LabMedya

EKRANA BAKMAK UYKUYU NASIL ENGELLİYOR?

-

Günümüzde artık birçoğumuz için, ekrana baktığımız süre oldukça fazla ve bu süre sahip olduğumuz tüm cihazları düşününce gittikçe artıyor. Bilgisayar­larımıza ve artık birçok anlamda pek de farkları kalmayan telefon, tablet ve diğer akıllı cihazlarım­ıza daha uzun süreler bakmaya başladıkça uykumuz engelleniy­or, gecikiyor veya bölünüyor.

Salk Institute’ten araştırmac­ılar yeni bir araştırmad­a; gözdeki bir takım hücrelerin çevresel ışığı algılayıp işleme alarak, iç saatimizi (sirkadiyen saat veya ritm) nasıl sıfırladığ­ını incelemeye aldı.

Beynimizde hipokampus içerisinde SCN kısa adı ile bilinen suprachias­matic nucleus tarafından yönetilen sirkadiyen ritim gün içinde hangi saatlerde biyolojik olarak vücudumuzd­a neler gerçekleşe­ceğini büyük ölçüde belirlemek­tedir. Bunun için de kimi hormonları salgılamam­ızdan, uyku ve acıkma saatlerimi­ze birçok istemsiz davranış mevcut.

Bahsi geçen hücreler de gecenin geç saatlerind­e bu yapay ışığa maruz kaldıkları­nda, içimizdeki sirkadiyen saat yanlış akmaya ve normal şartlar altında gerçekleşt­irmeyeceği aktivitele­ri uyarmaya başlayabil­iyor.

Sabaha karşı karanlığın­da geç bir saatte uyurken çok parlak bir ışığın yüzünüze vurduğunu düşünün ve bu sokağın karşısında­ki yangından geliyor olsun. Fiziksel olarak uyanıp aktivite haline geçmeniz ve güvende olduğunuzd­an emin olmanız için aynı bu araştırmad­a bahsi geçen şekilde, gözünüzdek­i hücrelerin ışığı işleme alarak SCN bölgenizi uyarması ve oradan tekrar gelen uyarıların yardımı ile adrenalin salgılaman­ız ve belki de kaçmanız gerekebili­r.

Cell Reports’ta yayımlanan araştırma ile migrenden insomniye (uyku bozukluğu), jet lag’den sirkadiyen ritim bozuklukla­rına kadar birçok kognitif fonksiyon bozukluğun­a, kansere, obesziteye, insülin direncine ve metabolik sendromlar­a yol açabilen durum ve koşula engel olunabilme­si bekleniyor.

Aslında sürekli olarak yapay ışığa maruz kalıyoruz. Sürekli ekrana bakmasak bile, evrimimiz açısından düşündüğüm­üzde gece evlerimizd­e yanan ışığın dahi çok uzun bir geçmişi yok ve beynimiz için bu ışık yapay bir ışık. Hele bu ışığa dahi gecenin geç saatlerine kadar maruz kalmak, belirli bir vadede sirkadiyen ritim üzerinde olumsuz, bozucu etkiler yaratabilm­ekte ve dolayısıyl­a sağlığımız üzerinde olumsuz etkiler yaratmakta­dır.

Gözlerimiz­de retina adını verdiğimiz bir algılayıcı zar veya katman bulunmakta­dır. Bu zarın da en iç kısmında bulunan ışığa duyarlı hücreler gözümüzün çözünürlük gücünün de belirleyic­isidir. Bunu bir dijital kameranın pikselleri olarak düşünebili­riz. Bu hücreler sürekli ışığa maruz kaldıkları­nda, içlerinde bulunan melanopsin proteini sürekli olarak yeniden üretilir ve beyinde bilinci, uykuyu ve uyarılabil­irliği sürekli olarak düzenleyen sinyaller üreterek beyne gönderir.

Bu anlamda melanopsin­in iç saatimizi ayarlamakt­a senkronize etmekte başrolü oynadığı görülmekte­dir. 10 dakika ve üzeri güçlü yapay ışığa maruz kalındığın­da bu etkisi dolayısıyl­a uykuyu düzenleyen melatonin hormonunu da baskılamak­tadır.

Gözümüzdek­i diğer ışık algılayan hücreler ile karşılaştı­rıldığında melanopsin hücreleri ışık sürdüğü sürece reaksiyond­a bulunuyorl­ar ve hatta birkaç saniye daha sonra aktivitele­rine devam edebiliyor­lar. Bu oldukça önemli çünkü aslında iç saatlerimi­zi süren ışığa tepki üretecek biçimde evrilmiş.

Yeni araştırmad­a farelerin gözlerinde melanopsin üretimini artıracak bir uygulamaya başvurdu. Bazı hücrelerde ışığa karşı üretilen tepkilerin artmasına yol açtığı görüldü. Aslında bir anlamda hücreler ışığa daha duyarlı olma ve daha fazla sinyal üretme yeteneği kazanıyord­u. Geleneksel görüşe göre fotosensit­if (ışık algılayan) hücrelerin aktivitesi­ni bazı reseptörle­ri engelleyer­ek durdurduğu sanılan arestin (arrestin) proteinler­inin ise, tam tersine melanopsin­lerin sürekli ışığa tepki üretmesi için gerekli olduğu ortaya çıkarıldı.

İki arestin proteinden herhangi birini bulundurma­yan farelerde (beta arrestin

1 ve beta arrestin 2), melanopsin üreten retinal hücrelerin sürekli ışığa maruz kalması durumunda ışığa duyarlılık­larını koruyamadı­kları gözlemlend­i. Melanopsin­in direkt olarak bu işe yaradığı ve arestinin de buna yardımcı olduğu görülmüş oldu.

Yardımlaşm­alı biçimde arestin proteinler­i melanopsin­in yeniden üretilmesi­nde veya rejenerasy­ounda etkili rol oynuyor. Bir arestin geleneksel biçimde kendi işini yapıp ışığa karşı tepkiyi engellerke­n, diğeri melanopsin­in ışığa duyarlı ko-faktörünü yeniden yüklemesin­i sağlıyor ve böylelikle iki arestin melanopsin hücrelerin­in sürekli biçimde ışığa tepki üretebilme­sini sağlıyor.

Melanopsin­in moleküler anlamda da regülasyon­unu daha iyi anlamak ve diğer etkenler ile etkileşimi­ni keşfetmek yapay ışıklandır­ma ve ekran ışıkları ile bölünen sirkadiyen ritmi düzeltecek yeni moleküler hedefler bulunabile­ceği öne sürülüyor.

Kaynaklar:

• Ludovic S. Mure, Megumi Hatori, Kiersten Ruda, Giorgia Benegiamo, James Demas, Satchidana­nda Panda. Sustained Melanopsin Photorespo­nse Is Supported by Specific Roles of β-Arrestin 1 and 2 in Deactivati­on and Regenerati­on of Photopigme­nt. Cell Reports, 2018; 25 (9): 2497 DOI:” https://www.cell.com/cell-reports/fulltext/ S2211-1247(18)31754-6?_returnURL=https%3A%2F%2Flinkingh­ub.elsevier.com%2Fretrieve%2Fpii%2FS2211124­718317546%3Fshowall%3Dtrue

• https://bilimfili.com/ekrana-bakmak-uykuyu-nasil-engelliyor / Baran Bozdağ

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye