Avcı Kanun
Bazı kaynaklarda Farâbî veya İbn Hallegan tarafından icad edildiği yazılsa da bu muhteşem sazın çok daha eskilere dayanan köklerinin olduğu bir gerçek. Bu konuda kesin bir saptama yapmak zordur çünkü müzik aletleri insanla beraber doğmuş ve gelişmişlerdir Adlarının geçtiği en eski kaynaklardan, doğmuş olabilecekleri çağ hakkında yaklaşık bir fikir elde edinilebilir. Batıda önce Epinet, sonra Harpsikord, sonra Org, en sonra da Piyano olarak geliştirilen sazların prototipi olan Kanun’un parlak sesiyle her türlü duyguyu ifade etmeye uygun bir özelliği vardır. 1738-1742 yılları arasında İstanbul ve İzmir’de bulunup Osmanlı saray hayatını inceleyen İsviçreli ressam J.E.Liotard’ın çizdiği saz takımındaki Kanunlar bu çalgının 18. yüzyılda kullanıldığını gösteren canlı birer belge niteliğindedir*. Although some sources says that it was invented by Farâbî or Ibn Hallegan, it is a fact that this magnificent instrument has much older roots. It is difficult to make a definite claim on that because musical instruments are born and developed with people. From the oldest sources mentioning their name, an approximate idea about the age at which they might have been born can be obtained. Kanun, as a prototype of the instruments which have been developed in the West, first as Epinet, then Harpsikord, then Org, and finaly the Piano, is suitable to express all kinds of emotion with its bright sound. Kanuns drawn among the musical instruments by the painter J.E.Liotard, who was in Istanbul and Izmir between the years 1738-1742 and examined the life of the Ottoman palace, were a living document showing that this instrument was used in the 18th century.
Birçok kültürün ortak sazı Kanun’a hayat veren lutiye İbrahim Avcı, bu muhteşem sazın tarihsel süreci, yapımı, iyi bir kanunun özellikleri ve bakımı konusunda çok değerli açıklamalarda bulundu.
Kanun sazı sadece ülkemizde değil İran'dan Fas'a, Ermenistan'dan Yunanistan'a kadar birçok ülke müziği içerisinde yer alan temel sazlardan biri. Kanun sazının tarihsel süreci nedir?
Kanun sazının geçmişten günümüze yolculuğu inanılmaz bir hikâye saklıyor kendi içinde. Yüz yıllar öncesinden başlayan bu tarihsel süreç birçok kültürü içerisinde barındırıyor. Zengin kültürel mirasın şekillendirdiği bir enstrüman kanun. Her kültür kendi enstrümanı olarak kabul etti kanunu ve hala da öyle görür çünkü kendi insanlarının bu enstrümanın geçmişinde izleri, dokunuşları bulunmaktadır. Persler, Macarlar, Yunanlar, Almanlar, Ermeniler, Araplar, Türkler … Derinlere indiğinizde Çenk, Zither, Kithara (Klavikord ve klasen, Avrupa’da piyanonun atası olarak bilinir ve kanun bu enstrümanlara ciddi anlamda esin kaynağı olmuştur.). Geçmişten günümüze inanılmaz bir evrim geçirdi kanun, bu sazın derinlerinde değişimin izlerini görmek mümkün. Birçok kültürde farklı enstrümanlara rehberlik eden kanun aynı şekilde birçok enstrümandan da feyz aldı. Luthier İbrahim Avcı, who gives life to the common instrument of many cultures, Kanun, came up with very valuable explanations about the historical process, fabrication, properties and maintenance of a good Kanun.
Kanun, not only in our country, but from Iran to Morocco, Armenia to Greece is one of the main instruments in the music. What is the historical background of the Kanun instrument?
The journey of the Kanun instrument from the past to the present holds an incredible story. This historical period which started centuries ago covers many cultures. Kanun is a musical instrument shaped by a rich cultural heritage. Each culture accepts Kanun as its own instrument and still regards it so because of the traces and touches of its people in the history of this instrument. Persians, Hungarians, Greeks, Germans, Armenians, Arabs, Turks... When you go deeper, Chenk, Zither, Kithara (The clavichord and harpsichord are known as the piano's ancestors in Europe, and the Kanun has been a source of considerable inspiration for these instruments.). As kanun has evolved incredibly from past to the present, it is possible to see the traces of change in the depth of this instrument. In many cultures, while guiding different instruments also it has also been enlightened by many instruments.
Herkes kanun sazını Türk bilgini Farabi’nin bulduğunu söyler fakat Farabi mûsiki nazariyatına dair “el-musika’l kebir” isimli eserinde açık telli çalgılardan bahsederken kanundan hiç bahsetmemiştir. Bu durum kanun sazını Farabinin bulduğuna ilişkin söylemin bir rivayetten ibaret olduğunu göstermektedir. Farabi’nin kanun sazının mucidi değil fakat diğer bilginler gibi bu enstrümanın gelişmesine katkı sağladığını düşünüyorum. Kanun sazı, gelişen müziğin ihtiyaçları ve sanatçıların farklı türde icra ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çok değerli ustaların yardımıyla günümüzdeki en profesyonel halini aldı. Sizin kanun sazı ile tanışmanız nasıl oldu? Kanun yapma fikri nasıl oluştu?
Futbol oynadığım dönemlerde Diyarbakır’da (1998
2001) ablam kanun çalmaya başlamış ve o dönemde konservatuvarı kazanmıştı. Bunun üzerine ablamın öğrenim göreceği şehir olan İzmir’e taşınma kararı aldık.
İyi bir sporcuydum ancak 2002 yılında yaşadığım talihsiz bir sakatlık sonrası futbola veda etmek zorunda kaldım. Ablamın eşi ve kanun ustası Ömer Akpınar’ın yanına gitmeye ve orada kanun yapımını öğrenmeye başladım. Ömer Akpınar’dan çok şey öğrendim. Öğrendiklerim ileriki zamanlarda kendimi geliştirmemde ve bu sazı ilerilere taşımamda bana ışık tuttu. Kanun sazıyla tanışmam bu şekilde oldu. Bu tanışma 2004 yılında Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Çalgı Yapımı Bölümünü kazanmamla yeni başlangıçları da beraberinde getirdi.
Everyone says that kanun is invented by a Turkish scholar Farabi, but Farabi had never mentioned anything about the kanun when he had spoken of open-stringed instruments in his work about musical theories, ”el-musika’l kebir”. This clearly shows that the claims on the discovery of the kanun by Farabi is nothing but a rumour. I think Farabi is not the inventor of the kanun, but like other scholars, he had contributed to the evolution of this instrument. In order to meet the demands of the developing music and different kinds of performance needs of the artists, the kanun has taken its most professional shape of today with the help of highly valued masters.
How did you get to know kanun instrument? How did the idea of manufacturing the kanun come about?
While I was playing football in Diyarbakir (1998-2001) my sister had started playing the kanun and been accepted at that time by the conservatory. Then we decided to move to Izmir, the city where my sister would have studied. I was a good player, but I had to say goodbye to football after an unfortunate injury in 2002. I began to visit my sister's husband and lawyer Ömer Akpınar and learned the construction of kanun there. I really learned a lot from him. What I learned helped me to improve myself in the future and to bring this instrument forward. This is how I met kanun. That brought new beginnings in 2004 with my acceptance to
Ege University State Turkish Musical Instrument Making Department.
Kanun çok yönlü bir enstrüman ve bu sazın evrensel bir saz olması için elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
The kanun is a versatile instrument and I am trying my best to make it a universal instrument.
Kanun sazı, tarihsel süreç içerisinde müzikal ihtiyaca göre bir takım yapısal değişikliklere uğramış. Mandalların sonradan eklenmesi, mandal sayılarının değişimi, kullanılan ağaçların cinsinin değişimi gibi… Günümüzde kanunun yapısal seyrini nasıl değerlendiriyorsunuz? Daha iyi bir kanun yapmak için ne gibi yenilikler düşünüyor ve nasıl bir çalışma yürütüyorsunuz?
Dediğiniz gibi kanun sazı günümüze gelene kadar birçok değişim yaşadı. Bunun sayısız nedeni var. En önemli nedenlerden biri icra tekniklerindeki çeşitliliktir. Bu enstrümanın gelişimine ışık tutan çok ciddi icracılar var.
Bir enstrüman yapımcısı için en önemli ilham kaynağı icracılardır. İcracılar hem enstrümanı geliştirir hem de lutiyeyi. Bu doğrultuda kanun sazını daha ilerilere taşımak adına ekibimle beraber yapmaya çalıştığım tüm çalışmalarımın merkezinde icracılar var. İcracıları dinlemek, ihtiyaçlarına karşılık vermeye çalışmak bile bu enstrümanı daha ilerlere taşımak adına yeterli olacaktır.
Ek olarak teknolojiyi iyi bir şekilde kullanmaya çalışıyorum. Aslında yaptığım değişik çalışmalarda bunları görmek mümkün. Birçok yenilik yaptığımı düşünüyorum. Mesela kullandığım özel ve kuru ağaçlarla kanunun daha hafif olmasını sağladım. Kanun klasik ölçülerde (26-27 sesli) ve 3 derili olmasının yanında daha farklı bir ses genliğine sahip oldu. Bununla birlikte mandal sistemindeki pürüzler ve ileriye yönelik doğacak ciddi problemler için önlemler aldım. Bunun için kapsül (kızak sistemini) geliştirerek çok daha basit ve kullanışlı hale getirdim. Ayrıca ağaçlar üzerine yapmış olduğum oyma işçiliğiyle beraber uyguladığım çeşitli ahşap boyalarıyla kanunun klasik görünümünü daha modern bir hale getirdim.
The kanun instrument has undergone some structural changes according to the musical needs in the historical process such as the addition of the latches, the change of latch number, the change of the type of trees used. How do you evaluate the structural course of the kanun today? In order to to construct a better kanun, what kind of new innovations do you have in your mind and how do you conduct your work?
As you mentioned, the kanun instrument has undergone many changes until the present day. There are many reasons for it. One of the most important reasons is the diversity in the performance techniques. There are many significant performers that contributed to the development of this instrument. The most important source of inspiration for an instrument maker is the performers. They improve both the instrument and the luthier. The performers sit at the center of all the works done with my team aiming to carry the kanun instrument further. Even listening to the performers and trying to respond to their needs will be enough to improve this instrument.
In addition, I am trying to utilize the technology effectively. It is possible to realize this effort in some of my works. I think I came up with many innovations. For example, the kanun is much lighter with the special and dry woods that I use. Besides kanun is in its classical dimensions (26-27 sets of strings) and contains 3 leather pieces, it has a different sound amplitute. Meanwhile, I have taken measures for the problems in the latch system and serious problems for the future. For this, I have developed the capsule (kızak system: a wooden plate assembled on the body where the lathes are pinned), making it much simpler and more convenient. Furthermore, I have made the classic appearance of the kanun more modern with the carving work on the woods and the various wooden paints I have applied.
Bizim müziğimizde meşk sistemi, lutiye yetişmesinde ise usta çırak ilişkisi önemlidir. Saz yapımı ile ilgili akademik çalışmalarınızı bırakıp vaktinizi tamamen atölyenize adadınız. Lutiye olmak isteyenler için okul mu yoksa usta mı tercih edilmeli?
Bence iyi bir lutiye olmanın en büyük sırrı gerçekten bunu istemek ve buna inanmaktan geçiyor. Konservatuvar okumanın önemi büyük. Öte yandan iyi bir müzik eğitimi almak, müzik aleti yapım eğitimini almak kadar önemlidir. Okulda aldığınız eğitimi dışarıda iyi bir ustayla harmanlarsanız tadından yenmez. Sonrası tamamen size kalıyor. Kendinizi sürekli yetersiz görmelisiniz. Zamanın teknolojisine ayak uydurup kendinizi birçok yönde geliştirmelisiniz. Hiç bir zaman olmaz dememeli ve denemelisiniz. Kapalı olmamalı ve çok çalışmalısınız.
İyi bir kanunun sırrı nedir? Kanun alırken nelere dikkat etmek gerek?
İyi bir kanunun sırrı doğru ölçüleri ve doğru ağaçları kullanmaktır. Bir nevi altın oran. Bu durum tüm enstrümanlar için geçerlidir. Çalmadan önce bile baktığınızda göze hoş gelmeli enstrüman. Elinize aldığınızda onu hissetmelisiniz. 15 yıllık iş tecrübemde birçok ustanın elinden çıkmış kanun gördüm. Bu kanunlar mesleki gelişimime çok katkı sağladı fakat yapılan bir çok yanlışı da görmemi sağladı.
Kanun almadan önce dikkat etmeniz gereken en önemli nokta yapımcısının kim olduğudur. Lutiyenin kim olduğu, hangi profesyonel icracılarla çalıştığı ve aktif olarak çalışmaya devam edip etmediği hususları çok önemlidir. Önce bu soruların cevabı bulunmalıdır. Sonrası, gönlünüzde yatan ve çalmak için can attığınız sazın nasıl olması gerektiğini ustasına anlatıp heyecanla yapım sürecini beklemek ya da varsa yapımı tamamlanmışlar arasından deneyip almak. Salt ticari gelir elde etme amacıyla yapılan birçok kalitesiz enstrüman var. Bu sebeple kanun alırken çok dikkatli olmak gerekir. İyi bir çalgı iyi bir ustanın hislerinde gizlidir.
Kanun sizce nazlı bir saz mıdır? Kanuna nasıl bakmak gerekir?
Bence nazlı bir saz değil sadece aldıktan sonra dikkat edilmesi gereken durumlar söz konusu. Bu da hemen hemen tüm çalgı aletleri için geçerli bir durum. Ben temel olan bir kaç duruma dikkat çekmek istiyorum. İcracının da en az bir yapımcı kadar sazının teknik özelliklerini bilmesi gerekir. Lutiyenin de icracıyı sazın teknik özellikleri konusunda bilinçlendirmesi gerekir. Yıllarca kanun çalıp hala tel takamayan icracılar var. Eğer ki siz bir icracı olarak bu çalgıya nasıl bakılması gerektiğini bilmiyorsanız ortaya çıkan problemlerde sorumluluğu yapımcıya kolaylıkla yükleyebilirsiniz ki bu en kolay yöntemdir. Lutiye her zaman suçlu kişidir fakat icracıların dikkat etmedikleri birçok ayrıntı var. Derili enstrümanlar zor enstrümanlardır, kanun bir kat daha zordur çünkü üzerindeki teller sebebiyle çok fazla baskıya maruz kalır. Bu yükü deri ve eşik yüklenir. Deri ve eşiği korumak, akort çektikçe eşiği doğru yönde düzeltmek ve sabit durmasını sağlamak çok önemlidir. Bu sayede deri de korunmuş olur ve sazı her daim taze kullanabilirsiniz. İcracı telleri ve deriyi temiz tutmalıdır çünkü tellerin ve derinin üzerindeki her türlü madde (toz, kir, oksit) sazın titreşimini engeller. Böylelikle temiz ses elde etmeniz zorlaşır. Aynı şekilde mandalların tellere temas ettiği bölgeleri temiz tutmak gerekir çünkü bu bölge kanun enstrümanının beyni ve müzik aslında bu bölgede icra edilir. Mandalların tellere temas ettiği bölgeler sirkülasyonu yoğun olduğundan temiz tutulmadığı takdirde tellerin ömrü kısalır ve bu sebeple icracı sürekli tel değiştirmek zoruna kalabilir.
In our music, meşk (method of learning by imitating, exercising) is important and for training luthier, master-apprentice relationship is so. You left your academic studies on instrument construction and devoted your time completely to your workshop. Which one should be preferred to become a luthier, a school or a master?
I think the biggest secret of being a good luthier is really desiring and believing it. It is also important to have a conservatory education. On the other hand, getting a good music education is as important as working on musical instrument making. It would be excellent if you support the training you receive in school with a good master. It is all then up to you. You should always feel incomplete. You have to keep up with the technology of time and improve yourself in many ways. You should never say “no way out” and keep trying. And finally, you shouldn’t be conservative but hardworking.
What is the point of a good kanun? What should be considered when buying a kanun?
The secret of a good kanun is to use the right dimensions and the right wood. A kind of golden ratio. This is true for every instrument. The appearance should be satisfying even before playing it.
You should feel it in your hands. During my 15-years experience, I have seen kanuns of many luthiers. They contributed a lot to my professional improvement but they also helped me to realize quite a few mistakes done at their construction.The most crucial point you need to consider before buying the kanun is the constructor; who the luthier is, which professional performers he is dealing with and whether he / she is actively working or not. You should find answers to these questions first. The rest is describing the instrument in your mind and heart to the master and waiting for its construction or trying and buying the prepared ones if available.
Do you think kanun is a fragile instrument? How is the maintenance done?
I think it is not such a sensitive instrument but there are some points that need attention after buying. These applies to almost all of the musical instruments. I would like to take your attention to a number of basic things. The performer must know the technical features of the instrument as at least the producer. Luthier needs to raise awareness of the performer about the technical characteristics of the instrument. There are performers who have been playing for years and still cannot wire it. If you don’t know how to maintain this instrument as a performer, you can easily pass the buck to the luthier for the problems that arise, which is the easiest method. Luthier always takes the responsibility but there are many details that the performers never take care of. Besides the instruments with leather are tough ones, kanun is tougher because it is exposed to over-stress due to wiring. This burden falls on the leather and the eşik (a wooden part that the wires overpass and then are pinned to the endpoint). Holding the leather and eşik properly, adjusting the eşik in the right direction as the chord tends to tighten, and keeping it fixed are very important. By this way the leather is not get damaged and you can use the instrument promptly. The performer must keep the wires and the leather clean, because all kinds of matters (dust, dirt, oxide) on the wires and the leather prevent the vibration of the wires which make it difficult to obtain a clear sound. In the same way it is necessary to keep the areas clean where the latches contact the wires because this area is the brain of the instrument and the music is primarily performed there. The areas where the latches are in contact with the wires are intensively circulated therefore the lifetime of the wires would be shortened and they need to be replaced frequently unless those areas are kept clean.
Kanun sazı ile ilgili olarak sazendelerin en çok dile getirdiği şikâyetler neler ve bu sorunları çözmek adına kanun çalanlara ne gibi tavsiyeleriniz oluyor?
Aslında bir önceki soruda bahsettiğim şeyler icracıların en çok maruz kaldığı şikâyetler. Eşiğin kısa sürede kırılması, tellerin kısa sürede eskimesi, derinin patlaması, mandal cızırtıları gibi…
Yeni saz her zaman yeni bir heyecandır icracı için. Her icracı gönlünde yatan enstrümana haklı olarak sorunsuz sahip olmak ister fakat bunun için biraz zaman gerekir.
Yeni bir kanunu aldıktan sonra ilk bir kaç ay çok önemlidir. Onu güzelce akortlayıp çalmak gerekir. Bu süre içerisinde eşik-deri dengesi sürekli kontrol edilmelidir. Bunun için kanunu yapan lutiyeden gerekirse detaylı bir video istemek fayda sağlar. Biraz zaman vermek gerekiyor çünkü birçok farklı karakterde ağacı bir araya getirip hemen performans bekliyoruz. En iyi çözüm yolu kanunu iyi tanımak ve ona nasıl davranmanız gerektiğini öğrenmekten geçer. Bunun için ustasına başvurmalı ve kulaktan dolma bilgilerle çözüm aranmamalıdır. What are the most frequent complaints raised by the performers about the kanun and what do you suggest them to solve these problems?
In fact, what I mentioned in the previous question are the complaints that the performers experience the most. Such as fracture in the eşik in a short time, aging of the wires, bursting of the leather and buzzing of the latches...
The new instrument always means a new excitement for the performer. It is every performer’s desire to have the instrument lying right in his heart without any problem, but it takes some time. The first few months after having a new kanun is very important. It is necessary to tune it up properly before performing. During this period, the eşik-leather balance must be checked continuously. To do this, it is helpful to ask a detailed video form the luthier if necessary. We need to give some time, because we bring together the wooden parts of many different characteristics and expect an immediate performance. The best solution is to get to know the kanun well and learn how to deal with it. For this, contact the master and do not seek solutions by picking up from here and there.
Aurora Avcısı Kjetil Skogli, Kuzey Işıkları’nı filme almak için Norveç'in Tromsø bölgesinde gece yarısı çekimler gerçekleştirdi. Ödüllü besteci Mark Sayfritz, özel olarak tasarlanmış ve Mate 20 Pro üzerinde çalışan yapay zeka sistemi ile donatılan ses laboratuvarlarında bu görüntüler üzerinden müzik parçaları oluşturdu. Son olarak dünyanın en iyi orkestra şeflerinden ve bestecilerinden James Shearman da senfoninin düzenlemesini gerçekleştirdi. Böylece tarihte ilk defa Kuzey Işıkları’nın ses bulduğu “Sound of Light” senfonisi, geçtiğimiz günlerde Avusturya’nın başkenti Viyana'daki ünlü Brahms Hall'da yine Shearman’ın şefliğinde Synchron Stage Orchestra tarafından hem göze hem kulağa hitap eden bir konserle sahnelendi.
Müziğin üretim aşamaları normal koşullarda yüksek kapasiteye sahip bilgisayarlar gerektiriyor. Sound of Light projesi kapsamında ekip yapay zeka sisteminin desteği ile Mate 20 Pro akıllı telefonu yeni nesil bir süper bilgisayara dönüştürmeyi başardı. Canlı performans sırasında da yine Mate 20 Pro ile bağlantılı synthesizer'lardan destek alındı.
Yapay zeka ile müziği buluşturmanın yepyeni olasılıkların kapılarını araladığına dikkat çeken besteci Mark Sayfritz, “Artık Kuzey Işıkları’nın görüntülerini bir yapay zekaya gösterip, renk, boyut ve hız gibi analizler sonrasında bir beste yapmasını bekleyebiliyoruz. Özellikle dramatik bir ışık gösterisini gören yapay zeka, bunu yaptığı bestenin duygusallığına katabiliyor. Bu sayede bütün bir senfoni bile bestelenebiliyor” diye konuştu.
Şef James Shearman da “Sound of Light için amacım, bu performansın duygulara hitap ettiği noktaları belirginleştirmekti. Böylece Kuzey Işıkları ve yapay zeka, müzik aracılığı ile adeta bizimle konuşuyor” dedi.
Güher ve Süher Pekinel’in hayata geçirdikleri, Tüpraş’ın desteğiyle devam eden “Dünya Sahnelerinde Genç Müzisyenler” projesinde yer alan isimlerden Can Çakmur, bu yıl 10’uncusu düzenlenen Japonya Hamamatsu Uluslararası Piyano Yarışması’na damga vurdu.
İlk Türk yarışmacı olarak eleştirmenleri büyüleyen Çakmur, Liszt performansı ile jüriden tam not alarak birinci oldu.
Japonya’da gerçekleşen 10. Hamamatsu Uluslararası Piyano Yarışması’nda final performansını Franz Liszt‘in Piyano Konçertosu ile icra eden Can Çakmur, 89 yarışmacıdan seçilen 6 finalist arasında 1. oldu. Can Çakmur, who took part in the “Young Musicians in the World Stages” project, which was launched by Güher and Süher Pekinel with the support of Tüpraş, marked the 10th edition of the Hamamatsu International Piano Competition in Japan.
Can Çakmur, who performed his final performance with
Franz Liszt's Piano Concerto in the 10th Hamamatsu International Piano Competition in Japan, hit the 1st place among the 6 finalists selected from 89 competitors.
GENÇ YETENEK
CAN ÇAKMUR TÜRKİYE’NİN GURURU OLMAYA DEVAM EDIYOR YOUNG TALENT CAN ÇAKMUR KEEPS BEING THE PRIDE OF TURKEY