ÖĞRENCI GÖZÜYLE MÜZİK TERAPİ
Bir mevsim dönümünde, sarı yapraklar artarken yine beraberiz. Geçen sayıdaki köşemizde Dünya Müzik Terapi Federasyonu başkanı Prof. Melissa Mercadal Brotons, ülkemizdeki gözlemlerini bize yazmıştı. Bu sayıda ise sözü yelpazenin öbür ucuna, Müzik Terapiye Giriş dersini yeni tamamlamış iki lisans öğrencisi arkadaşımıza verdik: Uzm. Mt. Özgür Salur
Özyeğin Üniversitesi Psikoloji Bölümü 4. Sınıf öğrencisiyim. Lisans ve klinik psikoloji yüksek lisans eğitimlerimi tamamladıktan sonra psikoterapi alanında uzmanlaşmayı hedefliyorum.
2018-2019 eğitim öğretim yılı içerisinde, okulumuzda ilk kez açılan ve müzik terapi uzmanı Özgür Salur tarafından verilen “Müzik Terapiye Giriş” dersine kayıt oldum. Terapinin her zaman ilgimi çeken bir alan olmasının yanı sıra, içine müziğin dahil ediliyor olması motivasyonumu son derece arttırdı. “Müzik” ve “terapi” iki ayrı alan olarak ele alındığında bile her biri, insanın psikolojik, fiziksel, sosyal ve zihinsel ihtiyaçlarını karşılaması konusunda önemli role sahip. Bu iki alan birleştiğinde ise bahsi geçen ihtiyaçların karşılanmasında çok büyük kolaylık sağlamakta. Terapide iletişim en önemli öğelerden biri olduğu ve müziğin insan yaşamında etkili ve güçlü bir iletişim aracı olduğu için müziğin terapiye katkısı oldukça yüksek. Bu katkılara aldığım ders sayesinde bizzat şahit olduğum için çok mutluyum.
Bütün dönem boyunca dersin en ilgi çekici bölümü atölye haftalarıydı. Okulumuzun Müzik Kulübü odasında gerçekleştirdiğimiz atölyelerden birine bir müzik terapist Danny Lundmark katıldı. Her birimiz dönüşümlü olarak farklı enstrümanlar aldık ve kolektif birkaç çalışma yaptık. Derste teorik olarak öğrendiğimiz müzik terapi tekniklerini katılımcı olarak uyguladık. Çalışmalar kendimize dönük olduğu için aldığımız keyif ve verim doğru orantılıydı. Aklımıza gelen kelimeleri bir araya getirerek bir şarkı ortaya çıkardık. Müziğin tonunu, hızını, melodisini belirledik ve ortaya özgün bir parça çıktı. Bütün etkinlik boyunca herkesin son derece rahat olduğunu, gülümsediğini gözlemledim. Ve asıl o an farkettim ki özellikle grup terapi seanslarında müziğin rahatlatıcı, bütünleştirici ve yaratıcılığı kolaylıkla ortaya çıkaran bir yanı olduğu inkâr edilemez.
Teorik derslerimizde ise müzik terapinin ne olduğundan, kimlere uygulandığından, metodlarından vb. birçok alanından konuştuk. Müzik terapi her yaştan bireylere uygulanabilir fakat beni en çok etkileyen yeni doğan bebeklere ve yaşamı sonlanmak üzere olan bireylere müzik terapi uygulanması oldu. Bu iki zıt gerçeklikte bile müziğin aynı şekilde rahatlatıcı bir etkisi olduğu gerçeği karşısında büyülendim. Yaşama müzikle başlama ve yaşamı müzikle bitirme fikri üzerine çokça düşündüm.
Müziğin iyileştirici gücü beni son derece etkiledi. Gerek teorik gerekse pratik olarak deneyimleme fırsatı bulduğum için çok mutluyum. Dilerim herkes müziği sadece kulaklarımızla değil, bütün duyularımızla hissedebileceğimizi deneyimleme fırsatı bulur…
"Tedaviye ihtiyacım olursa daha iyi olmak için neden başka bir tedavi yöntemi değil de müzik terapiyi tercih edeyim?"
Hatice Kübra Alban
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümünde okuyorum. Temelde görsel sanatlar eğitimi verilen bu okulda okuyor olsam da sanatın yekpare bir olgu olduğuna inanmaya daha önceden başlamıştım. Sanat birbirinden ayrılamaz hisler, birbirinden ayrılamaz haller ve yöntemlerdi benim için.
Bir seferinde ‘Peki ya benim tedaviye ihtiyacım olursa daha iyi olmak için neden başka bir tedavi yöntemi değil de müzik terapiyi tercih edeyim?’ diye sormuştum.
Kendime verdiğim cevap şuydu;
Bir kere hiç sıkıcı değil. Evet müzik terapi olabilmesi için eğitimini almış profesyonel bir terapist tarafından müzikal terapötik uygulamaların klinik çerçevede ve kanıta dayalı bir terapötik ilişki içinde kişiye özel belirlenen hedeflere yönelik kullanılması gerekir. Ama karşında birçok test yaptırdıktan sonra sonuçlarına bakıp ilaçlar verecek veya ‘Evet, anlat bakalım…’ diyecek beyaz üniformalı biri değil beraber müzik yapabileceğin, güvendiğin biri var ise konuşmaya gerek dahi kalmayabilir.
Müzik yaparken o anki durumdan sıyrılıp terapist ile ruhsal bir ilişki kuruluyor ve gördüğüm kadarı ile müzikal yolla kurulan bu ilişki gayet güçlü. O sırada derinleşme ve iyileşmenin gerçekleştiğini seziyorsun.
Eğer ki böyle bir derse “şans eseri” katılmış olmasaydım belki de müzik terapi hakkında özellikle ülkemizde yanlış bilinenler dışında pek farklı fikirlere sahip olmayacaktım.
Daha çok insanın ilgilenmesi ve bilgilenmesi dileğiyle…