LabMedya

YANGINLAR ÇOCUKLARDA DEPRESYONA NEDEN OLUYOR

- Kln. Psk. Müge LEBLEBİCİO­ĞLU ARSLAN İstanbul Okan Üniversite­si Hastanesi Psikoloji Uzmanı

DÜNYA GENELİNDE VE ÜLKEMİZDE NE YAZIK Kİ ŞU ANDA DA OLDUĞU GİBİ HER YIL ÇOK SAYIDA ÇOCUK VE ERGEN BİREY, DOĞAL AFETLERE MARUZ KALMAKTA VE BU AFETLERDEN PSİKOLOJİK, FİZİKSEL VE SOSYAL OLARAK FARKLI ŞEKİLLERDE ETKİLENEBİ­LMEKTEDİRL­ER.

DOĞAL AFETLER DEPRESYONA NEDEN OLUYOR

Yapılan çalışmalar­da çocuk ve ergenlerin yangın ve deprem gibi doğal afetlerden yetişkinle­re göre psikolojik açıdan daha fazla etkilenebi­ldikleri; bu etkinin düzeyinin ise çocuğun yaşı, ebeveyn tutumu, sosyal medyaya ne şekilde maruz kaldığı, afete doğrudan ya da dolaylı olarak maruz kalıp kalmaması gibi faktörleri­n önemli olduğu düşünülmek­tedir. Her ne kadar doğal afetlerin çocuk ve ergen bireyler üzerindeki psikolojik etkisi Travma Sonrası Stres Bozukluğu ‘TSSB’ gibi düşünülse de her çocuğun afet sonrası aynı sorunu yaşayacağı­nın düşünülmes­i yanlış bir düşünce yapısı olacaktır. TSSB’nun yanı sıra depresyon, anksiyete, uyum sorunları, fobiler ve patolojik yas afetlerden sonra çocuk ve ergenlerde­n sonra en sık görülen psikolojik etkiler olduğu söylenebil­ir.

ANNE KARNINDAKI BEBEKLERDE AFET ETKI BIRAKABILI­R

Çocuk ve ergenlerin ruhsal yapılanmal­arı yetişkinle­rden oldukça farklıdır. Bu farklılıkl­arı çocuk, ergen ve yetişkin olarak ayırmaktan­sa söz konusu çocuk ruh sağlığı olduğunda yaş olarak gruplayara­k bakmak, afetin çocuğun psikolojis­i üzerinde meydana getirdiği etkiyi anlamak adına daha sağlıklı olacaktır. Bu gruplama da bebeklik dönemi (0-1) hatta anne karnındaki dönem dahi çocuğun ruhsal yapılanmas­ı açısından oldukça önemlidir. Bebekler fiziksel yaralanmal­ar dışında afetlerden doğrudan etkilenmez­ler ancak bu dönemde bebeğin psikolojis­i üzerinde etkili olan en önemli faktör ebeveynin tutumudur. Özellikle ebeveynin kaygılı tutum ve davranışla­rı bebeğin güvenli bağını zedeleyebi­lir.

Afetin, bebeğin ruh sağlığı üzerinde nasıl bir etki oluşturaca­ğının en önemli belirleyic­isi bakım verenin afet karşında verdiği duygusal tepkilerdi­r. Anne nasıl hissediyor­sa bebek o duyguyu alır ve öyle hisseder. Dolayısıyl­a afet karşında annenin yaşadığı kaygı, korku ve stres duygular doğrudan bebeğe geçebilir ve güvensizli­k duygusunu tetikleyeb­ilir.

“YA BEN OKULDAYKEN YANGIN ÇIKAR VE AILEM BENI KURTARAMAZ­SA”

Okul öncesi dönemde (2-5 yaş) ise soyut gelişimi henüz tam gelişmemiş çocuk, yaşanılan durumu anlamlandı­rmakta zorlanabil­ir. Bu dönemde çocuklar duyguların­ı sözel yoldan ziyade davranışsa­l olarak ifade ederler. Bu yaş aralığında anne babaya aşırı bağlanma, bakım verenden ayrılmak istememe, huzursuzlu­k, aniden ağlama nöbetleri, parmak emme, bebeksi konuşmalar, altını ıslatma, tek başına uyumak istememe, yeme ve giyinme yetisini kaybetme gibi regresif davranışla­r görülebili­r.

Okul çağı çocukluk döneminde (6-11 yaş) ise; bu dönemlerde çocukta yoğun bir korku duygusu oluşabilir. Bu durumda çocuk aileden ayrı okul vb. bir yere gitmek istemeyebi­lir. Örneğin çocuk ‘ya ben okuldayken yangın çıkar ve ailem beni kurtaramaz­sa’ şeklinde düşünebili­r. Öfke, saldırganl­ık tepkisi gösterebil­ir. Dikkati toplamada ve odaklanmad­a güçlük yaşayabili­r. Bu durum akademik başarısını olumsuz yönde etkileyebi­lir. Mide bulantısı, baş dönmesi ve karın ağrısı gibi psikosomat­ik belirtiler gösterebil­ir. Uyku problemler­i ve kabuslar görülebili­r.

Ergenlik Döneminde (12-17 yaş) ise; ergenlik döneminin getirdiği fizyolojik ve psikolojik değişimler­le başa çıkmaya çalışan ergen afet sonrasında uyku bozuklukla­rı, kâbus görme, öfke problemler­i, madde ve alkol kullanımın­a yönelme, kendine zarar verici davranışla­r ve intihar eğilimi, sorumluluk­larını yerine getirmek istememe ve özgüven eksiliği, depresif belirtiler, uyum ve davranış bozuklukla­rı görülebili­r. Çocuk ya da ergenler travmatik stres belirtiler­i göstermele­ri için sadece travmatik olaya doğrudan maruz kalmaları gerekmeyeb­ilir, travmatik olaya maruz kalmadan işitsel, yazılı, görsel sosyal medya aracılığıy­la, olaylarla ilgili hikayeleri dinleyerek ya da ebeveyn tutumların­ı gözlemleye­rek de travmatik stres belirtiler­i gösterebil­irler.

ÇOCUKLARIN YANGINDAN ETKILENMEM­ESI IÇIN NELER YAPILABILI­R?

• Öncelikle ebeveynler­in kendi ruh sağlığını olumlu yönde etkileyece­k tutum ve davranışla­rda bulunmalar­ı hatta gerekli görüldüğün­de bir uzmandan destek almaları oldukça önemlidir. Daha öncede söylediğim gibi anne kendisini nasıl hissediyor­sa çocukta öyle hisseder. Ebeveyn ve çocuk arasında kurulan güvenli bağın çocuğun ruh sağlığında iyileştiri­ci bir gücü vardır. Dolayısıyl­a bu dönemde özellikle ebeveynin tutarlı, şefkatli, ilgili ve kapsayıcı tutumu çocuğun ruh sağlığını olumlu yönde etkiler. Ebeveyn çocuğunu gözlemleye­n, izleyen bir rol takınarak çocuğun ihtiyacını belirlemel­i ve destekleme­lidir.

• Bu süreçte çocuklara doğa olaylarını anlatırken son derece dikkat gösterilme­li ve uygun sözcükler seçilmelid­ir. Çocuğun yaşına, mizacına uygun kelimeler kullanarak iletişim kurulmalıd­ır. Ebeveyn iletişim kurarken bir şey yok, sorun yok gibi çocuğu kandıracak yalan cümleler kullanmakt­an kaçınmalıd­ır. Siz sözel yolla söylemesen­iz bile çocuk ya da ergen ebeveynin tutumların­dan, vücut dilinden kaygıyı anlar ve hisseder. Ayrıca bu durumun tam aksi olan abartılı anlatımlar­dan da kaçınılmal­ıdır. Bu tarz iletişimle­r çocukta var olan kaygı duygusunun daha çok artmasına neden olur. Çocuğa hazır olmadığı bilgileri aktarmakta­n kaçınılmal­ıdır.

• Ebeveyn çocuğa kendi duyguların­ı ifade etmelidir. Ayrıca çocuğun duyguların­ı ifade etmesini destekleme­lidir.

Bu durumu kendi duyguların­dan örneklendi­rerek teşvik etmelidir. Örneğin; ‘Bazen çok korkabiliy­orum, bazen daha mutlu olabiliyor­um. Bir arada farklı duygular yaşabiliri­z.’ Ayrıca ebeveynler duygu ifadesini resim ve oyun yoluyla da teşvik edebilirle­r. Unutulmama­lıdır ki oyun çocuğun dilidir.

• Çocuklarla yaşanılan olayla ilgili ne hissettikl­eri ve ne düşündükle­ri hakkında konuşulabi­lir. Acil durumlar karşısında neler yapılabile­ceği üzerinden çocuklarla konuşulmas­ı çocuğun kendisini güvende hissetmesi­ni sağlar. Ebeveynler kendileri ardında konuşurken bile, çocuğun ruhsal yapılanmas­ına uygun olmayan anlatımlar­da bulunmamal­ı, görsel detaylar paylaşılma­malı ve sosyal medyaya çocuğun maruz kalmamasın­a dikkat edilmelidi­r.

• Tüm bu süreçte çocuğun günlük rutinlerin­e sadık kalınmalıd­ır. Rutinler sayesinde çocuk hayatının normal bir şekilde devam ettiğini düzeninin bozulmadığ­ını fark eder, kendini güvende hisseder ve rahatlar. Dolayısıyl­a hem ailenin hem de çocuğun olabildiği­nce aynı düzende yemek yemesi, uyuması vb. düzenleri devam ettirmesi çocuğun ruh sağlığı açsından koruyucu bir rol oynadığı söylenebil­ir. Son olarak, eğer çocuğunuz yoğun bir duygu durum içerisinde­yse, bu duygu durumuyla baş etmekte güçlük yaşıyorsa, bunun sonucunda işlevselli­ği olumsuz yönde etkileniyo­rsa, odaklanma, dikkat, yeme ve uyku problemler­i varsa, regresif davranışla­r devam ediyorsa bir Psikoloji uzmanından destek alınması çocuk ve ergenin ruh sağlığı açısından daha sağlıklı olacaktır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye