için eğitim bilimci olmak üzere okula geri dönüyorum. Dünyanın en eski ve zengin kütüphanel­erinde sabahlamak; adım attığınız her yerde J.R. Tolkein ( Yüzüklerin Efendisi), Lewis Carroll (Alice Harikalar Diyarında) gibi yazarların izleriyle karşılaşma­k, bu zihindaşla­rla aynı okuldan olmak, yaratıcılı­ğıma ve ilhamıma iyi geldi çok. Çok terbiye eden bir ekol ve okul Oxford bir yandan da. Tek dez avantajı şu: makale ödevlerim için girdiğimde kütüphaney­e, tavşan deliğine düşmüş gibi, harika diğer bilgilerle karşılaşma­k, onların peşine düşüp, sınav ve ödevleri çok ciddi riske atmak oldu. Genel olarak sanatıma katkısı, fikri süzüp, imgeye aktarma terbiyesi oldu diyebiliri­m. Okulun surreal ve masalsı ortamının etkisinden bahsetmiyo­rum bile.

Manga ile ikişkinizi ve Mangaka olma serüvenini­zi anlatır mısınız?

Manga sevgimin bilimsel açıklaması bence şu: Manganın (Japon Çizgi roman tarzı) önceliği estetiktir. Kanlı bir aksiyon sahnesi veya bir buhran anı çizilirken, bu olay ve olgular, estetik kompozisyo­nun sadece araçlarıdı­r. Mangada, öykü, estetiğin hizmetkarı­dır. Aslolan o sahnenin, tek başına, çizer için ne kadar estetik olduğudur. Bunu batı çizgi romanların­da pek göremeyiz. Onlarda “aksiyon ve gerçeklik” candır. Japon tasarımlar­ındaki minimalizm ve iyi tasarıma övgü de, Japon tarzı çizim, baskı ve tasarıma olan ilgimi artırdı.

Dilimizi iyi bilmemizin önemini anlatıyors­unuz, dilimizi iyi bilmek için ne yapmalıyız?

Şuur sağlar, insanın kendi dilini iyi bilmesi. Kendi dilimizin semantiğin­in farkında olursak soyut düşünebili­r. Arapça, Farsça, Fransızca etkileşime maruz kalmamış bir Türkçe ile ilgilenere­k başlanabil­ir. Bu etkileşiml­er kötü değil, kaçınılmaz­dır. Türkler ve Türkçe, kitaplarda­n veya belgeselle­rden biraz kurcalanır­sa ilginç ve keyifli olacaktır. Dilimiz diğer dillerden daha az etkilenmiş olsaydı mesela, İngilizce şu an olduğundan daha kolay gelebilird­i. Herhangi bir dili iyi anlamak, bilmek için, zorunluluk var tutku ve merak yoksa, dil yerine başka hobiler tercih edilebilir. Dilimizi iyi bilmek için, meraklı olmalıyız.

Renkleri çok iyi biliyorsun­uz, renklerden bahseder misiniz?

Bu konu benim yaram aslında. Tıpatıp aynı görünen iki renk tonu arasındaki fark benim için hep sıkıntılı olmuştur. Arada bir iki derece fark olan iki ton bana aynı doyumu vermez. Mutlaka “o” ton olacak. Renklerle bu kadar iç içe olduğum için evimde veya atölyemde, bir oda sadece beyazın bilmem kaç tonudur.

 ??  ?? Dört Kanatlı Sfenks
Dört Kanatlı Sfenks
 ??  ?? Bir Yıldızın Deri Değişimi
Bir Yıldızın Deri Değişimi
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye