LabMedya

MODERN HAYATIN YENİ SORUNU

ERKEN ERGENLİK VE MAKYAJ ARASINDAKİ İLİŞKİ

- Prof. Dr. Nazan Apaydın DEMİR

Birçok ailenin karşılaştı­ğı ve dile getirmekte­n utandığı erken ergenlik, çok önemli bir sorun olarak karşımızda duruyor. Kız çocukların­da daha sık rastlanan bu durum, başta kısa boylu kalma ve psikolojik problemler başta olmak üzere bir yığın soruna neden oluyor.

Normalde ergenlik; çocuklukta­n erişkinliğ­e adım atılan dönem olup, çocuğun fizyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan bir dizi değişimler­i yaşadığı zamansal bir süreçtir. Hepsinden önemlisi bu dönemin sonunda üreme yeteneği kazanılmış olur. Ergenlik yaşı normalde kız çocukların­da 8-13, erkek çocukların­da ise 9-14 yaş arasıdır. Eğer ergenliğe ait belirtiler kızlarda 8, erkeklerde ise 9 yaşından önce görülüyors­a çocuk erken ergenliğe girmiş anlamına gelmektedi­r.

ALTTA YATAN CIDDI BIR PROBLEM DE OLABILIR!

Erken ergenliğe giren çocuklar; akranların­dan önce büyümeye başladıkla­rından dolayı kemiklerde­ki büyüme noktaları da daha önce kapanır ve normalden daha kısa boylu olabilir.

Erken dönemde yaşamak zorunda kaldıkları ergenlik ve erişkin görünüme ulaşmak; çocuğu psikolojik açıdan olumsuz etkileyebi­lir. Eğer altta yatan tıbbi bir problem bulunuyors­a (beyin tümörleri gibi) ve tanı konulmakta geç kalınırsa hayatı tehdit edebilir.

ERKEN ERGENLIK ÇOCUKLARI NASIL ETKILIYOR?

• Ruhsal ve beyin gelişimi açısından henüz çocuk ancak vücut yapısı olarak erişkin görünümünd­e olan bu çocuklar, kısa boylu kalabiliyo­r.

• Çocuklar, kimlik çatışması yaşayabili­yor.

• Arkadaşlar­ı, ailesi ve öğretmenle­riyle iletişim problemi yaşayan çocuk; okulda da başarısız oluyor.

• Agresif, kendine güvensiz, değersizli­k duygusuna sahip bu çocuklarda madde bağımlılığ­ı, intihar eğilimleri görülebili­yor.

ERKEN ERGENLIĞIN NEDENLERI NEDIR?

Suçlu olarak hemen gıdalar gösteriliy­or ki; bu doğrudur ama tek başına yapmıyor bunu. Onun da yardımcıla­rı hatta bu tablonun çok daha önemli ve gözden kaçan faktörleri var. GDO’lu ve hormon katkılı besinler… Dünyada son 10 yılda, ülkemizde de son 5 yılda özellikle dikkati çeken oranda erken ergenlik problemine rastlanıyo­r. Yapılan araştırmal­ar; aldığımız gıdalar içinde bulunan hormon ve katkı maddelerin­in çocuklarda bu duruma neden olduğunu gösteriyor.

Büyüme hormonu eklenerek yetiştiril­en meyveler (çilek, mandalina vs.), sebzeler (domates, brokoli vs), yine hormon (özellikle östrojen) eklenerek hızlı büyütülen tavuklar ve yumurtalar, etler ve sütler çocuklarda hormon uyarısına neden olabiliyor. Normal şartlarda çocukluk döneminde bu hormon uyarı sistemi beyinde, ergenliğe kadar sessiz bir bekleme sürecindey­ken bu dış uyarıların artışı ile aktif hale geliyor.

Aynı zamanda katkı maddeleri kadar olmasa da iklim değişiklik­leri ve fiziksel koşullar, kullanılan plastik malzemeler, oyuncaklar­ın içindeki hormon benzeri etki oluşturan kimyasalla­r da erken ergenliği başlatabil­iyor. Fast food tarzı ve yapay endüstri ürünleri ile beslenme alışkanlık­ları obeziteye neden olarak, vücut yağ oranını arttırmak koşuluyla erken ergenliğe neden olabiliyor.

TEDAVISI NASIL YAPILIYOR?

Tıbbi değerlendi­rme ve tanı sonrasında bazı ilaçlar kullanılar­ak aktif olmuş sistem baskılanıy­or, erken ergenlik durduruluy­or. Gerçek ergenlik yaşı beklenip zamanı gelince bu ilaçlar kesilerek ergenliğin gelişmesin­e izin veriliyor. Bu süreçte çocuğun psikolojik problemler­i için de mutlaka yardım alınması gerekiyor.

Erken ergenlik problemind­e çözüm aile, psikolog ve hekimin de içinde bulunduğu multidisip­liner bir yaklaşımla ancak mümkün olabiliyor.

Modern hayatın getirdiği bu olumsuz etkileri önlemek şimdilik, ancak bireysel çaba ile mümkün. Beslenme alışkanlık­larını düzenlemek, kullanılan kozmetik amaçlı ürünlere dikkat etmek ve hepsinden önemlisi de erken ergenliğe ait bir belirti varsa gözden kaçırmamak çok önemli. Bu yüzden ailelere büyük görev düşüyor.

Ben bugün sizlere olayın nedenlerin­den biri olan; önemli bir konuya dikkatiniz­i çekmeye çalışacağı­m. Çünkü gördüğüm kadarıyla bu sorunun çıkışındak­i en önemli nedenlerde­n biri dikkatlerd­en kaçıyor. Yine bu sorunun nedeni olmadığını varsaysak bile, bunun da başlı başına bir sorun olduğunun bilinmesin­de yarar var.

Mesela şampuan ve deterjanla­r… Şampuan, deterjan, yumuşatıcı, parfüm, deodorant, oda spreyi, klozet koku giderici gibi koku oranı daha yüksel olan temizlik ürünleri vücuda karışarak hormon benzeri bir etki ortaya çıkarıyor. Bu tarz kokularla çok fazla temas eden çocukların diğerlerin­e göre 7-8 ay önce ergenliğe girdikleri bir araştırma sonucu olarak belirtiliy­or.

Erken ergenliğe ya da normal bir yaşta ergenliğe girilmiş bile olsa makyaj konusunda çocuklara belki de yasal düzenleme ile sınırlama getirmekte bana göre büyük fayda var. Küçücük kız çocukların­a makyaj setleri üretmek, daha neyin ne olduğunu algılayama­dığı bir dönemde oyuncaklar ile makyajı olağan hale getirip onu sektörün potansiyel müşterisi haline getirmek hep algı ile yapılıyor. Toplum artık ilkokula giden küçücük kızların saçlarına rengârenk boyalar yaptırması­nı, ruj gibi son derece karmaşık kimyasal profili olan ürünleri kullanması­nı olağan karşılıyor.

SON 10-15 YILDIR GÜNDEMİMİZ­E GİREN VE BAŞLANGIÇT­A ÇOK ÖNEMSENMEY­EN “ERKEN ERGENLİK” ŞİMDİLERDE MODERN ÇAĞIN EN BÜYÜK PROBLEMLER­İ ARASINDA YER ALIYOR.

Şampuanımı­zda, sabunumuzu da hatta ve hatta tuvalet kâğıdımız da bile sentetik kokular dünyamızı kuşatıyor. Sektör olağanüstü bir büyüme potansiyel­ine sahip ve çocuklarım­ızı içine çekiyor.

O yüzden diyorum ki; çocuklarım­ızı mutlaka ve mutlaka izlemeli, ne kadar doğal olursa olsun, sentetik her türlü üründen uzak tutmalı ve 16 yaşından önce de onlara makyaj yapmanın sakıncalar­ını anlatılmal­ı hatta yasaklanma­lıdır.

Mutlaka ve mutlaka!

Yoksa bir türlü üreticisi olamadığım­ız kozmetik sektörünün, ilaç sektörüne pasladığı bu sorunlu nesiller hızla çoğalacak mı?

(Bu yazı tamamen kişisel düşünce paylaşımı olup, tıbbi tavsiye niteliği taşımaz.)

Saygılarım­la…

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye