UZAYA YOLCULUK
reta Thunberg’in geçtiğimiz eylül ayında gerçekleşen Birleşmiş Milletler (BM) iklim zirvesindeki konuşması hala dün gibi akıllarda. Dünyanın altıncı büyük yok oluşunun ortasında olduğunun altını çizen 16 yaşındaki aktivist liderlere iklim değişikliği için harekete geçmedikleri için kızgınlığını “Boş sözlerinizle çocukluğumu ve hayallerimi çaldınız. Ben yine de şanslı çocuklardan biriyim. İnsanlar ölüyor, ekosistemimiz çöküyor, kitlesel yok oluşla karşı karşıyayız ama siz sadece para ve ekonomik büyümelerinizden bahsediyorsunuz. Bu ne cesaret.” sözleriyle dile getirdi. Arkadan gelen yeni nesil alışagelenden çok daha bilinçli ve en büyük arzuları içinde yaşayabilecekleri bir dünyaya sahip olmak. Ancak küresel ısınma dünya tarihindeki en kritik dönemini yaşıyor. Ve eğer önümüzdeki beş yıl içerisinde harekete geçilmezse Thunberg’in belirttiği büyük yok oluş meydana gelecek. Bu nedenle de başta SPACEX şirketinin kurucusu Elon Musk olmak üzere birtakım kitle yine gözlerini kaçış rotası olarak uzaya çevirdi. Tıpkı 60’lı yıllarda olduğu gibi...
UZAY ÇAĞI’NIN ÜÇ SİLAHŞÖRLERİ
Özgürlük rüzgarlarının en hızlı estiği, gençlerin yükselişe geçtiği, yaratıcı beyinlerin dünyayı yönetmeye çalıştığı, tarihin en renkli dönemlerinden 60’lı yılların ruhunu NASA’nın uzay çalışmaları yönlendiriyordu. Uzaya yapılan roket atışları tüm dünyanın nefesini
Her geçen gün artan küresel ısınmadan dolayı altıncı büyük yok oluşun sınırında yer alan dünyadan biraz uzaklaşarak uzay yolculuğuna çıkmaya ne dersiniz? Space Age akımının güçlü temsilcilerinden Paco Rabanne, Julien Dossena kreatif direktörlüğünde yeniden yükselişte.
kesiyordu. 1961’de Gagarin’in dünya çevresinde yaptığı yolculuk, 1963’te Valentina Tershkoba’nın Challenger uzay mekiği ile uzaya çıkması, 1968’de Apollo 8 astronotu William Anders’in uzayda çektiği tarihi dünya fotoğrafı ve 1969’da Nail Armstrong’un Apollo 11 ile yaptığı yolculuk sonrası uzaya ayak basan ilk isim olması döneme damgasını vurmuştu. Onlar gibi evreni keşfetme olasılığıyla 60’larda gençlerin kalbi de heyecandan pır pır ediyordu. Bu ruh hali de popüler kültür ile sanat dünyasını etkisi altına almaya başladı. Hollywood arka arkaya bilim kurgu filmlerine imza atarken dönemin yükselen tasarımcıları ise uzay yolculuklarından ilham alarak hazırladıkları koleksiyonlar ile Space Age akımını ortaya çıkardılar. André Courrèges’in PVC ve plastik gibi materyallerle hazırladığı A kesim silüetlerdeki tasarımlarıyla sofistike astronot kostümleri, Pierre Cardin’in transparan parlak vinil elbiseleriyle deri şortları ve uzay şapkaları, Paco Rabanne’ın tamamı altın plakadan hazırlanan askılı elbiseleri ise bu akımın öne çıkan örnekleri arasında. Dönemin bu üç silahşörleri arasında bugün sadece Paco Rabanne, genç tasarımcı Julien Dossena sayesinde moda dünyasındaki varlığını sürdürmeye devam ediyor.
Moda sektörünün daha yeni oluştuğu ve kurallarının yeni belirlendiği 60’lı yıllarda Paco Rabanne (Francisco Rabaneda Cuervo), Hollywood ve bilim kurgu dünyasının fütüristik duruşunu romantik Parizyen şıklığıyla harmanlanarak döneme yepyeni bir akım getirdi. Givenchy, Dior ve Balenciaga gibi isimlerin yanında çalıştıktan sonra kariyerine farklı bir yönde devam etmek istediğine kararak vererek kendi markasını kuran İspanyol tasarımcı yenilikçi duruşuyla kısa sürede farkını ortaya koydu. Onun için yenilikçik, farklı materyaller kullanmaktan geçiyordu. Bu anlamda birçok çalışmaya imza atan Rabanne kariyerinin ilk günlerinde tasarımlarında kağıt ve renkli yapışkan bantlar kullanırken daha sonra yarı saydam plastik, parlak alüminyum ve soğuk zincirler kullanmaya yöneldi. Her ne kadar Coco Chanel onun bir Haute Couture tasarımcıdan çok metal ustası olduğuna dair eleştirilerde bulunsa da, tasarımcının 1966 yılının Şubat ayında Paris’te tanıttığı “Çağdaş Materyallerin 12 Giyilemez Elbise” adlı moda manifestosu bugün hala moda tarihinin ikonik koleksiyonları arasında yer alıyor.
GARİP, RADİKAL VE BİRAZ DELİ
Moda dünyasındaki ilk ve tek, tek kullanımlık elbiseler hazırlayan kişi olarak da bilinen Paco Rabanne bu farklı duruşuyla dönemin yıldızlarının da radarına girmeyi başardı. Kullanılan materyallerden dolayı moda tarihinin en ağır parçası olma özelliğine sahip Audrey Hepburn’ün “Two For The Road” filmindeki metal elbisesi, Jane Fonda’nın “Barbarella” kostümleri, Brigitte Bardot’nun zincirli demir elbisesi, Jane Birkin’in eşi Serge Gainsbourg ile ikonik fotoğraf çekimindeki uzay elbiseleri, Françoise Hardy’nin 1000 altın plaka ve 300 karat pırlantadan oluşan altın elbisesi 60’lı yıllara damgasını vurdu. Bugün Puig Group bünyesinde markanın kreatif direktörlüğünü gerçekleştiren Julien Dossena, Paco Rabanne dünyasını “Garip, radikal, entelektüel ve biraz deli.” sözleriyle tanımlıyor. Kendisinin en büyük amacı da yok olmaya yüz tutmuş bu ikonik stili günümüze uyarlayarak millennial gardırobuna sokmaktı. Ancak bunu mentoru Nicolas Ghesquière’nin ona verdiği “Basında yer almak çok zordur ve bu sektördeki kişi bu başaramıyor. Ancak bir kere basında yer aldın mı, ondan sonra başarısız olursan bir daha onların gözünde adını temize çıkarman neredeyse imkansız.” tavsiyesinden yola çıkarak 2014’ten bu yana göz önünde olmadan, kapalı kapılar ardında gerçekleştirmeyi tercih etti. İşin uzmanlarından geçer not aldıktan sonra ise 2019-20 Sonbahar-Kış sezonu ile birlikte Paco Rabanne’da ikinci baharın başladığını resmen ilan ederek markayı küllerinden doğuran genç bir yıldız olarak sahneye çıktı.
Günümüz Paco Rabanne koleksiyonunun merkezinde modernlik yer alıyor. Ancak fiziksel değil, daha çok ruhsal bir modernlik söz konusu. Bu bağlamda çocukluk yıllarında okuduğu İtalyan çizgi romanlardaki kadın kahramanlardan ilham alan Julien Dossena hazırladığı koleksiyonlarda yaptığı işlerle adlarından söz ettiren, şahsına münhasır bir stile ve duruşa sahip, modern, korkusuz ve aynı zamanda ayakları yere basan kadın imajına yer veriyor. Ayrıca genç tasarımcı millennial nesline giden yolda tasarımların şık olduğu kadar kullanışlı olması gerektiğine inanıyordu. Haklıymış da! Paco Rabanne’ın büyük ses getiren sofistik ve grunge bir duruşa sahip 2019-20 Sonbahar-Kış koleksiyonunda spor giyimden kusursuz terziliğe, payetli pantolonlardan işlemeli ya da desenli elbiselere, likit baskılı kadifeden suni piton baskısına, barok kesimlerden militer ceketlere
GÜNÜMÜZ PACO RABANNE KOLEKSİYONUNUN MERKEZİNDE MODERNLİK YER ALIYOR. ANCAK FİZİKSEL DEĞİL, DAHA ÇOK RUHSAL BİR MODERNLİK SÖZ KONUSU.
birbirine zıt modern ve kullanışlı parçalar son zamanlarda kırmızı halıdan şehir sokaklarına her yerde karşımıza çıkıyor. Üstelik Kelela, Rihanna, Priyanka Chopra,
Rosie Huntington-Whiteley, Kim Kardashian, Emily Ratajkowski gibi yıldızların üstünde. Ayrıca desenli anvelop etekler, bu yıl 50. yılını kutlayan markanın ikonik metal plaka çantalar, metalik elbiseler ve logolu tişörtler son zamanların en “Instagram’lanabilir” parçaları olarak sokak modasını hükmetmeye başladı bile. Peki, 1999 yılında
Paco Rabanne’ın emekli olmasıyla birlikte hazır giyim sektöründeki gücünü kaybeden markayı küllerinden doğan bu genç kim?
MODA DÜNYASINDA YÜKSELEN GÜÇ
Britanya’nın La Puldu adlı küçük bir kasabasında doğup büyüyen Julien Dossena’nın modaya olan ilgisi şehre tatile giden arkadaşlarının kendisine aldığı i-D, The Face ve Dazed & Confused gibi alternatif moda dergilerine bakmasıyla başlamıştı. Küçük yaştan beri amatörce doğa resimleri çizen genç tasarımcı bu moda dergilerinden aldığı ilhamla kendi tasarımlarını çizmeye başladı. Etrafındakilerden bu çizimlere yaptığı yorumlardan aldığı güçle de Brüksel’de La Cambre görsel sanatlar okulunda moda eğitimi aldı. Mezuniyeti esnasında hazırladığı ilk koleksiyonla (2006) ise Hyères Uluslararası Moda ve Fotoğrafçılık Festivali’nde özel jüri ödülünün sahibi oldu. Bu ödül sayesinde Fransız iç giyim markası Etam’da çalışma şansına sahip olsa da onun asıl hayali Balenciaga’da dönemin kural yıkan genç ismi Nicolas Ghesquière ile çalışmaktı. Bu hayalini gerçekleştirmek için ailesinden bir süre daha ona maddi destek vermelerini istedi. Ve Etam’da çalışmak yerine buyer Maria Luisa Poumaillou’nun yardımıyla iş hayatına en aşağıdan, Balenciaga’da Natacha Ramsay-Levi’nin ekibinde stajyer olarak çalışmaya başladı. Tasarımcının Balenciaga’daki kariyeri 2012 yılında Ghesquière’nin ayrılışına kadar devam etti. İlk önce Atto adında bir marka kurdu, daha sonra Paco Rabanne için freelance çalışmalar yapmaya başladı. Ekipte tasarımlarının ses getirmesiyle Puig Group yöneticileri büyük bir beklentiyle kendisini 2014 yılında markanın kreatif direktörü görevine getirdi. Dossena’nın bu görevde tek bir amacı vardı: O da satış rekorları kıran Black XS ve 1 Million parfümleriyle yeni neslin aşina olduğu kozmetik markasını yeniden hazır giyim sektöründeki başarılı oyunculardan biri haline getirmekti. 2019-20 Sonbahar-Kış koleksiyonunun yarattığı etki göz önünde bulundurulduğunda görevini en iyi şekilde inşa ettiği kanıtlanıyor. Ancak Julien Dossena daha yolun çok başında olduğunu belirtelim. Paco Rabanne sadece kadın kategorisinde değil, hem erkek hem de renkli kozmetik alanında güçlü bir oyuncu olmaya aday.
EKİPTE TASARIMLARININ SES GETİRMESİYLE PUIG GROUP YÖNETİCİLERİ BÜYÜK BİR BEKLENTİYLE JULIEN DOSSENA’YI 2014 YILINDA MARKANIN KREATİF DİREKTÖRÜ GÖREVİNE GETİRMİŞTİ. 2019-20 SONBAHARKIŞ KOLEKSİYONUNUN YARATTIĞI ETKİ
GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULDUĞUNDA İSE TASARIMCININ, GÖREVİNİ EN İYİ
ŞEKİLDE İNŞA ETTİĞİ KANITLANIYOR.