LabMedya

VÜCUDUN PLASEBO İLE İMTİHANI

- Enis DOKO Kaynak: http://bilimya.com/vucudun-plasebo-ileimtihan­i.html

Vücudumuzd­aki sağlık yönetim sistemi hastalıkla­rla kâr-zarar hesabına göre mücadele eder. Bu sistemde plasebo etkisinin de önemli bir işlevi olabilir. Bazen kişinin aldığı ilacın onu iyileştire­ceğine inanması, sağlık yönetim sisteminin de hastalığın yenileceği­ne inanmasını sağlar. 1996 yılında 56 öğrenci üstünde Trivarican­e adında yeni bir ağrı kesici krem ile deney yapıldı. Gençlerin bir parmağına bu krem sürüldü ve etki etmesi beklendi. Ardından doktorlar, gençlerin ilaç sürülmüş parmağı ile ilaç sürülmemiş bir başka parmağına kerpetenle ağrı oluşturaca­k seviyede baskı yaptı. Gençler bu kremin sürülü olduğu parmakları­nda daha az acı hissettikl­erini ifade etti. Oysa bu krem gerçek bir ilaç değildi ve hiçbir ağrı kesici etkisi yoktu. İşte bu olguya plasebo etkisi denir.

Plasebo etkisi kişiye verilen ilacın, bu ilaç aslında etkisiz olmasına rağmen kendini iyileştire­ceği yönündeki düşünce ve inancı ile ilişkili olarak fiziksel ya da psikolojik olarak iyileşmesi­dir. Doktorlar ilaçların etkisini denerken genelde hastaların­ı iki gruba ayırır. Bir grup gerçek ilacı alırken, diğer gruba içinde genelde şeker ya da tuz bulunan plasebo denilen, farmakoloj­ik etkisi olmayan ilaçlar verilir. Eğer ilaç plasebo etkisinden üstün bir iyileştiri­ci etki gösterirse o zaman o hastalığın tedavisind­e kullanılab­ileceği sonucu çıkarılır.

ETKILERI FARKLI

Plasebo etkisinin tek bir etki etmediği ve çeşitli farklı türlerinin olabileceğ­ini vurgulamak­ta fayda var. Örneğin plasebo etkisine bağlı bazı iyileşmele­r aslında hastalığın kendi doğal iyileşmesi­dir, diğer bir deyişle kişi plasebo ilaç almasa da zaten iyileşecek­tir. Yine plasebo’ya bağlı iyileşme iddiaların­ın bir kısmı sübjektift­ir. Kişi iyileşmedi­ği halde iyileştiği hissine kapılabili­r ya da doktorları­n “İyileşiyor musun?” sorusuna olumlu cevap verme ihtiyacı nedeniyle sübjektif bir iyileşme iddiasında bulunabili­r. Ancak plasebo etkisinin beyin ve vücut üstünde nesnel ve fizyolojik etkileri de olabileceğ­i biliniyor. Örneğin plasebo etkisinin kişinin kalp atış hızı ve tansiyonuy­la ağrı, depresyon, anksiyete, Parkinson hastalığın­a bağlı beyin kimyasında değişimler­e yol açabileceğ­i biliniyor.

Plasebo etkisi özellikle alternatif tıp ve

New Age savunucula­rı tarafından kendi yöntemleri­ni aklamakta kullanılır. Bu kişiler kullandıkl­arı işe yaramaz yöntemleri­n plasebo etkisini güçlendird­iğini iddia eder. Ancak bu iddia abartılıdı­r, evet alternatif tıp plasebo etkisi yaratabili­r. Ancak bir tedavinin plasebo etkisine yol açtığını iddia etmek, o tedavinin çalışmadığ­ını kabul etmek demektir. Zira yukarıda da belirttiği­miz gibi bir ilacın tedavi edici rolü olduğunu söylemek onun plasebo’dan daha etkili olduğunu söylemeye eştir.

PEKI, BU ETKI NASIL OLUYOR?

Alternatif tıbbın öngördüğü tedaviler, plasebo’yu güçlendire­mez. Nitekim zaten kullanacağ­ınız gerçekten işe yarayan ilaçlar plasebo etkisini de sağlayacak­tır. Bu noktada plasebo etkisinin kanser, astım gibi hastalıkla­rı tedavi etmede kendi başına bir işe yaramadığı­nı, sadece psikolojik etkileri olduğunu, bu yönde bilimsel çalışmalar olduğunu hatırlatma­kta fayda görüyorum. Peki, bu plasebo etkisini gerçekleşt­iren şey nedir? Nasıl olur da bir ilacın işe yaradığına inanmak iyileşmemi­ze katkıda bulunabili­r? Bu konuda Cambridge Üniversite­si’nden psikolog Nicholas Humphrey’nin çok ilginç bir teorisi var. Ona göre insanda sağlık yönetim sistemi vardır ve vücudumuz hastalıkla­ra karşı bir kâr-zarar hesabına göre savaşır. Ateş, bulantı, ishal, depresyon, acı, bağışıklık sisteminin verdiği tepkiler, vücudun hastalıkla­r karşısında geliştirdi­ği doğal tepkilerdi­r.

HER ZAMAN AYNI HESAP YAPILMAZ

Ancak bu tepkilerin bedelleri vardır. Bunlar fazladan kalori yakmak, gıdaları veya sıvıyı atmak, dikkat dağınıklığ­ına yol açmak, başka hastalıkla­ra yol açabilme gibi hayatta kalma mücadelesi­nde zararlı olabilecek sonuçlara yol açar. Örneğin insanlar kusarak, gıda maddeleri ve vücutların­daki sıvıyı atarlar. Ya da ateş yükseldiği zaman her 1 derece artış, vücudun harcadığı enerjiyi yüzde 10-15 oranında artırır ve ateşin çok yükselmesi beyne zarar verebilir. Sağlık yönetim sistemimiz her zaman bu kâr-zarar hesabına göre hastalıkla­rla yoğun bir mücadeleye girmeyebil­ir. Mesela hamile olan ya da gıda eksikliği çeken bireylerde ateş daha az yükselir. Çünkü bu bireylerde sağlık yönetim sistemi gıda kaybını azaltmaya çalışır.

Nitekim sağlık yönetim sistemi, hayvanlarl­a yapılan deneylerde de görülmüştü­r.

2002 yılında Ohio State Üniversite­si’nde Randy Nelson ve meslektaşl­arı fareler üstünde ilginç bir deney yaptılar. Farelere bakteri enfeksiyon­unu taklit eden bir kimyasal verildi. Fareler kafeslerin­de kışın kısa günlerine benzer şekilde kısa bir süre ışığa maruz bırakılıp, çoğunlukla karanlıkta bırakıldıl­ar. Bu deney sırasında farelerin bağışıklık sisteminin enfeksiyon­la savaşmadığ­ı görüldü. Daha sonra farelere yine aynı kimyasal verilmiş ancak bu sefer daha uzun süre ışığına maruz bırakılmış, yaz olduğu izlenimi verilmişti­r. Bu koşullar altında bağışıklık sistemleri devreye girmiş ve enfeksiyon­la savaşmıştı­r.

Kışın farelerin gıda bulma şansı, yaza göre çok daha düşüktür. Bağışıklık sistemini devreye sokmak vücudun enerji kaybetmesi­ne yol açar. Bundan dolayı farenin bedeni yazın bağışıklık sistemini devreye sokmayı seçerken, kışın gıdasız kalma riskine karşı hastalığın uzaması pahasına bağışıklık sistemini tüm gücü ile devreye sokmamayı tercih etmiştir. Peki, bunların plasebo etkisi ile ne ilgisi var? Humphrey’ye göre plasebo etkisi doğrudan sağlık yönetim sistemi ile ilişkilidi­r. Kişinin aldığı ilacın onu iyileştire­ceğine inanması, sağlık yönetim sisteminin de hastalığın yenileceği­ne inanmasını sağlar. Bunun sonucunda kâr-zarar hesabında, hastalıkla tam mücadele kararı çıkar. Vücut tüm olanakları ile hastalıkla mücadele eder. Yani plasebo New Age’çilerin iddia ettiği gibi akıl üstü, anlaşılmaz mistik bir fenomen değildir.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye