Pop-art dehasına farklı bir bakış
Tate Modern’den pop-art ikonu Andy Warhol’un olağanüstü hayatına ve çalışmalarına yeni bir bakış.
“Resim yaparken sıradışı olmaya çalışmıyorum. Her zaman tek istediğim onları sıradan bir şekilde yapmak.”
Bu sözleri sanat tarihin en yaratıcı isimlerinden, pop-art ikonu Andy
Warhol’dan duymak bir hayli garip. Warhol kariyeri boyunca yalnızca bir ikon olmakla kalmadı, modern sanatı bambaşka bir şekilde konumlandırdı. Örneğin, meşhur “çorbasından” eseri, özgün tarzıyla modern sanat tarihinin en önemli figürlerinden biri.
Göçmen bir ailenin çocuğu olan sanatçı, 1928 yılında Andrew Warhola ismiyle dünyaya gözlerini açtı. 1945 ve 1949 yılları arasında Carnegie Teknoloji Enstitüsü’nde okudu ve ardından 1949’da New York’a gelerek tüm hayatını değiştirecek adımı attı. Genç Warhola yeni hayatına bir “eksikle” başlamaya karar verdi ve soyadındaki “a” harfini düşürerek, Andy Warhol ismiyle yoluna devam etti. Kariyerinin ilk dönemlerinde dergilerde çalışıp reklamlar hazırlayan Warhol, popüler olmanın yanı sıra radikaldi de. Teknolojinin kendini hissettirdiği değişim çağında sanatın sanatın ne olabileceğini yeniden tasarlayan bir isimdi. Postmodern sanat ve estetik anlayışının öncülerinden biri olarak kabul edilmesini de bu eşsiz dehasına borçlu.
POSTMODERN SANAT ANLAYIŞI
Farklı desenleri ve çizimleri beğeni toplayan Warhol, Truman Capote’nin hikâyelerine yaptığı çizimlerden oluşan ilk sergisini 1952 yılında açtı. Aynı zamanda 1953-1955 yılları arasında bir tiyatro topluluğu için sahne tasarımları da yapıyordu. Seri üretim nesnelerini ve seri üretimi sanatında kullanan Warhol ilk olarak, ‘Campbell çorbaları’ için bir reklam çalışması yaptı. Çalışmayı 1962 yılında sergilediği zaman eser bin dolara alıcı buldu. Takvimler 1963 yılını gösterirken Warhol Manhattan’da bir binayı stüdyosunolarak kullanmaya başladı ve buraya “Fabrika” adını verdi. Kısa sürede sanat camiasının buluşma noktası olan Fabrika, Warhol’un üretimini hızlandıran gerçek bir üretim merkezi konumuna geldi.