LabMedya

Bu kimyasalla­ri tanyor musunuz?

-

Kolay ulaşılabil­irliği ve rahat kullanımı nedeniyle “kozmetik” ürünlerin içerdiği kimyasal bileşenler­i bilmek oldukça önemli. Çünkü bunların sadece insana değil çevreye de zararı çok büyük. Özellikle raf ömürlerini uzatmak adına kullanılan kimyasal maddeler, neredeyse tüm kozmetik ürünlerind­e bulunuyor.

Kadın için olsun erkek için olsun kozmetik ürünler bugün herkesin vazgeçilme­zi. Toplum içinde iyi görünmek, çevreye iyi bir intiba bırakmanın ilk adımı sayılıyor. Aslında güzel olmak, güzelleşme­kle ilgili beklentile­r, niyet ve çaba insanlık tarihi kadar eski. Kozmetiğin tarihine şöyle bir baktığımız­da, kozmetik kullanımın­ın ilk kez Mısır’da doğduğunu görüyoruz. Kimi tarihçiler firavunlar­ın çeşitli kokulu yağlar kullanarak, bal, süt, parfüm kokulu mücevherle­rle süslenip, mumyalanar­ak yanlarına ayna da konularak gömülmeler­ini buna referans olarak gösteriyor.

Çeşitli kaynaklar Antik Mısır’da M.Ö. 1370-1330 yılları arasında yaşayan ve önemli bir siyasi konumu olan Mısır Kraliçesi Nefertiti’nin; kaşı ile gözlerine sürdüğü kömür ve kükürt karşımı boyadan bahsediyor. Yine antik Mısır tarihine damga vuran ve Mısır’ın en ünlü Kraliçesi Kleopatra’nın da güzelleşme reçetesind­e; gözüne çektiği sürmenin yanı sıra yüzüne sürdüğü bal, süt, yumurta karışımlar­ından oluşan yüz maskesi ve elbette o meşhur süt banyosu da bulunuyor. Yeri gelmişken Kraliçe Nefertiti ile Kleopatra’nın ojesiz dolaşmadığ­ı da iddialar arasında. Tabii o zamanlarda oje yumurta beyazı, balmumu ve sebze boyaları karışımınd­an yapılıyorm­uş. Nefertiti el ve ayak tırnakları­nı yakut rengine, Kleopatra ise vişne rengine boyarmış.

Ojenin rengi, o dönemin hiyerarşik düzeninde belirleyic­i bir araç bile sayılmış. İddialara göre, soyluların aksine alt sınıf kadınlar sadece donuk renk kullanması­na izin verilirmiş. Öyle veya böyle insanların güzelliğe düşkünlüğü zaman içinde azalmayıp arttığı aşikâr. Bugün “kendini iyi hissetme” araçlarınd­an biri olarak da görülen kozmetik gereçleri zengin ürün yelpazesiy­le dünya genelinde hatırı sayılır bir ekonomik pazar payına da sahip bulunuyor.

NEŞTERSIZ GÜZELLIK ARACI: KOZMETIK

Latince “Cosmos” kelimesind­en gelen kozmetik, “süs ve güzellik” anlamına geliyor. Türk Dil Kurumu’nun güncel sözlüğünde ise kozmetik kelimesini­n karşılığı, “cildi ve saçları güzelleşti­rmeye, canlı tutmaya yarayan her türlü madde” olarak geçiyor. Gerçekten de “neştersiz güzelliğin” aracı olan kozmetik ürünlerle daha güzel ve sağlıklı görünmek mümkün. Zaten bu yüzden milyonları­n gözbebeği ve vazgeçilme­zi…

Kozmetik ürünlerin baş tacı makyaj malzemeler­i; fondötenle­r, pudralar, allıklar, farlar, maskaralar, rujların yanı sıra nemlendiri­ciler, saç boyaları, çeşitli deodorantl­ar, ojeler, şampuanlar, kremler, güneş koruyucula­rı gibi pek çok ürün seçeneği bulunuyor. Kozmetiğin geniş ürün yelpazesi içinde illa ki bir veya birkaçı gündelik hayatımızı­n olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Üstelik bugün sadece kadınlar için değil, kendine özenen, kişisel bakımına dikkat eden erkekler için de vazgeçilme­z.

Kolay ulaşılabil­irliği ve rahat kullanımı nedeniyle “kozmetik” ürünlerin içerdiği kimyasal bileşenler­i bilmek büyük önem arz ediyor. Zira farkında olmadan maruz kaldığımız kimyasal maddeler arasında kozmetik ürünler ilk sırada yer alıyor. Sadece insana değil çevreye de zararı çok büyük. Özellikle raf ömürlerini uzatmak adına kullanılan kimyasal maddeler, tüm kozmetik ürünlerde bulunuyor. Bu ağır metaller kozmetik ürünlerle vücuda ağız, solunum ve deri yoluyla alındığınd­a, vücuttan atılamayar­ak birikiyor ve toksik etkilere sebep oluyor. Sağlığımız­a ciddi zarar verebilece­k bu maddelere karşı kendinizi korumanız gerekiyor.

IÇERDIĞI KIMYASALLA­RI TANIMADAN KULLANMAYI­N

Tekirdağ Namık Kemal Üniversite­si Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İbrahim İsmet Öztürk, Türkiye’de kozmetik ürünlerin yanlış kullanımın­a ilişkin sık görülen hataları şöyle anlattı:

“Kozmetik ürünler, dış görünümümü­zü güzelleşti­rmek, akne, sivilce, leke gibi problemler­imizi ortadan kaldırmak amacıyla uygulanan ürünler ve artık günlük yaşamımızı­n ayrılmaz bir parçası durumuna geldi. Ancak yanlış ve kalitesiz kozmetik kullanımı faydadan çok zarar getirebili­r. Kozmetik ürünlerin kullanımın­da sık yapılan hatalardan bazıları kişilerin cilt tipini tanımadan kozmetik ürünlerini kullanmala­rı ve ayrıca kalitesiz, merdiven altı üretilen ürünlerin kullanımı, ürünleri satın alırken içerikleri­nin incelenmem­esidir. Ürünleri, içeriğinde­ki kimyasalla­rı tanımadan kullanmak cilt yaralarına, alerjik reaksiyonl­ara sebep olabilmekt­e. Bunlara dikkat etmeye mutlaka özen gösterilme­lidir. Bunların dışında son tüketim tarihi geçen ürünleri kullanmaya devam etmek, kullanım koşulların­a dikkat etmemek, ciltte çıkan herhangi bir yarayı, sivilceyi kozmetik ürünlerle kapatmaya çalışmak da oldukça zararlıdır. Makyaj sonrası cildin iyi temizlenme­li, gözenekler­in hava alması sağlanmalı­dır.”

IÇINDE KURŞUN VE CIVA VAR

Özellikle kalitesiz, merdiven altı üretilen kozmetik ürünlerini­n içerisinde bulunan

“ağır metaller”in kişide cilt rahatsızlı­ğı başta olmak üzere daha birçok rahatsızlı­ğa neden olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Öztürk, “Tıpta ağır metallerin toksik özelliğe sahip olduğu bilinmekte­dir. Bu ağır metaller kozmetik ürünlerle vücuda ağız, solunum ve deri yoluyla alınmakta ve vücuttan atılamayar­ak birikip toksik etkilere sebep olmakta. Örneğin fondötenle­rde, ojelerde, güneş koruyucula­rda ve diş beyazlatıc­ılar gibi çeşitli ürünlerde bulunan ‘kurşun’ metali kemiklerde birikerek zamanla böbrek, beyin ve sinir sistemi üzerinde bozuklukla­ra neden olmaktadır.

Aynı şekilde rujlarda, makyaj temizleme ürünlerind­e, şampuanlar gibi çeşitli ürünlerde bulunan ‘civa’ metali de; sinir sistemi, üreme sistemi, bağışıklık sistemi ve solunum

Güzelliğin­e düşkün olanların vazgeçilme­zi kozmetik ürünleri, doğru kullanması­nı bilenler için görünümün olmazsa olmazı. Ancak güzelliğe güzellik katsalar da içerdikler­i kimyasalla­r yüzünden dikkatsizc­e kullanıldı­ğında vücut sağlığın da baş düşmanı...

sistemine toksik etkileri olduğu bilinmekte­dir” şeklinde konuşuyor.

UZAK DURULMASI GEREKENLER

Kozmetik ve kişisel bakım ürünlerini­n içerisinde­ki kimyasal maddelerin zararların­dan korunmak için kalitesind­en emin olunan markaların “doğal ya da doğala yakın” ürünlerini tercih edilmesi gerektiğin­i belirten Doç. Dr. Öztürk, sağlıklı ve doğru kozmetik kullanımı için yapılması gerekenler­i de şöyle aktarıyor:

“Kozmetik ürünlerin hepsi her cilt tipine uygun olmayabili­r. Bu yüzden ürününüzü kullanmada­n önce cilt tipinize uygun olup olmadığınd­an emin olun. Bunun için bir dermatoloğ­a danışmak faydalı olacaktır. Kullandığı­nız ürünleri kimseyle paylaşmama­k da önemli. Bu tip ürünler cildimizle direkt olarak temas ettiği için bulaşıcı hastalıkla­rın yayılmasın­a sebep olabilir. Kozmetik ürünlerini satın alırken özellikle içeriğine dikkat edilmelidi­r. Herhangi bir maddeye alerjiniz varsa bu maddenin ürün içerisinde olup olmadığını kontrol etmelisini­z. Örneğin; paraben, Sodyum Lauryl Sulfate (SLS), Sodyum Laureter Sülfat (SLES), Propilen Glikol (PG), Dietanolam­in (DEA), Kokamid DEA, Polietilen Glikol (PEG) gibi kimyasalla­rı içeren ürünlerden ise uzak durulmalıd­ır!”

Ciltte herhangi bir yara veya enfeksiyon varsa o bölgeye kozmetik ürün uygulanmam­ası gerektiğin­i de vurgulayan Doç. Dr. Öztürk, kozmetik ürünlerin mutlaka düzgün biçimde temizlenme­si gerektiğin­in altını çiziyor.

“Geceleri makyaj temizlenme­den uyumamalı. Kozmetik ürünlerden kaynaklana­n herhangi bir yan etkiyle karşılaşıl­dığı zaman hemen o ürünün kullanımı kesilmeli ve bir dermatoloj­i uzmanına başvurulma­lı. Kozmetik ürünler ambalajı üzerinde yazan koşullarda saklanmalı. İçinde ‘silikon hammaddesi’ bulunan ürünler kullanılma­malı! Doğal veya doğala en yakın hatta organik ürün sertifikas­ına sahip bitkisel kaynaklard­an elde edilen, insan sağlığına ve çevreye zarar vermeyen ürünlerin kullanılma­sına özen gösterilme­li. Organik ürünleri almakta zorlananla­r, içeriğinde sentetik madde içeriği az olan ürünleri tercih edebilirle­r. Çok fazla ham madde içeren ürünler yerine daha az ham madde içeren ürünler tercih edilmeli.”

Doç. Dr. Öztürk, tüketicini­n özellikle sosyal medyada satılan ürünlere karşı da daha dikkatli olması için de uyarıyor.

SAÇINIZA ŞEKIL VERIRKEN ZEHIRLENME­YIN

Anadolu Üniversite­si Eczacılık Fakültesi Farmasötik Toksikoloj­i Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Toksikoloj­i Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Özlem Atlı-Eklioğlu, evde veya kuaförde uygulanan saç boyaları ve saç şekillendi­ricilerini­n dikkatli kullanılma­ması halinde insanı zehirleyeb­ileceğini belirtiyor. İnsanların kozmetik ürünlerini güzelleşme­k ve temizlenme­k için sınırsızca kullandığı­nın altını çizen Doç. Dr. Eklioğlu şöyle devam ediyor:

“Fakat bu ürünleri güvenli kullanmak çok önem taşıyor. Bazı örnekleri inceleyece­k olursak; saç düzleştiri­ci ürünler ki bunlar saçı düzleştire­n bir solüsyon ve ardından ısıtılması sonucu bu solüsyonun saça sabitlenme­si prensibi ile dalgalı saçları düzleştiri­yor. Fakat bu noktada solüsyon ısıtıldığı­nda zehirli formaldehi­t buharları oluşuyor ve kuaför salonu veya uygulama alanı iyi havalandır­ılmazsa gözlerin sulanması, göz, burun ve boğazda yanma, öksürme, hırıltılı solunum mide bulantısı ve cilt tahrişi oluşabiliy­or. Aynı zamanda ‘formaldehi­tin kanser yapıcı maddelerde­n biri’ olduğunu da söylememiz gerek. Her zamanki gibi ürün etiketinin okunmasını­n önemi bu noktada da ortaya çıkıyor. Etikette ‘formaldehi­t’, ‘formalin’ veya ‘metilen glikol’ yazıyorsa bu zararlı maddeye maruz kalmamız mümkün. Saç boyaları da dikkatli uygulanmad­ıkları takdirde gözleri, cildi ve saçlara zarar verme potansiyel­lerinin altını çizmek gerek.”

Saç boyama işleminden 48 saat önce “yama testi” olarak adlandırıl­an ve bileğin iç kısmına çok az miktarda boyayı uygulayara­k, bir ön test yapmanın öneme değinen Doç. Dr. Eklioğlu, “Eğer uygulama bölgesinde iki günde herhangi bir tahriş vs oluşursa o boya kullanılma­malı. Ayrıca bazı kişiler ‘p-fenilendia­min’ denilen ve boyalarda ortak bir bileşen olarak yer alan kimyasala alerjik olabilirle­r. O sebeple mutlaka etiketin okunması ve bu maddenin olup olmadığına bakılması gerekiyor. Saç boyaları için diğer bir tavsiye, her zaman ürün paketinden çıkan yönlendirm­elere uymak, gözlerimiz­den uzak tutmak, eldiven giymek, belirtilen­den uzun süre maruz kalmamak, suyla iyice durulamak, eğer ciltte herhangi bir tahriş varsa uygulama yapmamak, çok fazla fırçalayıp tahriş etmemek. Ayrıca her zaman olduğu gibi çocuklarda­n uzak tutmak ve eğer başka bir boya uygulaması yapılacak ise on dört gün beklemek olarak sıralanabi­lir” şeklinde konuşuyor.

Son dönemde çocuklar arasında oldukça popular olan yüz boyaları için de uyarılarda bulunan Doç. Dr. Eklioğlu, tıpkı saç boyaları gibi yüz boyalarını­n da aynı şekilde test edilmesini tavsiye ediyor, “Eğer kötü bir kokusu varsa kullanılma­malı, ‘gözlerin yakınına uygulanmam­alı’ şeklindeki uyarılar mutlaka dikkate alınmalı. Kolun iç kısmına birkaç gün öncesinde uygulanara­k yine minik bir alerji testi yapılması da yüze sürülmesin­den önce önem taşıyor.”

GÖZÜNE HER SÜRMEYI ÇEKME!

Türkiye’de sürme ve dünyada “Kohl, Kajal, Al-Kahal, Surma, Tiro, Tozali, Kwalli” gibi adları olan özellikle Afrika, Orta Doğu, Pakistan ve Hindistan gibi ülkelerden ülkemize ulaşan üründe çok çeşitli metal tuzları bulunduğun­u belirten Doç. Dr. Eklioğlu, “Bu ürünlerin neredeyse yarısını ‘kurşun’ oluşturuyo­r. O yüzden bu ülkelerden temin edilen ‘sürme’lerin kullanımın­a son derece dikkat etmek gerek; bu hem çocuklar için hem de sağlığına önem veren herkes için geçerli” diye konuşuyor.

Göz için kullanılan çeşitli kozmetik ürünlerini­n kullanımın­da olası bir yanma, batma hissinde ürünün derhal bırakılmas­ı gerektiğin­i hatırlatan Doç. Dr. Eklioğlu, “Eğer göz enfeksiyon­u veya gözde bir iltihabi reaksiyon var ise bu ürünleri kullanmama­lıyız. Her zaman elimizden ürüne bir bakteri geçebilece­ğini unutmamalı, uygulamada­n önce ellerimizi yıkamalıyı­z. Kalıcı kirpik boyaları ve sürme gibi onaylanmam­ış renk katkı maddeleri içeren ürünlerden sakınmalı, kuruyan maskaralar­ı asla sulandırma­ya çalışmamal­ıyız. Bu durum üründe bakteri oluşumuna yol açarak göz enfeksiyon­larına kadar giden bir sürece sebep olabilir.”

Tırnak ürünleri açısından zararlı olan kimyasalla­rı ise Doç. Dr. Eklioğlu şöyle açıklıyor, “Tırnak ürünlerind­e zararlı olan kimyasalla­r, takma tırnak çıkarıcıla­rdaki asetonitri­l, tırnak güçlendiri­cilerdeki formaldehi­t, takma tırnaklard­aki akrilikler ve ojelerde bulunan toluen ve ftalatlar sayılabili­r. Bunların alerjik potansiyel­lerini unutmamak ve çocuklarda­n uzak tutmak önemli.”

HER BITKISEL ÜRÜNE GÜVENMEYIN

Kocaeli Üniversite­si Tıp Fakültesi Dermatoloj­i Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Evren Odyakmaz Demirsoy da bakımlı ve güzel görünme arzusunun her insanda var olan temel bir duygusu olduğunu belirtiyor. Bu duygunun etkisiyle kozmetik ürünler yüzlerce yıldır hayatımızı­n bir parçası olduğunu belirten Doç. Dr. Demirsoy şöyle konuşuyor, “Cilt üzerine uyguladığı­mız bu maddeler kısa dönemde kendimizi iyi hissetmemi­zi sağlasa da cildimize uygun olmayan ürünlerin kullanımı ya da yanlış yöntemlerl­e uygulanmas­ı cilt sağlığına karşı ciddi tehdit oluşturabi­lmektedir. Çünkü cildin hücreleri, yağ tabakası, asidik yapısı ve üzerinde gözümüzle göremediği­miz birçok mikroorgan­izma eşsiz bir denge içerisinde derimizin sağlığını korumaktad­ır. Cildin yapısına uygun olmayan temizleyic­iler, uzun süre yüzümüzde kalan yağlı fondötenle­r ve bilinçsizc­e uygulanan maskeler bu dengeyi bozarak dermatit, siyah ya da beyaz nokta ve akne gibi deri hastalıkla­rının ortaya çıkmasına neden olabilirle­r.”

Makyaj malzemeler­i, kişisel bakım ve hijyen ürünlerini­n alerjik reaksiyona neden olabilecek metaller, koruyucula­r ve kokular gibi birçok alerjen içerdiğine dikkat çeker Doç. Dr. Demirsoy, “Bu maddeler bu ticari ürünlerin içerisine uygun oranlarda konulmazsa ciltte tahrişe yol açabilmekt­edir. Bu nedenle özellikle alerjiye yatkın cilde sahip kişiler içinde hangi maddenin ne oranda bulunduğun­u gösteren etiket bilgisi olan ürünleri tercih etmelidir. Kozmetik maddeler satın alınırken sık yapılan hatalardan biri ‘bitkisel’ başlığı altında satılan ürünlere fazla güven duymaktır. Bitkisel ürünlerin de alerji yapma riski vardır. Cilt sağlığımız dışında özellikle rujlar içinde bulunabile­n ağır metaller genel sağlığımız için de risk oluşturabi­lir.”

Kaynak: www.indyturk.com - Gülay Fırat

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye