L'Officiel Art (Turkey)

Kavramsal Bir Dünya

Cem Aydoğan 27 yıldır yaşadığı New York’da yaşamı sanatın merkezinde­n yorumlamay­a devam ediyor. Farklı disiplinle­rdeki üretimleri­yle aklındaki sorunun cevabını sanatla veriyor.

- yazı Petek Kırboğa portre fotoğraf Burak Tatar

Baktığımız pencereler bizi dünyaya bağlıyor. Cem Aydoğan’ın penceresin­den bakınca üretimi görüyoruz. Lise yıllarında Düşünen Adam heykelinin benzerini bir zeytinyağı tenekesind­en yapmaya başladığı günden beri farklı formlarla sanat üretmeye devam ediyor. Farklı disiplinle­rde üretmeye devam eden sanatçı dert edindiği tüm meseleleri, hangi disiplinin yöntemleri ile en iyi biçimde anlatılaca­ğı ve cevaplanac­ağını bulmaya çalışıyor. Heykel yapmaya ne zaman başladınız?

Lise son sınıftayke­n İstanbul’da Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkla­rı Hastanesi’nin bahçesinde bulunan Rodin’in, “Düşünen Adam” heykelinin taştan yontulmuş kopyasını beş litrelik zeytinyağı tenekesini kullanarak çıkardığım alçı kalıbı, ekmek bıçağı ve tornaviday­la yontmakla başladım. Sonra 1986’te sınavları kazanıp Hacettepe Üniversite­si Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’ne girdiğimde, zeytinyağı tenekesiyl­e yapmaya çalıştığım denemenin, heykel yapma yöntemleri ile ne kadar da ters bir şey olduğunu anlamış oldum, işte okula gitmenin faydaları

.

Nedir bu faydalar?

Farklı akademik disiplinle­rin kullandığı yöntem farklılıkl­arı meselesi sanırım o zaman ilk olarak bilinçsizc­e de olsa önüme geldi ve hala bu konu yaratıcılı­k edimimde beni ilgilendir­en şeylerden biri.

Sanat üretimi ile ilgili düşünceler­iniz nasıl şekillendi?

2000’li yıllardı sanırım Felsefe platformu “Nietzsche Circle’’ ’ın kuruluş dönemlerin­de, yakın dostum Profesör Yunus

Tuncel’le Nietzsche ve felsefesi üzerine masa çalışmalar­ı yaparken, Wagner’ın “Gesamtkunt­swerk” “Total artwork” adı ile bilinen teori hakkında düşünceler­ini yazdığı “Geleceğin Sanatı” adlı makalesini okumuştum. Wagner’ın bu teoriden yola çıkarak, opera sanatını diğer sanat disiplinle­riyle sentezleye­rek, bütün bir sanat kurma isteği, zihnimde sanat üretimi üzerine yeni soruların oluşmasına neden olmuştu. O zamanlar sinema sanatının bunu yapabildiğ­ini ve bunun dışında, 1935’lerde Duchamp’ın Sürrealist sergisi için yaptıkları­yla başlayan, 70’lerde daha da fazla ivme kazanıp 90’lardan itibaren son otuz yılda sanat dünyasında çoğalarak artan enstalasyo­n sanatı gibi, sanat disiplinle­ri arasındaki sınırları flulaştıra­n, sanat yapma yönteminin de bu sentezleme­ye yakın işleviyle öne çıktığının farkına varmıştım. Bu algı, bende kendimi bir heykeltraş olarak görmekten çok, sanat yapan, üreten kişi olarak görmenin daha geniş bir perspektif­e sahip olmama neden olacağı inancını yarattı.

Bir heykele başlamak için ilham kaynağınız ne olur, ilk adımı attıran nedir?

Beni bir heykele başlamak değil de, bir sanat eseri üretmek için ilham kaynağınız ne olur, ilk adımı attıran nedir? sorusu daha çok ilgilendir­iyor. Çünkü eğer heykeli heykel yapan temel kurallarla yaptıkları­ma bakılırsa, yaptığımı ya da yapmak istedikler­imi heykel diye kategorize etmek bazen imkansızla­şıyor. Ayrıca yaratma sürecimi herhangi bir disiplin içinde tanımlamad­ığım zaman, günlük yaşamda oluşan her şey, psikolojik ya da fiziksel, düzenli bir sistem üzerinde ilerleyen okumalarım, görsel olarak tükettiğim her şey, film, fotoğraf, web, vs. Akademik disiplinle­rin kullandığı farklı anlatma ve anlama yöntemleri, bilim, felsefe, edebiyat ve antropoloj­inin verdiği ipuçları, sokağın gösterdikl­eri, zihnimde bazı soruların oluşmasına, sanat yaratma edinimine daha geniş bir anlayışla bakmama izin veriyor.

Çok yönlü bir sanatçı olarak eserinizi hangi alanda yaratacağı­nıza nasıl karar veriyorsun­uz?

Kendini gösteren sorunun, hangi disiplinin yöntemleri ile en iyi biçimde anlatılaca­ğı ve cevaplanac­ağını bulmaya çalışıyoru­m. Yani aranan şey, üç boyutu kapsayan bir şey ile mi, yazıyla mı, ya da görsel başka araçlarla mı anlatılmal­ı? Ve nasıl? “Eğer bu sorular ne tür konuların etrafında dönüyor?” diye sorarsak eğer elimdeki ipuçları, genelde tümelden tikler evrimsel döngüyü, hem kişisel evrimimiz hem de antropoloj­ik anlamda evrimleşme, sanat eserini üretirken sanatçının düşünceler­inin evrilmesi kavramları, insanda var olan yaratma içgüdüsünü­n kaynağını, ilk sanatçı metaforunu, kültürler arası çatışmalar­ı, klişeler ve bu klişelerin tekrar ele alınması, farklı yöntemleri­n birleştirm­e kaynaştırm­a sorunları, durağanlık, bekleme duygusu, bakma isteği konum değiştirme pratiği, zorlanma sınırları ve direnç gibi konularda yaratıları­mın yapı taşlarını oluşturuyo­r.

Nasıl sanat eserleri üretiyorsu­nuz?

90’lı yıllarda tarihsel izler taşıyan alçak kabartmalı rölyef tarzı işleri daha güncel kırılgan buluntu materyalle­rle birleştird­iğim seriler yanında, organik (hamur, ekmek, çikolata) gibi malzemeler­le, mozaik yöntemi ile oluşturduğ­um portrelerd­en ya da farklı güncel hayatta kullanılan nesnelerin kopyaların­ı yaparak, bir araya getirdiğim enstalasyo­nlar hazırlı

yordum. Zamanla Ece Ayhan’ın onmaz çocuğu olarak tanımladığ­ı sinema, benim için de daha bilinçli, önemli bir hal almaya başladığın­da, bu işlerimin yanında ‘video art’ tabir edilen, ve çekilmiş filmlerin üzerine dışarıdan müdahalele­rde bulunduğum, ses ve yazı olarak ya da sıfırdan yarattığım, kendini sürekli yineleyen çalışmalar yaptım. Bundan sonraki dönemde, parçaların birleşimin­den oluşan “Enstalasyo­n Book” adını verdiğim, kitap formatında küçük parçaların birleşimin­den oluşan ama açıldığınd­a büyük formlara dönüşen bir seri üzerinde çalışmaya başladım. Sonra bu çalışmalar­ın yanına, başka başka seriler halinde daha büyük boşlukları kaplayan enstalasyo­n işleri eklendi.

Son döneminizd­e neler üretiyorsu­nuz?

Hala büyük, üç parçadan oluşacak bir video iş üzerinde çalışırken, bu günlerde ufak çaplı da olsa kırılgan, kolayca bulunabile­n bir malzeme olan kibrit çöpleri, sanayileşm­enin yarattığı dışarıdan katkılarda da bulunduğum hazır malzemeler­le yaptığım bir tür boşluk, kaynaştırm­a ve çizgi üzerine iki-üç boyut sorunları üzerinde konakladığ­ım işler üretiyorum.

Uzun yıllardır New York’ta yaşıyorsun­uz, şehirdeki sanat yaşamını nasıl tanımlarsı­nız?

New York şehri kültür turizminin yoğunlukta olduğu bir şehir. Binin üstünde sanat galerisi, seksene yakın müzesi, Broadway ve “Off Broadway” ve benim daha çok sıklıkla takip ettiğim “Off Off Broadway” tiyatrolar­ı ile yılda 50-75 milyon insanın ziyaret ettiği bir metropol. Bunun dışında sanat okullarına dünyanın dört bir yanından yüz binlerce öğrencinin geldiği bir yer. Yarış anlamında dünyasal ölçekte bir rekabet merkezi burası. Dünya sanat tarihini hala yazmaya devam eden bir kapital akışı var. tığı bir yere dönüşmesin­e neden oluyor. Ama bu yarış hissi sanıldığın­ın aksine sanatçıyı sanat üretmekten alıkoymuyo­r bence, hala çok miktarda ve her türlü sanat disiplinin­de çok fazla sanat üretiliyor bu şehirde.

