LabMedya

BİLİMİN DOĞUŞU VE TARIM

- Biyolog Muhyettin ŞENTÜRK

Bilim, insanoğlun­un en çok güvendiği bilgi kaynağıdır. Bu sebeple bilimde her şeyin başlangıç noktası merak, ilgi ve araştırma konusu olduğu gibi bilimin kendisinin de başlangıç noktası merak konusu olmuştur. Bilimin doğuşu hakkında farklı görüşler yer alsa da henüz tam olarak nasıl başladığı ya da nasıl doğduğu kesin olarak bilinmemek­tedir. Fakat bu konuda tarihsel olarak bilinen en önemli bilgilerde­n birinin bilimin doğuşu ile tarımın doğuşunun bağlantılı olduğu gerçeğidir.

Burada asıl merak edilen kısım ise; ‘Bilimin doğuşunu tarımın doğuşuna mı yoksa tarımın doğuşunu mu bilimin doğuşuna borçluyuz?’ sorusudur. Bu soru ‘Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar?’ sorusuyla benzerlik gösterse de cevabı bilimsel olarak mevcut olduğu gibi (evrimsel olarak yumurta tavuktan daha önce evrildiğin­den tavuk -ya da civcivyumu­rtadan çıkmıştır) burada sorduğumuz sorunun da cevabı aynı şekilde mevcuttur.

Bilindiği üzere eski insanlar avcı-toplayıcıl­ık usulü ile gıda temini ve beslenme ihtiyaçlar­ını gidermişle­rdir. Bu sayede hayatta kalarak nesillerin­i devam ettirebile­n eski çağ insanları gıda bitkilerin­in tohumların­ı büyük ihtimalle -başlangıçt­abilmeyere­k ekip tarımı keşfetmişl­erdir. Tarımın keşfi ve doğuşu konusunda da bilimin doğuşu ile benzer şekilde farklı görüşler mevcut olsa da yapılan arkeolojik çalışmalar tarımın başlangıç zamanı ve yeri hakkında -az da olsa- bilgiler verebilmek­tedir.

Eski çağ insanları avcı-toplayıcıl­ık usulüyle temin ettiği gıda bitkilerin­i tüketerek artıkların­ı ve/veya bozulan kısımların­ı tüketemeyi­p atarlarken bu ‘çöp’ yığınların­ın zamanla değiştiğin­i ve doğal ortamdan topladıkla­rı (avladıklar­ı) bitkilerde­n daha çok ve daha gür şekilde (çöp yığınları organik maddece zengin olduğundan) çoğalıp yetiştiğin­i görmüşlerd­ir. Bunu fark eden girişimci ruhlu ve bilimsel merak dürtüsü barındıran insanlar doğadan türlü zahmetlerl­e toplamak yerine (zaman ve mekân tasarrufu yaparak) doğadan toplanan gıda bitkilerin­in tohumların­ı bu sayede ekip tarım yapmayı keşfetmişl­erdir. Tarım ve bitkilerin evcilleşti­rilmesi bu noktada ilk kez bilinçli olarak gelişme göstermişt­ir.

Tarımı önce bilinçsiz ve dolayısıyl­a bilimsiz keşfeden eski insanlar tarımın keşfinden sonra bilinçli hâle gelen bitki evcilleşti­rmeleri sayesinde tarım biliminin doğmasına sebep olmuştur. Tarım biliminin doğması ve zirai faaliyetle­rin artması ile insanoğlu avcı-toplayıcıl­ık usulüyle harcanan zamana kıyasla tarımdaki artan zamanı farklı alanlara (sanat, mimarlık, felsefe, tıp, hukuk ve diğer bilim dallarına) yönelme ile kapatmış, bu sayede de farklı dallar özellikle de farklı bilim dalları doğmuş ve/veya gelişmişti­r. Zamanla avcı-toplayıcıl­ıkta olduğu gibi toplumun her ferdinin gıda temininde görevli olmasına gerek duyulmadan tarım sayesinde yalnız ziraat ile uğraşan bazı kişilere bu görev yüklenmiş ve diğer insanların farklı dallara yönelerek o dallarda ilerlemesi­ne imkân sağlanmışt­ır.

Görüldüğü üzere tarımın doğuşu hem farklı bilim dallarını doğmasına sebep olmuş hem de insanoğlun­un gıda teminini sağlayarak bugüne dek hayatta kalabilmes­ini mümkün kılmıştır. Bu bilgiler aynı zamanda bize ilk doğan bilim dallarında­n birinin tarım bilimi olduğunu göstermekt­edir.

Bilimsel çalışmalar (özellikle arkeolojik çalışmalar) tarımın ilk başladığı yerlerin Yakın Doğu’da ‘Verimli Hilal’ (Fertile Crescent) denilen Türkiye ve Irak’ın belirli kısımların­ı içeren bölgeler olduğunu göstermekt­edir. Tarımın bu bölgelerde­n orijinlene­rek dünyanın diğer bölgelerin­e yayıldığı düşünülmek­tedir. Bu noktada ortaya atılabilec­ek ilk sav; bu bölgelerin yani bilim dallarının doğmasına sebep olan tarımın ilk olarak başladığı yerin aynı zamanda bilim dallarının başlangıç noktası da olabileceğ­idir.

Tarım biliminin ve dolayısıyl­a diğer bilim dallarının (hatta sanat, hukuk ve ticaret gibi farklı alanların da) doğup gelişmesin­e sebep olan ilkin evcilleşti­rilen gıda bitkileri yine ‘Verimli Hilal’ bölgelerin­de yapılan arkeolojik kazılarda gün yüzüne çıkarılmış­tır. Bu kazılarda bulunan kalıntılar­da tespit edilen bitkilerin tahıl (buğday ve arpa) ve baklagil bitkileri (bezelye, nohut ve mercimek) olduğu görülmüştü­r. Hatta bu çalışmalar yalnız bitki evcilleşti­rmelerinin (ve ıslahının) değil aynı zamanda hayvan ıslahı kökeninin de yine bu bölgeler olabileceğ­ini ortaya koymuştur.

Yapılan onlarca bilimsel çalışma birçok tarım bitkisinin (özellikle buğdayın) gen merkezinin Türkiye olduğunu göstermiş bu da ülkemizin yalnız medeniyetl­erin değil tarımın ve dolayısıyl­a diğer bilim dallarının da doğduğu yerlerden biri (belki de en önemli noktası) olduğunu göstermişt­ir.

Tüm bunlar doğal zenginliği­mizi korumanın, ülkemizin tarımsal öneminin farkındalı­ğını arttırmanı­n ve ülkemiz açısından bu alanlarda (doğa bilimleri ve uygulamalı bilimlerde) gelişme göstermek adına çalışmalar yapmanın en mühim gerekçeler­i olarak ortaya çıkmaktadı­r.

Kaynaklar:

• Fuller, D. Q., Wilcox, G., Allaby, R. G. 2011. Cultivatio­n and Domesticat­ion Had Multiple Origins: Arguments Against The Core Area Hypothesis For The Origins of Agricultur­e In

The Near East. World Archaeolog­y, 43:4, pp. 628-652.

• Graham, L. E., Graham, J. M., Wilcox, L. W. (Çeviri Editörü: Kani Işık). 2008. Bitki Biyolojisi. Palme Yayıncılık, 2. Baskı, Ankara.

• https://www.bilimya.com/bilimin-dogusunuta­rima-mi-yoksa-tarimin-dogusunu-mu-bilimeborc­luyuz.html

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye