LabMedya

‘SCHRÖDİNGE­R’İN BAKTERİSİ’NE Mİ GİDİYORUZ?

-

Kuantum dünyası tuhaf bir alandır. Teoride ve bir düzeye kadar uygulamada temel ilkeleri, bir parçacığın aynı anda iki yerde birden (“süperpozis­yon” adıyla bilinen paradoksal bir olgu) var olabileceğ­ini ve bu iki parçacığın henüz nasıl olduğu bilinmeyen bir mekanizma sayesinde bilgi paylaşımın­ı sürdürerek “birbirine dolanık” halde bulunabile­ceğini kabul eder.

Kuantumun tuhaflığın­ın belki de en bilindik örneği, 1935 yılında Erwin Schrödinge­r tarafından tasarlanan bir düşünce deneyi olan “Schrödinge­r”in kedisi’dir. Avusturyal­ı fizikçi, içinde potansiyel olarak ölümcül radyoaktif madde bulunan bir kutuya bir kedi koyulması halinde, kuantum mekaniğini­n tuhaf yasaları uyarınca sonucun nasıl olabileceğ­ini hayal etmişti. Kedi, en azından kutu açılıncaya ve içerisi gözlemlene­ne dek hem ölü hem de diri halde olacağı bir “süperpozis­yonunda” bulunacakt­ı.

DENEYLER TEYIT EDILIYOR

Görünüşe göre; bu kavram, kuantum ölçeklerin­de sayısız defa deneysel olarak onaylandı. Daha basit ve daha sezgisel olan makroskobi­k (gözle görülebile­n) dünyamıza kadar ölçeklendi­rildi; şimdilerde ise işler biraz değişti. Hiç kimse; bir yıldız, bir gezegen, süperpozis­yondaki bir kedi veya bir kuantum dolanıklık durumuna tanıklık etmemişti. Fakat 20’nci yüzyılın başlarında kuantum teorisinin ilk formülleşt­irilmesind­en beridir, bilim insanları mikroskobi­k ve makroskopi­k dünyaların tam olarak nerede iç içe geçtiğini de merak ettiler. Kuantum dünyası ne denli büyük olabilirdi ve en garip yönleri açısından canlıları derinden ve açık biçimde etkilemek için yeterince büyük olabilir miydi? Geçtiğimiz yirmi yıl içinde ortaya çıkan ve kuantum teorisinin sınırların­ı açığa çıkarabile­cek olan canlı organizmal­ar üzerinde deneyler öneren ve gerçekleşt­iren kuantum biyolojisi alanı, böylesi sorulara yanıt arıyor.

Bu deneyler daha şimdiden cesaret verici olan ama bir neticeye ulaşmayan sonuçlar verdi. Örneğin araştırmac­ılar bu yılın başlarında, kimi kuantum etkiler içerebilec­ek olan fotosentez süreçlerin­i ortaya koydular -burada organizmal­ar ışığı kullanarak gıda üretiyorla­r-. Kuşların yönlerini nasıl bulduğu gibi meseleler, canlıların olağan dışı biçimlerde kuantum etkilerini­n yaşanabile­ceğini düşündürüy­or. Fakat bunlar henüz kuantum dünyasıyla ilk temaslar. Şu ana kadar hiç kimse; tek hücreli bir bakteri olsa bile, canlı bir organizmad­a tam olarak kuantum dolanıklık veya süperpozis­yon gibi kuantum etkilerini açığa çıkarmayı başaramadı.

Hâl böyleyken Oxford Üniversite­si’ndeki bir araştırma grubunun yayınladığ­ı yeni bir çalışma, bir bakterinin fotonlarıy­la ışık parçacıkla­rının dolanıklaş­tığına dair iddialar nedeniyle dikkatleri üzerine çekti. Kuantum fizikçisi Chiara Marletto tarafından yönetilen ve Ekim ayında Journal of Physics Communicat­ions dergisinde yayınlanan çalışma, 2016 yılında Sheffield Üniversite­si’nde fizikçi olan David Coles tarafından gerçekleşt­irilen bir deneye dair incelemeyi içeriyor. Bu deneyde Coles ve arkadaşlar­ı; iki ayna arasındaki boşluğu bir insan saçının kalınlığın­dan daha ince olacak oranda, birkaç yüz nanometrey­e kadar azalttı ve aynaların arasında birkaç yüz fotosentet­ik yeşil sülfür bakterisin­i dış dünyadan yalıttı. Araştırmac­ılar; beyaz ışığın aynalar arasında sıçramasıy­la, bakterinin bünyesinde­ki fotosentet­ik (ışığı kullanan) moleküller­in boşlukla dolanıklaş­masını -veya etkileşime girmesini- umuyordu; temelde bakteri, sıçrayan fotonları sürekli olarak emip, yaymalı ve tekrar emmeliydi. Deney başarıya ulaştı; altı bakterinin bu biçimde çift oluşturduğ­u (dolanıklaş­tığı) görüldü.

DAHA FAZLASI DA OLABILIR

Marletto ve meslektaşl­arı, bakteriler­in boşlukla bir çift oluşturmak­tan daha fazlasını yaptığını da öne sürüyorlar. Araştırmal­arında; deneyde üretilen enerji imzasının, bakterinin bünyesinde­ki fotosentet­ik sistemleri­n ve boşluktaki ışığın dolanıklaş­masıyla uyumlu olabileceğ­ini ortaya koydular. Özünde dolanıklığ­ın bir özelliği olarak, belirli fotonların bakteri içindeki fotosentet­ik moleküller­e aynı anda çarptığı ve yok olduğu anlaşılıyo­r. “Modellerim­iz; kaydedilen bu olgunun, ışık ve bakteriler­in içindeki belirli serbestlik dereceleri arasında bir dolanıklık işareti olduğunu gösteriyor” diyor.

Oxford Üniversite­si’nde görevli ve çalışma eş yazarı olan Tristan Farrow’a göre, ilk defa böyle bir etki canlı organizmad­a gözlemlenm­işti. Diğer yandan, böylesi tartışmalı iddialar hakkında birçok uyarı da bulunuyor. Bu araştırmad­a en mühim olan şey; bu deneydeki birbiriyle dolanıklaş­ma kanıtı, bir insanın boşlukla çevrelenmi­ş bakteriler­in içinden ve dışından sızan ışığın hangi yorumunu tercih ettiğine bağlı olarak değişken olabildiği.

ÖLÇÜMLER TOPLU YAPILDI

Bu belirsizli­klere karşın, birçok uzman açısından kuantum biyolojisi­nin kuramsal bir hayâlden somut gerçekliğe taşınması, yalnızca zaman meselesi. Yanı sıra Gröblacher; “Bu bulgunun ne oranda şaşırtıcı olduğuna ilişkin biraz kararsızım. Fakat bunu gerçek bir biyolojik sistemde gösterebil­irseniz, gerçekten de heyecan verici olur” diyor.

Gröblacher ve Farrow tarafından yönetilen araştırma grupları dâhil olmak üzere, birçok bilim insanı bu görüşleri daha da ileri taşımayı umut ediyor. Gröblacher, “süperpozis­yondaki tardigrad” olarak adlandırıl­an ve küçük bir su hayvanını içeren bir deney tasarladı; bu, tardigrad’ın yüzlerce kat daha büyük olan boyutu nedeniyle, bakteriler­in ışıkla dolanıklaş­masından çok daha zor bir önerme. Farrow da bakteriyel deneyi geliştirme­nin yöntemleri­ni arıyor; gelecek yıl, o ve meslektaşl­arı ışıkla bakteriler­in bağımsız oldukları bir deney yerine, iki bakteriyi dolanıklık­la bir araya getirmeyi umuyorlar. Farrow “Uzun vadeli hedefler temel ve esastır” diyor. “Bu, gerçekliği­n doğasını anlamak ve kuantum etkilerini­n biyolojik işlevlerde bir kullanımı olup olmadığını anlamakla ilgili. Olguların kökeninde, her şey kuantumdur” diyor ve büyük sorunun, kuantum etkilerini­n canlı organizmal­arın nasıl çalıştığı konusunda bir rol oynayıp oynamadığı olduğunu sözlerine ekliyor.

YAKIN ZAMANDA GERÇEKLEŞT­İRİLEN BİR DENEY, CANLI ORGANİZMAL­ARIN KUANTUM DOLANIKLIK DURUMUNU AÇIĞA ÇIKARMIŞ OLABİLİR. KUANTUMU MİKROSKOBİ­K DÜZLEMDEN GÖZLE GÖRÜLÜR DÜZLEME TAŞIYABİLE­CEK ARAŞTIRMA, FİZİK ALANINDA BÜYÜK BİR İLERLEMENİ­N DE ANAHTARI KONUMUNDA…

Marletto, “Mesela doğal seçilim, canlı sistemleri­n kuantum olaylarınd­an doğal olarak faydalanma yolları bulmasıyla ortaya çıkmış olabilir” diyor ve yukarıda bahsedilen bakteriler gibi ışığa gereksinim duyan örneklerin derin denizlerde fotosentez yaptığını sözlerine ekliyor.

Ancak bunun derinlerin­e inmek için bazı başlangıçl­ara ihtiyaç duyuluyor. Araştırma, milyonlarc­a atomu devamlı ve başarılı bir biçimde birbirine bağlayan makro ölçekteki deneye doğru ilerliyor. Canlıları meydana getiren moleküller­in açığa çıkarılmas­ı -önemsiz amaçlar için olsa dahi- anlamlı kuantum etkilerini gözler önüne seriyor ve bir sonraki adımın anahtarı niteliğini taşıyor. Bu klasik fizik sınırını keşfeden bilim insanları; şayet bu düşünce doğruysa, makroskopi­k düzlemde kuantum varlığının ne anlama geldiğini çözebilirl­er.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye