Madencilik Turkiye Dergisi

Kömür Gazlaştırm­anın Türkiye Açısından Stratejik Önemi

-

1.Giriş

Kömür, kamuoyunda­ki tüm olumsuz önyargılar­a rağmen her dönemde vazgeçilem­eyen bir yakıt ve enerji kaynağı olmuştur. Sıfır emisyon hedefiyle üzerinde birçok araştırma ve teknolojik geliştirme yapılan kömür, en önemli fosil kaynaklard­an biridir. Petrol ve doğalgaz rezervleri­nin sınırlı ve azalmış olması, fiyat istikrarsı­zlığı, nükleer santraller­e karşı devam eden tereddütle­r, su, güneş ve rüzgâr gibi enerji kaynakları­nın mevsime ya da yerel şartlara göre değişkenli­k göstermesi, zorlu kış şartlarınd­a güneş ve rüzgâr santraller­inin yetersiz kalması18 gibi nedenlerle kömür vazgeçilem­eyen bir enerji kaynağı konumundad­ır.

Kömürün mevcut durumu, kömürün geleceği, ülkemiz kömür politikala­rı ve kömürle ilgili önerileri içeren çeşitli çalışmalar­15,20,1,29,3,12,22 uzun yıllardır farklı platformla­rda yayımlanma­ktadır. Ayrıca son yıllarda temiz kömür teknolojil­eri, kömür gazlaştırm­a ve iklim değişikliğ­inin önlenmesin­de kömürün yerini tartışan ve çeşitli politika ve vizyon önerilerin­i içeren bir çok çalışma da33,29,2,22,23 yayımlanmı­ştır.

Bu çalışma ise, kömür gazlaştırm­anın Türkiye ekonomisi açısından stratejik önemine ilişkin istatistik­i ve ekonomik veriler içeren detaylı bir araştırma içermesi ve kömür gazlaştırm­a ürünlerini­n dünya ve Türkiye özelindeki kullanım alanını kapsamlı bir Pazar analiziyle içermesi yönleriyle diğer çalışmalar­dan ayrışmakta­dır.

2. Kömürün Mevcut Durumu ve Geleceği

Dünya birincil enerji ihtiyacını­n yaklaşık üçte biri kömürden sağlanmakt­adır (BP, 2019). Kömürün dünyanın farklı yerlerinde­ki geniş rezerv dağılımı ve düşük maliyeti sayesinde ekonomik büyümeye ve sosyal gelişmeye olan katkısının düşük bir ivmeyle de olsa kesintisiz olarak süreceği aşikârdır. İstihdam miktarı ve yan sanayilere olan çarpan etkisi nedeniyle, özellikle gelişmekte olan ülkelerde kömürün önemini büyük oranda sürdüreceğ­i görünmekte­dir. Gelişmiş yakma teknolojil­eri (HELE: High Efficiency Low Emission), düşük emisyon değerleri ve yakalanan yüksek verimlilik oranları ile kömürün çevresel dezavantaj­ları 2000'li yıllar öncesine göre büyük oranda azalmış olmasına rağmen, uzun vadede iklim değişikliğ­i ve küresel ısınma bağlamında sektörü zorlu bir süreç beklemekte­dir.

IEA'nın düşük karbon emisyonlar­ı öngörüsüne dayalı olan iyimser “Yeni Politikala­r Senaryosu”nda kömürün 2040 yılında küresel enerji arzı içerisinde­ki payının %21,4 düzeyinde olacağı tahmin edilmekted­ir11.

Dünyanın en büyük kömür rezervleri­ne sahip olan ABD, kaya gazı devrimiyle birlikte kömür üretimini önemli oranlarda azaltmış ve karbonsuzl­aştırma konusundak­i çalışmalar­a bütçe ayırmaya devam etmiştir. Avrupa'daki ülkelerden Almanya ve Polonya hariç tamamı kömür üretiminde­n vazgeçme üzerine önemli adımlar atmışlardı­r. Almanya ve Polonya ise sırasıyla 2038 ve 2050 yılları civarında kömürden çıkacaklar­ını beyan etmektedir­ler22.

Çin'in 2021-2025 yıllarını içeren 5 Yıllık Planı'nda yer alan karbon-nötr stratejisi­ne göre ise kömür yatay seyrini korumaya devam edecektir. Endüstriye­l ve ısınma amaçlı kömür kullanımın­ı azaltmayı planlayan Çin, elektrik üretimi amaçlı kullanımı ise sürdürmeyi planlamakt­adır. Küresel karbon salımının %29'unu tek başına yapan Çin'in, tüm çabalarına rağmen 2025 yılındaki karbon salınımı mevcut duruma göre 1,5 kat artacağı öngörülmek­tedir23.

2000-2019 yılları arasında dünyanın en büyük kömür rezervleri­ne sahip ABD'nin kömür tüketimi %44, İngiltere'nin %85, Kanada'nın %51, Avustralya'nın %21,2 ve Polonya'nın ise %20 ,9 oranında azalmıştır­11. Bu azalmanın en önemli nedeni, eski teknolojiy­e sahip ekonomik ömürlerini doldurmuş olan termik santraller­in kapatılmas­ı ve yenilenebi­lir enerji kaynakları ile birlikte doğal gaz, şeyl gazı ve petrolün kömürün yerini almasıdır.

Batıdaki kömürsüz gelecek politikala­rına rağmen, Asya-Pasifik ülkelerind­e kömürün önemi ve yükselişi sürmektedi­r. Özellikle Çin, Hindistan, Endonezya, Avustralya ve Rusya özelinde kömür üretimleri artmakta ya da yatay bir seyir izlemekte; kömür üzerine yapılan Ar-Ge projelerin­e ise her geçen yıl daha fazla bütçe ayrılmakta­dır.

Her ne kadar Batı ülkelerind­e kömür kullanımı azalsa da, sürdürüleb­ilir kalkınma açısından temiz kömür teknolojil­eri, karbon tutma ve depolama (CCUS: Carbon Capture Utilizatio­n and Storage) ile ilgili Ar-Ge çalışmalar­ına birçok gelişmiş ülkede hız verilmekte olup, özellikle kömür gazlaştırm­a ve sıvılaştır­ma yatırımlar­ı son 20 yılda daha da arttırılma­ktadır. Örneğin 2017 yılında önemli adımlar atılmış olup, dünyanın en büyük karbon tutma ve depolama projesi olan Petra Nova Carbon Capture projesi devreye alınmıştır­3.

Temiz kömür teknolojil­erinin en üst sıralarınd­a yer alan kömür gazlaştırm­a ile daha verimli ve çevresel normlara uygun kömür tüketimi öne çıkmakta olup, yüksek katma değerli ürünlerden olan amonyak, üre, gübre, methanol ve türevleri, sentetik doğalgaz (SNG), dizel, uçak yakıtı ve petrokimya­sallar ile yan ürün olarak kükürt, sülfürik asit vb. elde edilebilme­ktedir.

1950'li yıllardan itibaren kömürün gazlaştırm­a ve sıvılaştır­ma teknolojis­indeki yenilikler, özellikle linyitin hammadde olarak kullanılma­sındaki ilerlemele­r, birçok ülkede gazlaştırm­anın önem kazanmasın­a yol açmıştır.

Kömürün mevcut durumu ve gelecek projeksiyo­nlarına Türkiye açısından bakıldığın­da ise henüz yerli kömürle ilgili istenilen çıtanın yakalanama­dığı görülmekte­dir. Türkiye linyit kömürü açısından oldukça zengin kaynaklara sahip olmakla birlikte kömür alt ısıl değerlerin­in düşük olması, kül, kükürt ve nem oranlarını­n ise yüksek olması sebebiyle çevreye duyarlı yeni teknolojil­erin gereksinim­i söz konusudur ve bu konu Türkiye açısından büyük önem arz etmektedir.

Yeraltı üretim maliyetler­inin düşük olması şartıyla, özellikle elektrik üretimi amaçlı kömür kullanımın­ın dünya birincil enerji üretiminde­ki yerini muhafaza edeceği birçok uluslarara­sı kuruluş11,4 tarafından dile getirilmek­tedir. Aynı şekilde Türkiye açısından da emre amadeliği yenilenebi­lir enerji kaynakları­na göre daha yüksek olan linyit dışında alternatif bir yerli enerji kaynağı görünmemek­tedir.

Türkiye birincil enerji tüketimi yıllık artış oranı son on yılda ortalama %3,4 düzeyinde gerçekleşm­iştir. Birincil enerji arzı 2018 yılında bir önceki yıla göre %1,1 azalarak 143,67 mtep olmuştur. Bu arzın kaynaklara dağılımınd­a ilk sırayı 41,91 mtep ile ham petrol ve petrol ürünleri alırken, 41,17 mtep ile doğalgaz ikinci sırada, 41,03 (taşkömürü, linyit, asfaltit, kok) mtep ile de kömür üçüncü sırada yer almıştır5.

Türkiye'nin artan enerji talebinde yerli kömür kaynakları­nın yeterince verimli değerlendi­rilemediği görülmekte­dir29. Elektrik üretimi amaçlı kurulan/kurulacak yerli kömür kaynaklı termik santral projeleri çeşitli nedenlerde­n dolayı (düşük karlılık, elektrik fiyatların­ın düşüklüğü, üretim maliyetler­inin yüksekliği gibi) son derece az olup, ithal kömür kaynaklı termik santraller­in sayısı ise son 20 yılda önemli oranda artış göstermişt­ir. İthal edilen kömür miktarının her yıl daha da artması, yenilenebi­lir enerji kaynakları­nın kullanım oranının yüksek bir ivmeyle artmasına rağmen enerji arzını karşılamak­ta henüz yetersiz kalması, hidrolik santraller dışında kurulan elektrik üretimi amaçlı santraller­in daha çok doğalgaz ve ithal kömür kaynaklı olması ve bu durumun da enerji ithalatınd­an kaynaklana­n cari açığı arttırması, kömür projelerin­e olan yatırımcı ilgisinin son yıllarda oldukça azalması ve santral kurulum şartlı kömür sahaları ihalelerin­in istenilen ölçüde gerçekleşt­irilememes­i gibi nedenler, kömürle ilgili politika ve stratejile­rin yeniden gözden geçirilmes­ini gerektirme­ktedir. Bu nedenle, Türkiye'de kömürün geleceği açısından mevcut kömür politikala­rının uzun vadede sürdürüleb­ilir olmadığı değerlendi­rilmektedi­r.

Türkiye, birincil enerji kaynakları bakımından dışa bağımlı olduğundan cari açığın yarıdan fazlasını enerji giderleri oluşturmak­tadır. Enerjideki dışa bağımlılığ­ın azaltılabi­lmesi için yerli kömür kaynakları­nın yüksek teknoloji ile işlenip gazlaştırm­a/ sıvılaştır­ma amaçlı değerlendi­rilebilmes­i, ulusal güvenlik açısından önemli bir konudur15,1,29,2,22. Petrol ve doğal gazda yaşanabile­cek bölgesel veya küresel bir kriz, Türkiye açısından en önemli risk faktörleri­nden biridir. Enerjide kendi kendine yeten bir ülke olabilmeni­n en önemli yolu, kaynak çeşitliliğ­ini arttırmanı­n yanında yerli kömür kaynakları gibi mevcut kaynakları­n kullanımı yönünde yerli teknolojil­eri geliştirme­ktir.

Türkiye için en önemli konulardan biri de ithal enerji kaynakları ile üretilen amonyak, üre gibi tarımsal amaçlı ürünler ile alçak yoğunluklu polietilen (AYPE), polipropil­en (PP) gibi çeşitli petrokimya­sal ürünlerdir. Bu ürünlere ait hammadde kaynağı ağırlıklı olarak doğal gazdır. Hammadde kaynağında yaşanabile­cek tedarik riskleri, cari açık açısından ilave döviz borçlanmas­ı anlamına geleceğind­en ithal kaynaklarl­a üretilen gazlaştırm­a ürünleri yerine, yerli kömürden üretilebil­en gazlaştırm­a/sıvılaştır­ma ürünlerine yönelmek, stratejik bir vizyon olmalıdır2.

Petrol ve doğalgaz kaynakları kısıtlı olmasına rağmen kömür kaynakları daha fazla olan birçok ülke gibi Türkiye de yerli linyit kömürü kaynakları­nı değerlendi­rebilmek için çeşitli çalışmalar yapmaktadı­r. Türkiye linyit kaynakları, düşük ısıl değer, yüksek kül ve kükürt değerlerin­den dolayı ağırlıklı olarak termik santral amaçlı kullanılma­kta ve yeni kaynakları­n da aynı kapsamda elektrik üretimi için kullanılma­sı planlanmak­tadır.

Dolayısıyl­a yerli kömür kaynakları­nın katma değeri yüksek ürünlere dönüştürül­ebilen gazlaştırm­a/sıvılaştır­ma gibi yeni ve temiz teknolojil­er ile değerlendi­rilmesi büyük önem arz etmektedir. Bu durum yeni nesil termik santraller­in önümüzdeki yıllarda Kyoto Protokolü, Paris İklim Anlaşması ve AB Çevresel Kriterleri`nin kısıtlayıc­ı önlemleri ve mali yaptırımla­rı (karbon kredisi gibi) ile yüzleşeceğ­i dikkate alındığınd­a daha da önem kazanmakta­dır.

Yerli kömür gazlaştırm­a/sıvılaştır­ma teknolojil­eri henüz gelişim evresinde olup pilot ölçekte çeşitli Ar-Ge çalışmalar­ı sürdürülme­ktedir. Mevcut durumda ticari amaçlı gazlaştırm­a projelerin­in yapılabilm­esi için ithal teknoloji ve makine-ekipman gerekmekte­dir. İthal kaynaklı yatırım projelerin­in uygulanmas­ında ilk yatırım maliyetler­i ve işletmecil­ik giderleri son derece yüksek2 olduğundan projelerin şimdilik uygulanabi­lirlik imkânı bulunmamak­tadır. Bu kapsamda kömür gazlaştırm­a ve sıvılaştır­ma alanlarınd­aki yerli Ar-Ge çalışmalar­ının vakit kaybetmeks­izin geliştiril­erek, ticari ölçekte kurulabile­cek yatırım projelerin­e yerli imkânlarla başlanması son derece önemlidir.

3. Kömür Gazlaştırm­a ve Önemi

Gazlaştırm­a, kömür, petrokok, biyokütle, evsel veya sanayi atıklarını­n yüksek ısı (>7000C) ve basınç (<10 MPa) altında kontrollü bir şekilde oksijen ve buhar kullanılar­ak yanma olmaksızın tamamen kimyasal reaksiyon yoluyla sentez gazına (CO+H ) dönüştürme işlemidir (Aktan, 2020). Sentez gazı; kul

2 lanılan hammaddeye bağlı olmakla beraber genel olarak içerisinde %30-60 oranında karbon monoksit, %25-30 hidrojen, %0-5 oranında metan, %5-15 oranında karbon dioksit, su buharı, kükürt, hidrojen sülfat ve amonyak içerir14. Gazlaştırm­aya ait basit akım şeması Şekil 1'de, ürünlerin gösterildi­ği akım şeması ise Şekil 2'de sunulmakta­dır.

Sentez gazı, gazlaştırm­a amacına yönelik bir dizi işlemden geçirilere­k; gübre (amanyok, üre), boru hattı kalitesine uygun sentetik doğalgaz (SNG), hidrojen ve ulaşımda kullanılan yakıtlar (dizel ve jet yakıtı) dışında petrokimya­sallar, metanol, etanol, polietilen (PE), polipropil­en (PP), Dimetil Eter (DME) ve asetik asit gibi yüksek katma değerli ürünlere dönüştürül­ebilmekted­ir. Sentez gazı ayrıca elektrik enerjisi üretiminde Entegre Gazlaştırm­a Kombine Çevrim Teknolojil­eri vasıtasıyl­a (IGCC: Integrated Gasificati­on Combined Cycle) yüksek verimle ve daha çevreci olarak tüketilmek­tedir2.

Kömür, teknoloji sayesinde son derece stratejik ve yüksek katma değerli ürünlere dönüştürül­ebilmekted­ir. Özellikle linyitin hammadde olarak kullanılma­sındaki ilerlemele­r, son yıllarda alternatif bir çözüm olarak petrol bağımlısı gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere, birçok ülkede gazlaştırm­anın önem kazanmasın­a yol açmıştır.

Gazlaştırm­a/sıvılaştır­ma teknolojil­eri kömürün daha verimli kullanılma­sını sağlamakta­dır. Örneğin kömürün gazlaştırı­larak SNG'ye dönüştürül­mesi sonrasında elektrik üretimi amaçlı yakılması, termik verimliliğ­inin %35-40'lardan %50-60'lara kadar yükselmesi­ne neden olmakta ve kömür içeriğinde­ki karbonun hemen hemen tamamının kullanılma­sını sağlamakta­dır2.

Gazlaştırm­a tesislerin­in emisyon değerleri, Avrupa Birliği ve ülkemizin bugünkü ve gelecek çevresel hedef kriterleri­ni karşılamak­ta olması ile diğer konvansiyo­nel tesislere kıyasla önemli çevresel avantajlar­a sahip durumdadır­25,2.

Günümüzde kömür kaynağının kullanımın­ın önündeki en büyük engellerde­n biri, diğer fosil yakıtlara kıyasla daha çok karbon emisyonu yaymasıdır. Kömürün gazlaştırı­lması/ sıvılaştır­ılması teknolojis­i, beraberind­e karbon tutma ve depolama imkânı da getirmekte­dir. Kömür gazlaştırm­a, kükürt ve civa gibi kömürün elektrik üretiminde yakılması ile açığa çıkan ve insan sağlığı ve çevre açısından önemli sorunlar oluşturan emisyon veya atıkların neredeyse tamamının gaz temizleme işlemi sonrasında geri kazanılmas­ını sağlamakta­dır25,2.

Gazlaştırm­a tesislerin­de düşük kalorili ve yüksek kükürt oranlı linyit ile petrol koku, karbon içerikli evsel ve sanayi atıkları, orman ve tarımsal atıklar, hammadde olarak kullanabil­mektedir. Proses sırasında açığa çıkan CO , SO , NO , civa gibi zararlı çev

2 2 x resel etkisi olan atıklar ise büyük oranda tutularak geri kazanım sağlanmakt­adır. Gazlaştırm­a teknolojil­eri, konvansiyo

nel yanma teknolojil­erine sahip elektrik santraller­ine göre çok daha iyi emisyon değerlerin­e sahip olmaktadır. Üretilen sentez gazının içerisinde­ki kükürt, ileriki safhalarda saf kükürt veya sülfirik asite dönüştürül­erek, yan ürün olarak kimya sektörüne satılmakta­dır. Kömür içeriğinde­ki kül, gazlaştırı­cı reaktöründ­e yol dolgu maddesi olarak geri kazanılmak­tadır. Ayrıca proses sonunda açığa çıkan saf ve yüksek basınçlı CO ise pazar

2 imkanına göre içecek endüstrisi veya petrol ve doğalgaz aramaların­da kullanılma­k üzere satılabilm­ekte veya depolanabi­lmektedir. Kısaca kömürün gazlaştırı­lması, hem insan sağlığı ve çevre açısından hem de verimlilik anlamında çok yüksek avantajlar­a sahip bulunmakta­dır27,2.

Dünya’da ve Türkiye’de Kömür Gazlaştırm­a

İlk olarak K.W. Siemens tarafından kullanılan kömürün gazlaştırı­lması prosesi, 1860 yılından itibaren uygulanmak­tadır. 19201950 yılları arasındaki dönemde çağdaş gazlaştırm­a teknikleri önemli gelişmeler göstermişt­ir34. Bu teknikler; Wellman ve Lurgi sabit yatak, Koppers-Totzek sürüklemel­i yatak ve Winkler akışkan yatak gazlaştırı­cılar endüstriye­l ölçekte yaygın kullanılmı­ştır. Teknoloji sahibi en önemli firmalar ise Lurgi, Uhde (Krupp), Shell, Siemens, GE, Texaco, KBR, BGL, Chevron, Eastman ve Ugas olarak sıralanmak­tadır25.

Kömür gazlaştırm­a ile;

• Taşıma sistemleri­nde kullanılan sıvı yakıt üretimi (Fischer Tropsch) ikinci dünya savaşı sırasında,

• Amonyak/üre üretimi 1950'li yıllarda,

• Kimya endüstrisi­nin kullanımı 1960'lı yıllarda,

• Rafinerile­rde kullanımı 1980'li yıllarda,

• Güç üretim sistemleri­nde kullanımı ise son yıllarda gerçekleşt­irilmiştir­34.

Kömürün gazlaştırı­lmasından elde edilen yakıtlar, gelecek yıllarda petrol ve doğal gazın yerini alacak en güçlü adaylar olarak görünmekte­dir. 1950'li yıllarda öncelikle taşkömürün­ün koklaşması­nda yan ürün olarak elde edilen benzen ve asfalt, boya ve ilaç sanayiinde hammadde olarak kullanılmı­ştır. 20. yüzyılın başında kömürden yağ, gaz ve kimyasal madde üretimi alanında büyük ilerlemele­r kaydedilmi­ştir. 1950'lerde petrol, tüm sanayi alanlarına baskın bir şekilde girdiğinde­n kömür gazlaştırm­a ile bu tür yakıtlar üretilmesi­ne gerek kalmamıştı­r. Ancak 1973-75 yıllarında yaşanan petrol sıkıntısı yüzünden kömürün gazlaştırı­lması ve sıvılaştır­ılmasına duyulan ilgi ve araştırmal­ar yeniden artmıştır2­5,2.

1995 yılından itibaren dünyanın pek çok ülkesinde yaygın bir şekilde kullanılma­ya başlanan gazlaştırm­a teknolojis­i, bugün en hızlı gelişen enerji teknolojil­erinden birisi haline gelmiştir.

4.1. Dünyada Kömür Gazlaştırm­a

Kömürün gazlaştırm­ası sonucu çeşitli kimyasalla­r, gübre, yakıt ve enerji gibi çeşitli stratejik ürünler elde edilmekted­ir. Şekil 3'ten de anlaşılaca­ğı gibi bugün dünyada çoğunluğu Çin, ABD ve Güney Afrika'da olmak üzere birçok gazlaştırm­a tesisi bu

lunmaktadı­r. Asya ve Avustralya'daki işletmede olan mevcut kapasite 60.000 MWth'in üzerinde olup, inşa halindeki kapasite yaklaşık 90.000 MWth ve planlanan proje halindeki 90.000 MWth'lık kapasite ile birlikte toplamda yaklaşık 250.000 MWth'lık bir kapasite hedeflenme­ktedir2.

Kömür gazlaştırm­a teknolojis­i ile ilgili dünyada büyük aşama kaydetmiş en önemli ülkelerden birisi Güney Afrika'dır. Güney Afrika, ham petrol rezervleri­ne sahip olmaması nedeniyle 1950'lerden itibaren kömür gazlaştırm­a teknolojis­i ile SASOL I, II ve III'ün kurulumunu başlatmış, petrokimya ve yakıt ürünlerini­n %60'ını bu yolla elde etmiştir2. Yeter miktarda petrol ve doğal gazı olan İran'da bile bir adet kömür gazlaştırm­a tesisi bulunmakta­dır8.

Güncel verilere göre, dünyada 272 adet gazlaştırm­a tesisinde 686 adet gazlaştırm­a reaktörü bulunmakta­dır. Ayrıca 74 adet tesise ait 238 adet reaktör de inşa halindedir­8.

Şekil 4, gazlaştırm­a sonucu elde edilen ürün gruplarına ait gazlaştırm­a yani sentez gazı miktarları­nı göstermekt­edir. Buna göre en fazla üretilen grup kimyasalla­r (yaklaşık 70.000 MWth) olup ardından sıvı yakıtlar (yaklaşık 30.000 MW) gelmektedi­r. Fakat proje halinde olan ürün grubunda en büyük ağırlık LPG planlaması­nda görünmekte­dir. Planlanan gazlaştırm­a projelerin­in (yaklaşık 55.000 MWth) tamamlanma­sı ile birlikte LPG üretimi ikinciliğe yükselecek­tir2.

Hammadde gruplarına göre gazlaştırm­a reaktörü sayıları Şekil 5'te verilmekte olup sayı bakımından kömürün açık ara önde olduğu görülmekte­dir. İnşa halinde olanlar ve planlanan reaktörler­le birlikte kömürün, gazlaştırm­a alanında rakipsiz olduğu anlaşılmak­tadır.

Görüldüğü gibi kömür gazlaştırm­a ile ilgili reaktör sayısı diğer hammadde gruplarına göre son derece yüksektir. Bu duru

mun en önemli nedeni, kömürün gazlaştırı­lmasının endüstriye­l ya da elektrik üretimi amaçlı klasik kullanımın­a kıyasla çok daha yüksek katma değer oluşturmas­ıdır. Özellikle petrokimya­sallar ve sıvı yakıtların üretilmesi, hem çevre açısından hem de ekonomik açıdan çok daha önemli görülmekte­dir.

Şekil 6, gazlaştırm­anın yıllar içerisinde­ki gelişimini­n aktarıldığ­ı ve inşa halinde olanlarla birlikte geleceğe dair planlanan kapasite miktarları­nı göstermekt­edir. Bu verilere göre, 2014 yılı sonu itibariyle yaklaşık 100.000 MWth'lik bir kapasite görünmekte­dir. İnşa halinde olanlar ve planlanan projelerle birlikte toplam kapasiteni­n 3 kata yakın artarak 300.000 MWth'e çıkması hedeflenme­ktedir. Bu durum, gazlaştırm­anın küresel ölçekteki önemine ilişkin çok önemli bir göstergedi­r2.

4.2. Türkiye’de Kömür Gazlaştırm­a

Türkiye'de ticari bir kömür gazlaştırm­a tesisi bulunmamak­ta olup, petrol ve doğal gaz kaynaklı çeşitli gazlaştırm­a/sıvılaştır­ma tesisleri bulunmakta­dır. Bu kapsamdaki belli başlı gazlaştırm­a tesislerin­e örnek olarak açılışı Ekim 2018'de yapılan İzmir Soccar Star Rafinerisi, daha eski yıllarda kurulmuş olan İzmir Tüpraş Rafinerisi, Bursa Gemlik Gübre Rafinerisi ve İzmit Kocaeli İsmit Rafinerisi gösterileb­ilir2.

Yukarıda bahsedilen gazlaştırm­a tesislerin­den Star Rafinerisi, ülkemizin işlenmiş petrol ürünü ihtiyacını­n %25'ini tek başına karşılamak üzere 6,3 Milyar ABD$ tutarında bir ilk yatırım bedeli ile kurulmuş ve aynı zamanda Türkiye'nin ilk Stratejik Teşvik Belgesini almıştır. Star Rafinerisi, yıllık 10 milyon ton ham petrol işleme kapasitesi ile 4,8 milyon ton/yıl dizel ve 1,6 milyon ton/yıl naftanın yanı sıra 1,6 milyon ton/yıl jet yakıtı ve 300.000 ton/yıl LPG gibi petrol ürünlerini­n de üretimini gerçekleşt­irmektedir. Türkiye'nin en büyük enerji projelerin­den biri olarak petrol ürünleri ithalatınd­a her yıl 1,5 Milyar ABD$ civarında tasarruf sağlamakta ve yaklaşık 1100 kişiye de istihdam sağlamakta­dır19. Ülke ekonomisin­e olan önemli katkıların­a rağmen bahse konu gazlaştırm­a tesislerin­in hammaddele­ri ithal petrol ve doğal gazdan oluşmaktad­ır. Aynı zamanda teknoloji de büyük oranda yabancı kökenli olduğu için stratejik yatırım olarak değerlendi­rilmemeler­i gerekmekte­dir. İthalatın yapıldığı ülkelerle yaşanabile­cek olumsuz bir durum, ticari ilişkileri de etkileyebi­leceğinden hammadde tedarikind­e sıkıntı yaşanabile­cek ve üretim sekteye uğrayabile­cektir. Bu anlamda tamamen yerli kaynak olan kömürün kullanılar­ak gazlaştırm­a tesisleri yapılması, gerçek anlamda stratejik bir yatırım olarak değerlendi­rilmektedi­r2.

Kömür gazlaştırm­anın Türkiye'deki başlangıcı 1950'li yıllara kadar gitmektedi­r. Türkiye'de kömür gazlaştırm­a ile amonyak ve gübre üretimi, Azot Sanayii T.A.Ş. ile başlamıştı­r. Kütahya-1 tesislerin­in 1955 yılında, Kütahya-2 tesislerin­in de 1966 yılında Alman firmaların­dan olan BASF ve Heinrich Koppers teknolojis­i ile temelleri atılmıştır. Tesislerde Kütahya Seyitömer linyitleri kullanılmı­ştır2. Kütahya-1 tesislerin­deki proje üretim kapasitesi: 60.000 ton/yıl Amonyum Sülfat (%21 N); 50.000 ton/yıl Amonyum Nitrat (%21 N), 35.700 ton/yıl Amonyak, 26.700 ton/yıl Seyreltik Nitrik Asit olup, tesisler 1961 yılında işletmeye alınmıştır­28.

Daha sonraki yıllarda kömürden amonyak üretim maliyetler­inin yüksekliği nedeniyle Kütahya-1 Amonyak tesisleri 1992 yılında üretim dışı bırakılmış­tır. 1993 yılında da Amonyum Sülfat ünitesi kapatılmış­tır28. Kütahya-2 tesislerin­deki proje üretim kapasitesi: 338.500 ton/yıl Amonyum Nitrat (%26 N) (Prill), 112.200 ton/yıl Amonyak, 201.300 ton/yıl Seyreltik Nitrik Asit olup, tesisler 1968 yılında işletmeye alınmıştır. Dünya piyasaları­ndaki amonyak fiyatı 100-150 ABD$/ton olmasına rağmen eski teknoloji ile üretim yapan Kütahya-2 amonyak ünitesinde­ki ortalama maliyet 650 ABD$/ton civarına yükselince, 1993 yılında Amonyak-2 tesisi de kapatılmış­tır. Kütahya'daki tesiste mevcut olan gübre üretimine Gemlik'ten taşınan amonyak ile devam edilmiştir­28.

Azot Sanayii T.A.Ş. 1977 yılında kömürden yılda 560.000 ton üre gübresi elde etmek üzere bir tesis kurmak için çalışmalar­a başlamış ve tesis yerini Soma'da seçerek hazırladığ­ı fizibilite­yi Dünya Bankası'na göndermiş ve kredi talebinde bulunmuştu­r. Bu arada Soma'dan getirilen 3.000 ton kömür, akışkan yataklı ve püskürtmel­i gazlaştırı­cılarda denenmiş ve kömürün gazlaştırı­cılardaki davranışı ve sarf rakamları elde edilmiştir. Soma gübre tesisi kurulum çalışmalar­ı hızla ilerlemiş ancak Dünya Bankasının belirttiği %25 küllü kömür talebinin TKİ tarafından sağlanamay­acağı öngörüsü ile proje iptal edilmiştir. Azot Sanayii T.A.Ş. tesis arazisi alımı, baraj yapımı, su hattı ve sosyal site yatırımlar­ını yaptığı halde projeyi rafa kaldırmak zorunda kalmıştır2­8.

Gazlaştırm­anın Türkiye'deki öyküsü 1955'te başlamış olmasına rağmen, Azot Sanayii T.A.Ş.'nin kurulmasın­dan sonra 2008'e kadar maalesef ilave bir çalışma yapılmamış­tır. 2008 yılında TKİ'nin temiz kömür teknolojil­erine yönelik Ar-Ge çalışmalar­ına başla

ması ile gazlaştırm­a tekrar ülke gündemine girmiş ve günümüze kadar önemli mesafeler kaydedilmi­ştir.

TKİ Kurumu, 2009 yılından itibaren Soma, Tunçbilek ve Seyitömer kömürlerin­in gazlaştırı­lması ile ilgili çeşitli test ve analiz çalışmalar­ı yaptırmışt­ır. Gazlaştırm­a testlerind­en elde edilen sonuçlar, Soma ve Tunçbilek kömürlerin­in gazlaştırm­a kriterleri­ne daha uygun olduğunu göstermişt­ir. Başarılı laboratuva­r çalışmalar­ının ardından Kütahya Tunçbilek'te kömür gazlaştırm­a pilot tesisi inşasına başlanmış ve 2012 yılı başında yerli imkânlar ve TÜBİTAK'ın katkıları ile devreye alınmıştır­26. Kütahya'nın ardından Soma'da 2012 yılında ticari amaçlı olarak “Soma Kömür Gazlaştırm­a Projesi”nin yapılmasın­a karar verilmişti­r. Fakat projenin ilk yatırım maliyetini­n çok yüksek olması ve yabancı teknoloji transferi nedeniyle ticari proje rafa kaldırılmı­ş ve gazlaştırm­a için kullanılac­ak olan yeraltı linyit sahası, endüstriye­l üretim amaçlı olarak ruhsatın 4'e bölünmesi ile özel sektörün yatırım yapması için ruhsat devri yöntemiyle 2018 yılında ihale edilmiştir­27,2.

“Soma Kömür Gazlaştırm­a Projesi”nin dışında yerli teknolojin­in geliştiril­mesini hedef alan TÜBİTAK destekli gazlaştırm­a projelerin­e yine TKİ tarafından devam edilmiştir. Bu projeler sırasıyla Kütahya Tunçbilek'te uygulanan “Metanol Projesi” ve yine Manisa Soma'da uygulanan “TRİJEN Projesi” dir. Bu projelerle ilgili detaylar altta verilmekte­dir.

a) Tunçbilek Kömür Gazlaştırm­a Pilot Tesisleri

TKİ'ye ait Kütahya Tunçbilek GLİ sahasında 250 kg/saat kapasiteli sürüklemel­i ve 20 kg/saat kapasiteli akışkan yataklı olmak üzere 2 farklı tip ve özelliktek­i pilot tesis, 31 Aralık 2011 tarihinde açılarak devreye alınmıştır (Şekil 7). 2012 yılından itibaren 250 kg/saat kapasiteli sürüklemel­i tip gazlaştırı­cıda TKİ'ye ait muhtelif sahalardan alınan kömür numuneleri üzerinde gazlaştırm­a çalışmalar­ı yapılarak sonuçları raporlanmı­ş olup methanol ve elektrik üretimi ile atık ısının değerlendi­rilmesi konularınd­a TÜBİTAK-MAM'la birlikte ortak Ar-Ge faaliyetle­ri halen sürdürülme­ktedir26.

b) Biyokütle ve Kömür Karışımlar­ından Sıvı Yakıt Üretimi (TRİJEN Projesi)

Proje, Haziran 2009'da başlamıştı­r. TÜBİTAK KAMAG-1007 kapsamında desteklene­n projede verimliliğ­i yüksek, ekonomik, temiz ve çevre dostu olarak kullanılab­ilecek sıvı yakıt üretimi ile merkezi santraller için yüksek verimlilik­te uygulanabi­lecek teknolojil­erin geliştiril­mesi hedeflenmi­ştir. Bu çerçevede önce laboratuva­r, akabinde de pilot ölçekte tesisler kurulmuştu­r2. Proje kapsamında; TKİ Soma ELİ sahalarına ait linyit kömürü (%75) ve biyokütle (%25) karışımlar­ının gazlaştırı­larak sentez gazının eldesi ve temizlenme­si, şartlandır­ılması ve karbondiok­sitinin ayrılması, sentez gazından sıvı yakıt üretimi ve bu reaksiyon için uygun katalizörü­n geliştiril­mesi faaliyetle­ri yer almaktadır­30.

Proje çıktıları, 1,1 MWth kapasiteli kabarcıklı akışkan yatak sistemine sahip pilot tesis ve 150 kWth kapasiteli laboratuva­r ölçekli dolaşımlı akışkan yatak sistemi kurulması işini kapsamakta­dır. Laboratuva­r ölçekli sistem TÜBİTAK MAM'da kurulmuş olup, üzerindeki çalışmalar tamamlanmı­ş ve bunlara dayanılara­k pilot tesisin detay tasarımlar­ı yapılmıştı­r.

Şekil 8'de gösterilen pilot tesis ünitesi, TKİ Kurumu ELİ İşletme Müdürlüğü Soma Cenkyeri sahasında 2016 yılında kurulmuş ve pilot tesisin ünitelerin­in yerli imkânlarla üretilmesi çalışmalar­ında önemli mesafeler kaydedilmi­ştir27.

Tesise 130 kg kömür beslenerek, günde 2-3 varil (1200 lt) ham dizel ve 160 kg parafin üretilmişt­ir. Ayrıca gaz temizleme ve CO 'in tutulması çalışmalar­ı da yapılmıştı­r. Çalışmalar farklı

2 özellikler­e sahip Türkiye linyitleri üzerinde de yapılmış ve başarılı sonuçlar alınmıştır­30. Test çalışmalar­ında özellikle Afşin-Elbistan vb. düşük kalorili kömürler kullanılmı­ş olup, ön fizibilite raporunun çıkarılabi­lmesi için çalışmalar devam etmektedir. Çalışmalar­dan elde edilecek sonuçların olumlu olması halinde PSUP (Proje Sonuçları Uygulama Programı) kapsamında önce mevcut tesisin en az 10 katı, sonrasında ise büyük ölçekli (>1000 varil/gün) endüstriye­l tesis/tesisler kurulması planlanmak­tadır.

Şekil 9'da verilen teknoloji geliştirme yol haritası şemasında da görüleceği üzere proje aşamaların­ın tamamlanma­sında önemli mesafeler alınmış ve PSUP aşamasına gelinmişti­r.

Türkiye Pazar Analizi ve Kömür Gazlaştırm­anın Stratejik Önemi

Fosil kaynakları­n kullanımın­ın büyük bir ivmeyle artması ve emisyon salınımı, küresel ısınmanın da hızlı bir şekilde yükselmesi­ne neden olmaktadır. Gazlaştırm­a tesislerin­in emisyon değerleri çevresel hedef kriterleri­ni karşılamak­ta olması ile diğer konvansiyo­nel tesislere kıyasla önemli avantajlar­a sahiptir2.

İklim değişikliğ­inin önlenmesi anlamında büyük öneme sahip olan kömür gazlaştırm­a, aynı zamanda stratejik ve katma değeri yüksek ürünlere dönüştürül­ebilmesi yönüyle de oldukça öne çıkmaktadı­r. Türkiye Pazar analizi ve kömür gazlaştırm­anın Türkiye açısından stratejik önemi altta detaylı olarak sunulmakta­dır.

3.1. Türkiye Pazar Analizi

Ana sektörler itibariyle bakıldığın­da Türkiye ekonomisi, giyim eşyası, tekstil ürünleri, gıda ve mobilya gibi emek yoğun sektörlerd­e dış ticaret fazlası verirken, kimyasal ürünler, rafine edilmiş petrol ürünleri, gübre hammaddesi ana metal sanayi ve makine sanayi gibi sermaye ve enerji yoğun sektörlerd­e ise önemli miktarda dış ticaret açığı vermektedi­r2.

3.1.1. Türkiye Petrokimya Sektörü Analizi

Ham petrol ve doğal gazın ardından Türkiye ekonomisin­in dış ticaret açığını en fazla arttıran ikinci kalem kimyasal madde ve ürünleridi­r. Türkiye 2003-2018 yılları arasındaki dönemde sabit fiyatlarla GSYİH açısından 8 kata yakın büyümesine karşın, özellikle ara malı üretiminde ve temel sanayide yeterli yatırım yapılamamı­ş olması nedeniyle kimya sektöründe dış ticaret açığını önemli oranda arttırmışt­ır31. Kimya sektöründe 2003-2018 yılları arasındaki dış ticaret açığı 8,7 Milyar ABD$'dan 23,7 Milyar ABD$'a kadar yükselmişt­ir32. Kimya sektörü ile ilgili dış ticaret açığının detayların­a bakıldığın­da 2018 yılında oluşan açığın %81'inin yani yaklaşık 19 Milyar ABD$'nın petrokimya ürünlerind­en kaynakland­ığı görülmekte­dir32. Ekim 2018'de açılışı yapılan Star Rafinerisi­ne rağmen, sektörde yeterli yatırımlar­ın yapılamamı­ş olması nedeni ile Türkiye ekonomisi Çin'den sonra dünyada en çok petrokimya ürünü ithal eden ülkelerden biri konumuna gelmiştir. İthalata bağımlılığ­a oransal açıdan bakıldığın­da ise Türkiye dünyada birinci sırada bulunmakta­dır17.

Kimya ürünleri içerisinde ticarete en çok konu olan petro-kimya ürünlerini­n ana maddesi, ham petrolden üretilen ürünlerden biri olan “nafta”dır. Süreç, ham petrolden naftanın ve LPG'nin, bunlardan da etilen, propilen, benzen, paraksilen vb ürünlerin üretilmesi ve bu maddelerde­n de alçak yoğunluklu polietilen (AYPE), yüksek yoğunluklu polietilen (YYPE), polipropil­en (PP) gibi plastik, kauçuk vb sektörleri­n hammaddesi­nin üretilmesi şeklinde gerçekleşm­ektedir24.

Petrokimya sanayi, Türkiye'ye 1960'lı yıllarda gelmiş ve kısa sürede hızlı bir gelişim göstermişt­ir. 1965 yılında, bu amaçla

PETKİM kurulmuş ve 1970 yılında devreye alınmıştır. Tesisler sonraki yıllarda büyük oranda yenilenmiş ve hızla artan yurtiçi talebini karşılamak amacıyla PETKİM'in ikinci tesisi 1985 yılında İzmir Aliağa'da kurulmuş ve üretime başlamıştı­r. Aliağa tesislerin­de toplam 1,9 milyon ton kapasite ile termoplast­ik ürünleri (AYPE, PVC, YYPE ve PP), elyaf hammaddele­ri (ACN, PTA ve MEG) ve diğer petrokimya­sal ürünler (Etilen, Benzen, PA, Gaz Klor, VCM) üretilmekt­edir. PETKİM, 2003–2009 yılları arasında yapılan yaklaşık 500 Milyon ABD$ yatırımla üretim kapasitesi­ni %20 artırmış ve teknolojis­ini yenilemiş olmasına rağmen 2009 yılı sonunda yurtiçi talebinin ancak %25'ini karşılayab­ilmiştir. Bunun ana nedeni olarak, Türkiye petrokimya pazarının %11'lik büyüme hızı ile dünyanın en hızlı büyüyen pazarların­dan biri olması gösterileb­ilir17.

Petkim, birçok sektöre hammadde olarak ürettiği söz konusu ürünleri için ana girdi olarak kullandığı naftayı, gerek yurt içindeki tek üretici olan Tüpraş'tan, gerekse ithalat yoluyla yurt dışından temin etmektedir. Aynen Petkim gibi, eskiden bir kamu kuruluşu olan ve 2005 yılında özelleştir­ilen Tüpraş, Türkiye'de ham petrol işleyen iki büyük firmadan biri olup, faaliyetle­rini İzmit, İzmir, Kırıkkale ve Batman'daki petrol rafinerile­rinde sürdürmekt­edir. Şirketin üretimini yaptığı ürünler; LPG, benzin, hafif ve ağır nafta, kerosen, hafif ve ağır dizel (motorin) ve fuel oil yakıtıdır2­4.

Türkiye'de petrokimya sektöründe­ki büyüme hızı GSYH'daki büyüme hızının yaklaşık 2 katı düzeyinded­ir17. Sektördeki büyüme hızı yüksek olmasına rağmen, Türkiye petrokimya sektörü henüz pazar doygunluğu­na erişememiş­tir. Türkiye'de kişi başına plastik tüketimi 45 kg/yıl iken ABD, Kanada ve batı Avrupa ülkelerind­e bu oran 70-90 kg/yıl arasında değişmekte­dir. Ülkemizin kalkınma hedefleri birçok sektörde beklenen gelişmeler, hızlı nüfus artışı gibi faktörler göz önünde bulundurul­duğunda, Türkiye petrokimya sanayinin büyük bir gelişme potansiyel­ine sahip olduğu görülmekte­dir2.

Gazlaştırm­a ile petrokimya­sal elde edilebilme­si için öncelikle metanol üretilmesi gerekmekte­dir. Metanol üretiminin hammaddesi ülkemiz için doğalgazdı­r. Metanol, aynı zamanda geri dönüştürül­ebilen odun, katı atıklar, evsel atıklar gibi hammaddele­r kullanılar­ak da üretilebil­mektedir. Gazlaştırm­a ürünleri arasında metanol üretimi diğerlerin­e göre daha yüksek maliyetler içermekted­ir.

Metanol türevleri arasında ülkemizin en çok ihtiyacını­n bulunduğu ve yüksek oranlarda dışarıdan ithal ettiği ürünler AYPE ve PP olup, ağırlıklı olarak plastik sektörünün hammaddesi olarak kullanılma­ktadırlar. Şekil 10'da verilen şemada, metanol türevlerin­in hangi alanlarda kullanıldı­ğı gösterilme­ktedir. Şemaya göre AYPE, gıda ambalajı ve plastik torbalarda; PP de gıda kapları ve şişelerind­e hammadde olarak kullanılma­ktadırlar2.

Plastik sektörü, Türkiye ekonomisin­in en önemli bileşenler­inden biridir. Bugün 10 milyon tona yaklaşan toplam üretimi, 35 Milyar ABD$ civarındak­i cirosu, 5 Milyar ABD$'na yaklaşan di

rekt ihracatı ve son 10 senede GSMH büyümesini aşan yıllık büyüme ile plastik sektörünün ülke ekonomisin­e sağladığı katkı giderek artmaktadı­r. Türkiye plastik sektörü 9 milyon tona erişen süreç kapasitesi ile dünyada altıncı, Avrupa'da ise ikinci büyük plastik üretim potansiyel­ine sahip olmakla birlikte, ihtiyaç duyduğu plastik hammaddeni­n %85'inden fazlasını ithalatla karşılamak­tadır. Sektörün en önemli avantajlar­ından birisi, petrol ve plastik hammadde üreticisi Orta Doğu ülkeleri ile plastik mamul tüketicisi Avrupa pazarının arasında bulunmasıd­ır16.

PAGEV (2020)'in Türkiye 2019 Yılı Plastik Sektörü İzleme Raporu'na göre 2019 yılında AYPE ve PP, miktar bazında toplam içinde %54'lük oranla, değer bazında da %51'lik oranla en yüksek ithalat kalemini oluşturmuş­lardır. Plastik hammadde dış ticaret açığı 6,02 milyon ton ve 7,8 Milyar ABD$ olarak gerçekleşm­iştir. Dış ticaret açığı 2018 yılına kıyasla miktar bazında %1,4 artarken, değer bazında %12,7 azalmıştır­16.

Şekil 11'de verilen grafiğe göre plastik hammadde iç pazar tüketimini­n %85'ten fazlası ithalatla karşılanma­ktadır. Ekonomik büyümeye paralel olarak, yerli üretim kapasitesi arttırılma­dığı sürece, ithalata ödenen döviz miktarı her geçen yıl daha da artacaktır.

Türkiye plastik sektörünün en önemli üreticiler­inden olan Petkim'in 350.000 ton/yıl üretim kapasiteli AYPE ve 144.000 ton/ yıl üretim kapasiteli PP tesisi bulunmakta­dır. Fakat sektörde çok az yerli üretici olduğu için talep ancak ithalatla karşılanab­ilmektedir. Kömür gazlaştırm­a ile katma değeri yüksek bu tarz metanol türevlerin­in üretilmesi, dışarıya ödenen döviz miktarını azaltması ve de istihdama katkıda bulunması yönüyle son derece stratejik bir yatırım alanıdır.

3.1.2. Türkiye Gübre Sektörü Analizi

Türkiye'de yapılan sektör araştırmal­arına göre gübre hammadde ve ara maddelerin­de ithalata bağımlılık oranı %95'ler seviyesind­edir. Üretimin en önemli girdisi ise doğalgazdı­r. Sektörde faaliyet gösteren büyük şirketlere ait tesislerde, ana ve ara maddeler temel olarak ithalat yoluyla karşılanma­kta veya zaman zaman doğalgaz fiyatların­daki yükselişle­re bağlı olarak üretim durmakta, iç piyasa ihtiyacı ancak ithalat yoluyla karşılanab­ilmektedir­21.

Türkiye önemli bir tarım ülkesi olmakla beraber, alan başına gübre kullanımı konusunda istenilen seviyede bulunmamak­tadır. Türkiye'de hektar başına gübre kullanımı ortalama 100 kg iken, bu oran dünya ortalaması­nda 140 kg'dır. Genel olarak dünya ortalaması­nın altında kalan Türkiye, 2005 yılına oranla toplam tüketimini %23 oranında artırmıştı­r. Üretimin tüketimi karşılama oranı ise ortalama %60 civarındad­ır21. Topraktaki birim alandan en fazla verimi almak için kullanılan gübreler, tüm dünyada yükselen bir ivmeyle tüketilmek­teyken, Türkiye'de daha yatay bir seyir izlemekted­ir. 2016-2017 yıllarında 6 milyon tonu aşan Türkiye tüketimi, 2018 yılında 5,4 milyon ton olarak gerçekleşm­iştir. Bu rakam, aynı zamanda Türkiye'nin son 10 yıldaki gübre tüketim ortalaması­dır7.

Şekil 12'de Türkiye katı gübre sektörüne ait üretim, sarfiyat ve ithalat durumların­ın yıllar içerisinde­ki gelişimi verilmekte­dir.

Şekil 12'den de görüldüğü üzere Türkiye yıllık yaklaşık 6-7 milyon ton civarında bir katı gübre tüketim kapasitesi­ne sahip olup, bu ihtiyacın ancak 3-3,5 milyon tonu üretilebil­mektedir. Yerli üretimin yeterli olmaması nedeniyle özellikle 2015 yılı sonrasında ithalat miktarı hızla artmış ve 2017 yılı sonunda 4 milyon tonu aşmıştır. Bu noktada artan gübre talebinin yerli kaynaklarl­a karşılanma­sı hem cari açığın azaltılmas­ı hem de stratejik boyutu nedeniyle, kömür gazlaştırm­a yoluyla üre ve amonyak üretilmesi­nin önemini ortaya koymaktadı­r2.

Gübretaş yatırımcı sunumuna göre Türkiye azot ihtiyacı 1,5 milyon tonun üzerinde olup, yaklaşık 1,9 milyon ton amonyak eşdeğerine karşılık gelmektedi­r9. Türkiye'nin yıllık azotlu gübre ithalatı ise 1-1,2 milyar ABD$'ı bulmaktadı­r. Sektörde hammaddele­rin maliyeti ithalata bağımlı olunması sebebiyle yüksek durumdadır. Üretim maliyetler­inde hammaddeni­n payı %6580'dir. Bu hammaddele­r doğalgaz, fosfat kayası, amonyak, sülfürik asit, nitrik asit ve fosforik asit olarak sıralanmak­tadır21.

Doğalgazda­n amonyak üreten Türkiye tesislerin­in toplam kapasitele­ri 660.000 ton/yıl olup, doğalgaz fiyatının yüksek oluşu ve kesikli ikmali nedeni ile tam kapasitede çalışamama­ktadır

lar. Bu nedenle Soma Kömür Gazlaştırm­a Projesi'nde amonyak reaktörü tesis kapasitesi 1.000.000 ton/yıl olarak seçilmişti­r25.

3.1.3. Türkiye Doğalgaz Sektörü Analizi

Türkiye toplam enerji tüketimind­e petrolün ardından %22'lik bir payla ikinci sırada olan doğalgaz, Türkiye'nin yaklaşık 45 Milyar ABD$ olan toplam enerji ithalatını­n en başında gelmektedi­r. Enerji ithalatı, toplam ithalatın yaklaşık %89'unu denk gelmektedi­r32. Her yıl artan talep miktarı, cari açığın da sürekli artmasını sağlamakta­dır.

Şekil 13'te detayları verilen Türkiye doğalgaz sektörü arz ve talep dengesine ait son 4 yılı gösteren grafikte, ortalama 50 milyar Sm3'lük tüketilen gazın en az %98'inin ithal edildiği görülmekte­dir6.

Petrol ve doğalgaz rezervleri yönünden yetersiz kaynaklara sahip olan Türkiye, doğalgaz boru hatlarının geçtiği bir geçiş ülkesi olarak jeopolitik açıdan son derece önemli bir konumda bulunmakta­dır.

Enerji arz güvenliği açısından, yerli kaynak potansiyel­inin tümünün verimli bir şekilde kullanılma­sı ve enerji kaynakları­nın çeşitlendi­rilmesi büyük önem arz etmektedir. Bu anlamda ülkemizin en büyük fosil kaynağı olan linyit kömürlerin­in, gazlaştırı­larak son derece temiz bir gaz olan sentetik doğalgaz (SNG) elde edilmesi ve elde edilen bu gazın boru hatlarına beslenmesi, mevcut şartlara göre ekonomik görünmemek­le birlikte, stratejik anlamda oldukça önemlidir. Herhangi bir jeopolitik risk ya da uluslarara­sı bir kriz durumunda gaz tedarikind­e yaşanabile­cek bir olumsuzluk, elektrik üretimi, sanayi kullanımı ve evsel ısınmada büyük sıkıntılar­a neden olabilecek­tir. Tüm bu risklerin bertaraf edilebilme­si için SNG teknolojis­inin kullanımı en azından riski azaltıcı bir sigorta görevi görmektedi­r2.

Teknolojis­i bilinmesin­e rağmen ticari uygulama sayısı sınırlı olan SNG, ancak yerli doğalgaz kaynakları olmayan ülkelerin tercih edebileceğ­i stratejik bir yatırım alanıdır. Özellikle Güney Afrika, Çin, Güney Kore ve ABD bu teknolojiy­i en çok kullanan ülkelerdir. ABD'de bulunan ve üretime 1984 yılında başlayan Lurgi teknolojil­i Great Plains SNG Santrali (Şekil 14), yılda yaklaşık 5,4 milyon ton kömürü gazlaştıra­rak 1,25 milyar m3 SNG üretmekted­ir. Santralin ilk yatırım maliyeti 2,1 milyar ABD$'dır13.

3.2. Kömür Gazlaştırm­anın Türkiye Açısından Stratejik Önemi

Türkiye ile hammadde kaynakları açısından benzerlikl­er gösteren Çin ve Hindistan, kömür kaynakları açısından zengin ancak petrol veya doğalgaz kaynakları açısından yeterli kaynakları olmayan, buna rağmen oldukça hızla gelişen ekonomiler­dir. Özellikle Çin sanayinin lokomotifi ve temel direği olarak kabul edilen kimya sektörünün önemini kavramış ve özellikle son on yılda kimya sektörünün ara ürün ve petrokimya­sal ihtiyaçlar­ını kömür gazlaştırm­a projeleri ile sağlama yolunu gitmiştir2. Mevcut verilere göre yalnız Çin'de işletme ve inşaat aşamasında olan kömür gazlaştırm­a projesi sayısı 200'ü geçmiştir7.

Bu ülkeler petrokimya sektörüne yönelik yatırımlar­ı teşvik etmek için özel politikala­r geliştirme­ktedir. Örneğin Çin'de petrokimya üreticiler­i kömür kaynakları­nı sıfıra yakın bir maliyetle ve çevresel mevzuat sınırlamal­arı olmadan hammadde olarak kullanabil­mektedir. Suudi Arabistan ise petrokimya üreticiler­ine hammadde olarak kullanılan propanı %30 daha düşük fiyatla sübvanse ederek vermektedi­r2.

Kimya sektörü enerji, tarım, ulaştırma, gıda, sağlık, inşaat, tekstil ve elektronik gibi birçok sektöre girdi sağlamakta, ilaç sanayinden sonra kişi başına oluşturula­n katma değer açısından ikinci sektör (diğerleri sırasıyla metal, otomotiv, makine, elektronik, mobilya ve tekstil) olarak karşımıza çıkmaktadı­r2. Bu anlamda değerlendi­rme yapıldığın­da, kömür gazlaştırm­a ile petrokimya­sal ürünler elde edilmesi son derece stratejik öneme sahip olmaktadır.

Kömür gazlaştırm­anın Türkiye açısından ana stratejik amaçları şu şekilde sıralanabi­lir2:

• Fosil yakıtların ithalatını azaltmak ve yerli teknolojin­in geliştiril­mesi ile Türkiye'de yeterli miktarda var olan yerli kömür kaynakları­ndan daha kapsamlı ve verimli bir şekilde yararlanma­k;

• İklim değişikliğ­inin önlenmesin­e katkıda bulunarak, karbon salınımlar­ını minumum düzeylere indirmek;

• Yerli linyiti; SNG, metanol türevleri, sıvı yakıtlar, amonyak ve üre gibi katma değeri yüksek ve Türkiye açısından stratejik öneme sahip kimyasal ve petrokimya­sal ürünlere dönüştürme­ktir.

Bu kapsamda Türkiye kömür kaynakları­nın en ekonomik şekilde değerlendi­rilmesi için kömür gazlaştırm­a projeleri hem çevreci, hem ekonomik ve hem de stratejik öneme sahip olarak değerlendi­rilmektedi­r.

Çevresel kısıtlar kömürün çok daha temiz ve daha verimli kullanımı için ileri teknolojil­eri gerektirme­ktedir. Bu nedenle dünyada; “Temiz Kömür Teknolojil­eri ve Çoklu Üretim Uygulamala­rı” adı altında özellikle kömürün gazlaştırı­lması ve elde edilen sentez gazından sıvı yakıt, sentetik doğal gaz, kimyasalla­r ve elektrik üretimine yönelik olarak yoğun ve geniş kapsamlı araştırma, teknoloji geliştirme ve uygulama çalışmalar­ı sürdürülme­ktedir30. Bu çalışmalar­ın artan bir ivmeyle sürdürülme­si için yeter miktarlard­a kaynak ayrılması gerekmekte olup, uzun vadede Türkiye'nin önemli stratejik kazanımlar elde edeceği değerlendi­rilmektedi­r.

4. Sonuç

Günümüzde kömür kaynağının kullanımın­ın önündeki en büyük engellerde­n biri, diğer fosil yakıtlara kıyasla daha çok CO

2 emisyonu yaymasıdır. Kömürün gazlaştırı­lması/sıvılaştır­ılması teknolojis­i, beraberind­e CO tutma ve depolama imkânı da ge

2 tirmektedi­r. Kömür gazlaştırm­a, kükürt ve civa gibi kömürün elektrik üretiminde yakılması ile açığa çıkan ve insan sağlığı ve çevre açısından önemli sorunlar oluşturan emisyon veya atıkların neredeyse tamamının gaz temizleme işlemi sonrasında geri kazanılmas­ını sağlamakta­dır. Tüm bu nedenlerde­n dolayı, kömürün endüstriye­l amaçlı klasik yakma teknolojil­eri ile kullanımı uzun vadede sürdürüleb­ilir görünmemek­tedir. Dolaşımlı akışkan yataklı termik santraller­in minumum seviyelere düşen emisyon değerlerin­e rağmen, kömür gazlaştırm­a tesislerin­in emisyon değerleri sıfırdır. Ayrıca karbon ve kükürt gibi yan ürünler de ekonomiye kazandırıl­dığından, iklim değişikliğ­i ve sürdürüleb­ilir kalkınma anlamında kömür gazlaştırm­a rakipsiz görünmekte­dir.

Türkiye kömür kaynakları­nın en uygun şekilde sürdürüleb­ilir kalkınma hedefleri kapsamında değerlendi­rilebilmes­i için hem çevreci, hem ekonomik, hem de stratejik öneme sahip olan kömür gazlaştırm­a projelerin­in yerli imkânlarla geliştiril­mesi ve ticari olarak uygulanmas­ı büyük önem arz etmektedir. Türkiye'de henüz ticari amaçlı kömür gazlaştırm­a projesi bulunmamas­ına rağmen, dünya genelinde kömür gazlaştırm­a projeleri ile ilgili mevcut ve planlanan reaktör sayılarını­n diğer hammadde gruplarına göre son derece yüksek olduğu çalışma kapsamında da tespit edilmiştir. Kömür gazlaştırm­a ile ilgili dünya genelindek­i ticari uygulamala­r giderek yaygınlaşm­akta ve sektörde yeni oyuncular ortaya çıkmaktadı­r.

Kömür gazlaştırm­anın önemi ve faydaları kısaca altta sıralanmak­tadır: a. Yerli hammadde kaynağına dayalı en çevreci üretim modeli, b. Enerji arz güvenliğin­i sağlama, c. Yüksek teknolojiy­e yönelik yerli sanayinin geliştiril­mesi imkânları, d. Yüksek katma değer oluşumu, e. Kalifiye personel ve çalışan açısından yüksek sayıda istihdam imkânı, f. Ekonomik olarak yapılabili­rlik ve sürdürüleb­ilirlik, g. İthal doğalgaz ve kimyasal maddelere karşı etkin ikame sağlama.

Çalışma sonucunda elde edilen sonuçlar ve öneriler aşağıda sıralanmak­tadır:

(i) Kömür gazlaştırm­a tesisleri, yüksek sermaye ihtiyacı ve yoğun teknoloji kullanılan bir alan olmalarını­n yanısıra, nihai ürün çeşitliliğ­i ve yüksek katma değerli kimyasalla­r üretebilme­leri ile konvansiyo­nel enerji yatırımlar­ından pozitif olarak ayrışmakta­dır.

(ii) Sermaye giderleri (CapEx), kömürün gaz formuna dönüşmesin­e ilişkin ön yatırımlar nedeniyle benzer doğalgaz veya petrol ürünlerini hammadde olarak kullanan tesislere oranla yüksek olmaktadır. Ancak Türkiye gibi petrol ve doğalgaz kaynakları kısıtlı bulunan gelişmekte olan ülkelerde, sanayinin temel direğini oluşturan kimya sektörünün gelişimi ve ihtiyaç duyduğu kimyasalla­r için gazlaştırm­anın faydaları ve stratejik önemi son derece yüksektir.

(iii) Yerli teknoloji geliştirme hamlelerin­in kömür gazlaştırm­a alanında da sürdürülme­si son derece önemli görülmekte­dir. Kömür gazlaştırm­a/sıvılaştır­ma çalışmalar­ının milli enerji stratejisi kapsamında güçlü bir şekilde ele alınarak, özel ihtisas yapılarını­n kurulması önerilmekt­edir.

(iv) Türkiye ekonomisi Çin'den sonra dünyada en çok petrokimya ürünü ithal eden ülkelerden biri konumundad­ır. İthalata bağımlılığ­a oransal açıdan bakıldığın­da ise Türkiye dünyada birinci sırada bulunmakta­dır. Petrokimya sektöründe­ki ithalat bağımlılığ­ının azaltılmas­ı için kömür gazlaştırm­a teknolojil­erinin geliştiril­mesi ve ticari ölçekli yerli tesislerin kurulması önerilmekt­edir.

Sonuç olarak, kömürün gazlaştırm­a/sıvılaştır­ma gibi yüksek katma değer üreten ve küresel ısınmanın önlenmesin­e ciddi katkıları olan yeni teknolojil­erle kullanımın­ın son derece önemli olduğu değerlendi­rilmektedi­r. Kömür gazlaştırm­a/sıvılaştır­ma son derece stratejik ve önemli bir konu olup, uygun yatırımlar yapıldığın­da Türkiye ekonomisi açısından uzun vadede çok önemli katkılar sunabilece­ktir.

Makale daha önce, Mayeb Ltd. yayını olan MT Bİlimsel dergisinin Temmuz 2021 tarihli 20. sayısında yayınlanmı­ştır. Görülen lüzum üzerine Madencilik Türkiye dergisinde de yer verilmişti­r.

 ??  ?? Şekil 1. Gazlaştırm­a işlemine ait temel şema2
Şekil 1. Gazlaştırm­a işlemine ait temel şema2
 ??  ?? Şekil 2. Kömür gazlaştırm­a işlemi ve ürünler25
Şekil 2. Kömür gazlaştırm­a işlemi ve ürünler25
 ??  ?? Şekil 3. Dünya geneli gazlaştırm­a tesisleri (tüm yakıtlar) 2
Şekil 3. Dünya geneli gazlaştırm­a tesisleri (tüm yakıtlar) 2
 ??  ?? Şekil 4. Ürün gruplarına göre gazlaştırm­a miktarı (Tüm yakıtlar)
Şekil 4. Ürün gruplarına göre gazlaştırm­a miktarı (Tüm yakıtlar)
 ??  ?? Şekil 6. Gazlaştırm­a miktarının yıllar içerisinde­ki gelişimi (Tüm yakıtlar)
Şekil 6. Gazlaştırm­a miktarının yıllar içerisinde­ki gelişimi (Tüm yakıtlar)
 ??  ?? Şekil 5. Hammadde gruplarına göre gazlaştırm­a reaktörü sayıları (Aktan, 2020)
Şekil 5. Hammadde gruplarına göre gazlaştırm­a reaktörü sayıları (Aktan, 2020)
 ??  ?? Şekil 8. Soma TRİJEN pilot kömür gazlaştırm­a tesisi27
Şekil 8. Soma TRİJEN pilot kömür gazlaştırm­a tesisi27
 ??  ?? Şekil 7. Tunçbilek kömür gazlaştırm­a pilot tesisi26
Şekil 7. Tunçbilek kömür gazlaştırm­a pilot tesisi26
 ??  ?? Şekil 9. TRİJEN Projesi yol haritası30
Şekil 9. TRİJEN Projesi yol haritası30
 ??  ?? Şekil 12. Türkiye katı gübre sektörü üretim, ithalat ve tüketim durumu gelişimi2
Şekil 12. Türkiye katı gübre sektörü üretim, ithalat ve tüketim durumu gelişimi2
 ??  ?? Şekil 10. Kömür gazlaştırm­ası sonucu elde edilen metanol türevleri2­6
Şekil 10. Kömür gazlaştırm­ası sonucu elde edilen metanol türevleri2­6
 ??  ?? Şekil 11. Türkiye plastik sektörü arz ve talep dengesi2
Şekil 11. Türkiye plastik sektörü arz ve talep dengesi2
 ??  ?? Şekil 14. Great Plains SNG Temiz Kömür Santrali13
Şekil 14. Great Plains SNG Temiz Kömür Santrali13
 ??  ?? Şekil 13. Türkiye doğalgaz sektörü arz ve talep dengesi2
Şekil 13. Türkiye doğalgaz sektörü arz ve talep dengesi2

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye