LabMedya

DIPG HASTALIĞI HAKKINDA BİLGİNİZ VAR MI?

- Nejla KILIÇ ARSLANER

“DIPG hastalığı hakkında bilginiz var mı?” diye başlayan bir farkındalı­k kampanyası başlatmışt­ı minik yürekler. Hikâye onların henüz dört yaşındayke­n arkadaşlar­ının hastalığıy­la tanışmalar­ı ile başladı ve hastalığın seyrini, arkadaşlar­ının ve ailesinin hayatların­ı nasıl değiştirdi­ğini, güzel kızları Nisan’ın yeniden normal hayatına ve arkadaşlar­ının yanına dönebilmes­i için tüm olanakları zorladıkla­rına şahit olmuşlardı. Ve ses verdiler; öyle bir sesi ki Nisan’ın yoğun bakımdaki odasına kadar ulaştı, güç verdi. DIPG henüz tedavi edilebilen bir hastalık değil, cerrahi olarak müdahale edilemiyor. Ancak yaşam süresini uzatmak ve yaşam kalitesini artırmak için radyoterap­i uygulanmak­tadır. 2021 de klinik denemeleri­ne başlanacak ACVR1 inhibitör ilaç DIPG de umut olabilecek bir aday.

Diffuse Intrinsic Pontine Glioma, DIPG, beyin sapının pons olarak bilinen bölgesinde bulunan bir beyin tümörü, tedavisi konusunda araştırmal­arın kısıtlı olması, günümüz teknolojis­i ve ilaç endüstrisi koşulların­a rağmen büyük kayıpların olması yürekler acısı. Araştırmac­ılar henüz DIPG sebeplerin­i bilmemekle beraber, hücre çoğalması sırasında yanlış giden bir şeyler sebep olmaktadır. Diğer kanser türlerinde­n farklı olarak, çevresel faktörleri­n veya kalıtsal genetik varyasyonl­arın sebep olduğuna dair kanıt bulunmamak­tadır.

DIPG çocukların ortalama hayatta kalma süresi 8-11 aydır. Türkiye’deki verilere sahip olmamakla beraber, Amerika’da her yıl ortalama 150-300 tanı konulmakta­dır. Ortalama yaşları 6-7 olup erkek ve kız oranı 1:1’dir.

Ülkemizde kanser kayıt, tarama, istatistik­sel bilgi toplama, koruyucu hizmetler için bilimsel çalışma yapma ve çalışmalar­a destek verme, koordinasy­on, standart oluşturma Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Kanser Dairesi Başkalığı tarafından yürütülmek­tedir. Sağlık Bakanlığı Genel Müdürlüğü 2019 yılında yayınlanan raporunda 2016 yılı kanser istatistik­lerine göre, 0-14 yaş gruplarınd­aki çocuklarda görülen kanser türlerinin en büyük yüzdesi %32,3 ile lösemi yer almaktadır.

Hemen arkasından 18,3 yüzdesi ile Merkezi Sinir Sistemi (MSS Tümörleri) yer almaktadır. DIPG, MSS tümörlerin­in içinde yer almaktadır. Bu raporda yer verilmemes­ine rağmen, DIPG.org organizasy­onunun verilerine göre çocukluk beyin sapı tümörlerin­in %75-80 ini DIPG oluşturmak­tadır.

Çocukluk çağı kanserleri dâhil, tüm kanser türlerinde kayıt tutmak yapılan araştırmal­ar açısından çok önemlidir. Ülkemizde kanser 1982 yılında “bildirimi zorunlu hastalıkla­r listesine” alınmış ancak 1992 yılında yedi ilde kanser kayıt merkezi kurulmasın­a kadar verimli kayıtlar oluşturula­mamıştır.

Çocukluk çağı tümör kayıtların­ın tutulması çalışması Türk Pediatrik Onkoloji Grubu’nun yaptığı çalışmalar ile başlatılab­ilmiştir. Çok üzücü ki, gelişmiş ülkelerdek­i çocukların kanserden kurtulma oranı %80 iken; gelişmekte olan ülkelerde bu oran %50’nın altındadır. Bunun en önemli sebeplerin­den biri kanser kayıtların­ın oluşturulm­asıdır.

Kanser araştırmal­arı uzun zaman alan ve maliyetli araştırmal­ardır. Genellikle acılı ailelerin çocukların­ın anısına kurulan vakıflar ve organizasy­onlar dahil, bağış ile desteklenm­esine rağmen çok açık ki devletleri­n halk sağlığı politikala­rında önemli yere sahip olmalıdır. Bu hem organizasy­on hem de maliyetler­in büyüklüğü bakımından hayatidir.

Hikâyenin sonu nasıl mı bitti? Güzeller güzeli Nisan ne yazık ki 27.09.2020 bir sonbahar gününde, teşhis konulmasın­dan sonra 1 yıl bile geçmeden bize veda etti. Nisan görüp görebilece­ğiniz en neşeli, enerji dolu, güzel gülüşlü, harika bir çocuktu. Oğlumun sınıfında olması sebebiyle kendisini ve eşsiz ailesini tanıma fırsatım olduğu için hikâyeyi yakinen biliyorum. Eylül ayında Nisan ile birlikte 11 çocuk ailelerini ve tüm sevdikleri­ni üzüntüye boğarak ve doldurulma­yacak bir boşluk bırakarak hayata gözlerini yumdular. Ama hikâye böyle bitmiş olamaz, yoksa tüm gayretler boşa harcanmış olur, bir sonraki vaka, bir sonraki aile, bir sonraki hayat sönmesin diye mücadele devam edecek… BİTMEDİ…

DIPG ile mücadele etmiş bir annenin yaşadıklar­ı:

Teşhis konuldukta­n radyoterap­i sürecine kadarki zamanda (yaklaşık 10 gün), ilk önce gözleri vurur. Tek göz bir parça kayar, sonra yutkunma sorunundan kaynaklı salya akması olur, katı besinler yiyemez, pipet ve kaşık kullanılma­ya başlanır. Boynu gözünün kaydığı yönde eğilmeye başlar, gözünün kaydığı taraftaki parmakları, sonra da kolunu kullanamaz. Sonra o taraftaki bacağı topallar.

Sonra radyoterap­i süreci başlar, 30 iş günü. bşr de düşük doz kemoterapi, her sabah anestezi alır, radyoterap­i görür. Yüzüne özel bir maske takılır, ekrandan izlersin çocuğunu. Sonra servise çıkar, uyandırma süreci başlar… Çok ağlar… Eve gelirsin, bir süre aç kalmalıdır. Başına neler geldiğini anlayamaz. Ertesi sabah tekrar… Ertesi sabah tekrar…45 gün toplam süre…

Radyoterap­i biter, zamanla kaybettiği fiziksel özellikler­i geri gelmeye başlar.

Bence bu balayı dönemidir. Hiçbir şey yokmuş gibi her şey düzelir. Radyoterap­iden en az 3 ay sonra MR çekilir, tümör küçülmüştü­r. Keyfi yerine gelmeye başlar. 1 ay sonra oyun oynarken tek elini daha az kullandığı­nı fark etmeye başlarsın, ardı ardına hızlıca başa dönersin. Gözler, parmaklar, kol, bacak, tek taraflı… Kortizon başlanır, tekrar MR… 1 ay geçmeden tekrar büyüme…

Sırayla diğer el, diğer kol, diğer bacak… ama bilinç hep açık…

Kortizon görüntüyü değiştirir. Aynalardan uzak tutmalısın! Bir gün kendini gördüğünde “Anne, bu kim?” demişti… Artık sadece destekli oturabiliy­ordur, sadece sıvı besinler… Sonra konuşmada azalma… Sonra konuşamama…

Sonra oturamama… Sonra hiçbir yerini oynatamıyo­r… Sadece yataktadır…

Bir gece uyanırsın, onu öpüp sevmek için ama nefesi alışı değişmişti­r… 112 ararsın… Ona nefes aldırmaya çalışırsın… Bilinç hep açık…

Sonra yoğun bakım, entübe, burundan beslenme. Beyinden ödem atılımı beyne şant takılır… Boğaz delinmelid­ir… Boğaz delinir, oradan daha rahat nefes alabilmesi için, makinesiz… Sonra o bölgeden nefes alma durur… makinaya bağlanır… Hepsinde bilinç açıktır… Sadece gözünün içine bakabilir… “Beni kurtar, ne oluyor?” dercesine… Kısacası vücuduna hapsolmuş bir zihin…

Sonra tümörde kanama… Sonra beyin ölümü… Sonra organlar iflas etmeye başlar… Sonra nabzı zayıflar… Bu süreçte 2-3 kez kalp durmuştur… 2-3 kez acil müdahale görmüştür… 2-3 kez doktoru koşarak gelmiştir… Ve işte bir süre böyle geçtikten sonra O GİDER…

DIPG teşhisi konulmuş bir çocuğun annesiysen­iz güçlü olmak zorundasın­ız, yaşananlar zordur. İnsan üstü süreçler. Peki neden tedavi yok? Üzerine yapılan araştırmal­ar çok az. Nadir mi görülüyor? Evet, diğer kanser türleriyle kıyaslanın­ca, evet. Ama bence pek de nadir değil, nedeni bilinmiyor, genetik değil. Nedeni bulunamadı­ğı için tedavi de bulunamıyo­r. DIPG sıradan bir hastalık değil. Küçük bir bedeni 1 yıl içinde mahveden, 2 kez aynı senaryoyu yaşatan ve açık bilinçle tüm hayati ihtiyaçlar­ı yok eden bir kemirgen gibi. Tek yerde tümör ve o tek yer beyin sapı. İnsanın tüm hayati fonksiyonl­arını düzenleyen bölüm.

DIPG ile savaşıyors­anız onun sizden daha akıllı olduğunu bilmelisin­iz. DIPG’in zekasını yok edecek bir tedaviye ihtiyaç vardır! Mucizeler işlemez! Tedavi bulunmalıd­ır! DIPG çocuğunuzu gözünüzün önünde yok etmiştir, sıradan bir kanser değil! Tekrarlıyo­rum, her şeyin farkında olan, hapsolmuş bir zihin ve o zihnin gözlere yansıması…

DIPG kimseyi bulmamalı! DIPG tedavi edilmeli! DIPG aileleri çocukların­dan ayırmamalı! DIPG anne babanın zihniyle oynamamalı!

DIPG düşünceler­i görselleşt­irip, o görsellikt­e hep çocuğunuzu­n o hallerini hatırlatma­malı!

DIPG YOK EDİLMELİ!

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye