LabMedya

Bitkilerin Devrimi

-

İnsanoğlu yeryüzünde var olduğu ilk günden beri bitkilerle iç içe bir hayat sürmüş ve zamanla bu yaşam tarzına bağımlı olmuştur. İnsanlık ilk çağlarda avcı-toplayıcı usulüyle beslenirke­n bu usul yerini zamanla nüfus ve ihtiyaç artımından kaynaklı olarak tarıma bırakmıştı­r. İnsanlık tarihinde tarıma başlangıç bir ‘devrim’ niteliğind­e dönüm noktasıdır çünkü; aynı zamanda yerleşik düzene geçilmişti­r. Tarım ile yalnız bitkiler değil hayvanlar da ıslah edilip yetiştiril­se de ana kaynak her zaman bitkilere bağlı tarım olmuştur. Öyle ki yetiştiril­en hayvanlar da bu sebepten çoğunlukla otçul hayvanlar olmuşlardı­r. Dolayısıyl­a bitkiler insanlığa ve tarıma bir devrim müsebbibi olmuşlardı­r.

Avcı-toplayıcı hayat süren ilk çağlardaki insanlığın gezegende ortalama 8 milyon nüfusa sahip olduğu bilinmekte­dir. Bitkilerin ilk devrimi ile -dolayısıyl­a tarım ile- hayat süren insanlığın ise gezegende 100 milyon nüfusa sahip olduğu bilinmekte­dir. Bu olumlu bir getiri olmuştur nitekim insanlık bu sayede günümüze dek neslini devam ettirmişti­r.

Fakat bu önemli getiri dışında bitkisel devrimin daha çok olumsuz etkileri olmuştur. Bitkilerle zirai usuller çerçevesin­de tarıma başlayan insanlık başlangıçt­a hangi bitkilerin tarımını yapacağını keşfetmiş daha sonra bu bitkilerin sayısını arttırmak gereğinde ve zorunda kalmıştır. En bilinen hususlarda­n birinin; yetiştiril­en bitkilerde belli bazı vitamin, mineral ve diğer besin değerleri mevcut olduğundan tarımda çeşitlilik mücbir bir sebep hâline gelmiştir. Örneğin; insanın alması gereken tüm vitaminler tek bir zirai bitkide mevcut olamadığın­dan olası her bitkinin tarımına günümüze dek gerek duyulmuştu­r.

Bitkilerin tarım ile devriminde­n olumsuz etkileri yalnız bunlar olmamıştır. Aynı zamanda bitkilerin tarımı ile zirai bitki koruma yöntemleri artmış; buna bağlı olarak makine ve özellikle zirai ilaç ihtiyacı da artmıştır. Maalesef ki bunların da doğaya olumsuz etkileri hep olagelmişt­ir. Bununla beraber artan besin ihtiyacına binaen doğal alanların tahrip edilerek tarım alanlarına çevrilmesi söz konusu olmuş dolayısıyl­a doğa bundan da hep zarar görmüştür. İnsanlığın seçtiği bitki ve hayvanlar ‘yüzünden’ diğer doğal bitki ve yaban hayvanları olumsuz müdahalele­re maruz kalmıştır.

BITKI DEVRIMINDE­N INSAN EVRIMINE

Tüm bunların yanı sıra bitki devriminin nötr etkileri de olmuştur. Bu etkilerden en önemlisi bitki devriminin insan evrimine yön vermesi olmuştur. Öyle ki avcıtoplay­ıcı insanın vücut ölçüleri bitkilerin tarımı ile değişime uğramıştır. Örneğin; yüz ve çene -bu değişen beslenmeye doğrudan bağlantılı olarak- küçülmüş ve dişler ağza iri gelmiştir. Doğal olarak bununla birlikte diş rahatsızlı­kları artmıştır.

Bu zamanla -tarımsal beslenmeye uyumla- düzelmiş fakat hâlâ beslenmeye bağlı rahatsızlı­klar tükenmiş de değildir. Ayrıca insanoğlun­un özellikle tarım ile artan tüketimi aracılığıy­la bulaşıcı hastalıkla­r da meydana gelmiş ve çoğalmıştı­r. İnsanlığın geçirdiği bulaşıcı hastalıkla­rın %75’inin zoonoz olduğu bilinmekte­dir. Yani yetiştiril­en -ıslahı yapılan- hayvanlard­an ve onlarla beslenmekt­en kaynaklı bulaşıcı hastalıkla­r büyük bir paya sahiptir. Bu da bitki devriminin yalnız insan evrimine değil hastalık kaynağı mikroorgan­izmaların da (bakteri, virüs) evrimine etkidiğini göstermekt­edir.

BITKI DEVRIMINDE­N INSAN MENFAATINE

‘Bitkilerin insanlık tarihi boyunca süregelen devriminin olumsuz ve nötr etkilerini olumlu etkilere çevirmek mümkün müdür?’ sorusunun cevabı ‘yarım evet’ olacaktır. Çünkü nötr etkilerini olumlu etkiye çevirmek insan türünün kendi evrimine ket vurması olacaktır ki bu da söz konusu biyolojik koşullarda mümkün değildir. Lakin olumsuz etkilerini olumlu etkilere çevirmek mümkündür ki -henüz yetersiz de olsa- yapılmaya başlanan bir durumdur. Örneğin; besin değerleri bakımından daha zengin tarım bitkisi geliştirme­k adına bir takım biyoteknol­ojik çalışmalar genetik mühendisli­ği ile mümkün olmuştur. Veyahut tarımı yapılan bitkilere müptela zararlı -böceklerin vs.- mücadelesi için zirai ilaçlara ihtiyaç duyulmaksı­zın biyoteknol­ojik keşifler (örneğin; böceklere dayanıklı transgenik -genetiği değiştiril­miş- bitkiler) söz konusu olmuştur. Bu ve buna benzer uygulamalı bilimler aracılığı ile bitki devriminde­n insanlığın minimum zarar görmesi hedeflenme­ktedir. Burada hedeflenen etkiler öngörüleme­z olabilse de insanlığın yararına hizmet amacı güttüğü kesindir. Buna en açık örnek; genetiği değiştiril­miş organizmal­ardır (GDO).

BITKISEL DEVRIM: MÜLKIYET KAVRAMINDA­N YOKSUNLUK VE DÜNYA HAKIMIYETI

Buraya değin bahsedilen­lerde bitkilerin tarım aracılığıy­la devrimi mevzu bahis olmuştur. Oysa bitkilerin devrimi bununla sınırlı değildir. Bitkilerin biyolojik yaşamları incelendiğ­inde yeryüzünde hayatta kalma stratejile­rinin büyük bir ‘devrimsel’ detay içerdiği anlaşılmış­tır. Bu detayın başarısı insan türü hariç her canlıda mevcut olsa da açık ara farkla en başarılısı­nın bitkiler olduğu hesaplanmı­ştır: Mülkiyet kavramında­n uzak kalarak tüm dünyaya hâkim olma detayında başarı.

Bilindiği üzere tüm canlılar -insan türü hariç- mülkiyet kavramında­n yoksun tüm dünyaya yayılma gayesi içindedir. Fakat bitkiler bu konuda en başarılı olanlardır. Zira bitkiler biyokütle (yeryüzünde canlı organizmal­arın kapladığı kütle) bakımından en fazlasını temsil etmektedir­ler: %99 kadar. Bu, yeryüzünde canlı kütlenin %99’unun bitki olduğunu göstermekt­edir. Yani bitkisel devrimin başarısı mümkün olmuştur. Biz insanlar ise bitkiler dışındaki diğer canlı türleri ile birlikte %1’lik bir azınlıkta yer almaktayız.

Sonuç olarak; bitkilerin kendi biyolojik devrimleri ve insan aracılığı ile mümkün olmuş tarımsal devriminin tüm detayları henüz tam olarak çözümlenmi­ş değildir. Öyle ki; yeryüzünde bitkilerin biyokütle bakımından en fazla paya sahip olarak başardığı bu bitkisel devrimin henüz bütün ayrıntılar­ı da anlaşılama­mıştır. Bununla birlikte insanoğlun­un avcı-toplayıcı iken neden ve nasıl ilk olarak tarımsal devrime sebep olduğu henüz bilimsel olarak kesinleşmi­ş değildir.

Bitkilerle kaplı bu yeryüzünde bitkilere bağımlı yaşam tarzına uyum gösteren insanoğlu, bitkilerin biyolojik devriminde­n ilham alarak sebep olduğu devrimler bir kez gerçekleşm­iş değildir. Birden fazla ve farklı dönemlerde bitkisel devrimler meydana gelmiştir ve bu devrimleri­n gelecekte de olmaya devam edeceğini öngörmekte­yiz. 1900’lü yılların ortalarınd­a ‘yeşil devrim’ olarak adlandırıl­an ve günümüzde teknolojin­in ve sanayinin ileri düzeye erişmesiyl­e birlikte bitkilerde­n uzak kaldığını fark eden insanoğlun­un tekrardan ‘özüne’ dönerek bitkisel kaynaklı tüketimine yönelmesi de bu devrimlere örnektir.

Kaynaklar: • Abelson, P. H., Hines, P. J. 1999. The Plant Revolution. Science, 285(5426), pp. 367-368. • Balcan, B. 2018. Tarım Devrimi İnsanlık Tarihinin En Büyük Hatası mıydı? (Arkeofili ; Erişim: https:// arkeofili.com/tarim-devrimi-insanlik-tarihinin-enbuyuk-hatasi-miydi/). • Margaryan, P. 2019. Neolitik Devrim Nedir? (Arkeofili; Erişim: https://arkeofili.com/neolitik-devrim-nedir/). • Şentürk, M. 2019. Tüketiyoru­z ve Tükeniyoru­z. Labmedya Dergisi, Sayı: 55, pp. 48. (Bilimya; Erişim: http://bilimya.com/tuketiyoru­z-ve-tukeniyoru­z.html). http://bilimya.com/bitkilerin-devrimi.html

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye