Türkiye'de ve Dünyada Kömürün Güncel Görünümü
Kömür, kimilerine göre çevreyi kirleten, santrallarda enerji üretiminde veya ortamlarda ısınma amaçlı kullanıldığında etrafa kirlilik saçan, bir de üstelik sera gazı emisyonu ve karbon emisyonunu arttıran zehirli bir malzeme… Üstüne üstlük, üretmek için müdahale edilen ormanlar, doğal çevre, iş kazalarında kaybedilen onlarca insan... Aslında tam bir kavram kargaşası!
Madenler için etki altında bırakılan orman alanı bindelik rakamlarla ifade edilirken yol ve inşaat için yüzde seviyelerinde olan iki haneli rakamlar göz ardı edilmekte ve kömür istenmeyen bir enerji hammaddesi olarak gösterilmektedir.
Enerjide %43,2 oranında dışa bağımlılık ve bunun getirdiği büyük risk, arz güvenliği, cari açık, istihdam kaybı gibi kullanılabilirlik ve sürdürülebilirlik aşamasında girilen kısır döngüler ışığında, genel olarak Türkiye'nin kömür madenciliği ve kömüre dayalı elektrik üretiminde dünyanın neresinde olduğu, dünya çapındaki cürmünü ve/veya yerini gösterme amaçlı bu çalışmada enerji hammaddelerinin vazgeçilmezi ve uzun yıllar daha vazgeçilmezi olacak kömür ve enerjiye odaklanılırken kömürün dünyadaki ve Türkiye'deki durumu, sera gazı salınımında Türkiye'nin yeri ve Türkiye'deki kömüre dayalı enerji görünümü incelenmektedir.
Giriş
Dünyada enerjinin en büyük kaynağı kömür rezervleri toplam 1,1 trilyon tondur. Bunun hemen hemen yarısı ABD ve Çin'e ait olup, bunları izleyen Hindistan, Rusya Federasyonu ve Avustralya ilave edildiğinde bu beş ülke, dünya taşkömürü rezervlerinin %80'ine sahiptir. Dünya linyit rezervlerine baktığımızda ise 320,5 milyar ton değeri görülmektedir. Rusya Federasyonu bu rezervin %28'sine tek başına sahiptir. Bu ülkeyi büyüklük bakımından Avustralya ve Almanya takip etmektedir. Bu üçünün rezerv toplamları 203 milyar ton ile dünya rezervlerinin %63'üdür
Ülkemizin toplam taşkömürü rezervi 1 milyar 514 milyon tondur. Bunun yaklaşık yarısı koklaşmaz, yarı koklaşabilir ve diğer yarısı koklaşabilir taşkömürüdür. Türkiye'nin linyit rezervleri ülkenin her tarafında yayılım göstermektedir. Yaklaşık yarısının ısıl değeri, 1.500 kcal/kg'ın altındadır. 2.500 kcal/kg`ın altında olan kömürler, toplamın %80'ine ulaşmaktadır. Ülkemizin linyit rezervleri toplam 19,3 milyar ton olarak belirlenmiştir.
Dünya toplam kömür üretimi, 1971 yılında 3 milyar ton iken, 2017 yılında toplam 7,4 milyar tona ulaştığı görülmektedir. 2019 yılında Çin tek başına toplam dünya taşkömürü üretiminin %49,6'sını üretmiştir. Türkiye'nin 19,3 milyar ton toplam kaynak+rezervi ile kıyaslandığında, Çin'in 3,5 milyar tonluk yıllık üretimi ile tek başına Türkiye toplam rezervleri kadar miktarı yaklaşık 5 yılda ürettiği söylenebilir. Buna rağmen, Çin kömür ithalatçısı bir ülkedir. Linyit üretiminde Çin'in yerini toplam 739,7 milyon tonluk toplam dünya üretiminin 131,3 milyon tonunu üreten Almanya almaktadır. 2019 yılında Almanya, dünya linyit üretiminin %17,7'sini yapmıştır. Türkiye, linyit üretiminde dünya sıralamasında Çin'den sonraki ülkedir. Sonra Rusya ve Polonya gelmektedir.
Türkiye'nin toplam kömür üretimi 2002 yılında 54 milyon ton, 2013 de 67 milyon ton, 2019 yılında de 87,6 milyon ton mertebesine erişmiştir. Taşkömürü üretimi ise 2019 yılında 1,2 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Bu değer 1974 yılında 4,57 milyon ton satılabilir kömürdü. 2019 yılı üretiminin %40'ı rödovanscılar tarafından yapılmıştır.
Dünya toplam kömür tüketimi, 2014 yılında 7,5 milyar ton, 2016'da 7,1milyar ton, 2019'da tekrar 7,5 milyar ton olmuştur. Çin yine üretimde olduğu gibi tek başına taşkömürü tüketiminin %50'sini yapmıştır.
Dünya kömür ihracatı 2019'da 1,44 milyar tondur. Bu da kömürün daha çok üretildiği ülkede tüketildiğini göstermektedir. 2019 yılı verilerine göre, taşkömürü ihracatında 455 milyon ton ile Endonezya ve 393 milyon ton ile Avustralya başı çekmektedir. 2019 yılındaki dünya toplam kömür ithalatı 1,44 milyar tondur. İthalatın %91'i taşkömürüdür. Çin en büyük üretici olmasına rağmen en büyük ithalatçı konumundadır. 2019 yılında yaptığı 298 milyon tonluk ithalat ile lider konumuna gelmiştir. Onu 185 milyon ton ile Japonya ve 130 milyon ton ile Güney Kore izlemektedir.
1980 yılına kadar, ihtiyacını karşılayacak kadar üretim yapan Türkiye'de 1987 yılında iç üretim, talebin ancak yarısını karşılayabilir hale gelmiştir. 1990'lı yıllarda 10 milyon tonu aşan kömür ithalatı, 2000'li yıllarda yıllık olarak 20 milyon tonu geçmiş ve 2019 yılında 38,8 milyon tona ulaşmıştır. Bu artışın nedeni, ithal kömüre dayalı enerji santrallerinin hızla artmasıdır.
2012 yılı verilerine göre dünya elektrik enerjisi üretiminde kömürün payı ortalama %40,3 iken, 2016'da %40,6, 2020'de %27,7'dir. Kömürün elektrik enerjisi üretimindeki büyük payın lideri %57 ile Çin olurken, bu oran Hindistan'da %55, Endonezya'da %42'dir. 2019 yılı verilerine göre Türkiye'deki enerji üretimindeki kömür oranı, %20,5 ithal bazlı olmak üzere %34'dür. Bu değerler kurulu güç bazında toplam %21'e düşmektedir.
Türkiye toplam dünya sera gazı emisyonlarının %1'inden azını üretmektedir. Uluslararası veriler, sera gazı artışının sebeple
rini karbondioksite, yaygın söylemi ile karbon emisyonlarına bağlamaktadır. Çin her iki emisyonda da başı çekmektedir. 2015 yılı değerlerine göre; yakıt kaynaklı da 9,1 milyar ton (%28,13) kömür kaynaklı da 7,4 milyar ton (%48,58) karbon salınımına sahiptir. Çin'i her iki salınımda da ABD (%10) ve Hindistan (%10) takip eder. Türkiye'nin dünya yakıt kaynaklı karbon salınımında toplamın %0,98'inden, kömür kaynaklı karbon salınımından toplamın %0,92'sinden sorumludur. Bu rakamlara rağmen, Türkiye, dünya ülkeleri arasında karbon salımı büyüklük sıralamasında yakıt kaynaklı salınımda 18'inci, kömür kaynaklı salınımda 12'inci sıradadır. Türkiye'den sonraki ülkeler eser miktarda salınım yapmaktadır. Sıralamadaki konum yıllara göre hemen hemen değişmemektedir. Konumuz kömür olduğuna göre kömür kaynaklı karbon salınımı değerlendirildiğinde ülkemizin abartıldığı kadar sorumlu olmadığı, yeni kurulacak santralların da yeni ve temiz teknoloji ile kurulacağı düşünüldüğünde dünya karbon salınımı içindeki yerinin pek değişmeyeceği söylenebilir.
Türkiye'de yerli kömür kullanan 1'i taşkömürü, 1'i asfaltit olarak 30'dan fazla santral işletme halindedir. Bunların 23'ü değerlendirmeye alınacak kapasitelidir. Günümüz itibarı ile kamunun elinde kurulu güç toplamı 2.424 MWe olan, Çanakkale-Çan, Afşin Elbistan A, Manisa Soma A ve Çayırhan santralları kalmıştır. Türkiye'nin işletilmekte olan kurulu güç toplamı 10.000 MWe linyit kaynaklı, 300 MWe yerli taşkömürü kaynaklı ve 405 MW asfaltit kaynaklıdır. Toplam 2.300 MWe kuruluş kapasiteye sahip (Amasra, Kınık, Ilgın) lisanslı proje aşamasında 2 (Bingöl-Genç, Amasya-Suluova) ön lisansları yürürlükte proje vardır.
Halen işletme halinde, toplam 12 adet ithal kömür yakıtlı elektrik santralı bulunmaktadır. Tabloda görüldüğü üzere toplam kapasiteleri 8.854 MWe'dir. İthal kömür yakıtlı diğer santral projeleri şunlardır: 3.900 MWe toplam gücünde 3 adet lisanslı proje aşamasında, 350 MW gücünde 1 adet ön lisans değerlendirme aşamasında olan ithal yakıtlı santral projesi mevcuttur.
Kömür
Birincil enerji kaynakları grubunda fosil katı yakıtlar içerisinde yer alan kömürler, havanın oksijeni ile doğrudan yanabilen ve %50-95 arasında serbest veya bileşik karbon içeren organik kayaçlardır.
Kömür homojen olmayan, kompakt, çoğunlukla lignoselülozik bitki parçalarından meydana gelen, tabakalaşma gösteren, içerisinde çoğunlukla C, az miktarda H - O - S ve N elementlerinin bulunduğu ama inorganik (kil, silt, z elementleri gibi) maddelerinde olabildiği, bataklıklarda oluşan, kahverengi ve siyah renk tonlarında olan, yanabilen, katı fosil organik kütlelerdir. Kömürler yakıt hammaddesi oldukları gibi değişik amaçlarda (kok yapımı, kimyasal madde üretimi gibi alanlarda) da kullanılırlar.
Kömür organik olgunluğa göre sınıflandırılır:
• Düşük Kalorili Kömürler
› Alt Bitümlü kömürler (Elektrik enerjisi/Çimento sanayii ve diğer sanayii)
› Linyit (Elektrik enerjisi)
• Yüksek Kalorili Kömürler (Taş kömürü)
› Antrasit (Isınma/Sanayi/Dumansız yakıt)
› Bitümlü Kömürler þ Metalurjik Kömürler (Koklaşabilir-Demir ve
Çelik Endüstrisi)) þ Termal Kömürler (Buhar Kömürü-Elektrik
Enerjisi)
Kömürler şüphesiz içlerinde kil, silt, kum ve değişik oranlarda inorganik (mineral) madde bulundururlar. Kömürlerin içerisinde bulunan bu inorganik maddeler kömürün kalitesini direkt olarak negatif yönde etkilerler. Bir kömürün kalitesi, kullanıldığı alana göre farklı anlamlar içerebilir. Örneğin; kok imalinde en kaliteli kömür, şişebilen, gözenekli hale gelebilen ve dayanıklı olabilen, okside olmamış kömürler en iyi kömürlerdir. Yakıt hammaddesi olarak kömürün koklaşması bir anlam ifade etmez, en aranan özellik fazla ısısal niteliğe sahip olmasıdır. Kömürü sıvılaştırma işlemine tabi tuttuğumuzda ise en aranan özelliği uçucu maddesinin fazla olası vs. gelmektedir. Ama tümünde inorganik madde, istenen bir bileşen değildir.
Kömürler, gevrek, kırılgan, yanabilen, içerisinde organik maddeler dışında inorganik maddelerde içeren tortul kayaçlar olarak tanımlanabilir. Yaygın olarak fiziksel özelliklerinden çok, kimyasal özellikleri ile tanımlanmaktadır. Bunlar, ısı değeri (kalori), nem, uçucu madde, kül, sabit karbon değerleridir. İçerdiği kükürt, karbon, azot, oksijen ve hidrojen elementleri kullanılacağı yere göre önem kazanır.
Linyit ve alt bitümlü kömürler, genellikle yumuşak, kırılgan ve mattır. Yüksek nem içeriği ve düşük karbon içeriği karakteristik özellikleridir. Antrasit ve bitümlü kömürler ise sert ve parlaktır. Karbon oranları yüksek, nem oranları göreceli olarak düşüktür.
Kömür Rezervleri Dünya Rezervleri
Dünya görünür kömür rezerv değerleri, BP Statistical Review'den alınmıştır. Buna göre 3.940 kcal/kg üzerindeki ısıl değere sahip tüm kömürler antrasit ve bütümlü (taşkömürü), bu değerden düşük ısıl değerdeki kömürler ise alt bitümlü ve linyit (kahverengi kömür) olarak sınıflandırılmıştır. Bu değerlendirmeye göre dünya kömür rezervleri Tablo 1`de verilmiştir. Dünya kömür rezervleri toplamı 1,1 trilyon ton olarak kabul edilmektedir. Tabloda Türkiye rezervlerindeki yerel değerlerle karşılaştırıldığında görülen farklılık, Türkiye değerlerinin çoğunluğunun “kaynak” sınıfında olmasıdır. İlgili tablo, “görünür rezerv” değerlerini göstermektedir.
Dünya'nın kömür rezervlerine toplam olarak baktığımızda %30'unun alt bitümlü ve linyit kömürü, %70'inin de antrasit ve bitümlü kömür sınıfına girdiğini görmekteyiz. Bu iki sınıfın kullanım yeri ve ticaretinin kendine özgü özellikleri nedeni ile ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğine kanaati oluşmaktadır.
Buna göre; dünya taşkömürü rezervleri toplam 749 milyar 167 milyon tondur. Bunun hemen hemen yarısının ABD ve Çin'e ait olduğu, tabloda bunları izleyen Hindistan, Rusya Federasyonu ve Avustralya ilave edildiğinde, bu beş ülkenin, dünya taşkömürü rezervlerinin %80'ine sahip olduğu görülmektedir. Türkiye'nin rezervi tabloda 550 milyon ton olarak görülmektedir. Bu değer daha önce 378 milyon tondu. Türkiye'nin taşkömürü rezervi, TTK kaynaklarına göre 1 milyar 513 milyon ton olarak kabul edildiğine göre farklılığın rezerv sınıflandırılmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır (Tablo.1).
Dünya linyit rezervlerine baktığımızda ise 320 milyar 469 milyon ton değeri görülmektedir. Rusya Federasyonu bu rezervin %28'ine tek başına sahiptir. Bu ülkeyi büyüklük bakımından Avustralya ve Almanya takip etmektedir. Bu üçünün rezerv toplamları 202,9 milyar ton ile dünya rezervlerinin %63'üdür. Türkiye bu tabloda 11 milyar ton rezerv ile bulunmaktadır. MTA verilerine göre Türkiye'nin toplam linyit rezervi 19 milyar 324 milyon tondur (2020). Burada da rezerv tanımlamasının devreye girmiş olduğu (kaynak/rezerv) görülmektedir (Tablo.1).
Türkiye Rezervleri
Türkiye kömür rezervleri, dünyadakinin tersine özellik göstermekte olup linyit rezervleri, taşkömürü rezervlerinden çok daha fazladır. Dünya rezervleri tablosundaki kabullere göre dünya linyit rezervlerinin %3,42'si, taşkömürü rezervlerinin %0,07'si Türkiye'ye aittir. Yerel kaynaklarımızda rezerv olarak anılanlara baktığımızda bunların büyük bölümünün kaynak sınıfında olduğu anlaşılmaktadır.
Ülkemizin taşkömürü rezervleri bilindiği üzere Zonguldak havzasında (Zonguldak şehri ve çevresi) bulunmaktadır. Rezervlerin tamamı, kamu kuruluşu olan Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) uhdesinde bulunmaktadır. 2020 yılı sonu verilerine göre tabloda da görüleceği üzere toplam taşkömürü rezervi 1 milyar 514 milyon ton olarak verilmektedir. Bunun 620 milyon tonu Amasra bölgesindeki koklaşmaz, 31 milyon tonu Armutçuk bölgesindeki yarı koklaşabilir ve 863 milyon tonu Kozlu, Üzülmez ve Karadon bölgelerindeki koklaşabilir taşkömürüdür. Rezervlerin %57'lik çoğunluğu koklaşabilir, %41'i koklaşmaz ve kalan %2`si yarı koklaşabilirdir. Havzadaki taşkömürü rezervlerinin ısıl değeri 5.400-7.200 kcal/kg aralığındadır. TTK kaynaklarında rezervlerin hemen hemen yarısının görünür hale getirildiği ifade edildiğinden diğer yarısının kaynak sınıfında değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Dünya taşkömür rezervlerinde Türkiye rezervi 550 milyon ton olarak verilmektedir (Tablo 2.1).
Türkiye'nin linyit oluşumları ülkenin her tarafında yayılım göstermektedir. Linyitler, genç yaşta olduğundan dolayı yüksek nem ve düşük ısıl değere sahiptir. Bu değerler, standartlarda verilen üst ısıl değerin oldukça altındadır. Isıl değer 1.000 Kcal/ kg ile 4.200 kcal/kg arasında değişmektedir. Yaklaşık yarısının alt ısıl değeri, 1.500 kcal/kg'ın altında, %90'ının alt ısıl değeri 3.000 Kcal/kg'ın altındadır. 2.500 Kcal/kg`ın altında olan kömürler, toplamın %80'ine ulaşmaktadır.
Ülkemizin linyit varlığı, 2020 sonu itibarı ile MTA'nın ve ilgili kurumların verilerine göre belirlenmiş olup toplam 19,3 milyar ton olarak belirlenmiştir. Bu kaynağın %11'i (2,1 milyar ton) Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ), %44,7'si Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ), %2,7'si Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) ve %41,7'si özel sektör uhdesinde bulunmaktadır. Buna göre ülkemiz linyit varlığının (rezerv+kaynak) %58,3'ünün kamu kurumları ruhsatlarında olduğu görülmektedir. Bunlardan MTA arama geliştirme kurumu olup, işletmecilik yapmamakta, ruhsatlarını işletmeci kuruluşa devretmektedir. Özel sektör sahalarındaki linyit varlığının da teknik anlamda rezerv değil, kaynak olarak kabul etmek gerekebilir. MTA dışında yapılan çalışmalara ait kamunun elindeki veriler yeterli değildir. Burada verilen değerin üstünde olduğu tahmin edilmektedir (Tablo 2.2). Linyit kömür rezervimizin dünya kaynaklarında 10,97 milyar ton olarak yer alması, rezerv ve kaynak sınıflamasındaki farklılıktan gelmektedir.
Ülkenin enerjide dışa bağlılığının artış göstermesi, arz güvenliğinin tehlikeye girmesi ve cari açığın artması nedeni ile kömür aramalarına ağırlık verilmiş ve 2005-2019 yılları arasında başta MTA tarafından olmak üzere ülke çapında yapılan araştırmalarla rezervlere toplam 10,82 milyar ton arttırılmıştır.
Ülkemizde bulunan ve linyit gibi yakıt vasfında sayılan, bitümlü şeyllerin rezervleri 1,6 milyar ton, asfaltitlerin rezervleri 63,5 milyon ton olarak verilmektedir (MTA).
Türkiye Kömür Sahaları ve Potansiyel Kullanım Alanları
Kömür Üretimleri Dünya Kömür Üretimi
Kömür üretim değerleri tüvenan olarak değil satılabilir miktarlar üzerinden hesaplanmaktadır. Türkiye verileri de aynı kıstaslara tabidir. Dünya kömür üretimini değerlendirirken linyit ve taşkömürleri üretimlerini toplam üzerinden değerlendirmenin uygun olmadığı görülmektedir. Linyit ve taşkömürü üretim, ticaret ve kullanım yönünden farklılıkları nedeni ile ayrı olarak değerlendirilme ihtiyacı hissedilmiştir.
2019'da 7 milyar ton olan toplam taşkömürü üretiminde Çin, 2013'de 3,5 milyar tonluk yer almışken bu rakam 2017'de 3,2 milyar tona düşmüş, 2019 da tekrar aynı mertebeye gelmiştir. 2013 yılında dünya taşkömürü üretiminin %57'sini üretmişken, 2017'de %48,6, 2019'da %49,6 olmuştur. Yani Çin, dünya taşkömürü üretiminin yarısını tek başına yapmaktadır. Çin taş kömürü üretiminde kendisini takip eden Hindistan'dan 2,7 milyar ton, ABD'den 2,9 milyar ton fazlalık göstermektedir. Avustralya ise 2019 yılı verilerine göre 460 milyon ton ile dördüncü olmuştur. Çin'in, tek başına Türkiye toplam rezervleri kadar miktarı yaklaşık 3-5 yılda ürettiği söylenebilir. Buna rağmen, Çin en büyük kömür ithalatçısı ülkelerden biri olma özelliğini korumaktadır. Tabloda (Tablo 3.1) dünya termal ve koklaşabilir ve toplam taşkömürü üretimleri 2017, 2018 ve 2019 yılları için verilmiştir.
Linyit kömür üretim tablosunda Çin yoktur (düşük miktarda olan linyitleri taşkömürü içinde vermektedir). Dünya linyit üretiminde Çin'in yerini toplam 739,6 milyon tonluk toplam dünya üretiminin 131,3 milyon tonunu üreten Almanya almaktadır. 2017 yılında Almanya, dünya linyit üretiminin %20'sini üretirken, bu değerin 2019 da %17,7'ye düştüğü görülmektedir. Almanya'yı 2017 yılında 75,6 milyon ton ile Rusya Federasyonu (%8) takip ederken, sıralama 2018 de Türkiye lehine değişmiştir. Türkiye 2018 de 81 milyon ton, 2019 da 87,3 milyon ton ile ikinci sırayı almış bulunmaktadır. Türkiye 2019 yılı dünya linyit üretiminin %12'sini üretmiştir. Son üç yılda sıralamada Rusya üçüncü (2019-80,8 milyon ton), Polonya dördüncü (2019/52,855 milyon ton), ABD beşinci (2019/48,256 milyon ton) olmuştur. Fosil yakıtlarla ilgili olumsuz mesajlarla dünya kamuoyuna hitap eden Almanya, Türkiye ile birlikte, dünya linyit üretiminin %30'unu üretmektedir. Dünya istatistik verileri, Türkiye'nin yerel verilerle burada da uyumsuzluk görülmektedir (Tablo 3.2).
Türkiye Kömür Üretimi
Türkiye kömür üretimleri, 388'i özel sektör olmak üzere toplam 391 işletmede yapılmaktadır. Bunların 13'ü kamuya aittir. Bu işletmelerin 250'si açık işletme, 81'i yer altı işletmesi, 60'ı açık ve yer altı işletmesi olarak faaliyet göstermektedir.
Türkiye taşkömürü üretimi, Zonguldak ilinde kamu kurumu olan TTK sahalarından, TTK ve rodövanscı şirketler tarafın
dan yapılmakta olup tüvenan kömür üretimi 2011 yılında 2,7 milyon ton, 2017 yılında 1,23 milyon ton, 2019'da 1,2 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. 2017 yılı üretiminin üçte biri rodövanscılar tarafından yapılmıştır. 2019'da üretilen toplam 1,2 milyon tonun %39'u olan 472 bin tonu taşeron vasıtası ile üretilmiştir. 1974 yılında toplam taşkömürü üretimi 4,57 milyon ton satılabilir kömürdü. TTK ruhsat sahasının bir kısmı özel sektöre rodövans yolu ile işletmeye verilmiştir (Tablo.4).
Linyit üretimleri ise kamu kurumları TKİ (elektrik üretimi ve ısınma), EÜAŞ (elektrik üretimi), küçük ve orta ölçekli birçok şahıs ve tüzel kişilik tarafından yapılmaktadır. Türkiye'de kamu ve özel sektör toplamı olarak, 2011 yılında 82,4 milyon ton, 2013 yılında 63,3 milyon ton, 2017 yılında 84,4 milyon ton linyit üretilmiştir. 2019 yılında 83,8 milyon tonluk linyit üretimine ulaşıldığı görülmektedir. Özel sektör üretimi MAPEG verilerine göre 2011 de 9,4 milyon ton iken 2019 de 40,2 milyon ton olmuştur.
Çoğunlukla özel sektör tarafından elektrik üretimi için gerçekleştirilen asfaltit üretimi 2017 yılında 1,4 milyon ton, 2019'da 2,2 milyondur. TKİ tarafından üretilen bitümlü şeyl üretimi 2017'de 394 bin ton, 2019'da 385 bin ton olmuştur (Tablo.4).
Üretilen kömürlerin elektrik üretimi amaçlı olarak özel sektöre ihale edilmesi yoluna gidilmektedir. Bu hem kendi adına üretim hem de özelleştirme olarak verilmektedir. EÜAŞ'ın kendi işlettiği santrallar de vardır. Bu bilgiler detaylı olarak raporun ileriki bölümlerinde işlenmiştir.
Kömür Tüketimleri Dünya Kömür Tüketimi
Dünya kömür tüketimleri bazı kaynaklarda toplam ve linyit olarak verilmektedir. Toplam tüketim değerlerinin linyiti de içermesi, koklaşabilir ve termal arasındaki büyük farklılık nedenleri ile 2014, 2016 ve 2019 yılı toplam üzerinden değerlendirilmiş, kömürün cinsine göre farklı tüketimler, sağlıklı verilere erişilen 2018 ve öncesi için yapılmıştır.
Dünya kömür tüketiminin yaklaşık %69'u elektrik ve ticari ısı, %13'ü demir çelik, %15'i diğer sanayii, %3'lük kısmı ısınma amaçlı olarak kullanılmaktadır.
Toplam kömür tüketimi, ortalama 7,5 milyar ton olarak gerçekleşmektedir. Toplam tüketimde Çin %50'lik payla açık ara öndedir. 2019 yılında Çin'i takip eden Hindistan 2,9 milyar ton daha eksik tüketim yapmıştır. Dünya toplam kömür tüketiminde Hindistan %12,5 paya sahiptir. Üçüncü ABD %7,2 (546.000 ton), dördüncü Rusya %3 (225.000 ton)'lük paya sahiptir. Bu ülkeleri %2,5 payla Güney Afrika (192.000 ton) ve Japonya (187.000 ton) takip etmiştir. Türkiye 121.000 tonluk toplam kömür tüketimi ile dünya sıralamasında 2019'da 10. sıradadır (Tablo.5.1).
Dünya termal kömür tüketimlerinde Çin, yarıdan fazla tüketimi ile liderliği kimseye bırakmamaktadır. 2014'de 6 milyar tonluk dünya tüketiminin 3,2 milyar tonunu tüketirken, 2018'de 3,1 milyar ton ile %53'lük payı aynen korumuştur. Hindistan ise 2014'deki %12'lik payını 2018'de 842.300 tona çıkararak %14'lük paya sahip olmuştur. ABD, 2014'deki 742.500 tonluk termal kömür tüketimini 545.400 tona düşürmüş olsa da hala üçüncüdür. 2014'deki %12'lik payı %9'a düşmüştür. 2018 rakamlarına göre, dünya termal kömür tüketiminin %76'sının bu üç ülke tarafından tüketildiği bir gerçektir. Bu ülkeleri Güney Afrika, Japonya, Güney Kore ve Endonezya takip etmektedir (Tablo 5.2.).
Koklaşabilir kömürün tüketiminde Çin yine başta gelmektedir. Burada Çin'in 2018 yılında tüketim içindeki payı 587.300 ton ile %59'dır. Hindistan 2018'de de %10'luk pay ile yine Çin'i takip etmekte fakat 2014'e göre tüketimini 3 katından fazlasına arttırdığı görülmektedir (30.000 tondan 97.400 tona). Çin ve Hindistan koklaşabilir kömürün %70'ini tüketmektedir. Rusya, Japonya ve Güney Kore bu ülkeleri takip etmektedir (Tablo.5.3.).
Dünya linyit tüketimi 2018'de 803.000 ton iken 2016'da 818.600 tondu. Linyit tüketiminde Almanya her zamanki liderliğini korumaktadır. 2014'e göre, tüketimi %6 oranında düşmüş olsa da 2018'deki 166.300 tonluk tüketimle, toplam tüketimin %20'sini yapmıştır. Tüketimde ikinci olan Rusya'nın arkasından üçüncü gelen Türkiye, 2018'de ikinciliğe oturmuş bulunmaktadır. Türkiye 2014 de 64.700 ton, 2016'da 56.400 ton linyit tüketirken, 2018'de 85.200 ton (dünya tüketiminin %10'u) ile Almanya'nın yarısı kadar linyit tüketmiştir. Rusya'nın tüketimi 2018 yılında 81.400 ton olmuştur. Almanya, Türkiye ve Rusya dünya linyit tüketiminin %41'ini yapmaktadır.
Türkiye Kömür Tüketimi
Türkiye toplam kömür tüketimi 2020 yılında 107,5 milyon tondur. Bunun 1,08 milyon tonu yerli taşkömürü, 38,7 milyon tonu ithal kömür, 63,3 milyon tonu linyit-asfaltit, 4,4 milyon tonu taşkömür kokudur. Tüketimde 122,8 milyon ton olan 2018'e göre %12,5'luk bir düşüş gözlenmektedir.
Türkiye taş kömürü tüketimini en doğru şekilde TTK üretimi ile ithalat toplamı ile ifade edebiliriz. 1980'li yılların başında toplam taşkömürü tüketiminin %80'i yerli kaynaklardan sağlanmaktaydı. Bu oran 1990'lara yaklaşıldığında %45'e düşmüştür. Maalesef, 2019 yılında ağırlıklı olarak ithal kömür santrallarından kaynaklanan ithalat nedeni ile Türkiye'de tüketilen 39,5 milyon ton olan taşkömürünün %3'ü yerli kaynak kökenli olmuştur. Demir çelik sanayiinin önemli girdisi olan koklaşabilir kömür tüketiminin %3'ü de ithal edilerek karşılanmaktadır. 2020 yılında tüketilen 39,7 milyon ton taşkömürünün %62'si termik santrallarda, %17,5'luk bölümü kok fabrikalarında,
%3'ü demir çelik tesislerinde, 17,6'si diğer sanayii kollarında tüketilmiştir (TTK, TÜİK 2021).
Doğal olarak tümü Türkiye'de üretilen linyit, elektrik santralları, sanayide ve ısınma amaçlı olarak tüketilmektedir. Linyitin elektrik üretimindeki payı 1970'lerde %20 düzeyindeyken, 2001'de %80'i bulmuştur. 1970'lerde ısınma amaçlı kullanımda oran %42, sanayi kullanımı %36 idi. Bu oranlar sırası ile %7 ve %13'e düşmüştür. Linyit tüketimi, 2009 yılında 75,65 milyon ton iken, 2014 de 45,5 milyon ton, 2017 yılında 84 milyon tona ulaştığı görülmektedir. 2001 yılından sonra sürecin tersine dönmeye başladığı tespit edilmiştir. 2020 yılı 63 milyon ton olan linyit tüketiminin %83'ü elektrik ve ısı, %11'i sanayi kullanımı, %6'si ısınma amaçlı olarak kullanılmıştır (TKİ. 2021).
Kömür Ticareti Dünya Kömür Ticareti
Kömür 50'den fazla ülkede üretilmekte ve 70 den fazla ülkede tüketilmektedir. Bu özelliği nedeni ile dünya ticaretinde önemli bir yer kaplamaktadır. Bitümlü kömürler ve antrasit dünya kömür ticaretinin emtiasıdır. Linyit düşük kalorili olduğundan dolayı, uzak mesafelere taşınması ekonomik olmadığından dolayı kaynağın bulunduğu ülkelerde değerlendirilmektedir. 2019 yılı dünya ticaretinin %23'ü kok kömürü (demir çelik tesisleri), %75'i termal kömürdür (elektrik üretimi). Dünya ticaretinde %2'lik bir linyit payı görülmektedir. Dünya kömür ticaretinin %90'ı deniz yolu ile yapılmaktadır (Tablo.6.1). İhracat: Dünya kömür ihracatı 2017'de 1,365 milyar ton, 2018'de 1,4 milyar ton, 2019'da 1,44 milyar ton olmuştur. Son üç yılda aynı mertebeyi koruyan toplam ihracatın üç yılda aynı oranlarla %75'i termal kömür, %24'ü kokluk kömür, %1'i linyit olmuştur. 2017 yılı verilerine göre taşkömürü ihracatında 390,6 milyon ton ile Endonezya ve 378,9 milyon ton ile Avustralya başı çekmektedir. Bu sıralama 2014 yılında da aynıydı. 2018 ve 2019'da da değişmemiştir. Bu iki ülkenin dünya kömür ihracatının %60'ını yaptığını söylemek yanlış olmayacaktır. Sıralamada üçüncü ülke olarak Rusya federasyonu gelmektedir. Rusya Federasyonu, Endonezya'nın yaklaşık yarısı kadar ihracat yapmaktadır. İlk üç ülkenin toplamı dünya toplamının %74'ünü teşkil etmektedir. (Tablo 6.2). İthalat: Dünya kömür ithalatı 2017'de 1,38 milyar ton, 2018'de 1,4 milyar ton, 2019'da 1,42 milyar ton olmuştur. Son üç yılda aynı mertebeyi koruyan toplam ithalatın üç yılda aynı oranlarla %77,9'u termal kömür, %21,7'i kokluk kömür, %0,4'ü linyit olmuştur. 2017 yılındaki dünya toplam kömür ithalatı 1,38 milyar tondur. İthalatın %91'i taşkömürüdür. Çin, en büyük üretici olmasına rağmen aynı zamanda en büyük ithalatçı konumundadır. 2019 yılında yaptığı 298 milyon tonluk (%21) ithalat ile yıllardır liderliği kimseye bırakmamıştır. Onu aynı yıl 247 milyon ton (%17) ile Hindistan hemen arkasından izlemektedir. Bu ülkeleri Japonya (185 milyon ton) ve Güney Kore (130 milyon ton) izlemektedir. Aynı yıl bu dört ülke toplam dünya toplam taşkömürü ithalatının %60'ını yapmıştır (Tablo 6.3).
Türkiye, dünya taşkömürü ithalatında 2017 yılında 38,3 milyon ton ile Hollanda'dan sonra sekizinci sırada yer almıştır. Son yıllarda yedinci sıraya yerleştiği görülmektedir. Türkiye dünya ithalatının sadece %2,7`sini yapmaktadır. Bu oran 2014 yılında %2,1'di.
Türkiye Kömür İthalatı
1980 yılına kadar, ihtiyacını karşılayacak kadar üretim yapan Türkiye, sanayideki gelişmeye bağlı olarak kömür ithalatına 945 ton ile bu yıl başlamıştır. 1987 yılında iç üretim talebin ancak yarısını karşılayabilir hale gelmiştir. 1990'lı yıllarda 10 milyon tonu aşan kömür ithalatı, 2000'li yıllarda 20 milyon tonu geçmiştir. 2013 de 28,2 milyon ton, 2015 de ise 31,5 milyon olarak gerçekleşmiştir. 2017'den itibaren ortalama ithalat 40 milyon tona yaklaşmış olup, 2020 yılında bu rakam 39,4 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Bu artışın nedeni, ithal kömüre dayalı enerji santrallarının hızla artmasıdır (Tablo 7.1).
Türkiye'nin kömür ithalatına ülke bazında baktığımızda ise Kolombiya ve Rusya'nın etkin olduğunu görmekteyiz. 2014 kömür ithalatında 9,5 milyon ton ile %32 ile birinci sırada olan Kolombiya, 2019 yılında %49 pay ile 18.800 ton ithalat yapılan ülke olmuştur. İkinci sırada olan Rusya, 2014 de %29,3 paya sahipken, 2019 rakamlarına göre %35'ine sahip olmuştur. İthalatta dikkati çeken husus, 2014 yılında ABD ve Güney Afrika, sıra ile %15 ve %13'ünü verirken bu oranlar 2017'den itibaren çok düşmüştür. 2019 yılında ABD'nin payı %3, Güney Afrika'nın payı %3'tür. Dikkate değer diğer ülkeler; Ukrayna, Avustralya ve Kanada'dır. Ukrayna'dan 2014 yılında 2 milyon ton (%6,7) ithalat yapılmışken, 2017'den itibaren bu ülke rakamları “diğer” hanesinde gösterilmeye başlanmıştır (Tablo.7.2).
Ağırlıklı olarak elektrik enerjisi üretimi için yapılan kömür ithalatının cari açık üzerindeki etkisi her yıl artış göstermektedir. 2004 yılında 1 milyar dolar olan ithalat tutarı 2006'da 2 milyar, 2008'de 3 milyar dolar olmuştur. 2011'de 4 milyar, 2012'de 4,6 milyar dolar olan ithalat tutarı, kömür fiyatlarındaki düşüş nedeni ile 2013 yılında 3,5 milyar dolar, 2014 de 3,2 milyar dolar, 2019 yılında 4 milyar dolar, 2020'de 3,5 milyar dolarlık ithalat yapılmıştır. 2021 yılındaki fiyat artışlarına bakıldığında 2021 yılında cari açık etkisinin rekor kırması beklenebilir (TÜİK). Türkiye mermer dahil, toplam maden ihracatının 4 milyar dolar civarında gerçekleştiği düşünüldüğünde, sadece kömür ithalatına aynı ödemenin yapılması dikkati çekmektedir.
Kömür Fiyatları:
Dünya kömür fiyatları 2003 de tırmanışa geçmiş, 2011'deki pik değerlerden (ton başına koklaşabilir kömür 200 dolar, termal kömür 130 doların üstüne çıkmıştır) sonra düşme eğilimi göstermiştir.
6.000 Kcal/kg buhar kömürü fiyatları, 2013 yılı boyunca 70-90 dolar/ton aralığında seyrederken, 2016 başlarında düşüşle 50 dolar/tona kadar gerilemiştir. 2017'de 90-100 dolara çıkmış, 2018 ortalarında 120 dolar seviyesine ulaşmıştır. 2019 yılı itibarı ile 100-110 dolar/ton seviyesini korumuştur.
Türkiye'nin 2013-2018 arasında ithal kömür fiyatları tablo.8'de verilmiştir. Buna göre termik santralda kullanılanların fiyatlarının daha düşük seyrettiği görülmektedir.
Koklaşabilir kömür fiyatları ise 2011'de gördüğü 330 dolar/ton seviyesinden 2012'de 200 dolar seviyelerine tekrar inmiştir. 2016 başlarında 100 dolar seviyesini görmüş ve 2019 yılında 150 dolar/ton fiyata oturmuştur. Türkiye içinde demir çelik tesislerine koklaşabilir kömür sağlayan TTK'nın fiyatları da bu fiyatlardan düşük rakamlarda tutulmuştur. 2010'da tam koklaşabilir kömürün fiyatı 136 dolar/ton, yarı koklaşabilir kömürün fiyatı 121 dolar/tondu. 2018'de sırası ile 160 ve 126 dolar/ton olan fiyat, 2019'da 147 ve 115 olarak uygulanmıştır. 2020 yılı fiyatları ise tam koklaşabilir kömürde 110 dolar/ ton ve yarı koklaşabilir kömürde 81 dolar/ton olarak uygulanmıştır.
Kömür Kaynaklı Elektrik Üretimi Dünyada Elektrik Üretimi
Dünya birincil enerji tüketiminde kömür, petrolden sonra ikinci büyük kaynak özelliği taşımaktadır. 2019 verilerine göre petrol kaynağı %33 oranı taşırken, bu oran 2020'de %31,2'ye düşmüştür. Kömür ise 2019 tarihindeki oranını koruyarak %27'de sabit kalmıştır. Doğal gaz ve nükleer verileri de sabit gözükürken (her birinde %0,5'ten az yükseliş vardır), petroldeki düşüşü yenilenebilir enerjinin karşıladığı anlaşılmaktadır. 2019'a göre petrolün oranı %2 düşerken, yenilenebilir kaynak 1 puan yükselmiştir. Bu da bize kömürün enerji kaynağı olma özelliğinin düşmeyeceğini göstermektedir (Tablo 9).
Kömürden üretilen elektrik, taşkömürü ve linyit kaynaklıdır. Bunda taşkömürünün payı %77,6, linyitin payı %20,8 olmuştur. Kömürün elektrik enerjisi üretimindeki en önemli kaynak olduğu anlaşılmaktadır. Genelde kömür rezervi yüksek olan ülkelerin elektrik üretiminde kaynak önceliğini kömüre verdikleri anlaşılmaktadır.
Bazı ülkelerin enerji tüketimindeki kömür kaynak oranına baktığımızda, Türkiye'nin yerinin eleştirildiği gibi olmadığı anlaşılmaktadır. BP verilerine göre, Türkiye'nin elektrik üretimindeki kömür kaynak oranı 2019 yılında %31,6 iken, 2020'de %29,61 olmuştur. 2020 yılında kömürün elektrik enerjisi üretimindeki payı, Hindistan'da %55, Çin'de %57, Vietnam'da %51'dir. Endonezya'da %43'lük payla yukarılarda bulunmaktadır. Çek Cumhuriyeti'nin %32, Ukrayna'nın %30'luk payları yanında %26,8'lik Japonya'nın gerisinde olan Türkiye, dünya ortalaması değerinin altında kalmaktadır (%26,4). Önceki yıllarda %30'larda seyreden Almanya'nın bu oranı %16'lara çektiği görülmektedir. Kömür kaynak oranı düşük olan Fransa'nın nükleer, Kanada'nın ve Rusya'nın petrol ve doğal gaz kaynaklarına sahip olması nedeni ile kömürün elektrik kaynağı olarak kullanmalarına gerek kalmamaktadır (Tablo 10).
Türkiye’de Elektrik Üretimi ve Kömür
Türkiye'nin elektrik enerjisi kurulu gücü, 2020 yılı sonu itibarı ile 95.890,63 MW olup, bunun en büyük oranla %32,3'ü olan 30.983 MW'ı hidrolik kaynaklardandır. Kurulu güç olarak bunu %27,2 (26.042 MW) ile doğal gaz ve toplam 20.323 MW kurulu güç ve %21,2 pay ile kömür takip etmektedir. Bunun toplam içindeki %10,6'sı linyit (10.120 MW), %9,4'ü (8987 MW) ithal kömür, %0,9'u yerli taşkömürü (811 MW) ve %0,4'ü (405 MW) asfaltit kaynaklıdır. Kurulu güç bakımından ithal kömür santrallarının linyit santralleri ile hemen hemen eşitlendiği görülmektedir.
Bu kurulu güçlerden yapılan elektrik üretimlerine baktığımızda maalesef bu oranlarla paralellik göstermediğini görmekteyiz. Burada birincilik %26 (78.115 GWh) ile tek başına
hidroliktedir. Bunu kurulu güç sıralamasına uygun olarak %23 ile doğal gaz takip etmektedir. Üretim içindeki oranlarla karşılaştırıldığında kömür kaynaklı üretimlerin kurulu güçte sahip oldukları oranların toplamda 1,5 katı fazlalık gösterdiği görülür. Kömür kaynaklı kurulu güçler toplam içinde %21,2'lik paya sahipken, üretimde bu oran %34,8'e çıkmaktadır. Hidrolik kaynaklı kurulu güç, toplam içinde %32'lik paya sahipken, üretimde bu oran %26'ya düşmektedir. Aynı durum %27,2'den %23'e düşen doğal gazda da vardır. Tabloda görüleceği gibi, ithal kömür santrallarının üretim içinde gittikçe daha fazla yer aldığı görülebilir. Kurulu güç içinde %9,4 yer alan ithal kömür, toplam üretimde %20,5'lik değere sahiptir. Jeotermal dışındaki yenilenebilir enerji kaynakları üretimde, kurulu güçteki oranlarının oldukça altına düşmüşlerdir (Tablo 11).
Enerjide Dışa Bağımlılık
Ülkemizde elektrik enerjisi üretiminde kömürün payı 1970'de %33 iken, 1980'lerde %24'e kadar düşmüş, 1986 yılında %49'a çıkmıştır. 2020 yılında ise, kurulu güçte
%21,2, üretimde %34,8 olmuştur. Ancak toplam kömür rakamları yanında yerli kömür oranına bakıldığında, ithal kömürün yani dışa bağımlılığın doğal gaz yanında ikinci unsuru teşkil ettiği görülmektedir.
1986 yılındaki %49'luk kömür oranının tamamı yerli kömürden oluşurken, 2020 yılında bu oran %21,2 içinde %11,8'e düşmüştür. 2020 yılında kömür kaynaklı kurulu gücün yarısı ithal kömür, diğer yarısı da linyit, yerli taşkömürü ve asfaltitten oluşmaktadır. Fiili üretimde ise toplam üretim içinde
%34,8'lik paya sahip olan kömür içinde ithal kömür oranı %20,5'tir. İthal kömürün payı, kurulu güçte yarı iken, üretimde üçte iki gibi büyük bir orana çıkmaktadır (Tablo.11). 1980'lerde doğal gazlı santralların devreye girmesi, kömüre büyük darbe vurmuş ve oranları gittikçe düşürmüştür. Buna daha sonra ithal kömür santrallarının dahil olması ile elektrik enerjisinde dışa bağımlılık oranı artmıştır. 2020 yılı sonunda doğalgaz ve ithal kömüre dayalı elektrik enerjisi, kurulu güçte %36,5, üretimde %43,2'lük orana sahiptir. Elektrik üretiminde 2020 yılında dışa bağımlılık oranı maalesef yarıya yakındır. Enerjide dışa bağımlılık oranının bu kadar büyük olması, cari açık yanında arz güvenliği gibi milli güvenlik sorunu ortaya çıkarmaktadır.
Türkiye’nin Sera Gazı Emisyonları
Türkiye'de 1994 yılında yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine (UNFCCC), 2004 de taraf olmuş ve sera gazı envanterlerini 2006 yılından itibaren yayınlamaya başlamıştır. Sözleşmeye göre emisyonu belirlenen sera gazları şunlardır: Karbondioksit (CO 2), metan (CH 4 ), diazotmonoksit (N O), ve Flor gazları genel adı ile anılan Hidroflorokar
2 bonlar (HFCs), perflorokarbonlar (PFCs) ve kükürthekzaflorür (SF ).
6
Türkiye İstatistik Kurumu'nun envanterine göre, Türkiye toplam dünya sera gazı emisyonlarının %1'inden azını üretmektedir. Bu oran, Türkiye'nin nüfusu ve ekonomik büyüklüğü ile orantılıdır. Enerjinin sera gazı emisyonundaki oranlarına baktığımızda 1990 da %63,6 olan değerin, 2000'de %72 olduğu ve 2019'a kadar bu oranın değişmediği görülmektedir (TÜİK). Tarımın payı %13,4, endüstriyel işlemlerin %11,2 ve atık sektörünün %3,4'tür.
Tablo.12'de sera gazı emisyonlarının 1990, 2010 ve 2015-2019 yıllarına ait değerleri verilmektedir. 1990'da 219,6 milyon ton olan toplam sera gazı emisyonu, 2016'da 498,9 milyon tona ulaşmış, 2019'daki 506 milyon tonluk değer ile hemen hemen aynı seviyeyi korumuştur. Toplam CO emisyonundaki gelişme
2 de sera gazı toplamı ile paralel bir seyir izlemiştir. 2015 yılında 1990'a göre 2,5 kat artarak 381,3 milyon ton olmuş, 2016'da 401,2 milyon ton, 2017'de 425,3 milyon ton olurken, bu yıldan
sonra düşme trendine girmiştir. 2019 değeri 399,3 milyon tondur. Yani Türkiye sera gazı emisyonunun son beş yıldır hemen hemen değişmediği, artış göstermediği gözlenmektedir.
Dünya ve Türkiye’nin Karbon Gazı Emisyonu
Karbon gazı emisyonu enerji sektöründe, yakıt kaynaklı karbon emisyonu ve kömür kaynaklı karbon emisyonu olarak iki kısımda incelenmektedir (Uluslararası Enerji Ajansı). 2015 yılında dünya yakıt kaynaklı karbon emisyonu toplam olarak 32,3 milyar ton, kömür kaynaklı karbon emisyonu 14,5 milyar ton olmuştur (Tablo 13). Bu değerler 1990 yılında sırası ile 20,5 ve 8,3 milyar tondu.
Tabloda verildiği üzere Çin her iki emisyonda da başı çekmektedir. 2015 yılı değerlerine göre yakıt kaynaklı da 9,1 milyar ton (%28,13) kömür kaynaklı da 7,4 milyar ton (%48,58) karbon salınımına sahiptir. Çin'i her iki salınımda da 5 milyar ton (%15) ve 1,5 (%10) milyar tonla ABD ve Hindistan (%10) takip eder. Türkiye, dünya ülkeleri arasında karbon salımı büyüklük sıralamasında yakıt kaynaklı salınımda 317 milyon ton ile 18'inci, kömür kaynaklı salınımda 133 milyon tonla 12'nci sıradadır. Sıralamadaki konum yıllara göre hemen hemen değişmemektedir.
Çin ve ABD'nin toplam salınımları yakıt kaynaklıda %44, kömürde %61'dir. Yani dünyanın karbon salınımının yarısını bu iki ülke yapmaktadır. Bu ülkeleri takip eden aynı sıralama ile Hindistan, Rusya, Japonya ve Almanya vardır. Aslında dünya karbon salınımı bu beş ülke tarafından yapılmaktadır.
Türkiye dünya yakıt kaynaklı karbon salınımında toplamın %0,98'inden, kömür kaynaklı karbon salınımından toplamın %0,92'sinden sorumludur. Ülke içinde kömür kaynaklı salınım, yakıt salınımının %42'sini teşkil etmektedir.
Konumuz kömür olduğuna göre kömür kaynaklı karbon salınımı değerlendirildiğinde ülkemizin abartıldığı kadar sorumlu olmadığı, yeni kurulacak santrallerin de yeni ve temiz teknoloji ile kurulacağı düşünüldüğünde dünya karbon salınımı içindeki yerinin pek değişmeyeceği söylenebilir.
Kömür Kaynaklı Termik Santrallar Yerli Kömür Santralları
Türkiye'de yerli kömür kullanan, 1'i taşkömürü, 1'i asfaltit olarak toplam 23 santrala ait bilgiler tabloda verilmiştir. Bunlardan Karabük-Kardemir (107,5 MWe), Balıkesir-Etimaden (46,66 MWe) ve Eskişehir-TMSF (2090 MWe) kısmi işletmededir. 2013'ten önce devreye alınanların tümü, 2013'e kadar kamu tarafından işletilmiştir. 2021 itibarı ile kamu olarak EÜAŞ uhdesinde kurulu güç toplamı 2.424 MWe olan, Çanakkale-Çan, Afşin Elbistan B, Manisa Soma A ve Çayırhan santralları bulunmaktadır (Tablo.14). Türkiye'nin işletilmekte olan kurulu güç toplamı 10.000 MWe linyit kaynaklı, 300 MW yerli taşkömürü kaynaklı ve 405 MW asfaltit kaynaklıdır. Bunun 164 MW'ı 13 küçük işletmenin toplamını teşkil etmektedir.
EPDK kayıtlarında proje aşamasında gözüken yerli kömür lisanslı üç projenin toplam kurulu gücü 2.300 MWe'dir. Bunlar Hattat (yerli taşkömürü), Polyak Eynez (Kınık) ve Park Enerji'nindir (Ilgın). Bunların dışında Bingöl Genç (4.83 MWe) ve Amasya Suluova (270 MWe) santralları ön lisanslıdır (Tablo.14).
Bunun dışında, TKİ ve TTK tarafından ihale edilmiş ve süreçleri devam eden, özel sektör tarafından planlama sürecinde olan birçok proje bulunmaktadır. Burada sadece EPDK kayıtlarında olan santrallar değerlendirilmiştir.
İthal Kömür Santralları
İthal kömür yakıtlı termik santralları, 2000 yılından sonra gündemimize gelmiştir. 2021 itibarı ile toplam 8.855 MWe kurulu güce sahip 12 santralın işletmede olduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan dördü 50 MWe'dan küçük kurulu güce sahiptir. Bunların yanında Adana
Yumurtalık (1.320 MWe), Çanakkale Biga (1.320 MWe) ve Çanakkale Lapseki' (1.260 MWe) deki üç santral proje aşamasında olan lisanslı santrallardır. Çebi Enerji'ye ait Tekirdağ Marmaraereğilisi'ndeki 350 MWe ithal kömür santralı projesi ön lisans değerlendirme aşamasındadır.