NEŞRİYÂT-I MÛSIKÎ: OSMANLI MÜZİĞİNİ OKUMAK
AN UNPRECEDENTED REFERENCE BOOK THAT ENLIGHTENS
HISTORY OF
OTTOMAN MUSIC
Türk makam müziğinin tüm detayları, bestekâr ve akademisyen Gönül Paçacı Tunçay’ın iki cilt halinde yayımlanan “Neşriyât-ı Mûsıkî: Osmanlı Müziğini Okumak" isimli eserinde inceleniyor. Tunçay bunu yaparken Tanburî Cemil Bey, Udî İsmail Sami Bey ve Udî Mehmed Fahri Bey gibi ustaların hayat öykülerine başvuruyor, Anadolu türkülerinden kantolar ve ilahilere, mehterhâne notalarından yabancı kayıtlar, mecmualar ve kuramlara kadar yararlanıyor.
VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY) tarafından okura sunulan bu eşsiz başucu kaynağı, Osmanlı mûsıkîsinin değişim sürecini yayınlar üzerinden ele alıyor, her ayrıntıyı kapsamlı bir şekilde değerlendiriyor.
Tunçay, Türk müziğinin dinleme, dinleyerek ezberleme, hafızada toplanan birikimle ses ve saz talim ile icrasına uygun bir yapıda olduğunu söylüyor. Tunçay, şöyle devam ediyor: “… Osmanlı müziğinin uzun zamanlar boyunca şifahen aktarılan, hafızadan hafızaya geçen ve doğal frekanslara dayalı aralıklarla çeşni ve makamlardan temellenen yapısı, kendi içinde son derece gelişkin ve bütünlüklüdür. Teorisinin geçmişten itibaren sınırlı kaynaklarda, az sayıda müzisyence ele alınmış olmasını da, bu yapının sonucu olarak değerlendirebiliriz.”
Güfte mecmuları ilk basamak
Çalışmayı hazırlarken birçok kaynaktan, tarihi kayıttan/ arşivden yararlanan Tunçay, güfte mecmuaların, eserlerin mevcudiyetinden haberdar olabileceğimiz, makam ve usullerini öğrenebileceğimiz ilk basamak oluşuna dikkat çekiyor. Bilinen basılı en kapsamlı güfte mecmuası Hânende, en eski güfte mecmuası ise 1852’de yayımlanan Mecmua-i Şarkı: “Müziğin yazılması ve yayılmasının bir ileri aşaması olan basılı müzik malzemeleri için 19’uncu yüzyılın ortalarına kadar zaman geçmesi gerekecekti.” Each detail of the Turkish mode music is scrutinized in a two-volume book, Neşriyât-ı Mûsıkî: Osmanlı Müziğini Okumak, written by the composer slash academician Gönül Paçacı Tunçay. In doing so, Tunçay refers to the life stories of Tambour Player Cemil Bey, Oud Players İsmail Sami Bey, and Mehmed Fahri Bey. The authoress makes a good use of Anatolian folk songs, canto and hymns, mehter company tunes in addition to foreign records, magazines and theories.
Published by VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY), the most precious reference book discusses the transformation process of the Ottoman music based on releases and publications, and evaluates every single detail elaborately.
Tunçay expresses that Turkish music has an eligible structure for listening, memorizing by listening, performing the memorized knowledge long with saz performance and vocals. She continues as follows: “… The Ottoman music has this structure, which has been transmitted verbally for years, passed from memory to memory, and relied on relishes and modes at intervals of natural frequency; and it is well-developed and complete in it. The fact that its theory has only been discussed by very few numbers of sources by a few musicians could be evaluated as a result of its unique structure.”
Lyrics journals as the first step
Having relied on and made a good use of sources, historical records / archives for her book, Tunçay underlines that lyrics journals are the very first step through which we could be aware of presence of the works, learn about the mode and procedure. The most extensive and printed lyrics journal known to date is Hânende, the oldest lyrics journal is Mecmua-i Şarkı, which was published in 1852: “Printed musical materials emerged not until the mid 19th century as they were recognized as a further stage of making tunes into written form and spreading them.”
Batı notalarıyla tanışmak
Tunçay’ın belirttiğine göre, 30’uncu Osmanlı Padişahı
II. Mahmud mehterhâneyi lağvetti, Batı tarzı bir bando yapılanmasını destekledi, İtalya’dan müzik hocaları getirdi, çalışmalar neticesinde de geleneksel müzik üzerinde mühim bir etki gerçekleşti. Tunçay, “Batının porteli notasının Osmanlı’ya girmesi, ordu kanalı üzerinden merkezi bir tercihle gerçekleşmiş olmakla birlikte, bu iki mûsıkinin kavramsal ve yapısal farklarının karşılıklı ya da yumuşak bir ifadeyle bir arada varolmaya çalıştığı bir süreç başlamıştır” sözlerini kaydediyor. “Türk müziğinin daha yoğun ve yaygın yaşayan tarafının icra olmasına rağmen, özellikle sesin kaydedilebildiği tarihlerden, yani 19’uncu yüzyıl sonlarından öncesinin daha muğlak bir birikim olduğunu söyleyebiliriz” diyen Tunçay, ancak müziğimiz hafızaya ve birebir meşk yoluyla aktarıma dayandığından, eserlerin değişme, dönüşme ve anonimleşme ihtimalini sürekli göz önünde tutmak gerektiğini vurguluyor.
Gönül Paçacı Tunçay’ın iki ciltlik dev çalışması “Neşriyât-ı Mûsıkî: Osmanlı Müziğini Okumak", mûsıkî tarihimizi aydınlatan emsalsiz bir kaynak. Osmanlı mûsıkîsinin evrelerini mevcut yayınlarla beraber öncesi ve sonrasıyla detaylandırıyor, bu doğrultuda her ayrıntıya kulak veriyor. (faselis)
Getting to know the Western world's tunes
As Tunçay indicates, Mahmud II, the 30th Sultan of the Ottomans, abolished the mehter company, giving support to establishment of a Western-like band. He called music teachers from Italy, works performed at the time greatly influenced the traditional music. Tunçay reflects as follows: “Western stave's penetration through the Ottoman was a central preference by the channel of the army, so a process began wherein conceptive and structural differences of the two tried to exist reciprocally or co-exist -in a rather moderate expression.”. She continues as highlighting as follows: “Although relatively thicker, denser and prevalent side of the Turkish music was being performed, it could be said that times before sound recording -that's, before the end of the late 19th century- marks a relatively ambiguous know-how.”. Tunçay further highlights that we need to consider at all times the possibility of transformation and anonymization of works because our music relies on memory and one-t-ne transmission by way of practice.
Neşriyât-ı Mûsıkî: Osmanlı Müziğini Okumak, a two-volume work by Gönül Paçacı Tunçay, is an unmatched book that shed light on our history of music. The book gives details about the phrases of the Ottoman music, along with then-existing publications, before and after that, and pays particular attention to ach detail.