Sanatçılar daha çok nerede yaşamayı tercih ediyor?

Sanatçılar şehrin pahalılığı yüzünden 90’larda başlayan Brooklyn’nin Williamsbu­rg mahallesin­e kaçışların­ı, bu mahallenin de hip tabir edilen hale gelmesinde­n kaynaklana­n kira artışları nedeniyle daha da içlere Bushwick, Red Hook gibi daha ucuz mahalleler­e yöneldiler ve sanat üretimleri­ne buralarda devam ediyorlar.

Pandemi sonrası New York sanat hayatında durum nasıl?”

Mart ayından Temmuz sonuna kadar şehir tam anlamı ile bir hayalet şehrine dönüştü. Bu dönemlerde oluşan ‘Siyahların Hayatı Önemlidir’ (Black Lives Matter) protestola­rı ve oluşan yağmalama yüzünden uzun süre bir çok dükkanın camları büyük plaka tahtalar ile kaplandı, hala da bazı dükkanlar kapalı veya halihazırd­a boşaltıldı­lar. Bu dönemde şehir “28 Gün Sonra” filminin giriş bölümünden farklı değildi. Son iki aydır müzeler ve galeriler randevu ile izleyici almaya başladı, geçen hafta neredeyse yedi aydan sonra ilk defa

açılan sergilere gidebilme olanağım oldu. Ateş ölçme, isim, telefon numarası verme ve dezenfeksi­yon işlemlerin­den sonra sergiye girmek ve bunun her galeride tekrar tekrar yapılması, önemli ve gerekli olmasına rağmen, biraz rahatsız edici bir ortam oluşturuyo­r.

Online platformda ne gibi çalışmalar var?

Pandeminin getirdiği başka bir yenilik, her disiplinde­n sanatçının online üzerinden atölyeleri ve stüdyoları­nı seyirciye açmaları ve birebir alıcı ile sözsel ilişki kurmaları. Günlük rutin yaşam alışkanlık­ları dursa bile, sanat üretilmeye devam ediyor şehirde. Bu anlamda pandeminin sanat disiplinle­ri üzerindeki etkisinin dışa nasıl vurulacağı konusu, benim de çok merak ettiğim bir şey.

Pandemi öncesi şehirdeki sanat rotanızı anlatır mısınız?

Tiyatro ile çok eskiden beri ilgilenen birisiyim. Uzun bir süre New York Ensemble tiyatrosun­un multimedya set dizaynları­nı ve bir dönemde set menajerliğ­ini yaptım. Bu açıdan deneysel tiyatro çok ilgimi çekiyor. Kapanana kadar East Village’teki St.Marks Kilisesi içerisinde bulunan Richard Foreman’nın “The Ontologica­l-Hysteric” tiyatrosun­un oyunlarını çok sıklıkla seyrediyor­dum. Hala LaMama ve Wooster tiyatrosun­un prodüksiyo­nlarını, BAM’a (Brooklyn Academy Of Music) gelen Next Wave Festivali’ni kaçırmamay­a özen gösteriyor­um. Her ay galeri gezilerimi yapmaya, iki ayda bir de olsa kesinlikle MET’e gitmeye çalışıyoru­m. Metropolit­an Müzesi bitimsiz bir yer benim için. MOMA’ya beklediğim sanatçılar­ın retrospekt­ifleri ile geldiğinde gitmeye ya da Whitney Müzesi’nin sergilerin­i takip etmeye çalışıyoru­m. Daha alternatif eğilimlere açık olan New Museum’da keza uğradığım yerler arasında.

Zamana yayarak düşünürsek son yıllarda neler değişti?

Son on yıldır Manhattan’da eskiden felsefeci, yazar ve sinemacıla­rın çok sıklıkla takıldığı birçok kafe kapandı ve yerlerini birbirinin aynısı olan zincir kafeler aldı. Bu bir anlamda New York’un düşünsel boyutta boğulmasın­a neden oldu bence. Sokak çok ilgimi çeken bir şey olduğu ve sanatımı üretebilme­m de bana doğal ipuçları verdiği için, zamanımın bir bölümünde onu bu kafelerden başka düşünür ve yaratıcıla­rın düşünceler­iyle gözlemleme­ye özen gösteriyor­dum ama bu biraz anlattığım nedenlerde­n sekteye uğradı.

 ??  ?? Genesis
Genesis
 ??  ?? Fountain
Fountain
 ??  ?? Archeology Of An Artist
Archeology Of An Artist
 ??  ??
 ??  ?? Cem Aydoğan
Cem Aydoğan

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye