YAYGIN KULLANILAN İLAÇ TÜRÜ ALZHEIMER RİSKİNİ ARTTIRIYOR
California Üniversitesi San Diego Tıp Okulu’ndaki araştırmacıların önderliğinde bir grup bilim insanı, alerji ve nezleden hipertansiyon ve idrar kaçırmaya kadar geniş yelpazede kullanılan yaygın bir ilaç sınıfının özellikle ileri yaştaki hastalarda Alzheimer için çok daha büyük riske sahip olan bilişsel zayıflama riskiyle ilişkilendirilebileceğini ortaya koydu.
Antikolinerjik ilaçlar ciddi ve hafif seyreden birçok sağlık durumu için kullanılıyor. İçlerinden bazıları reçeteyle verilirken parayla satın alınabilenleri de var. Bu ilaçlar, hafıza işlevi için hayati öneme sahip olduğu bilinen bir kimyasal mesajcı, nörotransmitter asetilkolini belli nöronların reseptörlerine bağlayarak bloke etme prensibiyle çalışıyor. Bunun etkisi, sindirim sistemi ve akciğerdeki gibi çeşitli istemsiz kas hareketlerinin yanında tükürük salgılanması, sindirim ve idrara çıkma gibi diğer bedensel fonksiyonlarla ilişkili olan parasempatik sinir uyarıları üzerine oluyor. Araştırmacılar, en az bir adet antikolinerjik ilaç kullanan bilişsel açıdan sağlıklı katılımcıların Alzheimer gibi demans türleri için genellikle bir öncül olan hafif bilinçsel bozukluk (MCI) geliştirme risklerinin, bu tür ilaçlar almayıp on yıla yakın süre boyunca takip edilen diğer katılımcılara kıyasla %47 artmış olduğunu bildirdiler.
UC San Diego Tıp Okulu’nda Psikiyatri Bölümü’nde doçent ve kıdemli yazar Lisa Delano-Wood; “Alexandra Weigand tarafından yönetilen bu çalışma, özellikle Alzheimer hastalığına karşı büyük risk taşıyan insanlar için bilişsel problemlerin ortaya çıkmasından önce antikolinerjik ilaç kullanımının azaltılmasının ileride hafıza ve düşünme yetisi üzerine olacak negatif etkilerin önlenmesinde mühim olabileceğini gösteriyor” dedi. Weigand ise klinik psikoloji alanında San Diego Eyalet Üniversitesi/ California Üniversitesi San Diego Birleşik Doktora Programında bir yüksek lisans öğrencisi.
Çalışmaya yaş ortalaması 74 olan ve cinsiyet bakımından eşit olarak ayrılmış
688 yetişkin katıldı. Katılımcıların hiçbirinde çalışmanın başında bir bilişsel bozukluk ya da hafıza sorunu yoktu. Her birinin antikolinerjik ilaçlar alıp almadıkları listelendi. Katılımcıların üçte biri, kişi başı ortalama 5 tane olmak üzere antikolinerjik ilaç alıyordu. Katılımcılara 10 yıla yakın zaman boyunca yıllık geniş ölçekli bilişsel testler yapıldı.
Bilim insanları ayrıca katılımcıların serebrospinal sıvılarında belirli protein türleri ya da bilinen genetik risk faktörleri gibi Alzheimer belirteçlerinin bulunup bulunmadığını da inceledi. Alzheimer belirteçlerini taşıyıp antikolinerjik ilaçlar kullanan katılımcıların, belirteç taşımayan ve ilaç kullanmayan kişilere göre dört kat daha fazla MCI geliştirme riskleri olduğunu buldular. Benzer şekilde Alzheimer açısından genetik risk taşıyıp antikolinerjik ilaç alanların, genetik risk taşımayan ve ilacı almayanlara göre MCI geliştirme riski yaklaşık 2,5 kat daha fazlaydı.
Çalışmanın başyazarı Weigand; “Antikolinerjik ilaçlar ve Alzheimer riski belirteçleri arasındaki bu bağlantının bir çift vuruş etkisi yaptığına inanıyoruz. İlk vuruşta Alzheimer belirteçleri bozukluğun birikmeye başladığını ve düşünme ile hafıza üzerine etkili asetilkolin kimyasalını üreten bazal ön beyin isimli küçük bölgeyi dejenere ettiğini gösteriyor. İkinci vuruşta antikolinerjik ilaçlar beynin asetilkolin deposunu tüketiyor. Bu birleşik etki çok daha belirgin biçimde kişinin düşünme ve hafıza yetisini vuruyor” dedi.
Çalışmanın yazarları, yaşlı bireyler antikolinerjik ilaçları gençlere göre farklı şekilde metabolize etseler de orta yaşı geçmiş yetişkinlerde antikolinerjik ilaç kullanımının önerilen en düşük etkili dozdan çok daha fazlası olduğuna dikkat çektiler, yüzde 57’sinde önerilen dozun iki katı alınırken yüzde 18’inde en az dört kat fazlası alınıyordu.
Weigand; “Antikolinerjik ilaç dozajını azaltma, bilişsel gerilemeyi erteleme olasılığına sahip olduğundan potansiyel bir gelişme alanını işaret ediyor. Antikolinerjik ilaç kullanan orta yaşı geçmiş yetişkinler için doktorlarıyla ilaçlarının kullanımı ve dozajları hakkında düzenli olarak görüşmeleri çok önemli” dedi. Delano-Wood, bu ilaçların yaşa bağlı bilişsel değişimleri mi hızlandırdıklarının ya da doğrudan Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıklara mı yol açtıklarının tespit edilebilmesi için beyin ve antikolinerjik ilaçların bilişsel etkileri üzerine daha fazla inceleme yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Delano-Wood; “Şu anda ülke genelinde belirli araştırma tesislerinde klinik ‘deprescribing’ (Artık etkisi olmayan ya da zarar verebilecek bir ilacın planlı olarak dozunun azaltılması ya da kesilmesi.) çalışmaları yapılarak bu ilaçları azaltmanın ya da kullanımının kesilmesinin gerçekten de bilişsel bozukların ilerlemesini azaltıp azaltmayacağı inceleniyor” dedi.
Çalışmanın bulguları Amerikan Nöroloji Akademisi Tıp Dergisi Neurology’nin 2 Eylül 2020 tarihli online baskısında yayınlandı.