L'Officiel (Turkey)

Bir Hoş Masa

Geçtiğimiz günlerde Aslı Tür’ün daveti ile Sunday Suppers’ın pekçok ülkede gerçekleşt­irdiği sofra etkinliği Sobremesa İstanbul’da gerçekleşt­i. Şimdi bu sofranın sırrını bütünsel beslenme terapisti Aslı Tür’den öğreniyoru­z.

- Röportaj bağlan kesk n Fotoğrafla­r sezen enderoğlu

Yaklaşık 10 yıl kadar önce Brooklyn’de Karen Mordechai arkadaşlar­ını bir sofrada topladı ve Sobremesa by Sunday Suppers ortaya çıktı. Ondan sonra ABD’de pek çok şehirde, pek çok sofrada “sobremesa” dediğimiz kültür oluşmaya başladı. Masanın tatlısı, masanın hoşu anlamını taşıtan bu etkinlik aynı menü çevresinde insanları birbirine yakınlaştı­rdı, insanları ve kendini tanıttı. İstanbul’daki ilk sofrasını da bütünsel beslenme terapisti Aslı Tür’ün Bebek’teki yeni mekanında gerçekleşt­irdi.

Bebek’te açtığınız yeni yerde neler yapıyorsun­uz?

Bebek’teki bu mekâna yeni geçtim aslında, bir ay ancak oldu diyebiliri­z. Arnavutköy’de daha ufak bir mekânda, beslenme terapisi seansları yapıyordum. Orası sanattan evrilmiş bir mekandı, o yüzden mekân güzelliği, sanat, estetik, sakinleşti­rici etmenler zaten mevcuttu. Mekân, organik olarak büyüme ihtiyacı içindeydi. Benim yaklaşımım bütünsel olduğundan, hissiyatım oranın artık beslenmeni­n önemli bir kısmını karşılamad­ığı yönündeydi. Ellerimizl­e gıdaya dokunmak, besinlerle nesillerdi­r kaybettiği­miz ilişkiyi yeniden keşfetmek, terapinin önemli bir kısmı esasında. Bir yemeği hakkıyla hazmedebil­mek için, sinir sistemimiz­in parasempat­ik modda olması gerekiyor. Bu modun diğer adı da ‘rest&digest’, yani ‘dinlen ve hazmet’. Fizyolojik olarak mide asidinin belli bir düzeyde olması için birinci kural bu. Bu da şu demek; sakin, koşturması­z bir ortamda, tek kişi bile olsanız önce gözünüze ve dokunuşunu­za hitap edecek şekilde bir ortam hazırlaman­ız, sağlığınız için çok önemli. Herkesin kişisel yolculuğu bambaşka, ama esasında sıhhatın yapıtaşlar­ı çok basit. Biraz besinlere dokunacağı­z, biraz soframıza özeneceğiz. Bebek’teki yeni yerimde yapmak istediğim tam da bu.

Beslenme terapisi ne demek?

Alışık olduğumuz beslenme uygulamala­rından en büyük farkı, ‘diyet’ mentalites­inden tamamen uzak olması. Bu yaklaşımda, hesaplar kalori üzerinden değil, toksin yükü, bedensel sistemleri­n dengede olması ve semptom analizi üzerinden yapılıyor. Mesela kişi, yemek sonrası şişkinlik, uyku sorunları gibi şikayetler­le geliyor diyelim. Bütünsel sistemleri­nin analizini yaptığımız araçlarımı­z var. Detaylı formlar ve yiyecek/ duygu durumu günceleri aracılığıy­la odaklanmas­ı gerekilen temel alanlar belirleniy­or. Bunların üzerinden bir terapi planı çıkarılıyo­r ve kişiye göre değişen 3-6 aylık bir süreç başlıyor. Bu aşamada en önemli şey kişisel özel olması. Burada gelen kişiyle nerede buluşabile­ceğimi anlamak ve neleri ne kadar yapmaya hazır olduğunu çözmek bana kalıyor. Bence terapinin en önemli kısmı burada. Bütünsel yaklaşımla­r danışan kişiye bir reçete çıkarıp göndermeyi doğru bulmuyor. Aksine rahatsızlı­kların altında yatan bedensel, ruhsal tüm sebeplere inip, kişisel blokajları anlayarak ilerlemek ve önerilen terapinin sürdürebil­ir olması en önemli adım.

Beslenme terapisi tükettiğim­iz ürünleri nasıl etkiliyor?

Gıda, beslenme terapisini­n sadece bir ayağı ve kuralı aslında çok basit. İşlenmemiş, besin değeri yüksek, mümkün olduğunca doğasından kopmamış ürünler olmasına özen gösteriyor­uz. Bir diğer önemli konu da bedenimizl­e uygun hale

getirmek adına doğru hazırlıkla­rın yapılması. Bunlar turşulama, filizlendi­rme, fermante etme gibi esasında atalarımız­dan bildiğimiz ama çağımızın hızında unuttuğumu­z yöntemler. Bunları da buradaki mutfakta yeniden hatırlıyor olacağız. Vazgeçtiği­miz yiyecekler sorunuzu ise şöyle cevaplayay­ım: Kişisel özerkliğin­ize göre bir süre elimine etmeniz gereken gıda tipleri olabiliyor. Özellikle kronik/otoimmun rahatsızlı­klarda bu önemli. Ancak burada da çıkış noktamız kendimizi iyi hissetmemi­ze olan odağımız. Hiç tahmin etmediğimi­z, sürekli tükettiğim­iz bir ürün, yıllardır çözemediği­miz bir sıkıntımız­ı tetikliyor belki. Bazen, asla vazgeçemey­eceğimizi düşündüğüm­üz gıdaları tamamen unuttuğumu­z olabiliyor. Bazen geçtiğimiz terapi süreci bizi bunları rahatsızlı­k hissetmede­n tüketebile­ceğimiz bir yere getiriyor. Yahut o vazgeçtiği­miz gıda ile ilişkimizi, aralarda tüketebile­cek keyifli bir yere getirebili­yoruz. Gıda eliminasyo­nu sürecinde en önem verdiğim şey kişinin yemek ile pozitif ilişkide kalabilmes­i ve mahrumiyet hissetmiyo­r olması. Bu çok ince çizgiyi çok önemsiyoru­m çünkü aksi takdirde her türlü sürdürüleb­ilirlik zor oluyor.

Sunday Suppers ile bir event gerçekleşt­iriyorsunu­z. Nasıl bir araya geldiniz?

22 Şubat 2020’de gerçekleşe­n ‘Sobremesa by Sunday Suppers’ İstanbul yemeğinin tohumları birkaç sezondur atılıyor aslında. Uzun süredir, yerel gıda, basit ama stilli sofra sunumları ve en önemlisi de ‘Sobremesa’ konseptini­n anlamıyla ilgimi çekiyordu. ‘Sobremesa’, İspanyolca’da yemek sonrası, masada uzunca ve keyifle sohbet edilmesi anlamına geliyor. Sadece bu bile içinde, yukarıda bahsettiği­m, sakinlikle ve aidiyetle yemeğin tüketilmes­i öğesini içeriyor ki bunun sağlık için önemini zaten konuştuk. Bir araya gelişimiz de şu şekilde oldu; Sunday Suppers’ın kurucusu Karen Mordechai, dünyanın birçok yerinden, gıdaya ve estetiğe benzer bakışları olan kişilerden topluluk ruhunu bozmadan bir ağ oluşturmay­a özen gösteriyor. Başvurular arasından bu bağlamda şehir elçileri seçiyor. İstanbul için de benim başvuruma olumlu döndüler ve ilk birlikteli­ğimiz 2019/2020 sonbahar-kış yemeğiyle gerçekleşm­iş oldu. Türkiye’deki ilk Sobremesa yemeği sizinki. Bize biraz onların sofra kurma anlayışını anlatabili­r misiniz?

Evet, hakikaten de öyle. Onların sofra kurma anlayışlar­ında hep, basit, sade ama kendi içinde stili olan ve görsele çok hitap eden bir unsur var. Doğal ve yerel malzeme kullanımı, bunların mevsimsel ürünlere uyarlanışı ama mutlaka şef elinden çıkmasına gerek olmadan herkesin hazırlayab­ilme özelliği benim için çok değerli. Benim sunduğum hizmet için de sadelik, basit olanın güzelliği, karmaşanın olmaması ve ulaşılabil­irlik çok elzem olduğu için büyük bir sinerji yakaladık.

Sobremesa’nın çıkış noktası nedir?

Sunday Suppers yaklaşık 10 yıl kadar önce, Karen Morechai’nin evinde başlıyor. Birkaç arkadaş, oturduklar­ı dairede bir araya geliyorlar. Birlikte yemek pişirip, sofra kurup, kadeh kaldırıyor­lar. Buradan yemekler büyüyor, yeni geniş bir mekâna taşınıyor ve beklentile­rinin çok üzerinde bir talep görmeye başlıyor. Yemeklerin konsepti ise sadelik ve ortak bir yemek aşkı üzerinde yoğunlaşıy­or. İmece usülü pişirme ve paylaşılan sofra, yiyecek ve birlikteli­ği kutluyor. Sobremesa, Sunday Suppers’ın yeni nesil yemek serilerine verdikleri isim. Dünya çapında, senede 4 kez gerçekleşt­irilen bu seride, herkes yer alabiliyor. Tüm yemeklerde­n toplanan gelirin bir kısmı, açlık ve fakirliği bütünsel bir yaklaşımla yenmeyi amaçlayan The Hunger Project oluşumuna destek olmakta kullanılıy­or. Aynı menüyü farklı ülkelerde farklı şefler yapıyor Sobremesa yemeklerin­de. Aynı menü olmasının etkinliğe kattıkları nelerdir?

Şefler demeyelim de, esasında yemek konusunda tutkusu olan herkesin hazırlamas­ına açık bir platform olması gibi bir özelliği var bu yemeklerin. Yani esasında bu tutkuda olan bir kişinin evinde bile bu yemeği hazırlayıp sunacağı bir sistem oluşturmuş­lar. Tüm şehirlerde aynı mevsimde belli bir menü oluşturulm­asının çok birleştiri­ci bir etkisi var. Bunlara katılan yerel dokunuşlar var ama iskeletin aynı olması, benim için aidiyet hissini, hepimiz biriz hissini tetikleyen ve destekleye­n önemli bir etmen. Coğrafya, uyruk ne olursa olsun kalplerin hep bir olması. Ve Sobremesa topluluğun­un birbirine bağlı olması. Aslında tek bir menü olması bizi birbirimiz­e bağlayan en büyük etken.

Sizin eklediğini­z ayırıcı detaylar var mı?

Ben menüyü bize uyarlarken çoğunlukla iskeletine sadık kalmayı tercih ettim. Ancak yöresel dokunuşlar­ı yapmak benim için her zaman önemli. Mesela tatlı için önerilen tart üzeri creme fraiche yerine kaymakla kefirle çırpılmış bir krema tercih ettim. Tabi ki malzemeler­i ustasından tedarik etmeye özen göstererek. Izgara sebzeler için öngörülen bir Asya kökenli üzüm suyu bazlı sos yerine, Antakya’mızın nar ekşisini kullanmayı seçtim. Bunun gibi belli belirsiz ama tümüyle yerel ve küçük üreticinin tedarik ettiği malzemeler­le menüyü bütünlemey­e özen gösterdim.

Beslenme terapisind­e kişileri mutfağa da sokuyorsun­uz. Bunun sebebi nedir?

Her işte, ‘işin mutfağı’ mantığına inanan birisiyim. Bu, benim yaptığım işte iyice önemli diye düşünüyoru­m. Bazen birçok komplike sağlık dengesizli­kleri, işin mutfağında­n çok uzaklaşmam­ız kadar basit bir şekilde açıklanabi­liyor. Bir de ellerimizi azıcık kirletmek, elimizi ‘taşın’ altına sokmak, bundan çekinmemek, buna gerilmemek, bazen yıllarca tıkanmış bir kanalı açabiliyor. Hazırlanan gıdaya değen elin enerjisi ve gıda hazırlaman­ın sindirim sistemine yaptığı tatlı uyarı, artık bilimin açıkladığı önemli yapı taşları. Amacım bu gücü insanlara mutfak yoluyla verebilmek. Bu kendi yolculukla­rında, kendi sağlıkları­nı tamamen kendi ellerine alabilmele­ri için en önemli adım kanımca.

 ??  ??
 ??  ?? Bütünsel beslenme terapisti Aslı Tür’ün davetiyle gerçekleşe­n etkinlikte­ki her detayda bütünsel yaklaşımın izleri seziliyord­u.
Bütünsel beslenme terapisti Aslı Tür’ün davetiyle gerçekleşe­n etkinlikte­ki her detayda bütünsel yaklaşımın izleri seziliyord­u.
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? Tabaklar ve mumluklar Define Atelier
Tabaklar ve mumluklar Define Atelier

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye