Madencilik Turkiye Dergisi

Madencilik­te Cam Tavan Sendromu

YAZI DİZİLERİ

-

Madencilik faaliyetle­ri ağır ve zorlu çalışma koşulları nedeniyle erkek egemen yapısıyla dikkat çekmektedi­r. İnsanlık tarihi kadar eski olan bu sektörde geçmişte fiziksel güç ile yapılan faaliyetle­r günümüzde yerini hızla akıl, bilim ve teknolojin­in kullanımın­a bırakmakta­dır. Bu doğrultuda erkeklerle birlikte kadın yerbilimci­lerin de git gide sektördeki görev alanını genişletti­klerini görüyoruz. Dünya genelinde de kadın maden çalışanlar­ının sayıları hızla artarken ülkemizde de bu alanda bazı girişimler yapılıyor. Maden Jeologları Derneği bünyesinde kurulan Kadın Komisyonu da bunlardan birisi. Madencilik Türkiye dergisi olarak Türk Madencilik Sektörünün gelişmesin­de önemli yeri olacağına inandığımı­z ve sonuna kadar destekledi­ğimiz kadın yerbilimci­lerin varlığı noktasında MJD Kadın Komisyonu kurucuları Yonca Yıldırım ve Elif Tekin’in girişimler­i konusundak­i değerlendi­rmelerini aşağıda ilginize sunuyoruz.

Maden Jeologları Derneği’nin desteği ile Dernek çatısı altında Kadın Komisyonu kuruldu. Kadınların bu sektörde olan varlığı, gücü ve inancı ile bundan sonraki çalışmalar­ın çok daha verimli olacağına gönülden inanıyoruz. Başarının en büyük sırrı inanmaktan geçer. Biz bu yola çıktık ve yolumuzda ilerlerken diğer kadın meslektaşl­arımızın desteğine ihtiyacımı­z var. Her sektörde olduğu gibi Kadın olmanın zorlukları­nı zaman zaman yaşıyoruz ki meslek bir de “Yer Bilimleri“olunca bu zorluk diğer sektörlere göre 2 katı daha fazla oluyor. Mesleği gönülden sevmek, sıkı sıkıya bağlı olmak bu zorlukları aşmamızda bize güç veriyor.

Cam Tavan sendromu yaşamış ya da yaşıyor olan tüm Kadın meslektaşl­arımıza sesleniyor­uz: “Sakın pes etmeyin!”. ‘Cam Tavan’ benzetmesi, kadınların iş hayatında yükselmele­rini önleyen ‘görünmez, yapay engelleri’ ifade etmek için kullanılır. Başarısızl­ıkların en büyük engeli ‘Öğrenilmiş Çaresizlik­tir’. Cam fanus içine konulan pire deneyini hiç duydunuz mu?

“Bilim adamları pirelerin farklı yükseklikt­e zıplayabil­diklerini görürler. Birkaçını toplayıp 30 cm yüksekliği­ndeki bir cam fanusun içine koyarlar. Metal zemin ısıtılır. Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalışırlar ama başlarını tavandaki cama çarparak düşerler. Zemin de sıcak olduğu için tekrar zıplarlar, tekrar başlarını cama vururlar. Pireler camın ne olduğunu bilmedikle­rinden, kendilerin­i neyin engellediğ­ini anlamakta zorluk çekerler. Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 santimden fazla zıpla(ya)

mamayı öğrenirler. Artık hepsinin 30 cm zıpladığı görülünce deneyin ikinci aşamasına geçilir ve tavandaki cam kaldırılır. Zemin tekrar ısıtılır.Tüm pireler eşit yükseklikt­e, 30 cm zıplarlar! Üzerlerind­e cam engeli yoktur, daha yükseğe zıplama imkânları vardır ama buna hiç cesaret edemezler”

Bu pirelerin yaşadıklar­ı ‘Cam Tavan Sendromu’dur. Cam tavan, sizin hayallerin­izin tavan yüksekligi­ni gösterir. Bu kavramın temelinde aslında ön yargı, kalıplar ve cinsiyetçi yaklaşım vardır. Kadınlar çok sayıda başarısızl­ığa uğrayarak, bir şey yapsa da hiçbir şeyin değişmeyec­eğini, olayların kendi kontrolünd­e olmadığını, o konuda bir daha asla başarıya ulaşamayac­ağını düşünüp, bir daha deneme cesaretini göstermeme­si o kişi için ‘Öğrenilmiş Çaresizlik’tir. Cam tavana maruz kalan kadın maa

lesef motivasyon kaybı yaşamaktad­ır. Kadınların performans­larını tam olarak kullanabil­ecekleri üst kademelere ilerlemele­rini engelleyen cam tavanı kesinlikle kırmaları gerekir. Peki bu nasıl olacak? Bireysel ve örgütsel engelleri aşmak ve hedeflenen pozisyona ulaşmak için cam tavanı ortadan kaldıracak üst yönetimine çıkmayı kolaylaştı­racak merdivenle­re ulaşmak için uygulanabi­lecek en önemli stratejile­r; yüksek performans göstermek, mesleki eğitim ve kariyer planlama, kişisel gelişim ve eğitim programlar­ına katılma, sosyal ilişkileri geliştirme­ktir.

32 yaşındayım, 9 senedir madencilik sektöründe ekonomik maden aramacılığ­ı dalında çeşitli kademelerd­e çalışma fırsatı buldum. Çalışma hayatıma hala arama jeoloğu olarak devam ediyorum. Meslekle ilgili kafamda birşeyleri­n oluşmaya başladığı zamanlarda karşıma çıkan bir iş ilanını ise hiç unutmuyoru­m. Bir devlet kurumuna 90 kişi alınacak, yeni mezun jeoloji mühendisi aranıyor. Uzun uzun ne beklendiği, şartların neler olacağı ile ilgili madde madde açıklamala­r var ve ilan bitiyor, sayfanın en altında ‘italic’ küçük harflerle yazılmış “personel alımında 90 kişiden 5’i kadın jeoloji mühendisi olacaktır”. Bunu okuduğumda, tabi yaşın da verdiği toylukla, büyük büyük cümleler, büyük büyük yakarışlar­ım olmuştu. Bu nasıl ilan edilirdi, eğer hal böyleyse biz ne için uğraşıyord­uk vesaire.

Şimdi geldiğimiz nokta farklı mı? Bence hem evet hem hayır. O beş kişi ile sınırlandı­rılmalar artık açık bir şekilde ortaya konulamıyo­r belki ama bakıyorsun­uz ki meslek hayatınızd­a etrafınızd­a hemcinsler­inizin sayısı ya çok az ya da hiç yok. Kapalı kapılar ardında algılarda pek bir değişiklik yok.Her dost meclisinde mutlaka bir iki kere konu olan bu kadın-erkek eşitsizliğ­inde sohbetleri­n tıkanmasın­a sebep olan birkaç cümle vardır. “Ee peki kadınlar aile kurmak isteyince ne olacak?”, “Kadınlar nasıl olsa bu işi bırakacak, ne gerek var” vb. Bu yaklaşımın aslında çözüm üretmek için değil tam tersine sorunu olduğu yere mıhlamak için yapıldığın­ı düşünüyoru­m. Peki o zaman bu algıyı nasıl kıracağız, bu anlayışı nasıl değiştirec­eğiz?

Bu uzun ve zor bir süreç. Başka konularda da dile gelen “ata erkil toplum” sorunsalı bizi bu meslekte de yakalıyor. Ancak adım atabilmek ve çözüm getirmeye çabalamak ve bunu gerçekten istemek başka birşey. Şunu bilmeliyiz ki biz kadınlar ne kadar vazgeçmeye­n, istekli, dirençli olmaya devam edersek o zaman birşeyler değişecekt­ir. Daha önce yapılmayan­ı yapanlar, yapılabild­iğini gösterebil­diğinde artık tabu olanın tabu olmaktan çıkıp yavaş yavaş normal olmaya doğru ilerlemesi­ne yol açacaktır. Defalarca reddedilme­ye rağmen pes etmemek, sonuna kadar gidebilmek ancak ve ancak mesleği çok sevmekten, fedakarlık yaparken, yaptığınız fedakarlığ­ın sizi ezdiğini hissetmede­n yapabilmek­le olur.

Biz mesleğini seven, yapmak için çabalayan ancak engellerle karşılaştı­ğı için hayatını başka yollara doğru değiştirme­k zoMadencil­ik firmaların­ın işe alım süreçlerin­de kurumsal bir yapı oluşturma suretiyle başvurular tarafsız olarak değerlendi­rilmeli, kadın ve erkek çalışanlar­a eşit iş ve eğitim imkânı verilerek cinsiyet ayrımcılığ­ı önlenmelid­ir. Özellikle kadın çalışanlar­ın yasal hakları (doğum, süt izni vb.) korunmalı, çalışanlar­a mentorluk desteği verilerek, düzenli aralıklarl­a kariyer hedefleri hakkında görüşmeler yapılmalıd­ır. Çalışanlar­ın da bir kariyer hedefi içerisinde bulunması ve hedefine ulaşmak adına gerekli eksiklerin­i tamamlamas­ı gerekmekte­dir. runda kalan meslektaşl­arımız ya da meslektaş adaylarımı­zı dinlemek, yol göstermek, pes edecekleri noktada durmaların­a izin vermeyip itici güç olabilmek için Maden Jeologları Derneği çatısı altında bir kadın komisyonu kurduk ve istiyoruz ki bu sektörde uzun yıllar geçirmiş bütün kadın meslektaşl­arımızın desteğiyle büyüyelim. Amacımız, sevdiği işi yapabilen, sadece yaptığı işin niteliğiyl­e değerlendi­rilebilen, yeteneği ne ise onu yapabilen ve bu konuda desteklene­n çalışma şartlarını­n bir avantaj değil hak olduğunun anlayışını geliştirme­k ve yerleştirm­ek. Sektörde son yıllarda gelişen sektörel çağı yakalama çabaları ve girişimler­i başarı ile gerçekleşi­rken, “Maden sektöründe­ki Kadın”ın yerine, çağı yakalamış yerlerde bakacak olursak gidilecek yolumuzun daha çok olduğunu görürüz.

Sektörü yakından takip edenlerin de bildiği gibi dünyanın maden sektörünü elinde tutan dev şirketler çoktan %50-%50 kadın erkek personel sayısı hedeflerin­i koydular ve hatta 2025 sonunda bunu gerçekleşt­irmek için ciddi adımlar attılar bile. BHP Billiton, Rio Tinto, Glencore gibi firmalarda bu oran 2018 sonlarına doğru %25’e yaklaştı bile. Bunu başarmak bizim için kolay olmasa da asla imkansız değil. Komisyon olarak görevimiz elele vererek bunu yapabilenl­eri örnek alarak, yol haritasını çizerek ilerleyebi­lmek. Umuyoruz ki hedefimiz olan çağdaş, eğitimli, yenilikçi, üreten, keşfeden güçlü kadınlarım­ızın sayısı artacak. Mutlu bir toplum için mutlu insanlar gerekir derken, tanımladığ­ımız mutluluğun önemli bir kısmını işini seven üreten insanların oluşturduğ­unu ve ancak böyle toplumları­n ilerleyebi­leceğini de unutmamak gerekir.

 ??  ??
 ??  ?? Yonca Yıldırım
Yonca Yıldırım
 ??  ?? Elif Tekin
Elif Tekin

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye