SÖZ & BESTE & SES
LYRIC & COMPOSE & VOCAL
Ünlü olmak; eğer şanslıysan yaptığın işin, şanslı değilsen seninle alakalı herhangi bir şeyin sürekli konuşulmasıdır. Being famous is that, if you are lucky, people talk what you do. If not, then something unrelated to your profession remains on the agenda.
“Soğuk Odalar” ismini verdiği bestesini yayınladığında, gerçek müzik dinleyicileri uzun bir aradan sonra kalplerini ele geçiren bir beste ile buluşmanın sevincini yaşadı. Samimiyeti ve kelimeleri kullanışındaki ustalık dinleyici ile arasında güçlü bir bağın kurulmasını sağladı. Londra’da yaşamasına rağmen yaptığı şarkılar ile Türkiye’deki dinleyicinin aşklarına, sevinçlerine, hüzünlerine kısaca yaşamına ortak oldu. On bir yıl süren aranın ardından İstanbul’a dönen ve hayatını artık Türkiye’de geçirmeye karar veren günümüzün karakterli şarkılarının yaratıcılarından Gülden ile müzik eğitimi, besteleri ve günümüz müziğine bakışını konuştuk.
After a long time, it was her composition with name “Cold Rooms” that managed to conquer the hearts of genuine audiences. Her sincerity and professionalism in using words formed a strong emotional bond. Despite the fact that she lives in London she was the mediator of Turkish audiences’ love, joy and sadness. In short, she took part in their lives. We discoursed with Gülden about music education, her compositions and her point of view towards today’s music. After 11 years’ break, she came back to Turkey and decided to maintain her life in Istanbul.
Yazdığınız şarkıların ne kadar derin anlamlar taşıdığı, bestelerinizin melodik zenginliği, üzerinde çok konuşulan ve size en çok soru yöneltilen konular. Müzikal altyapınızın oluşmasında nasıl bir eğitim süreci var?
Müzik yapmak benim çocukluk hayalimdi. Bu durumu fark eden annem bir gün bana;
“Eğer sanatçı olmak istiyorsan önce Türk Müziği oku, kendi müziğini ve ait olduğun kültürü bil, ondan sonra ne istiyorsan onu yap” dedi. Ben de Türk Müziği Konservatuvarında eğitim gördüm ve çok faydasını gördüm.
Doğduğunuz coğrafyanın, Trakya’nın müzikal renklerinin kendi müziğinize yansıdığını düşünüyor musunuz?
Hayır. Elbette Trakya’nın çok renkli ve zengin bir müziği var ancak benim müziğim; Kendimin ve başkalarının dertlerini ifade etmeye yöneliyor.
You are frequently asked about your songs’ having deep meaning and richness in melodic variety. What kind of education formed your musical basis?
Making music was my childhood dream. It was my mother who noticed this aspiration. She said to me “If you want to be an artist, you should read Turkish music first in order to know your own culture where you belong to. You can do whatever you want afterwards.” After that I went to Turkish Music Conservatory and it was fully beneficial to me.
You are from Thrace (northwesternmost province of Turkey). I want to ask whether your music reflects your region’s musical colours...
No. It goes without saying that Thrace owns colourful and rich music culture. However, my music has to do with expressing my troubles as well as others.
Klasik Türk Müziğinin yaşayan önemli bestekarlarından Turhan Taşan, “bir kalem ve bir parça kâğıdı yanından hiç ayırmadığını, ilhamın ne zaman nerede geleceğinin hiç belli olmadığını” söyler. Sizin “ilham” ile nasıl bir ilişkiniz var?
Bu soru ile ilgili iki şey söyleyebilirim. Birincisi hep var olan bir şey, ikincisi de bu yıl kendimde fark ettiğim bir davranış.
İkinciden başlayayım; bir şey yazacağım zaman bacağımı salladığımı fark ettim.
Besteci olarak benim matematiksel bir sistemim yok. “Şu konuya değineyim, şu kelimeyi yazayım gol olsun, şu mesajı vereyim” diye bir derdim yok. Tamamen duygusal olarak çalışıyor benim sistemim.
Benim şarkı sözü yazabilmem için şarkıdaki duyguları yaşamam gerekmiyor. Yılda üç şarkı yaptığımı ve bu üç şarkıdaki duyguları bizzat yaşadığımı düşünsenize, kolumda serumla gezer, akıl sağlığımı yitiririm herhalde. Demek istediğim, hayat benden ve benim duygularımdan ibaret değil, bu duyguları çevremdeki insanlar, annem, arkadaşım veya yolda karşılaştığım ama hiç tanımadığım bir insan da yaşayabilir. Önemli olan benim bu duyguları yaşayan insanlarla ne kadar empati kurabildiğim. Ben o duyguları alıp bende ne hissettiriyorsa onu yazıyorum. Bazen erkek oluyorum, bazen kadın, bazen cinsiyetsiz oluyorum. Öyle duygular var ki asla cinsiyet ayırımı yapmıyor. Beni çok rahatlatan bir nevi terapi yöntemi bu.
Üsküdar’dan Kabataş’a geçerken vapurda telefon konuşmasına şahit olduğum bir kız için yazdığım bir şarkı var mesela. Kız “özür diliyordu ve tekrar başlamak istediğini” söylüyordu telefonun ucundaki kişiye. Onun konuşma esnasındaki mimikleri ve hareketleri beni o kadar etkiledi ki onun için bir şarkı yazdım. O kızla bir daha karşılaşma ihtimalim yok ama bir yerde bu şarkıyı dinlediğinde kendinden bir şeyler bulmuştur belki de…
Turhan Taşan who is one of the living legends of the Turkish Classical Music says he always carries a pen and a piece of paper with him. Because inspiration’s coming is something all of a sudden. What is your relationship with this inspiration?
I can say two things about this question. Firstly, it is something perennial. Secondly, it is a behaviour that I noticed this year in myself.
Let’s begin with the second. I spotted that when I am about to compose, I am swinging my leg.
I do not have a mathematical system for this as a composer. “Let’s refer to this, let’s write this for the big shot” or giving social messages are out of my context. My system clearly operates in a sentimental perspective.
I do not need to experience specific feelings in order to write lyrics. Just think about that I write 3 songs per year and I had experienced every feeling in all of these three songs! I would go out of my mind, and I would walk around with a serum mounted on my arm! What I want to say is the life is something more than my feelings. Every people around me, my mother, a friend of me or someone on the street can live these feelings. It is my level of empathy with those people in terms of senses that determines everything. I take these emotions and write what they create in my world. Sometimes I become a man, sometimes a woman and sometimes I am genderless. Some emotions have little to do with genders. This is a therapy method that relieves me completely.
For instance, I wrote a song for a girl in a ferry going from Üsküdar to Kabataş. She was talking on the phone and saying sorry and “Let’s make a fresh start” to the person on the other side. I was impressed by her gesture and her manner during speaking and ended up writing a song for her! Little do I have the possibility to meet her again but maybe she has already listened to my song and my song has been familiar to her.
Sürdürülebilir bir müzikal kariyerinin olmazsa olmaz unsurlarını nasıl tanımlarsınız?
Popülarite akımına ayak uydurmamak. Bu dünyada iyi müzik dinlemek isteyen insanlar var ve bir şekilde bu insanlar hakkınızı veriyorlar. Dinleyici iyi müziği desteklediği sürece iyi müzik yapan insanlar var olacaktır. Herkes birey olarak üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli.
Şarkıyı dinleyiciye teslim ettikten sonra dinleyicinin şarkı ile olan bağını ve duygusal paylaşımını video klip ile “yönlendirdiğinizi”, başka açıdan söylemek gerekirse “dinleyicinin şarkı ile olan duygusal paylaşımına” müdahale ettiğinizi düşünüyor musunuz?
Çok güzel bir soru. Bu soruyu bir eleştiri olarak alıyorum. Belki daha sade klipler yapar gerisini dinleyiciye bırakabilirim. Bunu da sadece dinleyici özgürce hayal kursun diye değil, benimle daha samimi bir bağ kursun diye yaparım.
