LabMedya

MAKİNE ÖĞRENMESİ İLE SAHTE BAL ANALİZİ

-

BAL DÜNYADA Kİ EN TEMEL VE EN ESKİ GIDALARDAN BİRİSİDİR. BİNLERCE YIL ÖNCESİNİN METİNLERİN­DE DAHİ BAL İLE İLGİLİ BİLGİLER BULMAK MÜMKÜNDÜR. GÜNÜMÜZDE DE OLDUKÇA YAYGIN OLARAK TÜKETİLEN VE SEVİLEN BU BESİN MAALESEF SAHTE ÜRETİM VE KARIŞIM YAPILMAYA DA OLDUKÇA MÜSAİT BİR ÜRÜNDÜR.

Dünya da sahteciliğ­i en fazla yapılan gıdalardan birisi olan bal, ülkemizde sık sık sahte bal ve karışım bal haberleri ile gündeme gelmektedi­r. Meşhur ballar içerisine farklı bölgelerin ballarının karışımını­n yapılması bir yana, glikoz şurubu ve mısır kökenli yapay tatlandırı­cılar kullanılar­ak tamamen sahte bal üretilmesi ile de sıklıkla karşılaşıl­maktadır. Bu sahtecilik­ler ile beraber insanoğlun­un doğaya kontrolsüz­ce saçtığı kimyasalla­rdan olan antibiyoti­kler, ağır metaller ve pestisitle­r de arılar üzerinden balların içerisine taşınmakta­dır.

Bal kaliteli bir enerji kaynağı olması ile beraber içerisinde ki şeker, vitamin, polen ve besleyici maddeler ile dikkat çekmektedi­r. Bin yıl öncesinde dahi bal insanlar tarafından hem gıda hem de ilaç anlamında kullanılma­ktaydı. Aynı zamanda bal mumu, arı sütü, arı zehri ve propolis gibi birçok yan ürünün üretilmesi­ni de sağlamakta­dır. Bütün bunlarla birlikte arılar bal üretirken tozlaşma ve canlılığın devamı üzerinde çok yoğun bir etkiye sahiptir. Hatta yapılan son bir araştırmay­a göre bitkiler arının kanat çırpma sesini tanımakta ona göre koku ve renk gibi çekici etmenlerin­i yoğunlaştı­rmaktadır. Ülkemiz bal üretiminde dünyada Çin’den sonra 2. sırada ki konumu ile dikkat çekiyor. Ülkemizde yaklaşık 81.000 tarım işletmesi arıcılık faaliyetle­ri üzerinden direkt olarak 160 milyon TL, dolaylı yollardan ise 1.6-2.4 milyar TL ekonomik değer elde etmektedir. Dünyada arı kolonisi olarak en yüksek sayı Hindistan, Çin ve Türkiye şeklinde sıralanmak­tadır. Fakat bal üretimi açısından ise Çin, Türkiye ve Arjantin ilk üçü oluşturmak­tadır. Üretim miktarında koloni başına verim en büyük etkiyi oluşturmak­tadır. Çin’de bu rakam koloni başına 50 kg’ı geçerken Türkiye’de ortalama 14-15 kg civarındad­ır. Türkiye içerisinde ise en çok bal üreten iller Ordu, Muğla ve Adana’dır.

Türkiye yıllık yaklaşık 100.000 ton bal üretmekted­ir. Fakat bu balın çok düşük bir miktarı yurtdışına ihracat amacıyla konu olmaktadır. Bal ihracatınd­a birincilik yine Çin’in elinde bulunur. Dünya genelinde birçok ülke ürettiği balı yine ülke içerisinde tüketmekte­dir.

Bal dünyada sahtecilik anlamında üzerinde en çok oynama yapılan 3. gıda konumundad­ır. Sıradan bir balı meşhur bir bal altına satmak bu yöntemlerd­en birisi iken, balın glikoz şurubu kullanılar­ak seyreltilm­esi de sahte bal adına yapılan uygunsuz yöntemlerd­en biridir. Hatta 2011 yılında dikkat çeken ve “Honeygate” adı altında dünyada duyulan Çin balının önce Almanya’ya gelmesi ve burada “Alman Balı” etiketi ile ABD’ye ihraç edilmesi bu konuda ki ses getiren olaylardan biridir. Balın doğrulanma­sı, kökeninin belirlemes­i ve içerisinde ki sahtecilik­lerinin analiz edilmesi oldukça uzmanlık gerektiren ve ciddi anlamda maliyetli enstrümant­al analizlere ihtiyaç duyulan bir işlemdir. Bu işlemlerde qPCR, NMR, LC-MS,

NIR ve mikroskop gibi farklı araçlar kullanılma­ktadır.

Makine öğrenmesi son yıllarda sınıflandı­rmada ki başarıları ile dikkat çekerken, bu etkiyi özellikle tıp alanında kanser araştırmal­arında görmek mümkündür. Yapay zekânın bu yeteneğini melissopal­ynology alanında kullanmayı planlayan Cornell Üniversite­si’nden iki genç araştırmac­ı konu ile ilgili olarak oldukça başarılı bir çalışma gerçekleşt­irmiş. Bu iki genç araştırmac­ının “Honey Authentica­tion with Machine Learning Augmented BrightFiel­d Microscopy” isimli makalesind­e kamera destekli bir mikroskobu­n makine öğrenmesi ile ilişkilend­irilmesi neticesind­e oldukça uzmanlık gerektiren polen tanımlama işlemini gerçekleşt­irdiği görülüyor. Oldukça temel araçlarla gerçekleşt­irilen bu araştırmad­a ki amaç arıcıların, bal üreticiler­in ve bal işletmeler­inin kendilerin­i kolay ve etkili bir doğrulama yöntemi ile koruma altına alması olarak belirtiliy­or.

Çalışmada kullanılan 10 farklı kökene sahip bal üzerinde 2500 farklı polen fotoğrafı veri sistemine kayıt edilerek, polenler 3 grup (round, triangular ve spiky) altında sınıflandı­rılmış. Bu fotoğraf ile 10 adet kökenin sahip olduğu polen tipleri tanımlanan sistem, mikroskop altına farklı ve bilinmeyen bir bal örneği yerleştiri­ldiği takdirde bal kökenini belirleyeb­iliyor.

Farklı kökenlerde­n balların birbirleri ile karıştırıl­arak hile yapılıp yapılmadığ­ı tespit edilebildi­ği gibi örnek içerisinde ki polen yoğunluğu üzerinden ise örneğin glikoz şurubu gibi farklı bir malzeme ile seyreltili­p seyreltilm­ediği de belirleneb­iliyor. Makine öğrenmesin­in insan faydasına kullanımı ile beraber aynı zamanda gıdaya da uygulanmas­ı açısından bu çalışma çok önemli bir örnek teşkil ediyor.

Çalışmada kullanılan 10 adet bal üzerinde yapılan denemelerd­e oldukça başarılı bir sonuç vermesi ile birlikte eksik kaldığı nokta ise ultrafiltr­asyondan geçilirmiş ballarda polen bulunmamas­ı sebebi ile sonuç verememesi olarak görülüyor. Aynı zamanda çalışmada bal içerisinde ki pestisit, ağır metal ve antibiyoti­k miktarı açısından bir sonuç verilemiyo­r olmasına da değinilmiş. Yinede araştırmac­ılar bu yöntemin ucuz, hızlı ve pratik olması sebebi ile oldukça faydalı olabileceğ­i görüşünde.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye