Nesnelerin İnternetine Hazırlık
Kişi başına metal ve mineral tüketiminin tarihte hiç olmadığı kadar hızla arttığı bir dönemde yaşıyoruz. Tarihsel süreç insanların yeryüzünde kolektif başarısını ve bununla birlikte kendi aralarındaki rekabeti de arttırdı. Tüketimin bu noktalara gelmesi süreci coğrafi keşiflerle ve birinci sanayi devrimi ile başlamış, sonraki devrimlerle ivmenin arttığını söylemek mümkündür. Özellikle Endüstri 4.0 devrimi mevcut teknolojilerin ve araçların mümkün olan en optimum ve akıllıca yönetilmesini hedefliyor. Yeni nesil akıllı sistemler nesneleri aslında obje olmaktan çıkarıp, özne olmaya; çalışanların çok daha kolay karar verebilmelerine, neticede tedarik zincirinde birey ve nesnelerin daha etkin hale gelmelerini sağlıyor.
Nesnelerin akıllandırılması ve kendi kararlarını verebilmesini IIoT (Industrial Internet of Things) veya “Nesnelerin İnterneti” terimi ile ifade edilse de bugün için bu terimin kullanımında “nesnelerin internet yardımıyla diğer cihazlarla veya insanlarla iletişimi” ve “nesnelerin kendi başlarına kararlarını verebilecek kadar akıllanması” ifadeleri arasında geçişkenlik gösterdiğini söyleyebilirim. Aslında daha teknik bir ifadeyle BT (Bilişim Teknolojileri) ile OT (Operasyonel Teknolojiler) entegrasyonun sağlanması da tam olarak aynı amaca yönelik bir adım. Böyle bir entegrasyonun ilk adımı nesnelerin birbirleriyle veya başkalarıyla bağlantı kurabilir hale gelmesi ve ikinci adımı ise kendi kararlarını verecek alt yapıya sahip olması. Nesnelerin online olması doğal olarak uzaktan daha kolay gözlemlenmelerine ve kontrol edilmelerine imkân tanımaktadır. Bunun dışında bir cihazın kararlarını kendi başına verebilmesi için elektronik çip ve devrelerden faydalanmaları gerekmektedir. Farklı kuruluşlar bu konuyla ilgili internete bağlanacak cihazlar konusunda çok yüksek beklentilere sahip olsalar da bu alanda önemli bir sektör oluştuğunu ve sürecin hızlı bir şekilde cihazları, ekipmanları, makineleri online hale getirdiğini söylemek mümkündür.
Makinelerin internete bağlı olmasının pratik anlamda ne gibi faydaları olabilir sorusu muhtemelen akla gelen ilk sorulardan olacaktır. Şöyle ki bu makinelerin durumlarını uzaktan gözlemeyi, kontrolü ve müdahale etmeyi mümkün kılacak ve bu sayede bu tür işlemler bir yazılım veya çalışan tarafından uzaktan da yapılabilecektir. Bunun özellikle emniyet ve maliyet konularında madencilik gibi sektörlere büyük faydalar sağlayacağı bir gerçek. Ancak kritik noktalardan biri iletişimin gerçek zamanlı olabilmesi, veri transferi için kesintisiz bir bağlantının sağlanması ve yeterli hıza sahip bir alt yapının olmasıdır. Madenciliğin zorlu atmosferlerde yapıldığını ve şehirlere ve internet şebekelerine olan mesafelerini göz önüne aldığımız zaman özellikle veri transferinin sağlanabilmesi zorlaşmakta, bu tür durumlar için cihazların veya makinelerin kendi kararlarını verebilecek donanıma ve alt yapıya sahip olması çok daha fazla kritik hale gelmektedir.
Cihazların veya makinelerin online hale gelmesi önemli faydalar sağlarken ciddi riskleri de barındırmaktadır. Özellikle siber güvenlik konusunda cihazların hacklenmesi konusu başlı başına ciddi bir sorunsal. Geçmiş yıllarda büyük bir alüminyum üreticisi ve bir diğer küresel bakır firması dışardan gelen saldırılar sebebiyle çok ciddi sıkıntılar yaşadılar. Bu sıkıntılar sebebiyle neredeyse dijital tüm araçları kapatıp neredeyse aylarca manuel şekilde üretimlerini sürdürmeye çalıştılar. Bilişim teknolojilerinin hacklenmesi tanıdık bir durum ancak
operasyonel teknolojilerin hacklenmesi ise çok alışılmadık ve kurumların yeterince hazırlıklı olmadıkları bir durum. Bu tür bir duruma karşı kurumların güvenlik konusunda ciddi önlemler alması ve prosedürlere sahip olması yerinde bir önlem olacaktır.
Peki makinelerin kendi kararlarını vermesi ne gibi faydalar sağlar sorusuna cevap arayalım. Öncelikle operasyonel cihazları ve makineleri insanların kontrol etmesine gerek kalmayacak veya gerekli çalışan sayısı düşürülecek, bir diğer ifadeyle insan hata faktörü ortadan kalkmış veya azaltılmış olacak. Örneğin bir siloya malzeme taşıyan bir konveyör, silonun dolması sonucunda sensörden gelen bilgiye göre otomatik olarak kapanır hale getirilebilir veya tüm siloların gerçek-zamanlı seviyelerini gösteren sensörler yardımıyla sadece bir çalışan veya sistem onlarca siloya malzeme boşaltan konveyörlerin hepsini kolaylıkla bir kumanda merkezinden yönetebilir. Veya bir yük kamyonunun hızını, kat ettiği mesafeyi ve taşıdığı yük miktarını içeren verileri toplayan bir devre; kamyonun lastik sıcaklığının tehlikeli eşiğe gelmesi sebebiyle aracın en kısa süre içerisinde park etmesini sağlayabilir veya bunun için gerekli uyarıyı yapar. Bu tür teknolojilerin üretkenliği arttırmanın yanında ekipman sağlığı için de çok ciddi faydalar sağlayabileceğini söyleyebilirim.
Bugün nesnelerin interneti için hali hazırda kullanılabilir sıcaklık, basınç, sıvı seviyesi, konveyör takip, gaz takip, yakınlık, pompa takip, su takip, şev takip gibi çok farklı amaçlar için üretilmiş farklı sensör, PLC, SCADA teknolojisi maden sektörü tarafından kullanılıyor. Aslında teknolojik alt yapı olarak ciddi bir fırsatın barındırıldığını söylemek mümkün. Yakın gelecekte bunlara eklenecek olan yeni sensörler ve devrelerle mevcut kapasitelerin verimliliği, işleyişi, güvenirliği ve çalışanların emniyetinin arttırılacağını söylemek mümkün. Ancak bu dönüşüm sırasında siber güvenlik, ağ alt yapısı, teknolojik alt yapı dışında çok önemli bir faktörü atlamamak gerekiyor: “Değişime direnç”. Yenilik ve değişime çoğu zaman çalışanlar veya yöneticileri direnç gösterebilirler, özellikle maden sektöründe bu durum daha görünür bir gerçek. Bu tür geçişlerde yönetimin kararlılığı ve bu tür yeni teknolojilerin çalışanların görevlerine yapacağı yardımın ön plana çıkarılması ve çalışanların buna ikna edilmesi oldukça önemli. Geçmiş tecrübeler bu tür teknolojilere yapılan büyük yatırımlara rağmen, proses konusunda bir tasarımsal değişiklik yapılmadığı için başarısızlıkla sonuçlanan projelerle dolu. İnsanlar normal hayatlarında akıllı arabalara, cihazlara, evlere, şehirlere veya telefonlara bu kadar alışmışken iş hayatında (genç nesli tenzih ediyorum) kararsız veya isteksiz olması çok rasyonel değil. Ancak görünen o ki söz konusu iş yerindeki görevleri olduğunda insanlar mevcut yöntemlerini ve alışkanlıklarını sürdürme eğilimindedir. İnsanların makinelerle (H2M), makinelerin makinelerle (M2M) ve makinelerin sistemlerle (M2S) iletişime geçeceği bu süreç dünyada gelişmiş ülkelerde ve sektörlerde hızla devreye alınmaktadır. Sektör ve ülke olarak bizim de bu dönüşüme hazırlık yapmamız ve edilgen olmamamız bizim açımızdan da doğru bir tercih olacaktır.