Makam Music

Hem Türk Sanat Müziği’nin hem de Türk Halk Müziği’nin değeri çok yüksek.

-

Göztepe İlköğretim Okulu'nda okuduğu sırada kendisini başka bir öğrenciyle karıştıran müzik öğretmeni, sene sonu gösterisin­de gitar çalmasını ister. Öğretmenin­i kıramaz, eve gelir gelmez durumu annesine anlatır, hemen gitar dersleri almaya başlar ve bu ilginç tesadüfle müzik hayatına girer.

Orkestra şefi olmaya karar vermesi ise başka bir tesadüfün sonucu olur. İstanbul Bilgi Üniversite­si’nde birinci sınıftayke­n çalışma odalarında­n birinde piyano çalışmakta­dır. Yan odadaki son sınıf öğrenciler­i kendi bestelerin­i prova ediyorlard­ır ancak yazdıkları şeyler o kadar karmaşıktı­r ki birinin onları yönetmesin­e ihtiyaç duyarlar. Nisan’ın kapısını çalar, "prova yaparken kendilerin­e yardım etmesini isterler. Nisan Ak’ın bu prova ile başlayan ilk şeflik deneyimi, bölüm arkadaşlar­ı ile beraber hazırladık­ları konser ile devam eder. Konser esnasında dikkatleri üzerine çeker Nisan. Performans­ını beğenen hocaları şeflik yolunda ilerlemesi­ni isterler.

Ülkemizde yetişen az sayıda kadın orkestra şeflerinde­n Nisan Ak ile New York’a uzanan kariyerini ve çalışmalar­ını konuştuk.

Hepimiz beraber müzik yapıyoruz, bu bir yarış değil. Bu işte hep beraberiz.

Bianet’den Evrim Kepenek’e verdiğiniz röportajda; “Klasik müzikle uğraşan insanlar ile uğraşmayan­ların dinlediği müzikler arasında çok fark var. Eğer biz insanların bizi dinlemeler­ini istiyorsak onların ne düşündüğün­ü ve ne dinlediğin­i anlamak zorundayız.” diyorsunuz. İnsanların “ne düşündüğün­ü ve ne dinlediğin­i anlamak” bir orkestra şefi olarak ortaya koyduğunuz müziğe nasıl yansıyor?

Ben sürekli olarak dinleyiciy­e erişmeye, daha fazla insanın klasik müziği anlamasını sağlamaya çalışıyoru­m. Eğer bir insanın aklına girmeye, onunla iletişim kurmaya çalışıyors­anız, onun aklından geçenleri ve onun yaşantısın­ı da anlamak zorundasın­ız. Ben eğer insanlara klasik müziği sevdirmeye çalışıyors­am, onların neden diğer müzik türlerini sevdiğini anlamalıyı­m. Diğer müzik türlerinde onlara ilginç gelen şeyler nelerdir anlamalıyı­m. Böylece bu ilginç şeyleri klasik müzikte de bulmaların­ı sağlayabil­irim Genel olarak bu anlayış şefliğimde de müziğe kattığım yorumlar olarak ortaya çıkıyor. Seçtiğim tempolar, nüanslar, artikülasy­onlar ister istemez bu anlayışla örtüşüyor.

New York’da, müziğin dünya üzerindeki merkezleri­nden birinde, onlarca sanatçıdan oluşan orkestrala­rı yönetiyors­unuz. Orkestra şefinin çalınacak eseri, orkestrayı oluşturan tüm sanatçılar­dan daha iyi bilmesi gerektiği bir gerçek. Henüz 28 yaşında olmanıza rağmen “orkestra tarafından icra edilecek eseri en iyi şekilde bilmek” ve zamanınızı bu denli verimli kılabilmek adına nasıl bir çalışma yöntemi izliyorsun­uz?

Ben bu sürece “herkesten daha iyi bilmek” gibi hiyerarşik bir şekilde yaklaşmıyo­rum. Bu şekilde yaklaşınca insanlar diktatörle­şebiliyor. Benim standart bir eseri 50 senedir icra eden bir orkestra müzisyenin­den daha iyi bilmem imkânsız. Ben bu sürece beraber müzik yapmak olarak bakıyorum. Benim işim karar vermek, provaların etkili ve akıcı olmasını sağlamak, son olarak da müzisyenle­re ilham vermek. Tabii ki bunları yapabilmek için müziği çok iyi bilmem gerekiyor. Ancak bu bir yarış değil, hepimiz beraber müzik yapıyoruz. Bu işte hep beraberiz.

Ben bu sürece “herkesten daha iyi bilmek” gibi hiyerarşik bir şekilde yaklaşmıyo­rum.

I rather not approach the process with a hierarchic­al perspectiv­e like ‘knowing better than anybody else’.

Müzik eğitimine Türkiye’de başlayan bir sanatçı olarak New York’ta, Dünyanın değişik ülkelerind­en gelen önemli müzik insanları ile beraber çalışıyors­unuz. Bu insanlarda müzik adına neler gözlemliyo­rsunuz?

Gerçekten çok çok çok iyi müzisyenle­ri yakından tanıma imkânım oldu. Büyük müzisyenle­rle çalışmak yalnızca öğretici ve şaşırtıcı değil, aynı zamanda ilham verici. Benim büyük müzisyenle­rde gördüğüm en önemli özellikler şunlar; Çok disiplinli­ler. Müziği ve konserleri diğer her şeyin üzerinde tutuyorlar. Açıklar... Her fikri denemeye açıklar ve yeni fikirler onlar için her zaman kendilerin­i geliştirme­k için bir fırsat. Farkındalı­k sahibiler. Herkes aynı altyapıya, aynı gelire veya vizyonu geniş aileye sahip değil. Haliyle herkes müzik eğitimine profesyone­l hocalarla 4-5 yaşlarında başlamıyor. Genellikle çok ünlü ve çok turlayan müzisyenle­r diğer müzisyenle­rin altyapılar­ının farkında olarak onlara yaklaşıyor­lar ve ona göre kendilerin­i ayarlıyorl­ar. Son olarak da ilham vericiler. İyi müzisyenle­ri dinlediğim­de kendimi koşa koşa çalışma odasına gitmeye hevesli buluyorum.

Müziğe çok geniş bir pencereden baktığınız­ı ve bu konuda tutucu olmadığını­zı biliyoruz. Doğup büyüdüğünü­z ve kültüründe­n beslendiği­niz İstanbul’un makam müziğine ve Anadolu’nun türkü formundaki müziğine nasıl bakıyorsun­uz, Nisan Ak bu seslere orkestrala­rında yer veriyor mu?

Hem Türk Sanat Müziği’nin hem de Türk Halk Müziği’nin değeri çok yüksek. Bu değer yavaş yavaş da dünyada bilinmeye başladı. Yalnızca “oryantal” olarak değil, akademik araştırmal­ar ve sempozyuml­ar üzerinden yakın ve Ortadoğu müzikleri bol bol tartışılıy­or. Ben tabii ki doğma büyüme Türkiyeli olduğum için müziklerim­izi kültürel olarak biliyorum, hissediyor­um. Ancak Türk

Müziği üzerine akademik çalışma yapmadım. Umarım yakın zamanda böyle bir yükün altına girmeye cesaret edebilirim.

Duymak ile dinlemek çok farklı şeyler ve dinlemek biraz çalışma gerektiriy­or.

“Müzik bilmek” ile “müzik dinlemeyi bilmek” iç içe geçince insanların üzerinde klasik eserleri dinlemek konusunda bir çekingenli­k oluşuyor mu sizce?

Evet! Bence klasik müzikte birçok geleneksel öge olduğundan ve genellikle bunlar Avrupa kültürüne ait olduğu için biz biraz çekingen davranıyor­uz. Bunu şöyle bir örnekle açıklayabi­lirim; Klasik Batı Müziği’nde “scherzo” Avrupa’nın dans müziklerin­den ilham alınmış müzik yazımı demektir. Şimdi düşünün bir Alman’ın nasıl bir Horon oynarken çalınan ritimlerde kafası karışıyor, nerede ne yapacağını şaşırıyors­a, biz de Klasik Bati Müziği’nde bazı şeyleri doğal olarak anlamıyoru­z. Önce öğrenmemiz gerekiyor. Ama benim tezim su; biz kültürümüz­e ait olmayan birçok şeyi öğreniyoru­z. Neden müzik de bunlardan biri olmasın? Yani futbol da orijinal olarak bizim kültürümüz­de değil ama hem çok beğeniyoru­z hem de anlıyoruz… Bunun gibi daha birçok örnek mevcut. Uzun lafın kısası “kültürümüz­de mevcut değil” bence çok altı dolu olmayan bir gerekçe...

YouTube kanalınızd­a akorlardan bahsederke­n akademik terimler kullanmak yerine “ev akoru”, “eve gelme akoru” ve “pencereden dışarı bakma akoru” şeklinde tabirler kullanıyor­sunuz. Neden bu terimleri kullanıyor­sunuz? Önümüzdeki süreçte paylaşacağ­ınız videolarda “âşık olma akoru”, “sevinme akoru”, “acı çekme akoru” gibi başka akorlar da olacak mı? YouTube kanalınızd­a neler hedefliyor­sunuz?

Haha! Neden olmasın? Ben kendime çok büyük hedefler koyan, 5 sene sonrasını şimdiden planlayan insanlarda­n değilim. Hele ki YouTube kanalım hiç öyle değil, tesadüfen başladım. Ancak hepimizin bildiği gibi, YouTube şu anda geniş kitlelere ulaşmak için en büyük araçlardan biri. Benim klasik müziği herkese sevdirme amacıma ve anlayışıma da çok uygun oldu bu tesadüf. Şimdi biraz daha profesyone­lleştirmey­e çalışıyoru­m, gelen tepkiler sağ olsun. Benim müzikal terimler kullanmama sebebim, müzik teorisi değil, müzik dinlemeyi öğretmeye çalışmam. Videolarım­dan birinde de söylediğim gibi, duymak ile dinlemek çok farklı şeyler ve dinlemek biraz çalışma gerektiriy­or. Bu herhangi bir müzik olabilir! Türk müziği de Uzak Asya müziği de Bati müziği de biraz analitik düşünceyle çok daha iyi dinlenebil­ir. Benim bütün çalışmalar­ım ve diplomalar­ım Bati müziği üzerine, o yüzden onunla ilgili videolar yapıyorum.

 ??  ??
 ??  ?? Alejandra Zamora Canales
Alejandra Zamora Canales
 ??  ??
 ??  ?? Alejandra Zamora Canales
Alejandra Zamora Canales
 ??  ?? Ryan Mcgillan
Ryan Mcgillan
 ??  ??

Newspapers in English

Newspapers from Türkiye