Margaret Atwood
Dünyanın en prestijli edebiyat ödüllerinden Booker, 2019’da kurallara karşı gelerek iki yazara verildi. “The Testaments”la Margaret Atwood ve “Girl, Woman, Other” kitabıyla Bernardine Evaristo ödülü paylaştı. “The Testaments”, diziye de uyarlanan 1985 tarihli “Damızlık Kızın Öyküsü” kitabının devamı. 79 yaşındaki Atwood, ödülü kazanan en yaşlı yazar oldu. Atwood 2000 yılında da “The Blind Assassin” kitabıyla Booker’ı kazanmıştı; böylelikle ödülü ikinci kez kazanan dördüncü yazar olarak da tarihe geçmiş oldu.
Atwood yakın tarihin en saygın isimlerinden biri. Yazdıkları ve eserlerinin vesile olduklarıyla gerçek bir ilham kaynağı. Margaret Atwood, 1939 yılında Kanada’nın Ottawa kentinde dünyaya geldi. Babası böcek bilimci olduğu için çocukluk yılları çoğunlukla Kuzey Quebec bölgesindeki ormanlık alanlarda geçti. On iki yaşına kadar okula gidememiş, okuma yazmayı anne ve babasından öğrenmişti. Ancak bu onu beş yaşından beri hikayeler, şiirler ve oyunlar yazmaktan alıkoymamıştı. Atwood, 16 yaşında profesyonel bir yazar olmaya kararlıydı. Atwood, güzel bir çocukluk dönemi yaşadığını sık sık dile getiriyor. “Elektrik yoktu, okul yoktu, kütüphane yoktu ve henüz televizyon bile yoktu. Moskova kısa dalgaları dışında herhangi bir radyo alamıyorduk, ama çok kitap vardı. Tüm kitapları okudum, sonra hepsini tekrar okudum.” diyerek o günleri anlatıyor.
Usta yazar Toronto Üniversitesi ve Radcliff Kolleji’nde eğitim gördükten sonra Harvard Üniversitesi’nde doktoraya başladı, ancak tamamlamadı. Eserleri pek çok ödüle ve adaylığa layık görüldü. Atwood, 1987 yılında aldığı Arthur C. Clarke ödülünü, altı sene önce yazdığı az önce de sözünü ettiğimiz kusursuz kurgudaki distopyasına borçluydu: “Damızlık Kızın Öyküsü”ne.Dizi olarak da yayınlanan kitap, erkek egemen bir toplum distopyası. Atwood’un 1985’te kaleme aldığı kitap, üremeyi odağına alıp, kadınları doğurganlıklarına göre sınıflayan, kürtajın “cinayet” sayıldığı baskıcı bir düzeni anlatıyor. Kitaba gösterilen ilgi, özellikle ABD’de Donald Trump’ın başkan seçilmesinden sonra arttı. Donald Trump, 2016 yılında kürtaj yaptıran kadınların
“Bir şekilde cezalandırılması gerekiyor” şeklinde bir söylemde bulunmuştu. Hepimizin bilfdiği gibi ABD’nin agresif tavırdaki başkanı ayrıca kadınları cinsel objeler olarak sıfatlandıran birçok açıklamaya da imza attı. Kadınlar, bedenleri üzerinden yapılan siyasete karşı Washington ve New York’ta, üreme haklarına ve tercihlerine yönelik tehditlere karşı, üzerlerine geçirdikleri “Damızlık Kız’ın Öyküsü”ndeki karakterin kostümleriyle sokaklara çıktılar. Atwood yaşanılan olaylar nedeniyle üzgün ancak “İnsanların bu karakteri böyle kullanmasından ve böyle bir etki yaratmış olmasından memnunum.” diyor. Elbette Margaret Atwood’un etkisi yalnızca 2019 ile sınırlı değil ancak geçtiğimiz yıl deyim yerindeyse bir rüzgar başlatarak; bize, fitilin ateşlenmesini bekleyen bir kalabalığa, tüm kadınlara güç verdi. Her devrin ilham veren bu güçlü kadınına bir kere daha şükranlarımızı sunuyoruz.