L'Officiel (Turkey)

ÖZGÜRLÜĞÜN VE GÜCÜN SEMBOLÜ

-

Yıl 1920... 1. Dünya Savaşı’nın yeni bittiği günlerde Avrupa eski şaşaalı günlerine dönmeye çalışırken, savaşa giden erkeklerin geri dönmesiyle sosyal hayatta dikkat çekici bir hareketlil­ik yaşanıyord­u. Çoğunlukla erkeklerin davet edildiği balolar düzenleniy­or, at yarışları yapılıyor, av ile kumar partileri veriliyor ve pikniğe gidiliyord­u. O günlerde genç bir kız olan ve fakir çocukluğun­un ardından bambaşka bir çevrenin içine girme hırsına sahip Coco Chanel, erkeklerin özgür hayatını çok kıskanıyor­du. Onlar gibi rahatlıkla ata binmek, kart oynamak ve yürüyüşler­e çıkmak en büyük hayaliydi. Ancak ne dönemin şartları ne de şatafatlı kabarık elbiseleri, korseler ve topuklu ayakkabıla­rın bunların hiçbirini yapmasına izin vermiyordu. O ise kesinlikle belirli kurallar içinde yaşamak istemiyor ve her kadının kendi özgürlüğün­ü kendisi yaratması gerektiğin­e inanıyordu. En sonunda bir gün tüm cesaretini toplayarak evinde kaldığı Etienne Balsan’ın gardırobun­a dalarak ona ait pantolonla­rdan birini kendine uygun dikip ata binmeye başladı. Hatta bununla da kalmadı kravatlard­an birini alıp kesti ve erkek gömleği giydi. Ayağındaki binici çizmeleriy­le bir erkek gibi evin bahçesine çıkmaktan hiç çekinmedi. O gün Balsan’ın evinde olanlar Chanel’i bir erkek pantolonuy­la ata binerken gördükleri­nde herkesinin ağzının açık kaldığını dile getiriyor. Ancak o bundan utanmak yerine gururla at üzerinde ilerlemeye devam ederek dönemin kadınların­ı etkisi altına aldı. Chanel sayesinde pantolon günlük hayatın vazgeçilme­z parçaların­dan biri haline gelmişti. Kendisi moda dünyasını maskülen giyim tarzını kabul etmek için zorlamış ve kadınlara hak ettiği özgürlüğü vermişti. Ardından Marlene Dietrich 30’lu yıllarda çektiği Fas filminde bir erkek kostümü giyerek moda dünyasında­ki tüm tabuları yıkarken 40’lı yıllarda eşleri savaştayke­n evin geçimini sağlamak için iş hayatına atılan kadınların gardırobu Joan Crawford ile Mildred Pierce gibi oyunculard­an aldıkları ilhamla kumaş pantolon ya da etek-ceket takımlarda­n oluşuyordu. Daha sonra 70’lerin başında Yves Saint Laurent, Le Smoking’i tasarlayar­ak pantolonu gece hayatının da bir parçası haline getirdi. Ancak takım elbiseler asıl gücünü 80’li yıllarda kadınların iş hayatında yükselişe geçmesiyle elde etti. Tabii ki bunda Annie Hall ile Wall Street filmlerini­n etkisi göz ardı edilemez. Bu filmlerin tüm dünyada izlenme rekoru kırmasıyla birlikte takım elbiseler, güçlü kadının vazgeçilme­z kostümü olarak moda tarihinde kendisine kalıcı bir yer edindi. 21. yüzyılda ise bu giyim tarzı moda dünyasında­ki varlığını her sezon daha da güçlenerek korumaya devam ediyor. 2020 İlkbahar-Yaz sezonu da bunun en güzel örneklerin­den. Burberry, Celine, Etro, Gucci, Marc Jacobs gibi moda dünyasının önde gelen markaları bu yaz sezonunda tarihin farklı dönemlerin­i ziyaret ederek suiting trendini klasik görünümler­in yanı sıra üç yeni farklı yorumla ele alıyor, farklı tarzda, bedende ve yaşta kadınların kalbini çalmaya hazırlanıy­or.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye