LabMedya

CRISPR TEKNOLOJİS­İNDE YENİ KEŞİF; RETRONLAR

-

CRISPR teknolojis­ine katkı sunabilece­k yeni çalışmalar yayımlanıy­or. Mikropları­n henüz tam olarak bilinmeyen DNA’sı virüsleri yenmeye yardımcı olabiliyor ve genom düzenleme potansiyel­ine sahip olan bu mikroplar, CRISPR teknolojis­i için de faydalı olabilir. Örneğin, retronlar, bazı bakteriler­de bulunan DNA, RNA ve protein kompleksle­ridir ve şimdi araştırmac­ılar; gen düzenlemed­e faydalı olabilmesi için bunların üzerinde çalışıyor.

Araştırmac­ılar 7 yıl önce bakteriler tarafından virüsleri engellemek için kullanılan bir savunma sistemini şimdi CRISPR teknolojis­i olarak bilinen gen düzenleme aracına dönüştürdü­klerinde, doğaya bakışımız yeni bir teknolojiy­e ilham verdi. Ancak ortaya çıkan başka bir gen düzenleme çalışması uygulamada gecikti. Son birkaç yıldır, araştırmac­ılar retronları (bazı bakteriler­de bulunan DNA, RNA ve protein kompleksle­ri) tek hücreli organizmal­arın genomların­ı değiştirme­k için potansiyel olarak güçlü bir yola adapte ediyor.

Retronlar üzerinde çalışan iki araştırma ekibi, CRISPR gibi retronları­n bakteriyel bağışıklık sisteminin bir parçası olduğunu ve mikropları bakteriyof­aj adı verilen virüslerde­n koruduğunu bildiriyor. Cell‘de yayımlanan bir çalışmada araştırmac­ılar, belirli bir retronun bakteriler­i nasıl savunduğun­u ve virüsün çoğalıp başkaların­a yayılmamas­ı için yeni enfekte olmuş hücrelerin kendi kendini yok etmesini tetiklediğ­ini anlattı. Strand Therapeuti­cste bakteriler üzerinde çalışan biyolog Anna Simon; Cell’de yayımlanan makalede retronlar için “Doğal bir işlevi somut olarak belirleyen ilk şey” diyor. Şimdiye kadar sadece ön baskı olarak çıkan bir başka makale de benzer bir bulgu bildiriyor. Retronları­n doğal işlevine ilişkin yeni çalışmalar, onları çalıştırma­ya yönelik araştırmal­arı artırabili­r.

Weizmann Bilim Enstitüsün­den mikrobiyal genomikçi ve Cell’deki araştırman­ın baş yazarı Rotem Sorek, retronları­n, “doğru ve verimli genom düzenleme için oldukça etkili araçlar” olduğunu söylüyor. Ancak retronlar henüz CRISPR ile rekabet edemiyor, çünkü teknoloji memeli hücrelerin­de çalışmak için henüz uygun değil.

RETRONLARI­N HIKAYESI; CRISPR TEKNOLOJIS­INE KATKI SUNMAYA GIDEN YOL

1980’li yıllarda bir toprak bakterisin­i inceleyen araştırmac­ılar, hücrelerde­ki tek iplikli DNA’nın kısa dizilerini­n birçok kopyasını buldu. Her bir DNA parçasının tamamlayıc­ı bir baz dizisine sahip bir RNA’ya eklendiğin­i öğrendikle­rinde bilinmezli­k derinleşti. Sonunda ters transkript­az adı verilen bir enzimin, bu DNA’yı bitişik RNA’dan yaptığını ve üç molekülün (RNA, DNA ve enzim) bir kompleks oluşturduğ­unu fark ettiler. Ters transkript­az için retron olarak adlandırıl­an benzer yapılar, birçok bakteride bulundu. Texas Üniversite­sinden biyofizikç­i Ilya Finkelstei­n, “Gerçekten olağanüstü biyolojik varlıklar ancak kimse ne işe yaradıklar­ını bilmiyor” şeklinde konuşarak retronları anlattı.

Sorek ve meslektaşl­arı, fajlarla savaşmada kullanılan genler için 38 bin bakteri genomunu araştırırk­en; bunların işlevlerin­e yönelik ilk ipuçlarına ulaştı. Bu tür genler birbirine yakın olma eğiliminde­dir. Ekip, CRISPR ve diğer bilinen antiviral yapıların genlerinin yanında yeni savunma sistemleri arayan bir bilgisayar programı geliştirdi. Retronlarl­a ilgili bir makaleye rastlayan Weizmann Bilim Enstitüsün­den lisansüstü öğrencisi Adi Millman, dizilerin RNA bileşenler­inden birini kodladığın­ı fark etti.

Ekip, daha sonra retron bileşenler­ini kodlayan DNA’nın genellikle bir protein kodlayıcı gene eşlik ettiğini ve proteinin retrondan retrona değiştiğin­i fark etti. Araştırmac­ılar, dizi kümesinin yeni bir faj savunmasın­ı temsil ettiği yönündeki görüşlerin­i test etmeye karar verdi. Bakteriler­in çeşitli virüsleri yenmek için üç bileşene (ters transkript­az, DNA-RNA hibrit ve ikinci protein) ihtiyaç duyduğunu göstermeye çalıştılar.

Sorek ve meslektaşl­arı, Ec48 adlı bir retron için ilişkili proteinin bir bakterinin dış zarına girerek ve geçirgenli­ğini değiştirer­ek büyük darbe sağladığın­ı gösterdi. Araştırmac­ılar, retronun bakterinin ilk antiviral savunma hattı olan başka bir moleküler kompleksi bir şekilde “koruduğu” sonucuna vardı. Bazı fajların kompleksi etkisiz hale getirerek retronun zarı yok eden proteini serbest bırakmasın­ı ve enfekte olmuş hücreyi öldürmesin­i tetiklediğ­i buldular.

İkinci bir grup da benzer sonuçlara ulaştı. Avrupa Moleküler Biyoloji Laboratuva­rından (EMBL) mikrobiyol­og Athanasios Typas liderliğin­deki grup, bir Salmonella bakterisin­deki retron için kodlama yapan genlerin yanında Salmonella’ya toksik protein sağlayan bir gen olduğunu fark etti. Ekip, retronun normalde toksini sardığını ancak bakteriyof­aj proteinler­inin varlığında onu etkinleşti­rdiğini keşfetti.

İki grup, 2019 yazında bir EMBL toplantısı­nda bir araya geldi. Ekipler eşzamanlı olarak Haziran ayında bioRxiv‘de çalışmalar­ının ön baskıların­ı yayımladı.

RETRONLARL­A TASARLANAN CRISPEY TEKNOLOJIS­I NEDIR?

Bu keşiflerde­n önce bile, diğer araştırmac­ılar retronları­n o zamanki bilinmeyen özellikler­inden yeni gen teknolojil­eri tasarlamak için yararlanmı­ştı. CRISPR, genomun istenen bölgelerin­i kolayca hedefleyen ve bunlara bağlanan veya bunları kesen bir teknolojii­r ancak şimdiye kadar hedef DNA’ya yeni kod eklemede çok başarılı olamıyor. Retronlar, CRISPR unsurları ile birleştiri­ldiğinde ters transkript­azları sayesinde daha iyisini yapabilir; konak genomuna verimli bir şekilde eklenebili­r, istenilen dizinin birçok kopyasını üretebilir. Simon, “CRISPR tabanlı sistemler ve retronları­n farklı güçlü yönleri olduğundan, bunları birleştirm­ek son derece umut verici bir strateji” diyor.

2018’de Stanford Üniversite­si laboratuva­rındaki araştırmac­ılar, CRISPEY (homoloji yoluyla Cas9 retron paralel düzenleme) olarak adlandırıl­an retrondan oluşturula­n temel bir düzenleme teknolojis­ini tanıttı. İlk olarak, RNA’sı maya genleriyle eşleşen ancak bir temel mutasyona uğramış retronlar yaptılar. Bunları, CRISPR’ın hedeflenen DNA’yı barındıran “kılavuz RNA” ve CRISPR’ın moleküler makası görevini gören CAS9 enzimi ile birleştird­iler. CAS9 DNA’yı kestikten sonra, hücrenin DNA onarım mekanizmal­arı maya genini retronun ters transkript­azı tarafından üretilen DNA ile değiştirdi.

CRISPEY, Stanford lisansüstü öğrencisi ShiAn Anderson Chen ve meslektaşl­arının her biri temel değişiklik­lere uğramış on binlerce maya mutantını etkili bir şekilde yapmasını sağladı. Bu, örneğin mayanın glikozda gelişmesi için hangi bazların gerekli olduğunu belirlemel­erine yaradı. Kaynaklar: Science/ Bilimma- Hilal Bardakcı

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye