Yatırımlarla Birlikte Saldırılar da Artıyor
Küresel Covid-19 salgını ile birlikte istikrarlı şekilde artan metal fiyatları ülkemizde maden yatırımlarını hızlandırdı. Normalleşme süreci sonrası takip ettiğimiz maden işletmelerinde kapasite artışları dikkat çekerken ve bekleyen bazı projelerin de harekete geçirilmesi için adımlar atıldığını görüyoruz. Yatırım haberlerinde konuşulan rakamlar milyonlarca dolar ile ifade edilirken işletmelerin bulundukları yörelere ve genel ülke ekonomisine katkıları ise toplamda milyar dolarları bulacak. Her projede onlar ile binler arasında ek istihdamdan söz ediliyor. Yapılan ve yapılacak yatırımlar ile birlikte hizmet sektörü, makine-ekipman tedarikçileri gibi yan sektörlerde de inanılmaz bir hareketlilik doğuyor. Gelişmekte olan ancak son yıllarda ekonomisi oldukça darboğaza giren bir ülke için bundan daha iyi ne olabilir ki?
Ülkemizde son yıllarda madencilik faaliyetleri çevresel hassasiyetlerin ışığında gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Aslında çevreye duyarlı madencilik kavramı tüm dünyada iki binli yılların başından beri işin merkezine alınıyor. Kötü örnekler yok mu? Doğaya zarar vermiş işletmeler yok mu? Tabi ki var. Dünya'da da ülkemizde de olmaması gereken işletmeler bir şekilde faaliyet göstermişler. Zaten bütün kıyamet de buradan kopuyor. Endüstriyel pratik anlamında dünyaya örnek gösterilen, 15 yıldır faaliyette olup bir kişinin burnunun kanamadığı, madencilik faaliyetini bitirmiş ve çalıştığı sahayı doğaya yeniden kazandırarak görevini tamamlamış işletmelerimiz dururken kötü bir iki örnek ile Türk Maden Endüstrisi'ne yani ülke ekonomisine zarar verilmeye çalışılıyor.
Her meslekte, her iş kolunda olumsuz örnekler, kötü uygulamalar var. Maalesef sektörümüzde de özellikle geçmişte bazı kötü uygulamalara göz yumulmuş. Bu yüzden de bunlar sürekli karşımıza çıkarılıyor. Halen bu şekilde çalışıldığı ve sürekli doğa katliamı yapıldığı iddiası ile bir kısım STK'lar ve şahıslar tarafından maden projelerimiz daha halka tanıtılırken baltalanmaya çalışılıyor. Bununla da kalınmıyor, medeniyetleşmenin temeli olan madencilik gibi dünyanın en temel iş kollarından birisinde sanki dünya yok edilmeye çalışıyor gibi gösterildiğinden orman yangınları, doğal afetler, hastalıklar dahi madencilere bağlanıyor. Her taşın altından madenciler çıkarılmaya çalışıyor.
Dünyanın gelişmiş ekonomilerinin geçmişine baktığınızda gelişmişliklerinin madenciliğe dayandığını görürsünüz. Bu ülkelerden bazıları dünya ekonomisinde söz sahibi olduktan sonra günümüzde bazı madencilik kollarından çekilmeye bile başlamışlardır. Çünkü hedefteki refah seviyesine ulaşılmıştır. Artık bu alandaki bilgi birikimlerini dünyaya pazarlamaktadırlar. Bizim bu seviyelere gelebilmemizin gecikmesi içinse madencilik faaliyetlerimiz çeşitli şekillerde sekteye uğratılmış, yapılan pek çok araştırmada görüldüğü gibi çevre hassasiyeti iddiasında olan bazı yurt dışı destekli çalışmalar ile madencilik faaliyetlerimiz engellenmiş ya da geciktirilmiştir.
Artık madencilik faaliyetlerimizi ülkemiz ekonomisinin temeline yerleştirerek uzun vadeli planlamalar yapılmalı, irili ufaklı entegre tesislerle hammaddeden uç ürüne yönelmeliyiz. Artık kendi hammaddelerimizi, engellemelerden arındırarak verimli ve uluslararası standartlarda değerlendirip dünya ekonomisinin önemli güçleri arasında yer almanın zamanıdır.