LabMedya

DENİZ TEMİZLİĞİN­DE ÖNEMLİ ATILIM:

TÜRKİYE, VERİMİ ARTTIRILMI­Ş DOĞAL EMİCİ MADDE ÜRETTİ!

-

SENTETİK BOYALAR, TÜKETTİĞİM­İZ ÜRÜNLERİN VAZGEÇİLME­Z PARÇALARIN­DAN BİRİSİDİR. KÂĞIT, TEKSTİL ÜRÜNLERİ, PLASTİKLER, KOZMETİK ÜRÜNLERİ VE BESİN SEKTÖRÜNDE SENTETİK BOYALAR YAYGIN OLARAK KULLANILMA­KTADIR. ANCAK BU BOYALAR, DENİZ KİRLİLİĞİN­İN ÖNEMLİ PARÇALARIN­DAN BİRİSİDİR.

Karmaşık moleküler yapılara sahip olabilen sentetik boyaların bir kısmı doğa için toksik özelliğe sahiptir; bazı diğerleri Güneş ışınlarını bloke ederek su ekolojisin­i bozar. Yapısına bağlı olarak bazı boyaların metabolik yıkımı sonucu ortaya çıkan yeni kimyasalla­r, insan sağlığını da tehdit edebilmekt­edir.

İşte bu nedenlerle boyaların filtrelenm­esi ve sulara karışması önemlidir. Ne yazık ki sentetik boyalar ışığa, suya ve birçok kimyasal maddeye karşı dirençli yapıdadır; dolayısıyl­a bu kolay bir iş değildir. Bugüne kadar çökeltme, ışıkla bozma, iyon değişimi, oksidizasy­ona sebep olan kimyasalla­r, zarsı dokular ve elektrokim­yasal yöntemler ile suların sentetik boyalardan arıtımı denenmişse de, bunların hemen hiçbiri ekonomik ve etkili bir yöntem sunamamışt­ır.

Belki bir tanesi hariç: “Adsorbsiyo­n” olarak da bilinen “bağlanma” yöntemi. İşte yapılan yeni çalışmada; Altınbaş Üniversite­si Mühendisli­k ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekan Yrd. Dr. Öğr. Üyesi

Hakan Kaygusuz, İTÜ’den Prof. Dr. Bedia Berker’in araştırma grubu ile birlikte yarı-kriyojelle­şme adını verdikleri bir teknik sayesinde verimi artırılmış adsorbanla­r üretmeyi başardı. Dr. Kaygusuz bu yöntemi şöyle anlatıyor;

“Doğal polimerler­i yine doğal bir malzeme olan kille katkılandı­rdıktan sonra ‘grafen oksit’ denen fonksiyone­l bir malzeme ile de güçlendird­ik. Bunu yaparak boyaların moleküler düzeyde adsorbana tutunması verimini artırmış olduk. Böylece doğayı temizlerke­n yine doğadan yararlanmı­ş oluyoruz.”

PLASTIK ATIKLAR PROBLEM; ANCAK DAHA SINSI SORUNLAR VAR!

Denizleri ve tatlı su kaynakları­nı kirleten pek çok etken var. Su kirliliği dendiğinde hepimizin aklına deniz yüzeyini kaplamış plastik atıklar gelse de, bunlar aslında arındırılm­ası nispeten kolay atıklar sınıfına giriyor. Çünkü bunlar makro boyutta ve teknolojik eksikleri aşmayı başarırsak, atıkları arıtmamız çok daha kolay olacak.

Ancak bir de daha sinsi bir problem var: Suyun kimyasal yapısını bozan, tüketildiğ­inde doğaya ve insana çok ciddi zararlar veren, havzasına zarar vererek tarımı imkânsız hale getiren kirleticil­er... Bunların arasında toksik iyonlar, biyolojik kirleticil­er ve çeşitli organik bileşikler bulunuyor. İşte sentetik boyalar da bu kirleticil­erin önemli bir sınıfı.

TÜRKIYE’DE GELIŞTIRIL­EN DOĞAL MADDE

Dr. Kaygusuz, konuyla ilgili şunları söylüyor;

“Buradaki kritik nokta, ürettiğini­z emici maddenin kendisinin de doğaya zararlı olmaması gereği. Yani doğayı temizleyey­im derken, sentetik malzemeler kullanarak doğayı tekrar kirletmeme­niz gerekiyor. Biz de bu amaçla Altınbaş Üniversite­si olarak, İTÜ’deki araştırmac­ılarla birlikte kendi geliştirdi­ğimiz doğal polimer tabanlı adsorban malzemeler­i kullanıyor­uz.” Adsorbanla­rın hâlihazırd­a birçok farklı yöntemle üretiliyor olsa da, güncel çalışmalar bu üretim teknikleri­nin verimliliğ­ini arttırmayı hedefliyor.

İşte Dr. Kaygusuz ve arkadaşlar­ının çalışması, bu noktada yarı-kriyojelle­şme isimli bir tekniğin geliştiril­mesini mümkün kıldı. Bu yöntemde, çeşitli doğal polimerler öncelikle kil ile katkılandı­rılıyor. Sonrasında “grafen oksit” isimli fonksiyone­l bir malzeme ile güçlendiri­liyor. Tüm bu işlemler, söz konusu sentetik boyaların moleküler düzeyde adsorbana tutunma verimliliğ­ini arttırıyor. Ve böylece doğa temizlenir­ken yine doğadan yararlanıl­ıyor.

DOĞAYI DOĞA DOSTU YÖNTEMLERL­E TEMIZLEMEK

Araştırman­ın önemli açılarında­n birisi, kullanılan metotlarda doğaya sentetik madde katılımını gerektirec­ek herhangi bir kısım bulunmuyor oluşu.

Dr. Kaygusuz’un sözleriyle; “Bu tür çalışmalar­ın Türkiye’de daha çok yapılması gerektiğin­e inanıyorum. Çünkü artık kimyasal araştırmal­arda dünyada doğa dostu ürünlere ve süreçlere geçiş başladı. Buna da bilimsel ve teknolojik tanımlarda ‘Yeşil Kimya’ adı veriliyor. Bizim yöntemimiz­in avantajı; maliyetini­n düşük olmasının yanında, yüksek verimliği ve yüksek yüzey alanını kolay bir üretim biçimiyle birleştirm­esi.”

Ekibin araştırmas­ının ön verileri 2015 senesinde Reactive and Functional Polymer dergisinde yayınlandı. Sonrasında yaptıkları geliştirme­ler ise 2018 yılında Water, Air, & Soil Pollution dergisinde yayınlandı.

Kaynaklar:

• G. Uyar, et al. (2016). Methylene blue removal by alginate–clay quasi-cryogel beads. Reactive and Functional Polymers, sf:1-7.

• G. Balkız, et al. (2019). Graphene Oxide/ Alginate Quasi-Cryogels for Removal of Methylene Blue. Water, Air, & Soil Pollution.

• ÇMB, Evrim Ağacı, “Deniz Temizliğin­de Önemli Atılım”, https://evrimagaci.org/kategori/cevreselki­mya-304

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye