GÖZLER KALBİN AYNASIDIR
GÖZLER KALBİN AYNASIDIR
Antakya’nın Yayladağ ilçesinin Yoncakaya köyünde 1948 yılında doğar. Mısır’dan göç eden bir ailenin kızı olan annesi Türkçe bilmediği için Türkçe’yi ancak okula başlayınca öğrenecektir Selami Şahin. Genç yaşta şarkıcı olma hayali ile İstanbul’un yolunu tutar. İstanbul Beyoğlu’nda Şato otelde çalışmaya başlar, komilik ve ütücülük yapar. O dönem plak piyasasının merkezi Sirkeci’deki Doğubank iş hanıdır. İlk fırsatta Doğubank’da bir plakçının yanında işe girer. Sesini çok beğenen patronu İrfan Özbakır onu Avni Anıl’ın yanına gönderir. Böyle başlar şarkıcılık kariyeri. İlk 45’liği çıktığında onaltı, ünü yakaladığında onyedi yaşındadır. Sesi çok güzeldir ancak nota bilmez. Bildiği şarkıların notalarını inceleyerek kendi çabasıyla nota okumayı öğrenir. 1969 yılında yaptığı ilk bestesi “Sen mevsimler gibisin değişirsin sevgilim” ile altın kelebek ödülünü kazanır.
Gençtir, yakışıklıdır ve kabına sığmayan bir yüreği vardır. Fırtınalı aşklar yaşar. Hayatında izler bırakan kadınlar iz bırakan şarkılar yapmasına vesile olurlar.
Çok geçmeden başka bir güzele gönlünü kaptırır ve beraber olduğu kadınla aynı evi paylaşmaya başlarlar. Kısa sürede birbirlerine çok alışırlar. Bir zaman sonra kadın evlenmek ister ancak genç Selami evlenmeği düşünmediğini söyler. Bu olumsuz cevap üzerine, ilişkiye bu şekilde devam edemeyeceğini söyleyen kadın evden ayrılır. Ertesi sabah uyandığında her zaman olduğu gibi sevgilisine seslenir Selami Şahin fakat cevap alamaz. Odalara bakar, mutfağa bakar ve birden sevgilisinin artık hayatında olmadığını hatırlar. Bunun üzerine “Alışmak sevmekten daha zor geliyor, alışmak bağrımda bir yara kanıyor, sen yoksun kollarım boşluğu sarıyor, alıştım bir tanem alıştım sana” isimli dillerden düşmeyen eseri besteler.
Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar; Bu sefer Yenikapı Gar Gazinosu’nda sahne sonrası fotoğraf çektirmek için sıraya giren genç kızın güzelliği karşısında dona kalır. Güzeller güzeli kızın ismi Didem’dir. Hemen telefonunu verir genç kıza. Görüşmeye başlarlar. Bu sefer de Didem’in babası “biz sanatçıya kız vermeyiz” der. Artık yılmayacaktır Selami Şahin, üçüncü kere istemeye gittiklerinde Didem’in babası razı gelir ve dünya evine girerler. Nikâh şahitleri Selami Şahin’i çok seven Zeki Müren olur. Kasımpaşa’da tanıştığı bir kıza âşık olur. İlişkilerini öğrenen güzel kızın annesi yolunu çevirir genç sanatçının. “Kızımdan uzak dur” der. Selami Şahin her ne kadar “Ben kızınızı seviyorum, niyetim ciddi” dese de yumuşamaz sevdiği kızın annesi. “Biz sanatçıya kız vermeyiz, ağabeyleri babası duyarsa seni perişan ederler, biz Kasımpaşalıyız eli maşalıyız” der. Bir daha görüşmez iki âşık. Bunun üzerine meşhur “Kasımpaşalıyım eli maşalıyım” şarkısını yazar ve besteler.
Sesiniz çok güzel değilse “Ben şarkıcı olacağım” demenizin bir anlamı yok.
Sahnelerin aranan sanatçısıdır ve programı çok yoğundur. Yine bir sahne ertesi sabaha karşı beşte eve gelir. Eve geç geldiği için Didem Hanım ile tartışırlar. Sabah uyandığında Didem Hanım yanında yoktur. Kendisini terk ettiğini zanneder ve çok endişelenir. Başucundaki kâğıda şu notu yazar; “Özledim teninin kokusunu özledim, özledim sımsıcak nefesini özledim, özledim sohbetini o sesini özledim, gelmedin göz bebeğim can yoldaşım gelmedin.” Kâğıdı Didem Hanıma vererek affettirir kendini.
Bestelerinin en özelini annesi için yapar ve “Sen tanrıdan sonra inan tapılacak kadınsın” der ona.
Anneniz Mısır’ın İskenderiye şehrinden Antakya’ya gelmişti ve Türkçe bilmiyordu. Siz ilkokula başladığınızda Türkçe öğrendiniz. Anadiliniz Türkçe olmamasına rağmen Türkçeyi mükemmel kullanarak son elli yıla damga vuran güfteler kaleme aldınız ve besteler yaptınız. Bu başarınızın kaynaklarını nasıl açıklıyorsunuz?
Babam rahmetli Hataylı. Babamın babası yani dedem, Atatürkümüzün silah arkadaşı, hayatı cumhuriyetin kuruluşunda savaşta geçmiş. Rahmetli annemin ailesi ise Mısır’dan gelmiş, bu sebeple hiç Türkçe bilmezdi. Annemin sesi on puan ise ben annemden sadece üç puanını almışım. Sekiz yaşımdan itibaren hep Türkçe konuştum. Öğretmenler sesimin çok güzel olduğunu söyler, “Günün birinde çok sen büyük şarkıcı olursun” derlerdi bana. Annemin ve babamın rızasını alarak köyden ayrıldığımda henüz 16 yaşıma basmamıştım. Bana sarılıp ağlayışlarını hiç unutmam. Tek başıma İstanbul’a geldim.
İstanbul’a geldikten sonra muhtelif yerlerde çalıştım. İnsan yürüyecek yolunu ve arkadaşını seçerse, geçen her günün değerini bilirse ve çok çalışırsa mutlaka bir yerlere gelir. Ben ilkokul mezunuyum, notayı kitapların yardımıyla kendi kendime öğrendim. Bana yapılmasını istemediğim bir şeyi karşımdaki insanlara yapmadım. Kimsenin hakkını nasip etmedi bana tanrım. Çünkü ben kabul etmedim. Şükürler olsun çok çalıştım ve yazılmamışı yazmak yapılmamış yapmak, kalıcı eserler yapmak nasip oldu.
Hayat felsefenizde “empati” kavramının önemli bir yeri olduğunu biliyoruz. Altmışlı yıllar ve sonrası ünlü olma hayalini gerçekleştiren insanların haberleri okundu, filmleri izlendi. Siz de şarkı söylemek ve ünlü olmak için İstanbul’un yolunu tutan binlerce Anadolu insanından biriydiniz. Sizin gibi hayalleri uğruna İstanbul’un yolunu tutan ancak “ünlü olma” hayalini kaybeden insanlarla empati kurdunuz mu?
Tabiki bu empatiyi kurdum. Sesiniz çok güzel değilse “Ben şarkıcı olacağım” demenizin bir anlamı yok. Şarkıcı olmak isteyen insanın ilk olarak sesi ve yorumu çok güzel olmalı ikinci olarak da bu insan yaratıcı olmalı, beste ve söz yazarı olmalı. Bu saydıklarım yoksa insanın böyle bir yola çıkması yanlıştır. Hani derler ya, “Yaratıcı ölümsüz olur”. Şimdi bir çok kişi geliyor, bakıyorsun bir bestesi yok, bir veya iki albüm yapıyor, ilgi görmüyor, hayalleri hep boşa gidiyor.
Ben ilkokul mezunuyum, notayı kitapların yardımıyla kendi kendime öğrendim.
Yeni albümünüz “Baştan Başa Sen” yüzbinler tarafından sabırsızlıkla bekleniyordu. Albümde yer alan şarkıların tamamının güfte ve bestesi size ait. Nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz? Kimlerin emeği var bu güzel albümde?
“Ben her şeyi bilirim” demem. Çalışmalarımı öncelikle ailem, eşim, kızım ve iki oğlum ile sonra arkadaşlarım, basın danışmanım, menajerim ve asistanım ile paylaşırım. Bu albüm için üç sene boyunca çalıştık. Eserler çok güzel oldu ve inanılmaz derecede büyük ilgi gördü. Albüme emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Müzik sevenlerin sevgisi ile ben varım yıllardır, onlar mutlu olsun ben canımı bile veririm.
Selahattin Pınar, “Beni de alın ne olur koynunuza hatıralar” isimli hisarbuselik şarkısını bitirdiğinde “Ne yapmak istedimse bu şarkıda yaptım” der. Sizin şarkılarınız için sorsak, kalbinizde yeri ayrı olan veya olanlar hangileri?
Tanrıya şükürler olsun 380 bestem var. 200 tanesi hit. Çok eserim var. Bir, Özledim Şarkısı, Alışmak Sevmekten Zor, Seninle Başım Dertte, Ben Sevdalı Sen Belalı, Sensiz Olmuyor, Senin Olmaya Geldim, Gitme Sana Muhtacım gibi bir çok eserlerim var. Hepsi benim evlatlarım gibi hepsini çok seviyorum çünkü hit olmuş iki yüze yakın eser var artık.
Başarıyı yakalamış birçok sanatçının elinden tuttunuz. Hemen hepsi Selami
Şahin’in bilgi ve tecrübesini kendilerinden esirgemediğini minnetle ifade eder. Bu doğrultuda sorarsak, müziğe yeni başlayan gençlere nasihatleriniz neler olur?
Eser sözcüğü kalıcı olmak demektir. Çok iyi şarkı olmadan lütfen albüme girmeyin, albüm yapmayın. Yıllar sürse de unutulmamalı yaptıklarınız. Hayatımın ilk bestesini (Sen Mevsimler Gibisin Değişirsin Sevgilim) 1969 yılında yaptım. Söz müziği bana ait bu ilk bestem yılın altın kelebek birincilik ödülünü aldı. Bir yere gelmek kolay ancak geldiğiniz noktada kalabilmek zordur. Kalıcı olmak lazım Siz gençlerimiz, evlatlarımız, bizim geleceğimizsiniz. Yazılmamışı yazmak, yapılmamışı yapmak için uğraşın. Başarılarınız sizlerle beraber olsun, daim olsun.