Dijital platformların bir yandan “fırsat eşitliğini” arttırdığı diğer yandan da müzikal bir kaosa yol açtığı her fırsatta dile getiriliyor. Sizce “fırsat eşitliği” gerçekten var mı? İyi şiirler ve iyi besteler hakkettiği yeri buluyor mu?
Fırsat eşitliği hak olan bir şeydir fakat insanın doğasında bir şeye erişim ve ulaşım ne kadar kolaysa o kadar değerini yitirdiği gerçeği var. Asıl kaos platformların sunduğu fırsat eşitliğinden değil, üretimin çoğalmasıyla tüketimin inanılmaz bir hal alması. Evet seni dinledim, sıradaki? Evet seni de dinledim, peki ya sıradaki? Böyle ilerliyoruz... Değerlendirmeye tabi tutulmak çok mümkün olmuyor... E böyle olunca da birçok güzel şey arada kaynayıp gidiyor...
Sizi en çok etkileyen Türk Müziği Makamı, ses sanatçısı ve enstrüman nedir?
Saba ve hüzzam makamlarını çok severim... Huzur içinde olup biteni gözlemleme dürtümü uyandırıyor. Enstrümanda keman ve kanun sesini kalbimin ortasına koyuyorum. Refik Fersan eserlerine hayranım...
En sevdiğim ses çok değişkenlik gösteriyor o yüzden Refik Fersan’ı yazmak istedim.
How can you explain the cornerstones of a sustainable music career?
Steering clear of the demands of populism is vital. In this world there have been those who look for good music and they definitely give due for this. Since listeners support music of high quality, there will always be those who produce music that attracts respect. Everyone must do his or her part in this.
Do you believe that your video clips canalise your listeners’ bond and emotional sharing with your songs? In other words, is it on the cards that you interfere in your listeners’ emotional sharing with the songs by means of your video clips?
Such a selective question! I take this question as a critic. Maybe I may make plainer video clips and leave the rest to the listeners. Not because of listeners’ dreaming freely but in order to make their link more sincere with me.
It is assumed that digital platforms on the one hand create more equality in opportunity on the other it leads a sort of musical chaos. Do you believe that this equality in terms of opportunity really exists? Does a good song or notable poem take their rightful place?
Equality in terms of opportunity is a right for sure. Nonetheless, human nature is that the more one obtains easy access to something the more it loses its charm. The real chaos has nothing to do with that equality but it arises from massive consumption culture which brought an implausible tradition for consumption. “Yes, I have listened to your song, what is next?” We move on like this... Rarely is it being evaluated. Under these conditions, a lot of things get lost in the shuffle...
Which Turkish maqam, vocal artist and instrument inspire you the most?
When you speak of maqam, saba and hüzzam are my favourites. They enable and promote me to observe peacefully what’s going on. Qanun and violin are steeped in my heart. I am fan of Refik Fersan’s works. My favourite voice in vocal artists varies so that I exemplified only Refik Fersan.
Feminen ve modern tasarımları kusursuz detaylarla tamamlayan İpekyol İlkbahar-Yaz 2020 Koleksiyonu, yeni mevsime doğru ferah bir seçki sunuyor. İpekyol kadınının stiline gönderme yapan koleksiyon parçaları, sahil şeridine doğru yola çıkarak şıklık kodlarını yeniden yorumluyor.
Yeni mevsimin penceresinden esen meltemlere eşlik eden modern siluetler, İpekyol İlkbahar-Yaz 2020 Koleksiyonu’nda bir araya geliyor. Kontrast renklerin hakimiyetindeki farklı detaylar ise güneş ve denizin yansımasından gelen doğallık ile yeni hikayelere doğru yola çıkıyor.
Total look’un gücüyle harekete geçen ceket ve pantolon takımları hiç olmadığı kadar hafif ve dökümlü olarak karşınıza çıkıyor. Isınmaya başlayan mevsimi yansıtan sarılar ve ekose desenlerse takımlardaki hakimiyetini koruyor. Farklı kalıplardaki yeni nesil jean’lere eşlik eden cropped trikolar ve ceketler, gündüzden geceye kolaylıkla adapte olan kombinlerin kuşkusuz başrol oyuncusu olarak sahnede…