Islak mekânların yıldız çağı
Mimarlıkta modern hareketin öncüsü Eileen Gray, “Ev, içinde yaşanan bir makine değildir. Kişinin kabuğu, uzantısı, özgür alanı ve ruhunu yansıtma şeklidir” der. Geçirdiğimiz iki olağandışı yılın ardından tüketici davranışlarının hem yaşam biçimlerinde hem de dekorasyon stillerinde geldiği nokta, tam da bu duygusal tanımlamayı anlatmıyor mu?
Nerede yaşadığımız, evimizi nasıl planladığımız, her metrekaresini nasıl değerlendirdiğimiz, tasarımına hangi felsefeyi ve duyguyu yüklediğimiz artık çok daha önemli. Hatta öyle ki, artık kişisel mekânlarımızın rengi, müziği, kokusu ve düzeniyle her gün ilgilenir olduk. Denemeler yapa yapa bedenimize, ruhumuza, psikolojimize iyi gelenleri belirledik. Evimizi yeni yaşam düzenimize uyarladık. Mutfak ve banyoları yeni terapi alanlarımız ilan ettik ve bedenimizi içten ve dıştan bu iki ıslak mekâna teslim ettik.
Seçimlerimiz bu duygusal arınmanın birer dışavurumu. Artık insanlar gezegenle daha derin bağlar kurmak istiyor. Aldığı her şeyde anlam, hikaye ve doğallık arıyor. Kendisine ve dünyaya iyi gelmeyen tüm eşyalardan, alışkanlıklardan ve markalardan uzak durarak sadeleşmeye, sakinleşmeye, şifalanmaya kararlı. Bu onların yeme alışkanlıklarından banyo ritüellerine kadar tüm yaşamlarında etkili. Organik, ekolojik, kaynakları önemseyen ve sürdürülebilir seçimlerin peşindeler. Çünkü insanlık artık biliyor, dünyanın iyileşmesi gerek.
Daha iyi bir dünya için yüzümüzü suya çevirdik, evlerdeki iki su kaynağını dört duvardan çıkarıp, beş duyumuzla algıladık. Sayfaları çevirdikçe karşınıza çıkacak 500’e yakın banyo ve mutfak fikrini de bu manifestoyla hazırladık. Bu gerçeklikte hareket eden markaların çevre dostu tasarımlarını sizin için bir araya getirdik. Daha iyi bir dünya için...