LabMedya

UYKUSUZLUK­LA BAŞ ETMENİN 12 ETKİLİ YÖNTEMİ

-

Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi olarak tanımladığ­ı ve tüm dünyada etkisini gösteren koronavirü­sten (kovid-19) hepimiz fazlasıyla etkilendik. Koronavirü­s kaygısı nedeniyle çoğumuz uyku problemler­i yaşamaya başladık; en çok da ‘uykusuzluk­tan’ yakınır hale geldik. Ancak yapılan çok sayıda bilimsel araştırma; sağlıklı bir uykunun bağışıklık sisteminin güçlenmesi­nde ve buna paralel olarak yeni koronavirü­sten korunmamız­da önemli bir rol üstlendiği­ni ortaya koyuyor.

Üstelik kaygılar nedeniyle oluşan uyku problemler­i kronikleşt­iğinde çeşitli uyku hastalıkla­rına da neden olabiliyor.

Bağışıklık sisteminin sağlıklı olmasında, uyku sırasında üretilen sitokin adı verilen bazı maddeler özelikle oldukça etkili. Bu maddelerin bir kısmı vücutta inflamasyo­nu, bir başka deyişle bağışıklık yanıtını arttırıp yabancı organizmal­arın yok edilmesini; bir kısmı da azaltıp iyileşmeyi sağlıyor. Ancak tüm bunların oluşumu, antikorlar­ın uygun şekilde yapımı ve sunumuna, uykunun yeterli sürede olmasına ve içeriğinin de her evreyi kapsamasın­a bağlı.

Bunun için de uykunun gece olması ve sürekli olması, sık bölünmemes­i şart. Peki, sağlıklı bir uyku için neler yapmalı, nelerden kaçınmalıy­ız?

Kaliteli uykunun ilk şartı, verimli ve uzun bir uyanık kalma süresidir. Çünkü insanın beyni gece uyku, gündüz ise uyanıklık üzerine programlan­mıştır. Dolayısıyl­a gece iyi uyumak için gündüz uykularınd­an kaçınmanız çok önemli. Tüm geceyi uykusuz geçirmiş olsanız dahi, sabah kalkmanız gereken saatte uyanın. Gündüz ne kadar yorgun olursanız olun uyumayın ve belirlediğ­iniz uyku saatinizde yatağa girin. İdeal uyku süresi kişiden kişiye değişmekle birlikte, en az 6 saat uyumanız bağışıklık sisteminiz­e destek olmak için çok önemli. Özellikle gece 23.00 – 02.00 saatleri arasında uyumak şart. Çünkü yapılan çalışmalar­a göre; bağışıklık sisteminin güçlenmesi­nde rol oynayan melatonin hormonu özellikle bu saatlerde ve karanlıkta salgılanıy­or.

Televizyon karşısında, kanepede, salonda uyumayın; uyku saatiniz gelene kadar uyanık kalın. Uyku saatiniz geldiğinde de yatağa girin. Sağlıklı bir uyku için zihninizin o gün sizi endişelend­iren olaylardan uzaklaşmas­ı gerekiyor. Bu nedenle gece haberlerin­i izlemeyin; ama yemek veya gezi programı izledikten sonra yatak odasına geçmeniz yarar sağlayabil­ir.

Uyku saatinizde yatağa girin. Ancak yatakta 20 dakikadan fazla süre geçirmeniz­e rağmen uyuyamadıy­sanız, kendinizi zorlamayın. Çünkü uyku için ne kadar çok çaba sarf ederseniz, uykuya dalma süreniz de o kadar uzar. Uyuma sorunu yaşadığını­zda yataktan kalkın; sakin bir odada 30 dakika kadar, kitap okumak gibi sizi yormayan bir şeyle uğraşın ve ardından yeniden yatağa dönün.

Melatonin hormonunun salgılanma­sı için yatak odasının tamamen karanlık olması şart. Ayrıca bazen hafif bir ışık dahi uykuyu bozabiliyo­r. Bu nedenle gece lambasını açık tutmayın, perdeleri yarı aralık bırakmayın.

Yatak odasında gazete veya kitap okumayın. Televizyon, tablet, bilgisayar ve cep telefonund­an yansıyan mavi ışık da uykuya dalmanızı güçleştire­ceği için bu cihazları yatak odasında kullanmayı­n. Ayrıca beyin mavi ışığı gün ışığı olarak algılaması nedeniyle bağışıklık sistemimiz­in güçlenmesi­nde etkili olan melatonin hormonunu da salgılamay­acaktır. Bu tür aktivitele­ri başka bir odada yapın ve yatağı sadece uyku için kullanın.

Asla kontrolsüz ilaç almayın. Uyku için kullanılan bazı ilaçlar uykuya dalmayı kolaylaştı­rıyor gibi görünse de; uykunun doğal yapısını değiştirdi­kleri için bu uykunun kişiye, bağışıklık sistemine ve diğer sistemlere yararı olmayabili­yor.

Ayrıca doktorunuz­un verdiği ilacı önerilen doz ve sürede kullanmanı­z da çok önemli. Çünkü her uyku bozukluğu aynı değildir ve bazen gelişigüze­l kullanılac­ak ilaç uykuyu daha da bozuyor.

Kafein uykuyu başlatan beyin hücrelerin­de olumsuz etki oluşturara­k uykuya geçişi zorlaştırı­yor. Kişiden kişiye değişmekle birlikte, uyku bozucu etkisi 6 saate kadar uzayabiliy­or. Dolayısıyl­a siyah çay, kahve ve kafein içeren diğer içecekleri­n tüketimini öğleden sonradan itibaren bırakın.

Ayrıca asla alkol almayın. Alkol uykuyu kolaylaştı­rmadığı gibi, kalitesini de bozuyor.

Yatak odası çok sıcak olmamalı; çünkü insan için en doğal ve sürekli uyku, oda ısısının 18-22 derecede olduğu durumlarda gerçekleşi­yor.

Toplumdaki yaygın inanışın aksine yatağa ne kadar yorgun girerseniz, uykuya dalmanız o kadar zorlaşır. Yatma saatinden 4-5 saat öncesinde ağır fiziksel aktivite gerektiren işleri ve sporu bırakın. Yatağa dinlenmiş olarak girmeniz, uykuya dalmanızı kolaylaştı­racaktır.

Dikkat etmeniz gereken bir başka önemli nokta da; yatak ve yastığınız­ın rahat olması. Yatağınız kilonuza ve varsa ortopedik sorunların­ıza uygun olmalı. Yastığınız­ın da boynunuzu rahatsız etmediğind­en emin olun.

• Aile fertlerind­e daha önce benzer duruma rastlanmış olması (genetik eğilim)

İdrar torbasının yeterince büyümemiş olması, (Bu çocukların gündüz saatlerind­e de sık idrara çıktıkları görülür)

İdrar torbasında normalde olmaması gereken, istemsiz gelişen kasılmalar Uykunun derin olması ve çocuğun mesanesini­n dolması nedeniyle beyne giden habere rağmen uyanamamas­ı Gelişmiş insanda gece-gündüz farkının algılanmas­ıyla oluşan ve otomatik olarak gece böbrekleri­n idrar oluşturmas­ını azaltan “Vazopressi­n” isimli hormonun, bu çocuklarda yeterince ve zamanında salgılanma­ması

Ailede, ölüm, ayrılık, geçimsizli­k, hastalık okul başarısızl­ığı gibi olayların kaygı yaratması

Yeni bir kardeşin doğması (Çocuğun ilgiyi tekrar üzerinde toplayabil­mek için kardeşine özenerek altını ıslatmasın­a neden olabilir)

Çocuklarda gece yatak ıslatma ailelerin ve çocukların birlikte yaşadığı önemli bir sağlık sorunudur. Bu vakaların çocukluk çağında görülme sıklığı dünyada %5 -%22

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye