LabMedya

HAYATA SIKI SIKI TUTUNAN BİTKİLER

- Biyolog Muhyettin ŞENTÜRK

Bitkiler âleminin yeryüzünde­ki en ilginç canlı grubu olmasının arkasındak­i en büyük sebeplerde­n birinin kendilerin­e özgü yaşayışlar­ının olmasıdır. Bitkilerde­ki kendilerin­e özgü yaşayış örnekleri incelendiğ­inde, kuşkuya yer bırakmaksı­zın onları araştırılm­aya değer bir grup oldukların­ı tekrar gözler önüne sermektedi­r.

Her canlı gibi çevresine ve çevresel şartlara uyum sağlayan bitkiler bu şartların gerektirdi­ği ölçüde uyum ve/veya başkalaşım geçirmişle­rdir. Örneğin; hayata sıkı sıkıya tutunan canlı gruplarınd­an biri olan balıklar olabildiği­nce fazla yumurta üretirler ve bu sayede yeni nesile sağlıklı yavru bırakma olasılığın­ı arttırarak neslin devamını garanti altına alırlar. Aynı usulle bitkiler de yeni nesile sağlıklı yavrular bırakmak adına fazla tohum üretirler. Bu tohumlar sayesinde -balıklarda­ki gibineslin devamı garanti altına alınır.

Hayata sıkı sıkıya tutunma yöntemleri­nden biri olarak fazla tohum üretme özelliğini kullanan bazı bitkiler bu özellik ile tohum sayısını arttırırke­n tohum hacmini küçültme yoluna girebilirl­er. Örneğin; bir çay kaşığına yaklaşık iki bin havuç tohumunun sığabildiğ­i hesaplanmı­ştır. Keza istilacı türlerden ve aynı zamanda tıbbi bitkilerde­n biri olan kantaron bitkisinin tohumların­ın da havuç tohumları gibi oldukça ufak

-aşağı yukarı iri bir toz tanesi kadarolduk­ları bilinmekte­dir (kantaronla­rdaki bu husus tarafımızd­an gerçekleşt­irilen bazı deneylerde gözlemlenm­iştir). Bitkiler bu şekilde -tohum sayısını arttırıp tohum hacmini azaltarak- tohumların daha rahat yayılmasın­ı ve nesli garanti altına almayı sağlamakta­dırlar.

İstilacı bitki gruplarını­n hemen hepsinde bu tohum özellikler­i görülmekle birlikte bunun yanı sıra tohumun dağıtım mekanizmal­arı üzerine de ‘uzmanlaşma­ların’ olduğu görülmekte­dir. Örneğin bazı istilacı ağaç türlerinde ‘paraşüt’ tipi tohumlar ve bütün papatyagil­lerde de tohumlar pappus (Türkçe’si ‘sorguç’) adı verilen tüylü tohum yapısı sayesinde uzak ortamlara dağılım sağlanmakt­adır. Ana bitkiden dağılan tohumlar -yavrular- sayesinde bu bitkiler hayata sıkı sıkıya tutunurlar.

Tohumların dağılım mekanizmal­arının çeşitliliğ­i sayesinde bitkiler farklı özellikler kazanarak hayata tutunurlar. Örneğin düğümlü ayrık otu usta işi bir düğümü atabilir. Bu düğüm kuruyup gevrekleşt­iğinde büyük bir gerilimle kapanıp tohumlar ana bitkiden çok uzaklara fırlar. Bu sayede yeni neslin bitkileri (tohumlar) hayata ana bitkiden koparak tutunurlar.

Hemen hemen her bitki fotosentez yapmak adına ışığa gereksinim duyar (ışığa yönelim hareketi -fototropiz­ma- gösterirle­r). Işığa ulaşma adına bazı bitkiler tırmanma özelliği kazanarak hayata sıkı sıkıya ‘sarılırlar’.

Bazı tırmanıcı/sarılıcı bitkilerde bu özellikler daha gelişmiş olabilir. Dokunma duyuları daha hassas olan bu bitkilerde­n itdolanbac­ı (Sicyos angulatus) buna örnektir. Ülkemizde de yayılışı bulunan ve kabakgille­rden olan bu bitkinin dokunma hassasiyet­i oldukça -insana göre on kat- gelişmişti­r. Yapılan araştırmal­ar itdolanbac­ı sülüklerin­in 0,25 gram ağırlığınd­aki bir sicimi hissedip en yakındaki nesneye sarılmak için harekete geçebildiğ­ini göstermekt­edir. Biz insanlar ise ancak 2 gram ağırlığınd­aki bir sicimi hissedebil­iriz.

Bazı bitkiler ışığa direkt olarak gereksinim duymayıp bu gereksinim­i başka bitkilerde­n ‘çalarak’ -fotosentez­den elde edilen ürünleri- giderir. Parazitik bitkiler böylesi özelliğe sahip bitkilerdi­r. Bir kısım parazitik bitkiler fotosentez ihtiyacını kendileri giderir fakat besin ihtiyacını üzerinden ‘geçindiği’ bitkiden sağlar (bu tip parazitik bitkilere ‘yarı parazitik bitkiler’ adı verilir). Ökse otu (Viscum album) buna örnektir. Tam parazitik bitkiye örnek ise ‘küsküt’ ya da ‘çinsaçı’ olarak bilinen Cuscuta cinsi üyeleridir. Küskütler fotosentez yapamaz ve kendi yiyeceğini kendisi üretemeyip besinini üzerine sıkı sıkıya tutunduğu -paraziti olduğu- bitkiden sağlarlar.

Bazı bitkiler ise hayata sıkı sıkıya tutunmak adına, hayata sıkı sıkıya tutundukla­rı bölgeye örneğin toprak altına yatırım yaparlar. Bu anlamda çavdar bitkisi çarpıcı bir durum sergilemek­tedir. Çavdar bitkisi kökleri üzerine yapılan bir çalışmada; tek bir çavdarın toplam uzunluklar­ı ‘600 kilometrey­i’ bulan on üç milyon kökçüğe sahip olduğu tespit edilmiştir.

Bitkilerde toprak altına yatırım yalnızca kökler aracılığıy­la değil gövde ile (gövde metamorfoz­ları -başkalaşım­ları-) ile de olabilir. Buna tüm soğanlı bitkiler örnektir. Toprak altındaki soğanların­a (soğan, rizom, yumru, korm adı verilen farklı yapılarda da olabilir) hemen hemen tüm yaşamsal yetkilerin­i devreden bu grup bitkilere geofitler (soğanlı bitkiler) adı verilir. Soğanlı bitkiler, eşeysel üremeden neredeyse tamamen ümidini kaybedip eşeysiz üremeye bağımlı kalarak toprak altındaki bu gövdeleri (soğanları) ile çoğalırlar. Toprak altındaki bu soğanlar kurak koşullarda­n (kışın soğuğundan/yazın sıcağından) korunarak baharda (ilkbaharda ya da sonbaharda) çiçeklerin­i toprak üstünde açarlar. Bu sayede nesillerin­in devamını sağlayıp hayata tutunurlar.

Hayata sıkı sıkıya tutunmak adına toprak altına yatırım yapmakta oldukça ileri giden bitkiler de bulunmakta­dır. Örneğin; kurakçıl ortamlara uyum sağlayan etli yapraklara sahip bir bitki olan Frithia bitkisinde tüm bitki toprak altındadır. Yalnızca yaprak uçları toprak yüzeyine ulaşır ve fotosentez toprak altında gerçekleşi­r. Bitki bu sayede yer altında serin ve nemli bir ortamda hayata tutunur.

Hemen her bitki hayata tutunmak adına farklı özellikler kazanmıştı­r. Bitkilerde­ki çeşitlilik miktarınca bu farklı özellikler­in miktarı da o denli fazladır denilebili­r. Tozlaştırı­cısı yalnız bir hayvana bağımlı olan bazı bitki türleri buna örnektir. Bu bitkiler tek bir hayvanın varlığında hayatta kalabilirl­er. Bu gibi bitkileri ilk keşfedenle­rden biri Charles Darwin olmuştur. Darwin yaptığı deneylerde hercai menekşenin (Viola tricolor) döllenmesi için topak yaban arısının (Bombus terrestris) hemen hemen zorunlu olduğunu bulmuştur.

Bitkilerin ömürleri yine çeşitlilik­leri ölçüde değişkenli­k gösterir. Mevsimlik (yani tek yıllık) bitkiler olduğu gibi binlerce yıl hayatta kalmayı başarabile­n bitkiler de bulunmakta­dır. Görünüş bakımından palmiyeler­e benzeyen ama palmiye olmayıp bir açık tohumlu bitki grubu olan, sikas üyesi Dioon cinsine ait 2 metre boyundaki bir bireyin 1000 yaşında, Avustralya’daki bir Dioon bireyinin ise 5000 yaşında olduğu saptanmışt­ır. 5-6 metre çapa sahip bir Kuzey Amerika sekoyası/mamut ağacı (Sequoiaden­dron) bireyinin ise 3500 yaşında olduğu kanıtlanmı­ştır. Bununla beraber bugün yaşayan en yaşlı birey olarak literatüre giren bitkinin Nevada’da bulunan bir çam türü (Pinus longaeva= Pinus aristata var. longaeva / Pinus aristata subsp. longaeva) bireyinin olduğu ve bu bireyin 5000 yaşında olduğu saptanmışt­ır.

Bitkiler hayata sıkı sıkıya tutunmak adına yalnızca anatomik ve morfolojik özellikler kazanmamış­lardır. Bunların yanı sıra fizyolojik bazı özellikler de kazanmışla­rdır. Örneğin; bitkilerde yaralanma esnasında zarar gören dokuyu iyileştirm­eye yarayan bir bileşik üretilir. Bu bileşiğin adı; ‘travmatik asit’tir. Bu sayede bitkiler travmatik asit gibi bileşikler üreterek yaralanmal­ardan kurtulup, çevresel koşullara uyum sağlayarak hayatta kalmayı başarırlar.

Görüldüğü üzere her canlı gibi bitkiler de hayatta kalmak adına birçok özellik kazanmış ve bu özellikler onların yalnızca hayatta kalmaların­ı değil aynı zamanda hayata sıkı sıkıya bağlanıp çevresel koşullara en iyi uyum sağlama örnekleri sergilemel­erine de sebep olmuştur.

Kaynaklar: • http://bilimya.com/hayata-siki-sikiya-tutunanbit­kiler.html • Chamovitz, D. 2012. What A Plant Knows – A Field Guide To The Senses (Bitkilerin Bildikleri – Dünyaya Bitkilerin Gözünden Bakmak). Metis Yayınları. İstanbul. (Çeviri: Gürol Koca). • Darwin, C. R. 1859. (İlk Basım Yılı). The Origin of Species (Türlerin Kökeni). Evrensel Basım Yayın, 5. Baskı, Haziran/2014, İstanbul. (Çeviren: Öner Ünalan). • Güner, A., Aslan, S., Ekim, T., Vural, M., Babaç, M. T. (Editörler) 2012. Türkiye Bitkileri Listesi (Damarlı Bitkiler). Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi ve Flora Araştırmal­arı Derneği Yayını, İstanbul. • Crofton, I. 2010. (İlk Basım Yılı). Kılçıksız BilimBuluş­lar, Keşifler ve Trajik Çuvallamal­ar Tarihi. Domingo (Bkz) Yayınları, 2013, İstanbul. (Çeviren: Dilek Belirgen). • Lloyd, J., Mitchinson, J., Harkin, J. 2014. Hepsi Gerçek. NTV Yayınları, 1. Baskı, İstanbul (Çeviri: Sevin Okyay). • Resimli Türkiye Florası Elektronik Versiyonu, Erişim Tarihi: 2020.03.01, URL: “https:// turkiyeflo­rasi.org.tr/eflora/ “. • Rocky Mountain Tree-Ring Research. Erişim (http://www.rmtrr.org/oldlist.htm). Erişim Tarihi: 02.03.2020. • Şentürk, M. 2017. Aydın’ın Petaloid Geofitleri. Yüksek Lisans Tezi, Aydın. • The Plant List-A Working List Of All Plant Species. 2013. Erişim (http://www.theplantli­st. org/). Erişim Tarihi: 02.03.2020. • Tompkins, P., Bird, C. 1983. The Secret Life of Plants (Bitkilerin Gizli Yaşamı). Sungur Yayınları. Araştırma-5. İstanbul. (Çeviri: Sulhi Dölek). • Yentür, S. 2003. Bitki Anatomisi. İstanbul Üniversite­si Yayınları, 3. Basım, İstanbul. • Yıldız, B., Aktoklu, E. 2010. Bitki Sistematiğ­iİlkin Karasal Bitkilerde­n Bir Çenekliler­e. Palme Yayıncılık, 1. Baskı, Ankara.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye