Dünya değerleriyle oluşan misyon
Hayallere atılan adımların önemini mücadeleci ruhuyla kanıtlayan Ahu Büyükkuşoğlu Serter, bizlerle yaşamdan edindiği sırlarını paylaşıyor. Sohbetimize kulak misafiri olmak ister misiniz?
Ortaya çıkardığınız birçok projeyle isminizden başarıyla söz ettiriyorsunuz. Hikayenin başına dönecek olursak, hangi aşamalardan geçerek bugünlere ulaştınız?
Bu aslında uzun bir hikaye. Kısaca özetlemem gerekirse: Küçüklüğümden beri sorgulamadan kabullenmek, istemediğim şeyleri zorla yapmakla ilgili sıkıntılı bir insanım. Eğitimim yatırım yönetimi üzerine ama ben doğuştan girişimciyim. İşim fırsat aramak, başkalarının unuttuğu yerlerdeki fırsatı görmek; çöpü hazineye dönüştürmek, işleri yeniden çerçeveleyerek başka kimlikler kazandırmak. Öğrenmeye odaklıyım. Öğrendikçe ne kadar az bildiğimi görüp daha çok öğrenmek istiyorum. Yaptığım işleri, kazandığım başarıları; kendimi, etrafımdakileri ve yaşadığım toplumu daha iyi hale getirmek için kullanıyorum.
Duruşunuzun arkasında hangi değerler bulunuyor?
Biz iki kız kardeşiz ve her zaman her işi kendi başına yapabilen kardeşleriz. Her şeyin evimizde rahatlıkla konuşulabildiği, fikir alınabildiği bir ortamda büyüdüm. Ailemden aldığım bu değerleri işimde de uyguladım. Tüm yenilikçi projelerimin arkasında bir amaç, bu amaca tutkuyla inanan ve istikrarla ilerleyen insanlarla birlikte olma değerleri bulunuyor. Bu değerler aynı zamanda bugün şirketimizin de değerleri haline geldi.
Kadınların iş hayatındaki rolü son zamanlarda daha da güçlendi. Gelecek nesillerde bunun daha da etkin olacağını düşünüyor musunuz?
Bugün bir mesele haline getirdiğimiz ve üstesinden gelmeye çalıştığımız her bir konunun gelecek nesillerde mesele olmayacağını düşünüyorum. Esasen dünyanın dört bir yanında her dönem farklı zorluklar yaşandı. Bu zorluklar karşısında her nesil kendince bir duruş sergiledi. Fakat bugün bahsettiğimiz yeni neslin tüm bunların çok daha ötesinde bir meselesi olduğunu düşünüyorum: Adaletli toplum! Sürdürülebilir bir hayat, temiz bir çevre, her şeyden önemlisi cinsiyet eşitliği ve farklılığa duyulan saygı. Belki çok yakın bir zamanda değil fakat yarın kadın ve erkek meselesinin çok daha ötesine geçeceğimize inanıyorum.
Aslında birçok başarılı kadın yeterli cesarete sahip olamadığı için yarı yoldan dönüyor. Bu konu hakkında ne gibi önerilerde bulunursunuz?
Kendinizi iyi tanıyın. Hangi konuda iyi, hangisinde eksik olduğunuzun analizini yapın. İyi olduğunuz konuları öne çıkarmaktan çekinmeyin, eksiklerinizi geliştirmek için de iyi bir planınız olsun. Cesaretli olun. Bir işi nasıl olsa yapamam diye denememektense, erkeklerin yaptığı gibi “Ben yaparım” diyerek deneyin. Yapamasanız bile en azından denemiş olursunuz. Sınırlarınızı zorlamaktan ve kendiniz olmaktan çekinmeyin. Birileri öyle istiyor diye kendinizi
kalıplara sıkıştırmayın. Amacınız kariyerinizde başarılı olmak ise iş odaklı olun. Evinizin kapısından çıktığınızda iş insanı, evinize geldiğinde evinizin kadını olun. İkisini birbirine karıştırmayın! Kadınların güçlerinin farkında olup buna göre davranmalarını, başarılı olabilmek için ille de erkek gibi davranmaya gerek olmadığını ve kadınların kadın gibi davranarak girişim ekosistemine çok büyük katma değer sağlayabileceklerini düşünüyorum.
2013 yılında daha fazla kadını yatırımcı yapmak ve kadın liderliğindeki şirketlere yatırım yapmalarını teşvik etmek amacıyla Arya Kadın Yatırım Platformu’nu kurdum. Kadın liderliğinde dünyayı dönüştürmek vizyonuyla; Arya’nın etkisini artırmak üzere kendilerine meydan okuyan kadınların, farklı sektörlerden, başarılı girişimciler ve üst düzey profesyonel liderlerin; aile, özel ve iş hayatları konusunda birbirlerinden destek aldığı, gizlilik ilkesinin esas olduğu, bir araya geldiği Challenge Club’ları kurduk. İstanbul, Kocaeli, İzmir, Bursa, Amsterdam, Londra olmak üzere dünyanın birçok yerinde Arya’lı kadınları vizyonumuz doğrultusunda bir araya getirdik. Kadın girişimciliğinin sürdürülebilir olmasına katkıda bulunmak, yatırımcılığı öğrenmek isteyen kadınlar Arya’nın bir parçası olabilirler, aryawomen. com web sitesinden detaylı bilgi alabilirler.
Yaşadığımız farklı süreçler motivasyonumuzu etkileyebiliyor. Böyle durumlarda siz nasıl bir yol izliyorsunuz?
Kendi varoluş amacımdan yönetim kurulu başkanlığını devraldığım aile işimize, kurduğum girişimlerden yatırım yaptığım girişimlere kadar bir konuya odaklanıyorum: “Birlikte daha iyi bir gelecek için.” Bu hayatta iyi bir nedeniniz varsa ve işinizi, ailenizi bu neden etrafında hizalayabiliyorsanız değişken süreçlerde de buna bağlı kalıyor ve belirsizliklerin üstesinden daha rahat bir şekilde gelebiliyorsunuz.
Casa dell’Arte başta olmak üzere birçok projenizi sanatla buluşturuyorsunuz. İlerleyen zamanlar için tasarlamak istediğiniz başka özgün projeler var mı?
Büyükkuşoğlu Aile Koleksiyonu oluşurken en önemli motivasyonumuz paylaşmak oldu. Koleksiyonumuzdaki eserleri otellerimizde olduğu gibi şirketlerimizde de sergiliyoruz. Yeni projelerimiz tabii ki var ama önceliğimiz şu anda yaptıklarımızı daha da geliştirerek Bodrum’u dünya çağdaş sanat haritasına sokmak ve markamızı da Türkiye’den çıkan bir sanat markası olarak konumlandırmak. 2006 yılından beri Bodrum’da faaliyet gösteren ve Türkiye’nin ilk sanat oteli olan Casa dell’Arte’yi içinde yaşanan bir müze gibi devamlı değişen bir sanat mekanı olarak konuklarımızla buluşturmaya devam etmek, residency programımızı profesyonelleştirerek dünya sanat camiasında saygın bir hale getirmek ve bu vesileyle yetenekli genç sanatçıların büyümelerine katkıda bulunmaya devam etmek hedeflerimiz arasında yer alıyor.
Bunun yanı sıra, şartlar uygun olduğunda, özellikle babamın, koleksiyonumuzdaki eserlerden oluşan bir müze kurma projemiz var.
Artık çoğu sektör dijital dünyanın etkisiyle kabuk değiştiriyor. Peki siz kendi sektörünüz için bu etkileşimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bence her şey evrim geçiriyor; bakış açılarımız, beğenilerimiz, düşüncelerimiz de evrim geçiriyor. Kabuk değiştirmeliyiz ki bir sonraki adıma geçebilelim. Sanayici ve yatırımcı olarak birçok farklı şapkam var. Aynı zamanda da girişimciyim: Kendi ürettiğim ya da başkalarıyla birlikte ürettiğim fikirleri hayata geçiriyorum. Özellikle uzun yıllar boyu otomotiv sektöründe olduğumuz için bu konuda ciddi çalışmalar yürütüyoruz. Tüm dünya teknolojiyi de kullanarak şehirlerin problemlerine çözüm üretmek için çalışıyor. Bunlardan belki de en kritiği ulaşım ve trafik. Akıllı ulaşım teknolojileri, bu probleme çözümleriyle beraber geliyor. Otonom araçlar, elektrikli araçlar, mikromobilite, drone delivery, gerçek zamanlı optimizasyon ve tahminleme sistemleri… Bu teknolojiler, daha doğrusu mega trendler, ulaşımı ve aynı zamanda otomotiv başta olmak üzere birçok sektörü yıkıcı bir şekilde değiştiriyor. Gelen trendleri doğru analiz edebilmek, fırsatları yakalayabilmek ve ilgili akıllı ulaşım sistemlerine yatırım yapabilmek adına, kurumsal risk sermayesi fonumuz F+ Ventures kurduk. F+ Ventures’ı ilk kurduğumuzda hedefimizi “yeni dalgayı yakalamak” olarak belirlemiştik. Bugün yaptığımız yatırımlardan öğrenimlerimizle artık yeni fonumuzda değişim dalgasının öncü oyuncularından biri haline gelmeyi amaçlıyoruz. F+ Ventures ile gelecek teknolojilerini yakından izliyor, yatırım yapıyor ve öğrendiklerimizi geleceği birlikte tasarlamak için kurduğumuz dönüşüm aracımız Fark Labs ile hayata geçiriyoruz.
En az sanat kadar teknolojiyle de iç içe olduğunuzu söyleyebiliriz. Bu dünyaya dahil olmak ve teknolojinin gücünden faydalanmak neler hissettiriyor?
Zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Ben asıl işimi bu zor coğrafyada transformasyon olarak tanımlıyorum. Bu dönüşümü sağlayabilmek içinse en çok ihtiyaç duyduğumuz şey teknoloji. Teknoloji çok hızlı değişiyor ve aynı hızda takip edip hayata geçirebildiğiniz sürece şirketleriniz yeni gelişmelere uyum sağlayabiliyor.
“Kadınların güçlerinin farkında olup buna göre davranmalarını, başarılı olabilmek için ille de erkek gibi davranmaya gerek olmadığını ve kadınların kadın gibi davranarak girişim ekosistemine çok büyük katma değer sağlayabileceklerini düşünüyorum.”