Neo Feminine
Feminizm ve feminenliğin bir arada olduğu kadına ait kavramların küçümsenmediği aslında ne kadar güçlü olduğunun ispatlandığı bir kavramı kurallarını bize öğreten ünlüler ile inceliyoruz. Peki nedir bu kavramın adı? Neo-feminen hayır Neo-feminizm!
Super Bowl’un 2020 ara şovunda Jennifer Lopez ve Shakira’yı gördüğümde aslında içim kıpır kıpır oldu. JLo her zamanki JLo ama Shakira dans ve şarkı söyleme alanında yepyeni bir devri açmıştı. Şimdi en güzel zamanlarında bu iki kadın tüm dünyanın beklediği şovda yer alacaklardı. İzlemeye başladığımda ise karşımda çok eski bir şey gördüm. Shakira ve JLo zamanında popüler kültürün kadın bedenine dayattığı bel kıvırma danslarından fazlasını yapmıyordu. Her şey kendini kanıtlama üzerine kuruluydu üstelik. Yani neo-feminizm ile hiç alakası yoktu. Kendi bedeninin estetiğini klişe erkek zihniyeti kurallarına uyduruyorlardı. Şimdi Nicki Minaj’ın twerk’ü aklınıza gelecek ve bunun popüler kültürde hala yer olduğunu söyleyeceksiniz. Ama hayır neo-feminizm tam da burada devreye giriyor. Nicki Minaj bunu kendi istediği için yapıyor. Şarkı sözlerinde dansındaki tavrında bile bu belli. Zaten aslında konunun özü de bu, neo-feminizm eski usül feminizm gibi kadın bedeninin çıplaklığını, prenses halleri reddetmiyor. Kadın bedeni insanın varlığından beri tabulaştırılmaya çalışılan bir kavram hatta eski feminizm de farkında olmadan buna hizmet etti. Ancak şimdi artık kadın bedeni ve onun cinsellikten ne anladığı da yine kadınların elinde. Çünkü neo-feminizm “kadınsı” olan şeylerin gücünden bahsediyor aslında. Feminenliğin zayıflık değil güçlülük olduğunun altını çiziyor. Aynı zamanda erkeğe ithaf edilen şeylerin aynı şekilde hatta daha iyi bir şekilde kadın elinden çıkacağına da. Mesela uzun süre sadece zeki ve hazırcevap erkeklerin yapabileceğini sandığımız komedi kültürü hatrı sayılır bir süredir Amy Poehler, Amy Schumer ve Tina Fey’in elinde diyebiliriz. Bu üç kadın açık açık kadın haklarının tarafında olduklarını söylüyorlar ve bunu en iyi şekilde kalıcı hale getiren mizahı kullanıyorlar. Erkeklerin esprilerine gülme devrinin bittiğini anlatıyorlar yani.
DÜNYAYI KİM YÖNETİYOR?
“Who run the world, girlz” Evet 2011’de neo-feminizmi popüler kültürün ilk beslemeye başladığı zamanlarda Beyonce’nin bu şarkısı aslında manifestomuz olmuştu. Aynı zamanda bir anne de olan Beyonce, erkek çocuklarının cinsiyet eşitliğini öğrenerek yetiştirilmesi gerektiğini de üstüne basa basa pek çok kez söyledi. JLo ve Shakira’nın 2000’lerden kalan erkek zihniyetine göre feminen danslarındansa Beyonce’ninki kadın bedeninin gücünü ve gerçek güzelliğini ortaya çıkarıyordu. Hiçbir erkeğin fikrine ait olmadan ne kadar estetik göründüğünü hissediyordunuz. Aynı şekilde müziğin kötü kızı Rihanna da bütün performanslarında her zaman altını çizdiği nokta bu bedenin kendisine ait olduğuydu. Erkeklerle ilgili ona sorularn sorulara verdiği cevap da çok ilham vericiydi. Rihanna gibi güzel, başarılı ve güçlü bir kadın erkeklere ihtiyacı olmadığını söylüyordu. Beyonce ve Rihanna’nın bu tavrı Taylor Swift ve Ariana Grande gibi genç sanatçılara ilham olmuş, onların da erkek egemen düzen karşısında seslerini yükseltmelerine sebep olmuştu. Sahnelerdeki yıldızların neo-feminizmi başarı ile temsil etmesi sadece onlara özel bir durum değil. Hollywood yıldızları da yıllarca kadın bedeni üzerinde süren sömürüyü ortaya çıkarmaya başlıyor. Eskiden bir filmde yer almak için mecbur oldukları düşünülerek pek çok kadın erkek yönetmenler ve yapımcılar tarafından istismara uğradıklarını itiraf ediyorlar. 2017 yılında #MeToo hashtag’e ile Hollywood’da tacize uğrayan kadınlar bunu açıkladılar. Ve onlar açıkladıkça ne kadar çok kadının tacize uğradığı ortaya çıktı. Hatta kim olduğu ortaya çıkan pek çok tacizci yaptıklarını taciz olarak nitelendirmedi. Çünkü aslında bu işin ölçütünü bilmiyorlardı. Aslında kendini suçlu hisseden pek çok kadın da bilmiyordu. Mini etek giymek, gece sokakta tek başına yürümek, bir erkeğin evine gitmek, yanında bir erkekle sarhoş olmanın buna sebep olabileceğini düşünüyorlardı ve bu yüzden kendilerini suçluyorlardı. Ama rıza dediğimiz şey bizim karşı tarafa verdiğimiz bir şeydir ve mini etek giyildiği bir gün bir erkekle onun evine sarhoş gitmek rıza gösterdiğimiz anlamına gelmez. Göz önünde, herkesin tanıdığı kadınların bunu itiraf etmesi pek çok kişinin cesaretlenmesine
sebep oldu ve ortaya durumu anlamamıza sebep olacak bir sürü vaka çıktı. Neo-feminizm tam olarak da bu aslında. Konuşmak. Tabuları kırmak. Feminizmin erkek düşmanlığı olmadığını, kadın ve erkek arasındaki eşitliğin tamamen toplumsal güç dengesizliği yüzünden bozulduğunu anlatmak. Bu dengeyi sağlamak için eski zihniyetlerin değişmesi gerekiyordu ve popüler kültür de bunu kadın yıldızlar ile gerçekleştirdi. Artık eskisi gibi, erkeklerin yarıştırdığı gibi birbirinin üzerine basan ve ayağını kaydıran kadınlar olmamalıydı. Üstelik popüler kültürün arkasındaki isimler de yeni jenerasyona aitti. Ve onlar bu alaturka düzeni sevmiyorlardı. İçerikler, kadınların ve azınlık grupların daha fazla görünür olması ve iş alanlarının artması ile erkek egemen zihniyetten el değiştirmişti çünkü. Yine müzik piyasasına dönersek neredeyse bir ömür “kan davaları” ile yürümüştür bu sektör. Miley Cyrus bu konuyla iligli komploları ilk kez dile getiren isimlerden. Müzik sektörünün kadın sanatçıları birbirlerine düşmanlıkları ile tanınır. Miley, 2015’teki Video Müzik Ödüllerinde Nicki Minaj ile kavga ederken ona sektörün birbirlerine düşmesini istediğini açık açık söylemişti. Miley ilk kez farkındalık yaratmıyordu. Cesur bulunan sahne şovları ile de kadın bedeninin seksi görünüşünü, erkeklerin fantezilerinden çıkarmış absürd, komik, hatta erkeğin kadın bedenine yapıştırmaya çalıştığı ucuz tavrın iticiliğini
gözler önüne sermişti.
BİR TAKIM KARMAŞIKLIKLAR
Neo-feminist ünlülerden bahsederken Kardashian-Jenner Ailesini es geçmek olmaz. Onlardan bahsettiğimizde kafanız karıştı değil mi? Kardashianlar’ın feminist bir konuya dahil olması saf insani içgüdülerinize ters düşüyor olabilir. Onların zenginliğinin sebebinin Kim’in kalçaları ya da belki de Kim’in ününün sebebinin 2007’de ortaya çıkan seks kaseti olması feminizm ile ilgili mantığınıza ters düşüyor olabilir. Kardashian-Jenner ailesini fiziksel özelliklerini kullanarak para kazandığı için küçümsediğinizde aslında biraz kadın düşmanlığı yapıyorsunuz. Yine kadınlara ait bir durumu aşağılamış oluyorsunuz. Her biri kendi işini yapan Kim, Khloe, Kourtney, Kylie ve Kendall aslında çok büyük bir güç gösterisi sergiliyorlar. Erkeksileşmeden, kendi isteği ile çıplak poz vererek, kozmetik devi olarak, hatta süpermodellik yaparak pek çok erkekten daha güçlü ve söz sahibi oluyorlar. Bütün bunlar aslında yeni nesil feminizmin dinamikleri. Erkekler için olmayan çıplak kadın bedeni, onların beklentilerine göre olmayan sahne şovları, insanları cesaretlendiren itiraflar, motto olacak şarkı sözleri, feministlerin bile zaman zaman aşağılamak için kullandığı küçük düşüren “kadınsı” olayların gerçek birer güç gösterisi olması… Hepsi neo-feminizmin çağdaş ve yılmaz kuralları olarak kültürel normlarda yerlerini aldılar.
“Neo-feminizm tam da bu aslında. Konuşmak. Tabuları kırmak. Feminizmin
erkek düşmanlığı olmadığını, kadın ve erkek arasındaki eşitliğin tamamen toplumsal güç dengesizliği yüzünden
bozulduğunu anlatmak.”