PARKİNSON
“BİR ANDA EL YAZINIZ DEĞİŞİYORSA SEBEBİ PARKİNSON OLABİLİR”
Parkinson hastalığı kademeli olarak ilerleyen (progresif) bir hastalık türü olup ve yol açtığı el, kol, bacak, çene ve yüzün titremesi gibi belirtiler zaman geçtikçe kötüleşir. Hastalık ilerledikçe kişi yürüme, konuşma zorluğu yaşayabilir ve günlük basit ihtiyaçlarını tek başına karşılayamayacak duruma gelebilir. ‘Bitsin artık, yeter’ dedirtir. Yürümek, merdiven çıkmak bazen su içeceğiniz bardağa uzanmak bile bir işkenceye dönüşür. Konuşmanız ve hatta el yazınız değişir. Tüm bunların sebebi sinsi bir hastalık olan Parkinson hastalığıdır. Bu hastalık ile ilgili tüm ayrıntıları uzmanımıza sorduk.
Parkinson nedir?
Beyinde bulunan dopamin adı verilen maddenin eksikliği sonucu ortaya çıkan, ellerde titreme, dengede bozukluk ve yavaş hareket etmeyle kendini gösteren bir hastalıktır. Beyinde dopamini üreten hücreler hareketlerin kontrolünden, uyumundan ve akıcılığından sorumludur. Daha çok yaşlılık döneminde rastlanan Parkinson; yaşın ilerlemesiyle beynin dopamin salgılayan hücrelerin azalması ve hasara uğramasıyla karakterize olur. Hareketlerde yavaşlık, dinlenme halindeyken titreme, psikiyatrik rahatsızlıklarla kendini belli eder.
Bu hastalığın belirtileri nelerdir?
Yaş aldıkça hastalığın kendini gösterme hızı da aynı oranda artıyor. Sinsi bir hastalık olsa da Parkinson, 4 temel belirtiyle geldiğini kanıtlıyor. Bunlar;
• El, kol, bacak ve çenede titreme,
• Hareketlerde yavaşlama,
• Gövde, kol ve bacaklarda sertlik,
• Dengeyi sağlamada zorlanma.
Tüm bunların yanı sıra hastalar; istemsizce hareketlerde bulunabilir, yürümede ve konuşmakta zorluk çekebilir veya günlük işlerini yapmakta zorlanabilir. Bu belirtiler önceleri az hissedilse de zamanla şiddetini arttırır. Hastalık ilerledikçe yaşam kalitesi de düşmeye başlar. Hastalarda; depresyon, yutma-çiğneme zorlukları, kısık sesle konuşma, kabızlık, idrar problemleri, ciltte aşırı yağlanma ve uyku bozuklukları görülür.
Parkinson hastalığının günlük hayata etkileri nelerdir?
Parkinson hastalığı el ve ayaklardaki hareket kabiliyetini kısıtladığında her zaman yapılan işlerde zorlanma ve değişim görülebilir. Tıpkı el yazısında olduğu gibi. Eğer hastalar el yazılarında ani bir değişim hisseder ve el yazılarının küçüldüğünü görürse doktora başvurmakta fayda vardır.
Her ne kadar birçok kişi bu durumun yaşa bağlı görme kaybı ve eklem ağrılarından dolayı olduğunu düşünse de arada önemli bir fark vardır. Yaşlılık sonucu oluşan el yazısındaki değişimler hiçbir zaman bir anda olmaz, zamanla gelişir. Parkinson hastalarında ise bu değişim bir anda olur.
Her el titremesi Parkinson mudur?
Parkinson denilince ilk akla gelen karakteristik özellik, el titremesi olsa da her titremeyi Parkinson olarak yorumlamak doğru bir yaklaşım değildir. Birçok kişide genetik veya strese bağlı olarak ortaya çıkan el titremeleri görülebilir. Bu titremeler her iki elde gerçekleşir ve genellikle bir hareket sırasında kendini gösterir.
Parkinson hastalığında ise titreme hastalar dinlenme halindeyken ortaya çıkar. Hareket halindeyken örneğin yemek yerken tireme durabilir.
Bu hastalığın tedavisi mümkün mü?
Parkinson tedavisini ilaç tedavileri,
TMS uygulamaları, cerrahi tedavi ve rehabilitasyon olarak dört ana başlıkta toplanabilir. İlaç tedavisini temelini, azalan dopaminin yerine konması oluşturur. Ne yazık ki kullanılan ilaçlar hastalığın seyrini değiştirmez, sadece belirtilerin giderilmesine yönelik rol oynar.
Cerrahi tedavi 70 yaşından genç, sınırlı sayıda kişide uygulanır. Cerrahi müdahale genellikle titremeyi engellemekte faydalı olsa da diğer belirtilere etkisi zayıftır.
Parkinson’da TMS uygulamasının sadece titreme üzerinde değil Parkinson’un tüm belirtilerini azaltıcı etkisi vardır. TMS tedavisi ilaçlara rağmen yürümede ve konuşmada güçlük çeken, titremeler nedeniyle günlük aktivitelerini yapamayan hastalar üzerinde olumlu düzelmeler oluşturmaktadır. Üstelik arka planda eğer bir depresyon durumu varsa bu durum da düzelebilmektedir.
TMS tedavisi uygulanan Parkinson hastalarında ilaçlar kesilmemelidir. Tedavinin ilaçlarla olumsuz etkileşimi söz konusu değildir. Çoğunlukla ilaçlara duyulan ihtiyaç da azalabilmektedir. Bu nedenle ya kullanılan ilaçların dozu azaltılmakta ya da sayısı eksiltilmektedir.