Somuttan soyuta bir dünya
Bee Goddess aracılığıyla kendi yaratıcı potansiyelini gerçekleştirmekle beraber başkaları ile güzellik ve bilgelik paylaştığını ifade eden Ece Şirin ile markasının başarısını ve detaylarını konuştuk.
“Bee Goddess imzalı mücevherler, gerçek değerin elmasların karatlarında değil bizim kalbimizin ışığında olduğunu dile getiriyor ve herkesi kendi hayat mitini yazmak üzere kendi öz cevherini keşfetmeye davet ediyor.” diyen Ece Şirin, aslında markasının özündeki felsefeyi çok net bir şekilde özetliyor. Bee Goddess’ı tercih eden ünlülerin listesi Madonna’dan Kate Winslet’a kadar uzayıp giderken, yarattığı bu mistik dünyanın bir parçası olmaya ne dersiniz?
Bee Goddess’ın temelinde nasıl bir motto yatıyor?
Bee Goddess mücevherlerini kişiyi potansiyeliyle buluşturan birer güç anahtarı olarak tanımlayabiliriz. Bee Goddess yolculuğuna statü sembolü yerine ruhun sembolü, mücevher yerine öz cevher diyerek başladı. Tüm markalar benim değerimi taşı derken Bee Goddess, sen zaten eşsiz ve mükemmelsin ben senin ışığının bir yansımasıyım diyor. İlham perimiz, dünyanın ilk yerleşim merkezi Çatalhöyük’ün ana tanrıçası, ulu anası. Dişi enerjinin güzelliğini, yaratıcılığını, bereketini, şefkatini sembolize ediyor. Koleksiyonlardaki her sembol, kader yolculuğumuzda bizlere ışık tutacak, mucizeler enerjisine bağlayan anahtarlar. Mitolojik semboller Bee Goddess dünyasının temelini oluşturuyor diyebilir miyiz?
Yüzyıllardan beri semboller yolu ile nesilden nesile aktarılan ebedi bilgeliği, her an üzerimizde taşıyacağımız, hiçbir zaman eskimeyecek hatta her geçen gün değer kazanacak, nesilden nesile hediye olarak aktarılacak mücevherler olarak işlemek istedim. İnsanlığın ortak mirası olan arketipsel sembolleri en değerli taşlarla giydirip günümüz için yorumladım, bugünün ve yarının kadınları için mücevher olarak tasarladım. Niyetim şifa, güzellik, bilgeliğe kanal olmak.
Bu sembollerin bir de enerji boyutu var. Burada aslında klasik bir mücevherden başka bir dünya mı sunmayı amaçlıyorsunuz?
Bee Goddess’ın koleksiyonlarındaki tüm evrensel mitolojik semboller güçlü enerji anahtarları. Kalbin ortak dili olarak, 6. his veya sezgi gücü ile bizi yüksek boyutlara, arketipsel enerjilere bağlıyorlar.
Koleksiyonların hazırlık süreci nasıl ilerliyor?
Bir koleksiyon yaratmak istediğiniz zaman nelerden ilham alıyorsunuz?
İşte o durumu tarif etmekte hâlâ zorlanıyorum. İlham aynı aşk ve sevgi gibi... Eğer bir hayat yolumuz, kaderimiz varsa buna giden yolda başka bir boyuttan bize gelen sesin ne yapmamız gerektiğini söylediğini düşünüyorum. Tamamen derinden, üst boyuttan gelen bir ses bana ne yapmam gerektiğinin bilgisini veriyor sanki. Kendimi ona teslim ettiğimde yolum açılıyor. Sonra büyük bir araştırma süreci geliyor. Her koleksiyonumu en az bir sene ve bazen çok daha uzun bir süre
araştırıyorum. Her tılsım sembolün mutlaka benim hayatımla ilgili özel bir mesajı oluyor.
Sizce Bee Goddess’ı en çok yansıtan koleksiyon ya da sembol hangisi?
İlk tılsımım Artemis ile bu sihirli yolculuğa başladım. Mitolojide Artemis, kadının dişi enerjisini ve gücünü uyandıran mükemmel kadın, şifacı, şefkatli, güçlü ana tanrıça, ebedi genç kız, kendi ayakları üzerinde duran özgür kadın... Yolculuğuna başladığı andan itibaren Bee Goddess on binlerce kadının kalbine dokundu ve onları kendi kahramanlık yolculuklarına davet etti. Yeniden doğmamı sağlayan Artemis, içimdeki başarı ateşini yakan, ışığımı artıran Tanit ve hayatımın aşkıyla tanışmamı sağlayan ve ‘’En çok seven ve sevilen’’ anlamına gelen El-Vedud, beni zirveye taşıyan Kartal’ım en unutulmazlarım arasında. Yurtdışında da oldukça tercih edilen bir markasınız. Uluslararası bu başarınız neyin ürünü sizce?
En başından itibaren benim arzum tüm dünyaya hitap etmekti. Bee Goddess Anadolu’dan tüm dünyaya sihirli bir ışık diye yola çıktı. Tasarımlarımın hepsi çok evrensel bir dil konuşuyor ve sınırların ötesinde bir birlik duygusu ile tüm kadınlara, dişi enerjiye konuşuyor. Başarımın altında birçok etmen bir arada: inancım, niyetimin saflığı, çok çalışkan olmam, ekibimin benim kadar markayı ve misyonumuzu sahiplenmesi, müşterilerimizi en başından beri marka elçisi olarak görmem ve onlara çok önem vermem, tasarımlarımın hepsinin hem özgün hem şık olmasının yanı sıra dünya kalitesi standartlarının üstünde olması ve en önemlisi müşterilerimizin bizi çok sevmesi, Bee Goddess’a olan sadakati diyebilirim.
Şu an yeni bir koleksiyon üzerine çalışıyor musunuz? Çalışıyorsanız biraz detaylarından bahsedebilir misiniz?
Ektiklerimizi biçeceğimiz güzel günlerin habercisi Harvest koleksiyonu üzerinde çalışıyorum. Yaratıcılık ve sonsuz bolluk enerjisi ile özleşen buğday, mitolojide Demeter ve Kibele’nin sembolüdür. Bir kadının masumiyet, gençlik, annelik ve bilgelik evrelerini temsil ediyor ve bu evrelerin biri bitip diğeri başlarken nasıl yeniden hayat bulacağımızın ve sürekli yenilenerek nasıl zenginleşeceğimizin sırlarını barındırıyor. Demeter ise en yeni koleksiyonumuz. Onun üzerinde çalışmaya devam ediyoruz şu anda.
Kendi markasını kurmuş bir kadın olarak, bu süreçte sizi en çok neler teşvik etti?
Beni eşit derece motive eden birkaç faktör var. Birincisi Microsoft, Coca-Cola gibi şirketlerde edindiğim tecrübe doğrultusunda Türkiye’den dünyaya bir mücevher markası armağan etmek ve bu marka ile Anadolu’muzun ‘ana tanrıçası’ gibi çok özel bir kültürel hazineyi ve onun mesajını tüm dünya ile paylaşmak istedim.